Fehim TAŞTEKİN
Ankara, Rusya ve İran’ın çizgisine geldi; gelmek zorunda kaldı. Suriyelileşen bir Türkiye, düşürülen bir uçak ve yerde yatan bir Büyükelçi… Başka ne çare?
Hükmüm bu kez peşindir.
Rus uçağının düşürülmesi Türkiye’yi Suriye’de oyundan düşürdü.
Ruslardan özür, Türkiye’yi Rusya’nın istediği şekilde oyuna soktu. Büyükelçi Andrey Karlov’a yönelik suikast da Türkiye’ye oyunu bundan böyle Rusya’nın istediği şekilde oynamaktan başka bir şans bırakmadı.
6 yıldır beslenen silahlı grupları Halep’te yarı yolda bırakmak durumunda kalan Türkiye, kendi sorumluluğunu gizlemeye çalışırcasına günlerdir İran ve Rusya’nın diplomatik temsilcilikleri önünde protestolara göz yumarken Büyükelçi Andrey Karlov’a yönelik suikastla tarifi zor bir duruma düştü. Deyim yerindeyse öteki elini de Ruslara kaptırdı. Ekranlara yansıdığı kadarıyla devletin beti benzi sarardı.
Rus lider Vladimir Putin’in perdenin önünde suikastı iki ülke ilişkilerine yönelik sabotaj olarak yorumlaması birilerini rahatlatmış olabilir. Ancak ‘külyutmaz’ bir istihbaratçı olan Putin kesinlikle perde arkasında bunu “Tanrı’nın bir lütfu” olarak değerlendirecektir. Bildiğimiz Rusların huyu suyu değişmediyse Karlov’un adının Ankara’da bir sokağa verilmesi gibi jestler de perde arkasındaki tufanı asla dindirmeyecektir.
Rusya’nın suikastı ilişkilere yönelik sabotaj olarak yorumlaması siyaseten büyük oynadığının işaretidir. Bu, suikastın arkasında kimin olduğuna bakılmaksızın yapılan bir tercihtir. Türkiye gibi stratejik konumu değerli bir ülkeyi kendi limanlarına çekmeye çalışırken Karlov cinayeti Demoklesin Kılıcı gibi orada asılı duracaktır.
***
Nitekim cinayetin siyasete etkileri gecikmedi. Türkiye, İran ve Rusya dışişleri ve savunma bakanları dün Moskova’da Suriye için buluşurken Türk tarafı ağır bir diyet borcuyla masaya oturdu.
Vekâlet savaşının ateşini körükleyip çözümsüzlüğe oynayan Batı-Körfez ülkelerini dışlayan yeni bir yol deneniyor. Bu, Rusya’nın yönettiği, İran’ın suflörlüğünü yaptığı, Türkiye’nin de rakip sahneden koparılıp dahil edildiği bir oyun. ABD’de yönetimin at değiştirme sürecinde olması da Rusya’nın daha hızlı ilerlemesine imkân veriyor.
Dikkat edilirse Halep hezimetinden beri Suudi Arabistan’ın ağzını bıçak açmıyor. Son zamanlarda Kral Selman adına İran gibi rakip ülkelere esip gürleme işi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a düşmüştü. İsyanın öteki finansörü Katar ise zaten geri plana itilmişti.
Esasen Suriye krizinin çözümünde İran, Rusya ve Türkiye ilk kez doğru yolda ilerliyor. 2012’de Suriye’nin Dostları Grubu oluşturulurken temel kanaatimiz Türkiye’nin İran ve Rusya’yla baş başa vererek bu krizin barışçıl bir şekilde çözülmesi için çaba harcaması gerektiği yönündeydi. Hatta İran’ın İhvan dahil muhalefet cephesi ile birlikte ortak hükümet kurulması ve seçime gidilmesini öngören çözüm planı Esad’ın çekilmesini içermediği için reddedilmişti. Körfez-Batı ittifakının kirli hesapları uğruna onca kan ve yıkımın ardından Ankara, Rusya ve İran’ın çizgisine geldi; gelmek zorunda kaldı. Suriyelileşen bir Türkiye, düşürülen bir uçak ve yerde yatan bir Büyükelçi… Başka ne çare?
***
Ruslar masaya ülke genelinde ateşkes ve siyasi çözüme dair Moskova Deklarasyonu adıyla bir belge koydu.
Halep’ten sonra mühim bir kırılma, siyasi müzakerelerle ilgili yeni bir konseptin şekillenmesidir. Moskova Deklarasyonu düne kadar Ankara’nın zinhar kabul etmediği bir şeylerden bahsediyor. Bir kere Rusya, İran ve Türkiye Suriye’de ateşkes ve siyasi çözüm sürecinin garantörü oluyor! İkincisi hedefteki yakınlaşmadır. Rus Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a göre üç ülke önceliğin Esad’ın koltuğundan uzaklaştırılması değil terörle mücadele olduğunu kabul etti.
Rusya’nın askeri olarak Suriye’ye müdahil olduğu 30 Eylül 2015’ten bu yana tarafları götürmeye çalıştığı çizgi şuydu: Muhalifler Esad’a çekil demeyen bir siyasi çözüme ortak olsun, olmayanlar terör örgütü sayılsın ve bunlara karşı ortak savaş verilsin.
Önceliği Rojava’daki fiili özerkliği bitirmeye veren Ankara, Rusya’nın çizdiği bu çizgiye ne kadar yaklaşır bilmiyoruz. Ama kestirebildiğimiz şey Ankara’nın marjlarının artık ziyadesiyle daraldığıdır. İlişkilerin seyrine dair “uçaktan önce ve uçaktan sonra” diye attığımız çentiği bu kez “Karlov’dan önce ve Karlov’dan sonra” diye güncellememiz gerekiyor. Bu bel bükücü bir çentik!
Yazarlar
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025