Fehim TAŞTEKİN
Gazze’deki soykırım operasyonlarına karşı ‘Direniş Ekseni’nden gelen yanıtlar İran ile İsrail arasında vaat edilmiş savaşa dair bahisleri kızıştırırken pek çok taraf reformcu Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ın ayak izlerine bakıyor.
Ne değişecek? İran dış politikasındaki ince ayarlar cumhurbaşkanı değişiminden fazlasını gerektiriyor. Pezeşkiyan’ın getireceği nüanslar önemsiz olmasa da teamül “Devamlılık esastır” diyor.
Yeni cumhurbaşkanı ilk yurtdışı gezisini 11-13 Eylül tarihlerinde Irak’a yaptı. Bu tercih dış politikanın yönelim ve önceliklerine dair bir şeyler söylüyor.
Irak dini bağlar ve ticaret potansiyelinin yanı sıra İran’ın bölge politikasında kritik bir kavşak haline geliyor. 2003’ten bu yana İran’ın etkisi artsa da Irak’ın siyasal haritasındaki fay hatları Tahran açısından bütüncül bir karşılık sunmuyor. İran’a yol veren ve bloke eden parçalar aynı masanın etrafında.
İki komşu birbirine hem yakın hem uzak!
Haşd el Şaabi içinde ‘Direniş Ekseni’nin Irak ayağını oluşturan grupların eylemleri İran’la ilişkilerin kılçıklı tarafını oluşturuyor. Yanı sıra İsrail’in gizli operasyonlarına izin verdiği suçlamasıyla Kürdistan bölgesiyle ilişkiler hayli tehditkâr boyut kazandı. Buraya özel bir parantez açıldı; Pezeşkiyan Kürdistan bölgesini ziyaret eden ilk İran Cumhurbaşkanı oldu. Balistik füzelerin bıraktığı cam kırıklarını toplarcasına Kürtçe demeçler verdi. Ve bir hayli yankı uyandırdı.
Dahası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Kürdistan Yurtseverler Birliği’ni (KYB) “Terör destekçisi” diyerek hedefe koyarken Pezeşkiyan, Erbil’den sonra Süleymaniye’ye giderek Talabani ailesini onurlandırdı. Pek çok açıdan bu ziyaret Türkiye’nin Irak’la açtığı yeni sayfayı ilgilendiriyor. Malum Irak, İran-Türkiye rekabetinin şekillendiği yerlerin başında geliyor.
***
Önce Bağdat’taki temaslara bakalım. Tahran artan ilişkileri stratejik bir çerçeveye kavuşturmak istiyor. Bu çerçeveyi şekillendirecek beklentiler söz konusu: Irak’ın Amerikan kontrolünden çıkması; Amerikan güçlerini göndermesi; Amerikan yaptırımlarını gözeten politikayı kenara bırakması; ‘Irak İslami Direnişi’ diye etiketlenen İran destekli Haşd el Şaabi gruplarını tasfiye çabasından vazgeçmesi; İsrail-Amerikan eksenine karşı daha fazla ortaklık sergilemesi; stratejik projelere izin vermesi vs.
Bu çerçevenin Kürdistan ayağında da şu var: İsrail’in Kürdistan topraklarından İran’a yaklaşmasının önlenmesi yani Mossad’ın ayağına yer açılmaması; İranlı Kürt partilerin ‘faaliyetsiz’ kılınması.
Irak siyaseti stratejik çerçeve ile ilgili gelgitler yaşıyor. İktidarda Şii partilerin belirleyici olması Irak’ı sarsılmaz müttefik yapmıyor.
Peki Irak siyasetinde İran’ın etkisinden rahatsız olan kanatlar ne istiyor?
Dedikleri:
- Irak, İran ile ABD arasındaki hesaplaşmanın arenası olmasın.
- IŞİD’e karşı ülkeyi koruyan Haşd el Şaabi tam olarak sisteme entegre edilsin ve İran’ın vekil gücü olmaktan çıksın.
- Gazze’deki savaşın Irak’a sıçramasına izin verilmesin.
- Amerikan üslerine saldırılara son verilsin.
Yemen’deki Ensarullah ve Hamas’ın Bağdat’ta büro açıp Iraklı gruplarla koordinasyonlarını artırması bu çevrelerde rahatsızlık yaratıyor. İki yapı da İran destekli milis güçlerinin koruması altında.
Beri tarafta Bağdat’ta siyasetin etkili bir tarafı İran’ın bölgesel gündemiyle uyumlu. Haşd el Şaabi içindeki bazı milis güçleri, ABD’nin bölgeden çıkarılması konusunda İran’la aynı hedefi paylaşıyor. Gazze ile dayanışmada da bu gruplar öne çıkıyor.
***
Peki Başbakan Muhammed Şiya el Sudani nerede duruyor? Sudani Şii partilerin oluşturduğu Koordinasyon Çerçevesi’nin desteğiyle başbakan oldu ama İran’a dilediğini yazacağı bir boş sayfa sunmadı. İran’la iyi geçinmeye çalıştığı kadar ABD’nin hassasiyetlerini de gözetiyor. İran medyasına baktığımızda Sudani hakkındaki şikayetlerin birkaç noktada toplandığı görülüyor:
ABD adına Haşd el Şaabi’yi dizginleme çabası; İran’a ödemelerde Amerikan yaptırımlarını delmekten kaçınması; Amerikan güçlerini gönderecek ortaklık anlaşması müzakerelerinde yeterince ağırlık kullanmaması.
Ayrıca Sudani’nin bazı tercihleri İran’ı dengeleme çabası olarak görülüyor. Bunların başında Türkiye ile Kalkınma Yolu Projesi ve güvenlik alanında imzalanan mutabakatlar geliyor. Sudani ayrıca Arap komşularla ilişkileri geliştirme yolunda selefinin yolundan ilerliyor. Fakat İran’ı dengeleyen bu yönelimlerin hepsinde “İran karşıtlığı” bulmak mümkün değil. Hatta Araplar arası normalleşmede İran’ın işine gelen boyutlar da var.
Komşularla ilişkileri normalleştirme yöneliminde İran ve Irak’ın tercihleri belli yerlerde çakışıyor. İran tarafından meseleyi ele aldığımızda şöyle bir tablo çıkıyor:
Pezeşkiyan dış politikada reformcu selefi Hasan Ruhani'den çok muhafazakâr selefi İbrahim Reisi’nin bıraktığı yerden ilerliyor. Bu, sistemin belirlediği bir rota. Ruhani’nin önceliği nükleer anlaşmayla ABD-AB kampıyla ilişkileri düzeltip yaptırımlardan kurtulmaktı. ABD nükleer anlaşmayı tek taraflı çöpe atınca Batı ile köprüler kurulamadı. Bunun üzerine İran-Amerikan kapışmasında ABD’den yana duran komşularla ilişkileri normalleştirmek öncelik haline geldi. Tabi “Ne Doğu Ne Batı” parolası da Doğu’dan yana esnedi. Şanghay İşbirliği Örgütü ve BRICS de stratejik öncelik haline geldi. Ruhani’nin ikinci döneminde öne çıkan bu eğilim, Reisi zamanında sonuçlar verdi. Özellikle komşularla normalleşmede Irak’ın rolü önem kazandı. Irak, İran’ın Suudi Arabistan, Ürdün ve Mısır’la normalleşme arayışında aracılık yaptı. Bu tür bir arabuluculuk, Irak’a da 2003 sonrasında İran ile Arap ülkeleri arasında yaşadığı sıkışmışlıktan kurtulma fırsatı sundu. Irak, Riyad ile Tahran arasında beş tur görüşmeye ev sahipliği yaptıktan sonra bu çabayı bir anlaşmayla sonuçlandırmak Çin’e nasip oldu. İran ile Ürdün arasında da üç tur görüşme oldu. Henüz sonuç yok. Gazze’deki soykırım savaşının yansımaları bu tarafı da olumsuz etkiliyor. Irak, Mısır ile İran arasında mesajlaşmaya da aracılık etti. Yüz yüze görüşme aşamasına geçilmedi. Irak’ta istihbarat şefliğinden başbakanlık koltuğuna geçmiş olan Mustafa Kazımi'nin Arap başkentleriyle iletişimi güçlüydü. Bağları sayesinde arabuluculuk çabasında hızlı yol aldı. Sudani bu rolü sürdürmek istese de selefi kadar güçlü ilişkilere ve diplomatik maharete sahip değil.
Pezeşkiyan da Batı ile ilişkileri geliştirmek istese de mevcut koşullarda bir açılım şansı yok. İsrail’le yüksek gerilim, Direniş Ekseni’nin artan angajmanı ve Ukrayna savaşında Rusya’dan yana tutum Batı’yla gerilimi besliyor. Ayrıca İran uranyum zenginleştirme ve balistik füze programlarında kendi yolunda ilerliyor. Bu faktörler müzakerelere izin vermiyor. Pezeşkiyan da Batı kapısı kapalıyken mecburen önceliği komşulara veriyor. Ve Sudani’den özellikle Mısır ve Ürdün’le yarım kalan sürece el atmasını bekliyor. Bu arada Riyad, Abu Dabi ve Manama ile kurulan köprüleri sağlamlaştıracak fırsatlar da kollanıyor.
***
Öte yandan ticari ilişkilerde bir sıçrama olmakla beraber ödemelerde sorunlar yaşanıyor. ABD'nin bankacılık sektörüne yaptırımları İran’ın alacaklarına erişimini zorlaştırıyor. Bağdat, yaptırımları delmeyi göze alamıyor. Hatta Irak’ta Merkez Bankası Başkanı Ali Muhsin el Altak dolar transferine kısıtlama getirdiği için ‘Amerikan memuru’ olmakla suçlanıyor. Bu sorun özellikle doğalgaz ve elektrik ithalatından dolayı biriken borçlarla ilgili. Kazımi yaptırımları baypas eden bazı alternatif yöntemlere izin vermişti. Mesela İran'ın Türkmenistan'a olan borcunun bir kısmı Irak tarafından karşılanmıştı. Yine Irak Ticaret Bankası'nda tutulan İran’a ait fonların bir kısmı İran'ın yaptığı ithalat için kullanılmıştı. Kazımi’nin kafasında başka bir proje vardı: Türkmenistan, İran ve Irak arasında üçlü bir anlaşma öneriyordu. Plana göre Irak Türkmenistan'dan gaz satın alacak, bu gaz İran'ın kuzeyine gönderilecek, İran da güneydeki sahalarından çıkardığı gazı Irak'a verecekti. Hem transfer maliyetleri azalacak hem de yaptırımlar atlatılacaktı.
Kazımi ayrıca İran'la stratejik projeleri yönetmekle görevli özel bir birim kurmuştu. Sudani, Kazımi’den daha fazla İran’a yakın ama ne yaptırım atlatmaya yarayan mekanizmalara sıcak bakıyor ne de Tahran’la ilişkilere stratejik boyut kazandıracak bir yaklaşım sergiliyor. Pezeşkiyan’ın 10 milyar dolarlık İran varlığının serbest bırakılması için pazarlık yaptığı aktarılıyor.
***
Ayrıca stratejik çerçeve derken üzerinde durulan konuların başında Basra-Şelemçe demiryolu projesi geliyor. Topu topu 32 km uzunluğunda bir hat ama bir türlü yol alınamıyor. Yol kısa ama çerçeve stratejik. Haliyle ‘bozucu’ faktörler devreye giriyor. İran bu projeyi, Irak’ı İran üzerinden Rusya ve Orta Asya’ya bağlayacak bir rota olarak sunuyor. Proje, İran’ın çok önem verdiği kuzey-güney koridoruyla bağlantılı olarak ele alınıyor. Fakat Irak tarafı önceliği Fav limanını karayolu ve demiryoluyla Türkiye’ye, buradan Akdeniz limanlarına ve Avrupa’ya bağlayacak Kalkınma Yolu’na vermek istiyor. Anladığımız kadarıyla Kalkınma Yolu’nun sabote edilmesini önlemek için İran’a da ortaklık teklif ediyor. İpe un seren Basra-Şelemçe demiryolu projesi de İran’ı Kalkınma Yolu’na bağlayacak çözümlerden biri olabilir. Irak bu hattın sadece yolcu taşımacılığı ile sınırlı olmasını istiyordu. Şiiliğin kutsal mekanlarına akan milyonlarca ziyaretçiyi taşıyacak bir alternatife ihtiyaç var. Kalkınma Yolu Projesi’nde İran’ın yeri belirsiz olduğu için mesele koridor savaşları bağlamında gündeme geliyor. Ziyaret sırasında Basra-Şelemçe’nin tamamlanması konusunda uzlaşıldığı belirtiliyor.
Altına imza atılan 14 belgenin stratejik açılımı karşılayıp karşılamayacağı belirsiz. Şu aşamada kapsamlı stratejik plan geliştirmek için bir çalışma grubunun oluşturulması kararlaştırıldı. Bir sonraki buluşmada ilgili belgenin imzalanması temenni ediliyor. Irak tarafı, Amerikan yeşil ışığını arama gereği duyabilir.
***
Bir diğer mesele; İran Mart 2023’te imzalanan güvenlik anlaşmasına göre daha fazla adım atılmasını istiyor. İran önce Mahsa Jina Amini gösterilerine paralel olarak Kürdistan’da belli hedefleri bombalamış, ardından güvenlik anlaşması imzalamış, Erbil bu anlaşmaya destek vermiş, bu şekilde İranlı Kürt gruplar sınırlara yakın kamplardan çıkartılmıştı. Hedefteki üç grup; İran Kürdistan Demokrat Partisi (İKDP), Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) ve Komala. İran, Kürdistan Özgür Yaşam Partisi’ni (PJAK) Bağdat’tan ziyade Kandil’le konuşuyor.
Bu partiler için Kürdistan güvenli sığınak olmaktan çıkıyor. Tahran, İranlı Kürt partilerin tamamen silahsızlandırılması ve üçüncü ülkelere gönderilmesi konusunda ısrar sürüyor.
Ayrıca Irak'tan 118 örgüt üyesinin iadesini istiyor. Birkaç gün önce Süleymaniye’de yaşayan İKDP üyesi Behzad Hosravi İran’a gönderildi. Yani bu grupların İran içine yönelik faaliyetlerini tamamen önleyecek bir iş birliği istiyor. Kürdistan yönetimi açısından talepler çok sert ama bunlar bu kez Kürtçe olarak dile geliyor. Buradan Kürdistan temaslarına geçelim.
***
Pezeşkiyan Erbil’de Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) Başkanı Mesut Barzani, Kürdistan Yönetimi Başkanı Neçirvan Barzani, Başbakan Mesrur Barzani ve diğer hükümet yetkilileriyle görüşmeler yaptı.
Mesut Barzani'yi İran'a davet etti. Pezeşkiyan ile Mesut Barzani'nin ortak bir tarafı var: İkisi de İran'da Mahabad Kürt Cumhuriyeti’ne başkent olmuş Mahabad’da doğdu. Pezeşkiyan Kürtçeyi doğup büyüdüğü bu şehirde öğrenmiş. Neçirvan Barzani ile ortak basın toplantısında da Pezeşkiyan Kürtçe konuştu. Barzani de Farsçasını konuşturdu. Rudaw’a verdiği röportajın dili de Kürtçeydi.
Neçirvan Barzani ziyareti ve ilişkileri tarihi olarak niteleyip Kürdistan’ın komşu ülkelere yönelik herhangi bir tehdidin kaynağı olmayacağı güvencesini verdi. İran-Irak arasındaki güvenlik anlaşmasına bağlılığı teyit etti. Pezeşkiyan da tüm alanlarda ilişkileri ilerletme ve sorunları çözme sözü verdi. Pezeşkiyan siyasi partilerin yanı sıra dini ve etnik grupların temsilcileriyle bir araya geldi.
Siyasi liderler resmi ziyaretlerde Erbil’le yetiniyor. Fakat Pezeşkiyan, Süleymaniye’ye geçip eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin Debaşan’daki mezarını ziyaret etti. Hatıra defterine “Vatanının özgürlüğü ve bağımsızlığı için verdiği mücadelesini anıyor, birlik ve beraberlik için verdiği amansız çabasından dolayı kendisine teşekkür ediyorum” notunu düştü.
Ardından KYB Başkanı Bafel Talabani ile görüştü. Malum KDP ile KYB arasında sert rüzgarlar esiyor. Pezeşkiyan’ın Kürdistan’ın her iki yakasına gitmesi bir denge güdüldüğünü gösteriyor. KDP yıllardır Türkiye ile yol alırken KYB İran’la ilişkileri sıcak tutuyor. İran Devrim Muhafızları’nın balistik füzelerle düzenlediği saldırılar ilişkileri sarsmış, KDP yönetimi saldırıyı “korkakça” diye kınamıştı. Fakat son aylarda KDP de hem İran’la hem de Iraklı Şii partilerle ilişkileri düzeltme yoluna gitti. İran’ın saldırıları ilişkileri gerse de ekonomik bağlar üste çıktı. Paris’teki Uluslararası Tahkim’in tazminat kararından sonra Türkiye boru hattından petrol sevkiyatını durdurunca Kürdistan petrolü tankerlerle İran’a yöneldi. Ayrıca Bağdat’taki bütçe krizini aşmak ve petrolün satışıyla ilgili ortak bir formül bulmak için de Şii yetkililerle ilişkiler önem kazandı. İran da Kürt partilerin Bağdat’la yakın mesaisini kendi hesabına yazıyor.
KYB hem İran hem de Bağdat’taki aktörlerle iyi ilişkileri sayesinde Kerkük’te valilik koltuğunu garantiledi. Bu durum İran’ı memnun ederken Türkiye’nin öfkesini çekti. Fakat Türkiye’nin aksine İran’ın ‘tehditkâr dostluğunun’ istediği sonuçları verdiği görülüyor. Tabii KDP yönetimi Ankara ve Washington’la bağlarını İran’a feda etme eğiliminde değil. Talabani de İran’a yakın dursa da ABD ile ortaklığa önem veriyor. Farklı eksenlerin dayatmaları arasında ilişkileri dengeleme çabası.
Pezeşkiyan’ın temasları Kürdistan’la ilişkileri ısıtabilir. Fakat İran’ın bölge siyasetinin sert tarafına Devrim Muhafızları hükmediyor. Pezeşkiyan’ın Kürtçe ile süslenen dostluğu diğer tarafın pratiklerini önlemeyebilir.
Özetlersek; Irak-İran ilişkileri olgunlaşma sorunu yaşıyor. İlişkiler istikrarlı ve tutarlı bir rota tutturamıyor. Aynı şey güvenlik mutabakatıyla tarih yazdığını sanırken birkaç gün sonra Kerkük’te SİHA’sı düşürülen Türkiye için de geçerli.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025