Fehim TAŞTEKİN
Suudi Arabistan, Suudi hanedanlığını açık açık eleştiren, demokratik seçim çağrısı yapan ve Şiilere yapılan zulme karşı sesini yükselten Ayetullah Nimr Bakır el Nimr’i idam ederek susturdu. Suudiler itibarsızlaştırmak için Nimr’i ‘tekfirci terör’ ile suçlanan 46 Kaideci ile aynı kefeye koydu.
Suudi Arabistan’ın Doğu Vilayeti’nde Kâtif ve El Ahsa gibi kentlerde yoğunlaşan Şiilerin dramına parmak basarsan anında ‘İrancı’ damgasını yersin. Suudiler de dışarıdan gelen eleştirileri El Nimr gibi Şii önderleri ‘İran’ın maşası’ olarak niteleyip savuşturabiliyor.
Hâlbuki Şiilere baskılar, İslam dünyasında heyecan yaratan ve ‘devrim ihracı’ korkusuna yol açan 1979’daki İran İslam Devrimi ile başlamadı. 1979’dan sonra baskı politikalarının bahanesi değişti.
İdamlar konusunda İran’ın sicili, Suudilerin kendi Şii vatandaşlarına karşı yapıp ettiklerini hafifletemez. Arap Yarımadası’ndaki Şiiler, 19. yüzyılda Vahhabiler ile Suudi hanedanlığı müttefik olduğundan ve nihayetinde 1932’de Suudi Arabistan kurulduğundan beri dinsel bazlı ağırlaştırılmış bir ‘apartheid rejimi’ altında yaşıyor.
Suudi-Vahhabi ittifakı yıkıcı yüzünü 1802’de Hz. Hüseyin’in Kerbela’daki türbesini yıkıp yağmalayarak ve kitlesel katliam yaparak gösterdi. İbni Teymiyye ve Muhammed bin Abdülvahhab’ın takipçileri bu vahşetin adını ‘büyük cihat’ koydular. Şiilere ait cami ve imamların türbelerinin yıkılıp din adamlarının hedefe konulduğu Vahhabi pratiği 1903’te El Ahsa’da tekrarlandı.
1926’da Medine’de dört Şii imamın mezarının bulunduğu El Baki Mezarlığı yıkıldı. Aynı şey 1975’de İmam Cafer el Sadık’ın mezarına yapıldı.
Vahhabi ideolojisi, tekfirci pratikleri, kadına bakış açısı, adalet ve hukuk anlayışı gibi faktörler dikkate alındığında Suudi Arabistan aslında IŞİD’in devlet olmuş versiyonu sayılır. BM tarafından tanınması veya ABD’nin Körfez’deki bir numaralı müttefiki olması bu gerçeği değiştirmez.
El Nimr’in öldürülmesinin ardından birçok kişi Suud ile IŞİD arasında ‘Beyaz IŞİD’ ve ‘Siyah IŞİD’ kıyaslamasını yaptı. Haksız sayılmazlar. Bence ‘Gri IŞİD’ benzetmesi daha da yakışır.
Bu tanımlamalar kimilerine ağır gelebilir ama dünden bugüne Suudilerin Şii politikası insana “Allah Allah” dedirtecek cinsten:
Bir kere Suudi Arabistan’ın resmi mezhebi Vahhabilik, Şiileri ‘Hıristiyan ve Yahudilerden daha tehlikeli sapkınlar’ olarak görüyor. Bu, bugün için de geçerli bir perspektif. Ve devletin geliştirdiği politikalar bu bakış açısına göre şekil alıyor. Hakim mantaliteye göre ‘Rafizi’ olarak isimlendirilen Şiilerin kestikleri yenilmez çünkü necistir, Şii kadınlarla evlenilmez çünkü Müslüman değillerdir, mahkemede Şiilerin şahitliği geçerli sayılmaz çünkü takiyye yapabilirler…
1979’dan itibaren Suudileri İran’ın devrim ihraç edeceği korkusu sardı ve Katif’e hanedana karşı vekalet savaşının yürütüleceği ihanet bölgesi muamelesi yapılmaya başladı. Suudiler potansiyel tehlikeye karşı sert önlemlerin yası sıra 1990’larda sosyal hizmetleri arttırmak suretiyle havuç sopa politikası güttü. 1993’te hapisteki Şii liderleri bıraktı ve sürgündekilerin dönüşüne yeşil ışık yaktı. Peki, Şiiler eşit vatandaş olabildiler mi, hayır.
Bir kere Suudi ulema ve resmi din otoritesinin Şiilere karşı şiddet çağrısı yapan çıkışları sona ermedi. Fetvalarla Şiilerin önüne konulan hep şu oldu: Ya doğru yolu tercih eder hidayete erersiniz ya da öldürülür ya da sürülürsünüz. Şiileri ‘Müslümanların en büyük düşmanı’, ‘sapkın’, ‘sapık’, ‘mutacı’ olarak resmeden açıklamalar eksik olmuyor.
Yönetimin daha fazla iş sözüne rağmen Şiiler arasında bırakın bakan olmayı bir tek vali, emniyet müdürü, yargıç ya da pilot çıkmıyor. Hatta Şiilerin gittiği 300’ü aşkın kadın okulundan birinde bile Şii müdür yok. Şii öğrenciler kendileri için aşağılayıcı tanımlamalar kullanan ders kitaplarını okumak zorunda. Bu yüzden 2002’de Amerikan Kongresi’nin insan hakları oturumunda Institute for Gulf Affairs’in müdürü Ali Ahmed “Suudi Arabistan dini apartheidin çarpıcı bir örneğidir” ifadesini kullanmış. Yerinde bir tespit.
Şiileri dışlayan, şeytanileştiren, temel haklardan mahrum bırakan, çalışma hayatında eşit davranmayan politikalara karşı Şii din adamlarının mücadelesi genelde uzlaşmacı, barışçıl ve reformcu bir çizgi izledi. Suudi Hizbullah örgütünün birkaç yerde düzenlediği saldırılar ya da gösterilerde aşırı güç kullanan polislere karşı gösterilen şiddetli direniş bunun istisnası.
Şii-Sünni düşmanlığını engellemeye çalışan Sünnilere de tahammül yok. Mesela Şemmar aşiretinin liderlerinden yazar Mihlif el Şemmari, saldırı altındaki Şii liderleri ziyaret edip bir Şii’nin cenazesine katıldığı için 2 yıl hapis ve 200 kırbaç cezasına çarptırıldı. Halbuki Sünniler ve Şiileri buluşturacak Şemmari gibi isimlere çok ihtiyaç var. El Nimr’in idamı da maalesef mezhep düşmanlığını körüklemekten başka bir şeye yaramayacak. Kral Selman af yetkisini kullanabilirdi ama tercihini idamdan yani mezhebi gerilimden yana yaptı.
Bu türden bir dini apartheid düzeni “İran da şunu yapıyor, bunu yapıyor” diyerek geçiştirilebilir mi? Haklı olarak El Nimr bir konuşmasında isyan ediyor:
“Bizim yabancı bir ülkenin emriyle hareket ettiğimizi söylüyor. Bu yanlış bir suçlama. Yabancı ülkeden kasıt İran tabii ki… 10 Aralık 1978’te halkın izzetini korumak için bir intifada gerçekleştirildi. Polis şehre saldırdı. Bu 10 Aralık’ta oldu, Şah devrilmeden 4 ay önce. Bir grup insan İmam Hüseyin’in taziyesi için toplanmıştı. Bunun politik konularla hiçbir alakası yoktu. Ama güvenlik güçleri gelip saldırdı ve çatışma çıktı. İnsanlar kendilerini savundu, namuslarını savundukları gibi. O güce 100 kişi tutuklandı. Burada yabancı müdahaleden bahsedebilir miyiz? Eğer gücünüz yetiyorsa konuşmak yerine kendi kabiliyetlerinizi geliştirin. Yabancı ülkenin emrinden bahsedeceğinize gidin İran’la ipleri kopartın. Sonunda ‘Size karşı demir yumruğu kullanacağız’ dediler. Demir yumruğu 50 sefile karşı yabancı ülkeye karşı kullanın. Eğer böyle bir ülke varsa git o yılanın başını ez. Eğer İran ise git İran’a saldır. Hadi gücünüzü görelim. Bizim İran ya da başka bir ülkeyle bağlantımız yok. Bizim değerlerimizle bağımız var ve onları koruyacağız. Şiddetle değil inancımızla ve azmimizle sizi mağlup edeceğiz.”
2011’de ‘Arap Baharı’ denen dalganın gölgesinde daha fazla siyasi ve ekonomik haklar için gösteri yapan Şii gençlerden onlarcası öldürüldü. Ayetullah El Nimr de bu süreçte sesini cesurca yükselten liderlerden biriydi. İran uzantısı olarak suçlanmasına rağmen kendini İran’dan uzak tutan biriydi. Güvenlik güçlerine karşı silahlanmakla suçlanmasına rağmen şiddete şiddetle karşıydı. İran’ın resmi politikalarının aksine Suriye’de Esad rejiminin devrilmesinden yanaydı. Evet bütün kabahati kraliyet ailesine karşı sözünü esirgememesiydi! Sözleri diplomatik değildi!
Geleneksel Şii düşmanlığı nedeniyle El Nimr’e verilen ceza şaşırtıcı olmasa da burada Suudilerin bölgesel politikalarda yaşadıkları hayalkırıklığının içe yansımasını da görüyoruz.
Suriye ve Irak’ta istediğini alamayan Suudiler içerde ve dışarda daha saldırgan politikalara yöneldi. Husilerin iktidara yürüdüğü Yemen’e rövanşist bir yaklaşımla saldırdılar. Ardından Sünni koalisyon oluşturmaya kalkıştılar.
Kendi içindeki mezhepçi politikaları bölgesel ölçeğe taşırken çok tehlikeli bir oyun da oynamış oldular.
Suudiler, Kaide ve IŞİD’in Irak ve Suriye’de kazandığı mevzileri, üretilmiş bir korku olan ‘Şii Hilali’ne karşı bir ‘Sünni bariyer’ olarak kurguladı. Suudi Arabistan’ın kurucu ideolojisi ve parası bu örgütlerin beslendiği damar oldu. Suriye, Irak ve Yemen’de yaptıklarının nasıl bir yansıması olacağına dair korkulara kendi elleriyle yarattıkları canavarların korkusu da eklendi.
http://www.radikal.com.tr/yazarlar/fehim-tastekin/beyaz-isidin-aynasindan-1496691/
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025