Fehim TAŞTEKİN
Suriye ile birlikte bütün bir bölge ‘bindi bir alamete, gidiyor kıyamete’. Şam’ın fessiz efendisi Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed el Colani, Suriye’de kendi selefî rejimini kurmaya çalışıyor. Colani’yi meşrulaştıran pek çok tarafın temennisi, HTŞ yönetiminin martta geniş kesimleri kapsayan bir hükümete dönüşmesi, anayasa hazırlığına geçilmesi ve demokratik seçimlerle geçişin tamamlanması. Colani ise kabine üyeleri ve atanan valilerle kendi rejimini kurmaya odaklandığını göstermekle kalmayıp El Arabiye’ye demecinde ümitvar olanlara “ölme eşeğim ölme” dedirttirecek bir yol haritası verdi: “Yeni anayasa taslağının hazırlanması üç yıl, seçimlerin düzenlenmesi 4 yıl alabilir.”
O zamana kadar da HTŞ rejimi şekillenmiş, kazık çakmış ve temellendirilmiş olur.
Şu an geleceğe yüklenen nedir? Yeni Suriye’de selefî-cihadî kadrolar dümene geçiyor. Her şeyden önemlisi Baasçı muhaberat gidiyor, El Kaideci muhaberat geliyor. Rejim rengini anayasayı beklemeden alıyor. Mesela Colani, Ebu Ahmed Hudud kod adını kullanan Enes Hattap’ı Suriye Genel İstihbarat Direktörü yaptı. Sıradan bir isim değil. Enes Hattap, Irak’ta El Kaide ve Irak İslam Devleti saflarında savaştı. 2012’de Irak-Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Suriye yapılanması Nusra Cephesi’nin kurucuları arasında yer aldı. Colani'nin yoldaşı ve kara kutusu. Acımasız biri. İdlib’de HTŞ istihbaratının temelini attı, muhalifleri ortadan kaldırdı ve Colani’yi rakipsiz kıldı. Tüm istihbarat teşkilatlarının sil baştan kurulacağını duyurdu. HTŞ rejimi çok ciddi bölünme ve çatışmaları da beraberinde getirebilir.
Beri tarafta kurulmakta olan HTŞ rejimiyle taban tabana zıt bir yapılanmanın kaderini konuşuyoruz. Fırat’ın doğusuna dair tartışmalar, Suriye Demokratik Güçleri’ni (SDG) yeni düzene yedirme hedefine göre ilerliyor. Kürtler eş başkanlık sistemi ve kotalarla kadının merkeze alındığı seküler demokratik özerklik modelini Suriye’nin bütünü için bir çözüm olarak öneriyordu. Bu yapıyı bütün iddialarından vazgeçirerek HTŞ rejiminin ana güç kaynağına bağlamaksa mesele, bu adım, intihara eşdeğer bir çözüm anlamına gelir. Özerkliğin bazı hususiyetlerini koruyarak HTŞ rejiminin içine almak da kan uyuşmazlığına neden olabilir. Tabii mucize eseri başka bir Suriye kurulacaksa konunun bağlamı değişir.
***
Türkiye’nin ABD ile pazarlıkları, HTŞ’yi koşullandırma çabaları, farklı Kürt kanallar üzerinden SDG’yi sıkıştırma hamleleri ve İmralı’da Abdullah Öcalan’ı devreye sokma girişimleri tek bir hedefe kilitleniyor: PKK kadrolarının Suriye’den çıkarılması, SDG’nin dağıtılması ve özerklik statüsüne giden yolun kapatılması. Yani tam tasfiye.
Bu süreçte SDG Genel Komutanı Mazlum Abdi, Tel Rıfat ve Menbic’ten sonra Fırat’ın doğusunda Kobani’yi hedefe koyan Özgürlük Şafağı Operasyonu’nu durdurmak ve kalıcı ateşkes sağlamak için bazı tekliflerde bulundu. Kobani’nin silahlardan arındırılmasını önerdi. Ardından PKK kadroları dahil yabancı savaşçıların Suriye’den çıkabileceğini söyledi. Sonra sınır kapılarını Şam’daki hükümete bırakabileceklerini belirtti.
Suriye'nin birliği ve bütünlüğünden yana olduklarını, federalizm peşinde koşmadıklarını vurguladı. SDG’nin müzakereye dayalı uzlaşmayla Suriye ordusunun bir parçası olabileceğini kaydetti. Buna zemin olacak talepleri de şöyle sıraladı: Suriye'nin demokratik çoğulculuk ilkeleri temelinde adem-i merkeziyetçi bir sistem, merkezden yerel meclislere yetki devri, Kürtler ve diğer azınlıkların haklarını garanti altına alan bir anayasa. Kandil’den de PKK kadrolarının çekilmesi önerisine destek geldi. Duran Kalkan, “Suriyeli olmayan Kürtler varsa ve onların çıkması için karar alırlarsa çıkarlar. Bizim için hiçbir sorun yok” dedi.
Bunlar Fırat hattındaki saldırıları durdurmaya yetmedi. Fakat Türkiye’nin askeri çözüm stratejisi de tıkandı.
Fırat’ın doğusuna yönelik harekâtı çıkmaza sürükleyen üç temel faktör belirdi:
- ABD, Ankara’ya fren yaptırdı. Yaptırım tehditleri Türkiye’nin havadan yürüttüğü operasyonlar dışında karadan harekât geliştirmesini önledi.
- Menbic’ten çekilen SDG, Karakozak Köprüsü ve Tişrin Barajı’nı geçilmez hale getirdi.
- Türkiye’nin kara unsuru olarak kullandığı Suriye Milli Ordusu’nda (SMO) motivasyon dağılmaya başladı. Herkes rejimin dağılmasından sonra kendi bölgesine dönerken ya da Şam’da yeni Suriye’den pay kapmaya çalışırken onlar Fırat hattında saplanıp kaldı.
Bu zorluklar yeni bir değerlendirmeyi beraberinde getirdi. Fırat’ın doğusu HTŞ’ye havale edildi. Yeni Suriye yönetimi SDG’yi ortadan kaldırmada zorlanırsa Türkiye devreye girer denildi.
***
Bu yolun da sonuç garantisi yok. Çünkü başka açmazlar devreye giriyor. Askeri harekâtın önündeki Amerikan caydırıcılığı yeni Suriye yönetimi için de geçerli. Ankara, Amerikan güçleri sahadayken yapamadığı harekâtı Şam’dan bekliyor. Ayrıca Şam’da sadece Ankara söz sahibi değil. ABD başta olmak üzere başka aktörler de Colani’nin ensesinde boza pişiriyor. Amerikan yönetimi, Şam’da kontrol mekanizmalarına ihtiyaç duyuyor.
Buradaki olası senaryoda, Türkiye’nin Kürtlerle olan gerilimlerini emecek bir formülün arandığını öngörebiliriz.
Colani, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la ortak basın toplantısında devletin dışında hiçbir silahlı gücün olmasını istemediklerini vurgularken güç kullanmaktan bahsetmedi. Elbette Colani’nin tercihi SDG’nin olmadığı bir Suriye’dir. Ayrıca fiili özerk yönetimin benimsediği sosyal sözleşme, HTŞ’nin Suriye’ye giydirmeyi hedeflediği elbiseyle uyuşmuyor. Fırat’ın doğusundaki modeli de ortadan kaldırmak ister. Gönlü, Türkiye’nin tasfiye planından yanadır. Ama Amerikan tarafı da çatışmasızlık içinde SDG’nin sisteme entegre edilmesini bekliyor.
Colani bu cendere karşısında Türk ve Amerikan temsilcilere, “Önce siz kendi aranızda anlaşın, orta yolu bulun, ben çıkan sonuca razıyım” diyen bir pragmatizm sergileyebilir.
Fidan, Şam’dan dönerken “Bu iş tamam” havasındaydı. Fakat Colani’nin dün El-Arabiye kanalına yaptığı açıklama çatışmasız çözümün öncelik olduğunu gösterdi. Colani, “Suriye'nin kuzeydoğusundaki krizi çözmek için SDG ile müzakereler devam ediyor” dedi. Kürtlerin Suriye'nin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı. “Suriye'nin hiçbir şekilde bölünmesi söz konusu olmayacak” dedi. Suriye'nin PKK için bir fırlatma rampası olmasına izin vermeyeceğini kaydetti.
Entegrasyon olumlu ama tanımsız bir ifade. HTŞ ve HTŞ’nin başını çektiği Feth’ul Mubin koalisyonunun, Suriye Milli Ordusu bileşenleri ve güneydeki örgütler dahil tüm silahlı gruplarla yeni Suriye ordusunu kurma hedefi var. Mazlum Abdi, SDG’nin bazı hususiyetlerini koruyarak yani kısmen özerkliğini muhafaza ederek Suriye ordusunun bir parçası haline gelebileceklerini söylüyor. Colani entegrasyonun statülü mü statüsüz mü olacağına değinmezken bunun Türkiye ile ABD arasındaki pazarlıklara kaldığını tahmin ediyoruz.
ABD Dışişleri, Colani ile görüştü. Olumlu izlenimler edindi. Ama Şam’da kendi önceliklerine göre bir iktidar şekilleninceye kadar fazladan ödüllendirmek istemiyor. Bir kere Suriye’ye yaptırımları 2029’a kadar uzattılar. Amerikan askerlerinin sayısını da 900’den 2000’e çıkardılar. Öyle anlaşılıyor ki ABD Şam’ı kendi haline bırakmayacak ve havuç-sopa taktiği ile Suriye’yi şekillendirecek.
İsrail’in tutumu da Washington’ı etkilemeye yönelik. Dışişleri Bakanı Gideon Saar “Suriye'deki yeni rejim terörist bir çetedir… Suriye'deki durum güven vermiyor. Sahil kasabalarında çatışmalar var, Erdoğan'ın Kürtlerin özerkliğini ortadan kaldırmaya yönelik açık tehditleri var, Hıristiyanlara yönelik tacizler var ve bu rejim tüm Suriye'yi kontrol etmek isteyen İslamcı bir rejimdir” dedi. İsrail, Esad’ın devrilmesine muhteşem katkılar sunup Suriye’nin bütün askeri varlığını yok ettikten sonra şimdi bu ülkenin etnik ve mezhebi fay hatlarına oynuyor. Elbette hakikate temas etse de asıl derdi azınlıklar değil. Çaresiz, kırılgan ve müdahaleye açık bir komşu istiyor. İstismar edebileceği kanallar açmaya çalışıyor. Amerikan tutumunun Türkiye’yi sınırladığını, İsrail’in de kışkırttığını söyleyebiliriz.
Ayrıca Ankara, SDG’yi çaresiz bırakmaya çalışırken ABD ve Fransa, Kürt partiler arasında birliği sağlayıp Şam’a ortak heyet göndermek için girişimlerde bulunuyor. Yani konuyu, Türkiye’nin hedefindeki PYD-YPG meselesi olmaktan çıkartıp Kürt sorununa yükselten bir hamle bu. Buna Kürt mollalar da dahil olunca işin rengi biraz değişiyor. Şeyh Mürşid Haznevi, Kürt partiler arasında birliği sağlamak için devreye girdi. Ardından Irak tarafındaki Kürdistan İslami Hareketi bir inisiyatif geliştirdi. Hem Rojava’da Kürtler arası uzlaşmayı sağlamak hem de HTŞ ile diyalog zeminini geliştirmek için hareketin 2011’de kapatılan Şam ofisleri yeniden açıldı. Bu, Rojava için HTŞ ile İslami ıstılahlarla konuşabilecek bir kanalın açılması anlamına geliyor. Bu girişimler nereden tutulduğuna göre iki tarafa da açılabilir: Biri Kürt partilerin ortaklığı Türkiye’nin PYD ile ilgili kırmızı çizgisini aşmaya yarayabilir. İkincisi, Türkiye olumlu tarafından bakıp bunu Kürtlerle çözüm için bir manevra alanına dönüştürebilir.
***
Malum MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sözcülüğünü yaptığı Öcalan açılımı, İsrail’in saldırılarına bağlı olarak Orta Doğu’da haritaların değişebileceği ve Türkiye’nin Suriye’de buna hazırlıksız yakalanacağı korkusuna dayanıyordu. Suriye’de beklenmeyen hızlı çöküş, Türkiye’ye bir anda ciddi bir açılıma gitmeden de saha temizliği yapma fırsatı verdi ama az önce sıraladığım faktörlerden dolayı sonunu getiremedi.
Sanırım Öcalan açılımının yeniden aciliyet kazanmasının nedeni sahadaki yeni denklemin de hedeflenen sonucu garantileyememesiydi. Öcalan’ın DEM Parti heyetiyle gönderdiği mesaj, öncekilerde olduğu gibi Suriyeli Kürtler için ‘Türkiye himayesi’ çağrışımı yapıyor. Konuşmaların içeriğini bilmeden biraz afaki yazıp çiziyoruz.
Öcalan’ın Rojava’daki Kürtler üzerinde etkisi büyük. Ankara İmralı’daki görüşmelere, Öcalan’ın eliyle fişi çektirme misyonu yüklüyorsa bu yol çıkmaza işaret ediyor. Sıfırlanma pahasına silahlara veda edin çağrısı, kendi etki alanında Öcalan’ı da sıfırlayabilir. Devlet, Öcalan’ın etkisine bel bağlıyorsa bu tür bir sonuç stratejik olarak arzulanmayabilir. PKK’nin silahlara veda etmesi temel hedef. Fakat görüşmelerin Suriye’ye bakan kısmı bize ne söylüyor? Çünkü orada PKK’yi aşan bir durum var. Her şeyden önce ABD, SDG’nin ana tedarikçisi ve destekçisi. Çözüm olarak faraza Kürt kimliği ve diline resmi statünün yanı sıra esnek adem-i merkeziyetçi bir çözüm ara yol olarak öne çıkabilir mi? Burada tabir caizse telefon sessizliğe düşüyor! Türkiye’nin çözümsüz Kürt meselesi, Suriye’de kurulacak sistemle ilgili temel bir sorun haline geldi. Bir anlamda Suriye’nin kaderi de Türkiye’de tartışılıyor!
Öcalan’ın Türk-Kürt kardeşliğinin güçlendirilmesi, tüm siyasi partilerin pozitif katkı sunması ve bu konuda TBMM’nin asıl zemin olması yönündeki çağrısı PKK’nin feshedilmesine karşılık Kürtlerin beklentileri için açılması gereken alana işaret ediyor.
Bahçeli ve Erdoğan’ın destek verdiği yeni paradigmaya pozitif katkı sunmaya hazır olduğunu belirtiyor.
Hükümet tarafındaki paradigma, PKK’nin feshine endeksliyse ki öyle, Öcalan’ın buna katkısı bir karşılığı gerektirir. Kürt ve Türk kardeşliğinin hukuki zeminine dair devlet ile Öcalan arasında nelerin konuşulduğuna vakıf değiliz. Öcalan açılımını tetikleyen ana unsurun Suriye olmasından hareketle ben işin bu tarafındayım.
Öcalan’ın bu yeni diyalogda, devletin ABD ve İsrail’in Kürtlere yaklaşımından kaynaklanan korkularını satın aldığını görüyoruz. Öcalan “Gazze ve Suriye’deki olaylar, dış müdahalelerle derinleşen sorunların çözümsüzlüğünü gözler önüne serdi” diyor. ABD’nin SDG’yle ortaklığı ve İsrail’in Kürtlere yaklaşması, Kürt meselesinin dış müdahale gerekçesi olmaktan çıkarılması ihtiyacını ortaya koyuyor. Öcalan devletin korkusuna hak verip bunu çözüm için katalizöre dönüştürmeye çalışıyor. Fakat bu yaklaşım karşılıksız fesih ya da sıfırlanmaya “Evet” dediği sonucunu vermeyebilir.
Öcalan’dan beklenen asıl çağrıyı yapması hem içerdeki yasal düzenlemelere hem de Suriye’yi etkileyecek koşulların biraz olgunlaşmasına bağlı. Bir kere her iki taraf da Donald Trump’la birlikte Amerikan tutumunun yeni halini bekliyor. Kürtler HTŞ ile müzakerelerden ne çıkacağını ve martta kurulacak yeni hükümette yerlerinin ne olacağını da görmek isteyebilirler.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025