Fehim TAŞTEKİN
Orta Doğu yeni bir tufana hazırlanıyor. ‘Aksa Tufanı’nın ‘İsrail Tufanı’na transformasyonu için Donald Trump bu çağın görebileceği en büyük küstahlıkla bölgeye dalıyor. Koltuğunda titreyen liderlerin sayısı artıyor. Gücünü kendi halkından, kaynağını kendi toprağından almayan koltuklar…
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu dehşet planlarını Trump’ın desteğiyle hayata geçirmek için gün sayıyor. 4 Şubat’ta Beyaz Saray’daki görüşmede Trump’la arasındaki uyumsuzlukları gidererek soykırımcı dizayn operasyonuna devam etmek istiyor.
Washington'a hareket ederken Trump’ın desteğiyle "eşi benzeri görülmemiş barış ve refah dönemi” için hedeflerini sıraladı: Hamas'a karşı zafer kazanmak, tüm rehineleri geri almak ve İran ekseniyle mücadele etmek.
"Kararlarımız ve askerlerimizin cesareti haritayı yeniden çizdi. Ancak Trump ile yakın işbirliği içinde çalışarak haritayı daha da iyi bir şekilde yeniden çizebileceğimize inanıyorum" dedi.
Biden yönetimi soykırımın tedarikçisi olmanın ötesinde İsrail’i çevreleyen siyasi haritayı değiştirmek için elinden geleni yaptı. Lübnan’daki cumhurbaşkanlığı seçimi ve başbakanın tayini bunlardan birisiydi. Fakat iki başkent arasında bazı uyumsuzluklar var. Netanyahu’nun kafasındaki dizayn haritası soykırımın kemale erdirildiği yani Filistinlilerden arındırılmış bir Gazze, ilhak edilmiş bir Batı Şeria, işgal altındaki topraklarından vazgeçip İsrail’i kabullenmiş bir Suriye’yi içeriyor.
***
Peki Trump’ın kafasındaki harita İsrail liderininkinden ne kadar farklı?
Netanyahu, hükümetinin aşırı sağcı bakanlar tarafından devrilmesini önlemek için üç aşamalı ateşkesin ikinci aşamasında savaşa dönmek için şeytanlık peşinde. Trump ise ateşkesi koruyup Suudi Arabistan’ı Abraham Anlaşmaları’na dahil etmek gibi daha büyük hedeflerin peşinde. Fakat Filistinlilerin Gazze’den sürülmesi planı için ağırlığını şimdiden koydu bile. Ürdün ve Mısır’ın tepesine "Filistinlileri alacaksınız" diye bindi. Bunun için özellikle Ürdün Kralı Abdullah’ı tahtından etmeyi bile göze almış olabilir. El Ahbar’a göre Kral, Trump’la görüştükten sonra aşiret liderlerini toplayıp onlara Filistinlileri alma talebinden kaçamayabileceğini söyledi. Trump, geçen eylülde Katar Emiri Şeyh Temim’e “Neyi protesto ediyorlar" diye Ürdün’deki eylemleri soruyor; “İsrail’in Gazze’deki eylemlerini” yanıtını alınca, "Hayır, Kral’ı protesto ediyorlar. Ürdün'deki durum hiç iyi değil ve halkta güçlü bir değişim arzusu var. Belki de herkes bunu dikkate almalı” diyor. Trump, Kral’ı neyle vuracağını fark etmiş gözüküyor.
Ürdün’ün üçte ikisi Filistinli. Ve Kral Filistinlilerle mutabakatının bozulmasının kendi sonu olacağını iyi biliyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi de içeride kopacak fırtınadan korkuyor. Müslüman Kardeşler’in dirilmesinden ve geniş kitlelerin Filistin duyarlılığından…
Ayrıca Ürdün de Mısır da ikinci bir Nekbe’ye ortak olmanın maliyetini biliyor: Sürülen insanlarla birlikte Filistin davası ihraç edilecek, İsrail yine peşlerine düşecek ve savaş bu sefer Mısır ve Ürdün’de sürecek. Yan çıktı olarak da iç savaş! İşte Lübnan önlerindeki en yakın örnek: 14 yıl süren iç savaş hepsine “Sakın ha bu hataya düşmeyin” diyor.
İsrail’le barışa karşılık ABD’den yıllık 1,3 milyar dolar hibe alan Mısır ve Ürdün kıvranıp durduğu için Suudi Arabistan, Katar ve BAE’nin de katıldığı beşli toplantıda "Filistinliler yerinden edilemez" diyen bir görüntü verdi. Buna gerçek bir direnç denebilir mi, emin değilim? Çünkü İsrail’le normalleşmenin baş bezirgânı Al Arab gazetesi "Ürdün ve Mısır kamuoyu tepkisine dikkat çekip sadece Trump’tan planın ertelenmesini istiyor” diyerek bu tabloya gölge düşürdü.
Trump'ın rehine işlerinden sorumlu temsilcisi Adam Boehler, patronunun sürgüne karşı çıkanların alternatif tekliflerine açık olacağını söylüyor. Hamas’ın silahsızlandırılıp Gazze’den çıkarılması Trump’ın kulak kabartacağı bir teklif olabilir. Ama etnik temizlik cephesinin mantığına göre bu da çözüm değil: "Bir, bütün Gazzeliler suçlu. İki, suçlular Gazze’de kaldığı sürece Hamas olacaktır. O yüzden kalıcı çözüm sürgün.”
***
Trump, Lübnan’ı dizayn operasyonunda da Biden’dan aldığı bayrağı ileri taşımaya çalışıyor. Burada nasıl bir Lübnan hedeflediklerini basitçe tanımlayayım: Hizbullah’ın silahsızlandırılması ve Şii ikilinin (Hizbullah-Emel) siyasi denklemden çıkarılması birincil hedef. Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık koltuğuna istedikleri adamları seçtirdiler. Kabinedeki bakanların partilere dağıtılmayıp teknokratlara bırakılması ikinci plan. Şii ikilinin rolü sınırlanmış olacak ama bu plan müttefik tarafların da canını sıkıyor. (Hizbullah da Maliye Bakanlığı’nı istiyordu.) Üçüncü mesele Merkez Bankası başta olmak üzere kilit kurumları kontrol edebilmek için atanacak isimleri de dayatıyorlar. Ve son olarak Suudi Arabistan’dan sonra Lübnan’ı Abraham Anlaşmalarına sokmayı hedefliyorlar. “İşgal altındaki toprakları unutun” diyorlar. Barıştan anladıkları bu…
Lübnan’da Trump ile Netanyahu’nun anlaşamayacağı bir şey olabilir: İsrail ekim sonrası girdiği yerlerden çıkmamak için bahaneler arıyor. Trump "Sen çık, biz Hizbullah’ın tepesinde olacağız zaten" diyebilir.
***
Ve Suriye…
Trump, İsrail’in işgali genişletmesinden rahatsız değil. Burada üç temel bilinmezlik var: Trump askerleri çekecek mi? Asker çekse de SDG’ye desteği sürdürecek mi? Şam’daki iktidar oluşumuyla ne kadar alakadar olacak?
Trump’ın Suriye’de nihai kararını önce Netanyahu ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la konuştuktan sonra vermesi muhtemeldir. İsrail devlet televizyonu KAN 11’in “Beyaz Saray Suriye’den asker çekme planını Tel Aviv’e iletti" iddiası sorulunca Trump şunu söyledi:
"Bunu kimin söylediğini bilmiyorum ama bu konuda bir karar vereceğiz. Biz, Suriye'ye müdahil değiliz. Suriye kendi karmaşası içinde. Orada yeterince karışıklık var. Bizim karışmamıza ihtiyaçları yok.”
Çekiyoruz demedi, çekmiyoruz da demedi.
İsrail’in öncelikleri Trump’ın kararını etkileyebilir. 2019’da Trump, Suriye’den askerleri çekme kararından vazgeçerken de İsrail’le ilgili kaygıları dikkate almıştı. O zaman Suriye’de kalma gerekçelerinin başında İran’ın Suriye’den uzaklaştırılması ve İsrail’i tehdit edecek gelişmelere izin verilmemesi geliyordu. Gerekçeler değişti. İsrail yeni bahanelerle yine Amerikan askeri varlığının sürmesini istiyor.
Suriye’de işgal ettiği yerlerde güvende kalabilmek için Amerikan varlığının caydırıcılığı işini kolaylaştırır. 18 örgütün katıldığı konferansta kendini cumhurbaşkanı ilan ettiren Ebu Muhammed el Colani, İsrail’e zeytin dalı uzatsa da işgalci güç, gaspçılara özgü psikolojisiyle hareket ediyor. El Ahbar’ın iddiasına göre Colani, Lübnan Başbakanı Necip Mikati’yi ağırladığında ona “Enver Sedat hain miydi” diye soruyor. (Sedat, İsrail’e barıştıktan sonra suikasta uğramıştı.) Mikati şaşkın bir şekilde soruyu geçiştirince Colani "Cevap vermedin, Sedat'ı hain olarak görüyor musun?” diye üsteliyor. Yine yanıt alamayınca "Konuyu uzun süre düşündüm ve Sedat'ın yerinde olsaydım, aynısını yapardım!” diyor. Bu tutum şu anlama geliyor: Colani (Golani) ait olduğu Golan Tepeleri’nin üzerine soğuk su içip İsrail’le barışmaya hazır. Tabii su kaynaklarına göz diken İsrail 8 Ekim sonrası girdiği Kuneytra, Dera ve Şam kırsalından da çıkmayabilir.
Colani İsrail’i memnun etmeye dönük hamlelerine Şam’ı ele geçirir geçirmez başladı. İlk işi Filistinlileri silah bıraktırmaya zorlamak ve askeri kamplardan atmak oldu.
Filistin topraklarına dönüş davasına darbe vurmak için de Suriye’de mülteci statüsünde olan Filistinlilere vatandaşlık verebilir. Bu, İsrail’e sevinç naraları attıracak ikinci adım olur. Siyasi dizayn derken bütün bunların içinde olduğunu tahmin ediyorum.
Ayrıca Netanyahu savaşı bölgeselleştirme konusundaki pervasızlığını sürdürürken Amerikan askeri varlığından güç alıyor. Amerikan güçleri Irak-Suriye sınırlarında baykuşluk yapıyor. İsrail Gazze ve Lübnan’da savaşa dönerse Direniş Ekseni’nin Irak’taki unsurlarını izleyip cezalandıracak bir Amerikan varlığına ihtiyacı olacaktır. Netanyahu, Trump'la görüşme öncesinde Gazze’de ateşkesin ikinci aşamasını görüşmek üzere Doha’ya gitmeye hazırlanan ekibine ‘Bekleyin’ dedi.
***
İsrail’in yeni öncelikleri var. Bütün askeri varlıklarını yok etti ve şimdi yeni Suriye’nin donanımlı bir orduya sahip olmasını istemiyor. Kendisine “Suriye’den çekil” diyebilecek bir güç yapılanmasına izin vermemek için her an tepelerinde binecek konumda duruyor.
İsrail, ABD’nin çekilmesine karşı olduğu gibi SDG’ye Batılı desteğinin kesilmesini de istemiyor. Kürtleri, Suriye’de güvenebileceği müttefik olarak kodladı. Kürtler de bu ilgiye karşılık veriyor. Fiili özerk yönetimin dış ilişkiler sorumlusu İlham Ahmed, Jerusalem Post’a demecinde şunu söylüyor: “Orta Doğu'daki kriz, İsrail ve Yahudiler bir rol oynamadan bölgede demokratik bir çözümün gerçekleşmeyeceğini herkesin anlamasını gerektiriyor… Suriye'deki sınır bölgelerinin güvenliği herkesin çözüme dahil olmasını gerektiriyor ve İsrail de bunun taraflarından biri. İsrail'in rolü çok önemli olacak, dolayısıyla şu anda İsrail ile görüşmek çok önemli.”
Ahmed bir süre önce Dışişleri Bakanı Gideon Saar’la da telefonda görüşüp somut destek talep etmişti.
Özetle İsrail’in Trump’a mesajı ‘Asker çekme ve SDG’yi bırakma’.
Trump, Erdoğan’la konuşmadan da nihai kararını veremez. Erdoğan, Suriye’de İsrail’le karşı karşıya gelmenin tedirginliğini yaşıyor. SDG’ye desteğin sonlandırılmasını istiyor ama Trump’ı ikna edip edemeyeceği garanti değil. Trump’a diyebilir ki “Siz çekilin, biz Şam’la birlikte IŞİD’in icabına bakarız, IŞİD’çilerin tutulduğu hapishanelere de gardiyanlık yaparız, PKK’li olanlar dışında Suriyeli Kürtleri de yönetime ortak ederiz, bakın İmralı’daki görüşmelerle kendi Kürt sorunumuzu da çözüyoruz.”
Bunlar ABD’yi yumuşatır. Ayrıca HTŞ de bu yumuşatma operasyonunu bir tarafından tutuyor. HTŞ yönetimi Kürtlerin kültürel haklarının tanınması, ademi merkeziyetçi bir yaklaşımla yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, Kürtlerin bireysel olarak güvenlik kurumlarına alınması, Afrin gibi yerlerde yerinden edilmiş Kürtlerin dönüşünün sağlanmasını içeren bir çözüm taslağı sundu. Bununla birlikte HTŞ uluslararası koalisyondan IŞİD’e karşı savaş ve hapishanelerin Şam yönetiminin sorumluluğuna bırakılmasını istiyor. Çatışmasız çözüm teklifiyle birlikte bu talep, SDG’nin arkasındaki Batılı desteğin yönünün değişmesini hedefliyor. HTŞ’nin bu taslağı Erdoğan’ın Trump’la görüşmeye hazırlanırken Ankara ile eşgüdüm halinde hazırlandığını zannediyorum. Bunlar Trump’ın kararını etkilemeye dönük hamleler.
HTŞ’ye yakın kaynaklar da Fırat’ın doğusundaki sorunun çözümünde asıl sorun çıkaranların PKK’liler olduğu, bunların Kandil üzerinden İran’la bağlantılarının bulunduğu, yarın bir gün Tahran’ın SDG’ye el atabileceği senaryosunu pişiriyor.
Fakat Trump 2019’un tekrarından kaçınmak için Erdoğan’dan Fırat’ın doğusuna askeri harekat yapılmayacağına dair güvenceler arayabilir. Yanı sıra İsrail için hedeflenen dizayn operasyonuna ortaklık isteyebilir. Bu ortaklık Hamas’ın Gazze’den çıkartılması, Filistinlilerin bir kısmının Türkiye’ye alınması, Şam’daki yeni yönetimin İsrail’i her açıdan temin etmesi, Suriye’deki radikallerin ehlileştirilmesi, İsrail’e karşı ‘sözde’ ticari önlemlerin kaldırılması, Netanyahu ile Eylül 2023’te New York’ta olduğu gibi ‘kanka’ moduna dönülmesini içerebilir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025