Fehim TAŞTEKİN
‘Kurallara dayalı dünya düzeni’ zaten egemenlerin çıkarlarına göre ayarlıydı, tutarsızdı, hepten yalana çıktı!
Gazze’de bir ateşkes çağrısı bile yapamayan BM Güvenlik Konseyi bir soykırımı daha önleyemeyerek, 5 nükleer gücün tekelindeki bu yapıya ‘terör konseyi’ diyen Albay Muammer Kaddafi’yi haklı çıkardı.
Amerikan yönetimi New York’ta toplanan BM Genel Kuruluna katılacak ülke ya da liderlere, çıkarlarına göre vize kısıtlamaları getirerek dürüst bir ev sahibi olamadığını kanıtladı.
Yeryüzünde ‘savaşlar’, çıkaranların tekelinde olduğu sürece BM’den insanlığın hayrına bir cacık olmayacak!
Fakat “tehditkar tüccar” Donald Trump’ın dünyasında Amerikan sunağına son bakiyesini de koyarak yaranmaya can atan liderler varken her türlü zoka da yutuluyor.
Filistin için en üst perdeden çıkışlar yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Trump’tan aldığı Beyaz Saray davetiyle neşesini buluyor. Yüzündeki mutluluk “dostum Trump” sözleriyle kelimelere dökülüyor. Üstelik ABD altıncı kez ateşkes tasarısını öldürerek soykırımcının koruyucusu ve soykırımın tedarikçisi olduğunu bir kez daha ortaya koyduktan hemen sonra.
25 Eylül’de Oval Ofis’te, S-400 nedeniyle Türkiye’nin atıldığı F-35 programı ve CAATSA çengeliyle koşullara bağlanan F-16 paketi üzerine yeni sakız çiğnenecek. Erdoğan bazı taahhütler karşılığında Suriye’de bir-iki iyilik bekleyecek. Hani iç sesin dediği gibi; ‘İsrail Dürzilere kalkan olduğu gibi Fırat’ın doğusunda Kürtlere el atmazsa memnun oluruz’; ‘Özerklik diye tutturan SDG’yi de artık sistemde eritsek iyi olur! Ki ortak çıkarlarımıza daha rahat odaklanalım!’
Ama çıkarcı dostluğun maliyetleri de olacaktır. Bakiye yetersiz ise çek yazarsın! Aslında Erdoğan’ın 2002’den bu yana İsrail’e çok değerli hizmetleri oldu. Bunun biriktirdiği kredide bir bakiye sorunu olmamalı(ydı). Yine de 23 yıl sonra dahi iktidara yürüdüğü yolun hâlâ açık tutulduğundan emin olma gereği tutuyor.
Kolay değil tabii. Evin içi darmadağınık. Talan ekonomisi, yutacak ulusal servet bırakmadı. Sıra birbirini yemeye geldi. Yoksulluk derinleşiyor. Hak-hukuk-adalet alanı tarumar edildi. Sınırların ötesinde de işler planlandığı gibi gitmiyor. Suriye’de kurulan denklemin ayakları sallantıda. İsrail’in dayatmalarından azade değil. Seçilmiş halkın hizmetkârlarına minnet duyması gerekmiyor!
Üstelik masanın öteki ucunda “Aptal olma” diye zılgıtı yeniden atabilecek karakterde narsist bir züppe oturuyor. O yüzden İstanbul’da gizlice ‘Junior’ Donald’la görüşerek babasının sunağına ne koyabileceğini anlamaya çalıştı. Ne koyduğunu sormak da hadsizliğe gidiyor tabii!
Ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli, “ABD-İsrail şer koalisyonuna karşı en uygun seçenek ‘TRÇ’ ittifakının inşa ve ihya edilmesidir” diyerek Türkiye, Rusya ve Çin üçlüsüyle stratejik gelecek tahayyül etse de Erdoğan’ın aşılandığı yer Washington. İcazet makamı orası. Bu durum, o makamın Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Libya’ya kadar onlarca yerde kirli savaş ve müdahalelerine ortaklığı gerektirdi. Gazze’deki soykırım sürecince bile icazet makamının hassasiyetleri, Erdoğan’ı İsrail’i üzmekten alıkoydu.
Erdoğan sadece batıda sıkıştığı ölçüde doğu kapısına bir kızıştırma taktiği olarak başvurdu. Doğulu muhatapları da Erdoğan’ın dürüstçe oynamadığını biliyor. Rusya’ya karşı İngiliz derin devletinin tezgahını kurduğu yer Türkiye. MI6 Başkanı Richard Moore, Rus’dan casus devşirmek için kurulan “Silent Courier” (Sessiz Kurye) adlı darkweb portalını İstanbul’da duyuruyor. Erdoğan Ukrayna’da gönüllü uluslararası güç için asker vermeye hazır görüntü de sunuyor. Çıkış için gösterilen Doğu kapısı ne diyor buna?
Şimdi teslim alınan Suriye’nin tepesine şef diye oturttukları el Kaide ve IŞİD eskisi Ebu Muhammed el Colani’yi aynı yolda yürütüyorlar. IŞİD siperlerinden çıkıp Şam’a giden Colani önceki gün New York’a uçarken gökyüzünden uçarı bir poz veriyordu. Hafız el Esad ve Beşşar el Esad New York’a gitmedi. İsrail’in ‘düşman’ olduğu bölgesel denklemde Suriye’nin yerini Şam’da kurmayı tercih ettiler. Baba ve oğul Esad, Amerikalı yetkililerle Halk Sarayı’nda görüşmeyi yeğledi. Bu stratejik bir karardı. Peki Colani, Suriye lideri sıfatıyla 1967’den bu yana BM Genel Kuruluna katılan ilk kişi olma saadetini neye borçlu?
Bir süreden beri İsrail ile Suriye arasında Trump’ın bastırmasıyla pişirilen güvenlik anlaşmasıyla ilgili sağlanan ilerleme, HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad el Şeybani’ye Washington, Colani’ye de New York bileti olarak geri döndü.
Şeybani’nin Sezar Yasası çerçevesinde kalan yaptırımların kaldırılması için ev ödevinin belletildiği Kongre turunda mihmandarı, Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack’tı. Elinden tutup gezdirdi adeta. İsrail’in bir numaralı koruyucusu Senatörler arasında ‘şirin’ pozlar verdi. Şaşıracak ne var bunda? El Kaide, Suriye’de Amerikan tarafında değil miydi?
Amerikalılar uşaklaştırma sanatında kabalar, ama istedikleri sonuçları almasını biliyorlar. Kongrede ‘bizim adamımız’ kıvamında dönen temaslar Colani’nin New York’a uçmasının güvenli zeminini oluşturdu. El Kaide militanı ve IŞİD emiriyken BM kürsüsüne çıkabilmek az bir şey değil. Arsız ve sınırsız hegemonyanın kitabında bu var.
İsrail’e ne vadettiklerini henüz bilmiyoruz, ama doyumsuz kolonyalist işgalci ve saldırganın ne istediğini biliyoruz. İsrail Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer’in Londra’daki üçlü görüşmede masaya koyduğu taslak şöyle:
- Şam’dan 1967’de işgal edilmiş Golan Tepelerinin sınırına kadar uzanan alan üçe bölünecek.
- Her bölgede farklı seviyelerde kuvvet ve silah bulundurulabilecek.
- 1974 Kuvvetlerin Ayrışması Anlaşması’yla kurulmuş tampon bölge, Suriye tarafında 2 km genişletilecek. Bu şeritte ağır silah ve askeri birlik olmayacak, sadece polis ve iç güvenlik kuvvetleri görev alabilecek.
- Şam’ın güneybatısından Golan’a kadar olan alan Suriye uçaklarına uçuşa yasak olacak.
- Suriye bu şartları kabul ederse, İsrail 8 Aralık 2024’ten itibaren Şeyh Dağı hariç işgal ettiği bölgelerden kademeli çekilecek.
- İsrail, Şeyh Dağı’ndaki askeri varlığını daha sonra yapılacak anlaşmalarda korumak için ısrarcı olacak.
- Suriye üzerinden İran’a uzanan bir hava koridoru güvence altına alınacak.
Pazarlığı yapılan güvenlik anlaşmaları İsrail’in güney Suriye’yi asker ve silahlardan arındırılmış bölge, bütün Suriye’yi İsrail jetleri için ‘açık gökyüzü’ haline getirir ve Türkiye’nin askeri üs edinme planlarına set çekerse, Erdoğan’ın bölgesel hevesleri tırpan yer. Erdoğan, Suriye’nin kuzeyinde ne alır; muhtemelen ondan sonra Trump’la konuşacağı yer burası olacaktır.
Colani, New York’a hareketinden önce gazetecilere, müzakerelerin önümüzdeki günlerde sonuç verebileceğini söyledi. İsrailli kaynaklar daha temkinli konuşuyor. Colani, anlaşma olursa İsrail’in 8 Aralık’tan sonra ele geçirdiği Şeyh Dağı’ndan çekilmeyeceğini teyit etti. 1967’den beri işgal altındaki Golan Tepelerinin statüsünü konuşmanın erken olduğunu da vurguladı. Bunu “Yeni yönetim Golan Tepelerinden vazgeçiyor” diye de okuyabiliriz.
Güvenlik anlaşması imzalanırsa, Colani’nin Trump’la el sıkışırken söz verdiği gibi normalleşme anlaşması ve Abraham Anlaşmaları’nı müzakere etmeye geçilecektir. Suriyeli kaynaklar yıl sonuna kadar birden fazla güvenlik anlaşmasının imzalanabileceğini öngörüyor. Trump’ın hedefi BM Genel Kurulu sırasında adı ya da kapsamı ne olursa olsun bir anlaşmanın sağlandığını duyurmak. Anlaşma yetişmezse tarafların en azından gelecekteki anlaşmalarının yolunu açacak şekilde bir ilkeler belgesi yayımlanmasının iş göreceği söyleniyor.
Colani’ye meşru lider muamelesi yapılmasının hikmeti, görüldüğü üzere, Suriye’nin Orta Doğu’da Amerikan düzenine transfer edilmesidir. Colani’nin bu yolda Erdoğan’dan öğreneceği çok şey var.
Eğer Afganistan’da Taliban Lideri Hibetullah Ahundzade de Trump’ın Çin’in nükleer tesislerine yakın diye istediği Bagram Hava Üssünü vermeyi kabul etseydi, pekala BM kürsüsünden dünyaya seslenme şansını bulabilirdi. Trump üste milyarlarca dolar silah ve ekipman bıraktıklarını belirtip “Bagram’ı bize vermezseniz Afganistan’ı fena yaparız” diye tehdit ediyor. Bunu reddeden Taliban, HTŞ’den daha ‘ulusal’ davranıyor!
Trump, Erdoğan, Colani ve İsrail’in firari Başbakanı Benyamin Netanyahu’yu Amerikan çıkarlarına göre ama ‘siyonist saldırganlığı’ da temin edecek şekilde ortak potada buluşturmak istiyor. Böyle dost nerede bulunur!
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları

























































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025