Fehim TAŞTEKİN
Rusya, Çeçenleri topyekûn şeytanileştirmek yerine El Kaide ve IŞİD’e katılan Çeçenlere yanıt olarak müttefik Çeçenleri ‘barışı koruyan güç’ sıfatıyla sahaya sürdü. Şimdi buna Halep ve Humus’ta ‘inşa eden güç’ etiketi ekleniyor.
Dış politikada Rus vizyonu ya da Rusların Ortadoğu’daki stratejik mantığı nedir? Muhtemelen Soğuk Savaş’tan beri Rusların kendi ülkelerini bir gece ansızın işgal edeceği vehmiyle zihinleri şerbetlenmişler için bu soru, üzerinde durmaya değer değildir. Korkuya dayalı yargılar, Rus mantığına dair fazlaca zihin mesaisi gerektirmiyor!
Soçi Havaalanı’ndan ‘deport’ edilmiş ve Rusya’ya 5 yıl giriş yasağı konulmuş bir gazeteci olarak bu zihinsel konfora yatmak pekâlâ benim de işime gelirdi!
‘Rus eli’, ‘Rus parmağı’, ‘Rus komplosu’ bugünlerde Batı’da yine revaçta olan kelimeler. Lafı Halep’in cihatçı örgütlerin elinden kurtarılışı sonrası Rusya’nın kentte yapıp ettiklerine getirmek istiyorum.
Geçen ocakta Halep’e gittiğimde güç bela kendimizi kabul ettirdiğimiz otelde Rus bariyerine toslamıştık. “Bu otel Rus askerlerine tahsis edildi, güvenlik nedeniyle size oda veremeyiz” demişlerdi. ‘Rus askerleri’ dedikleri Çeçenlerdi. Yani Ramzan Kodirov’un Çeçenleri! Müslüman olmaları nedeniyle yerel halkla daha duyarlı diyalog kurabilecekleri hesabıyla çatışma sonrası düzen kurma süreci için Çeçenler seçildi. Savaş deneyimini Ruslarla savaşarak elde etmiş cesur Çeçenler! “Nasıl yani” demeyin. Moskova açısından bir noktadan sonra Rusya Federasyonu’nun bütünlüğüne adanmışsa geçmiş sicilin önemi yok.
*
Associated Press (AP) 19 Temmuz’da Çeçenlerin bu kez Halep’in yeniden inşasında rol aldığına dair bir haberi servis etti. Habere bakılırsa Kadirov Vakfı, Halep’te 900 yıllık minaresi yıkılan ve birçok cephesi hasar gören Emeviye Camii’nin restorasyonuna el atmış. Ayrıca Çeçenler Humus’ta Halid bin Velid’in türbesinin bulunduğu camiyi de onaracakmış.
Ajans bu çabayı “Kadirov ailesinin karanlık insani yardımı” olarak nitelemeyi uygun bulmuş. İnsani operasyonu yürüten Kadirov Vakfı’nı da “Kadirov’un özel domuzcuk bankası” olarak tanımlamış. Vakfın finansal dayanağı ise Kadirov’un Çeçenlerden ölüm ya da sürgün tehdidiyle topladığı paralarmış. Halep’in yeniden inşasında Çeçen elinin kullanılmasındaki amaç da Kremlin’in Suriye’deki varlığını perçinlemek, Suriye’de yüzbinlerce sivilin öldürülmesi yüzünden bozulan imajını düzeltmek ve Kadirov’un İslam dünyasındaki liderliğini güçlendirmekmiş. Ajans haberdeki katran miktarını artırmak için ‘iyilik meleği’ Kadirov’un Çeçenya’da ‘muhaliflerini öldürttüğünü’, ‘kayıp olaylarının sıradanlaştığını’, ‘aktivistlerin evlerinin yakıldığını ya da sürüldüklerini’ not etmiş.
Uluslararası bir ajansın Suriye meselesi ve Rusya’nın dahline dair yorumu böyle.
Ortadoğu’ya demokrasi getiren Amerikalıların minnettarlık uyandıran operasyonlarına kontrast olarak ‘lanet olası’ Ruslar ve ‘hastalıklı Çeçen uşaklarının’ kirli emelleri!
Elbette baş belası Kadirov’un Putin adına yaptığı zorbalıkların haddi hesabı yok! Haliyle Kadirov’a methiyeler düzecek değiliz! Ki hem Rusya hem de Kadirov’un Çeçenya’da yapıp ettiklerini defalarca yazdım. Muhtemelen Rusya’ya girişimin yasaklanmasının bir nedeni de bu. Çeçen vicdanının simgesi Natalya Estemirova gibi insanların katledilişini unutamayız!
Bu fasıl insanın içini karartan unsurlar içeriyor içermesine de Suriye’nin yeniden inşasına yönelik bir yardım operasyonu stratejik bağlamlarından kopartılarak bu şekilde lanetlenebilir mi? En büyük manipülasyon, uluslararası haber ajanslarının şiddeti kutsayanları ya da El Kaide ve IŞİD gibi örgütlerle iş tutanları ‘aktivist’ diye refere etmesiyle başlıyor. Bu ayrı bir mesele.
Bu tür yaklaşımlar Rusya’nın temel stratejisini anlamayı zorlaştırıyor. Derdim bunu vurgulamak.
*
AP’nin katrana bandırılmış haberini bir kenara bırakırsak Suriye’deki ‘Çeçen eli’nde biz ne görüyoruz?
Suriye’deki “Kafkasya lejyonu” Rusya’nın genel stratejisine uygun bir tercih ve çok boyutlu anlamlar içeriyor.
Her emperyal gücün yaptığı gibi Rusya da kuşkusuz bir konsept üzerinde gidiyor ve imajına dikkat ediyor. Terörle mücadele ettiğini ve Müslümanlarla sorununun olmadığını söylüyor. Hem Kafkasya’da hem Suriye’de… Birçok Müslüman ülkeden daha kalabalık Müslüman nüfusuna sahip olduğunu vurguluyor. Çeçenlerin Rusya adına sahnede olması bu bakımdan önemli.
Kadirov’un Çeçenya’da Rusya için ifade ettiği anlam ne ise Suriye’de de ifade ettiği anlam odur. Ramzan Kadirov, babası eski müftü Ahmet Kadirov gibi Çeçenya’nın bağımsızlık iradesini şiddetle bastırdıktan sonra Kremlin’e itaat eden Çeçen’i temsil ediyor. ‘Yıkan güç’ çizmesini ‘imar eden’ güce bırakıyor. İki gücün kaynağı aynı: Kremlin. Rusya Çeçenya’nın başına bir Rus vali atamadı. Çeçenya’yı Kadirov’un şahsında, yaralı Çeçenlere bıraktı. Yani Çeçenya’yı Çeçenleştirerek kendine bağladı. Ayrıca yeni dönemde Çeçenlerin dini kimlikleri hiç olmadığı kadar desteklendi. Çeçen direnişi selefi bir tahayyülle ana istikametinden sapıp radikalleşirken tarihsel olarak pasifizmi temsil eden Kunta Hacı Kişiyev’in Kadiri halkası da bu dönemde genişledi. Kremlin’in rolünü görmeden Sufizmin bu şekilde önünün açılmasındaki marifeti Kadirov’un takkesinde ararsanız hakikati bir hayli ıskalamış olursunuz.
Yeniden inşa sürecinde Avrupa’nın en büyük camisi Osmanlı mimarisiyle Caharkale’ye yapıldı. Putin, “Çeçenlere en büyük camiyi biz yaptırdık” diyerek efelenmedi. Aksine Kadirov Vakfı’nı öne çıkarttı. Sadece cami değil; Caharkale sil baştan yeniden inşa edilirken vitrine Kadirov’u koydu. Çeçenlere patronluk taslamadı, o işi Kadirov’a bıraktı.
Rus stratejik aklı işte böyle çalışıyor.
Suriye’ye dönersek; Putin’in Suriyelilerin arasına gönderdiği askerler Emeviye Camii’nde saf tutup namaz kılıyor. Bu askerler kendi inançları uğruna ölebilecek adanmışlıkta kişiler. Şamil Basayev’le aynı saflarda savaşmış eski milisler.
Suriye’de silahlı isyanda savaşın seyrini etkileyecek oranda niteliksel katkı sağlayan Kafkasyalı militanların liderleri de Basayev’in eski adamları. Kimi Nusra’ya kimi IŞİD’e güç kattı. Rusya, Çeçenleri topyekûn şeytanileştirmek yerine El Kaide ve IŞİD’e katılan Çeçenlere yanıt olarak müttefik Çeçenleri ‘barışı koruyan güç’ sıfatıyla sahaya sürdü.
Şimdi buna Halep ve Humus’ta ‘inşa eden güç’ etiketi ekleniyor. AP ise milyonlarca dolarlık projelerin Kadirov’un Çeçen işadamları ve memurlardan zorla topladığı bağışlarla finanse edildiğine inanmamızı istiyor.
Ayrıca Putin, Kafkasya’daki Müslümanları böylesine bir sürece sokarak Suriye’nin Rusya Federasyonu’na olası yansımalarını şimdiden kesiyor. Rusya’nın son 20 yıldır en büyük sorunu Müslüman nüfus içindeki Vehhabileşme-Selefileşme eğilimidir. Çeçenya’daki savaş bu eğilimi tetikledi. “Rusya Suriye’de Müslümanları katlediyor” algısı Rusya’nın Müslüman nüfusu açısından tehlikeli bir mesaj içeriyor.
‘Barış aktörü’ olarak poz vermeye, Rusya kadar sadece Kafkasya ve Ortadoğu’da değil dünyanın pek çok yerinde ‘terörle’ özdeşleştirilen Çeçenlerin de ihtiyacı olmalı.
Özetle Kadirov, Çeçenya’da Rusya’nın ‘terörle mücadele’ dediği isyan sonrası dönemi temsil ediyor. Kremlin’in çizdiği resme göre bu algının içinde “çatışma sonrası barış”, “yıkım sonrası yeniden inşa”, “etnik ve dini kimliğin bütünün içinde muhafaza edilmesi”, “savaşın dinler arası değil terörle mücadele konseptine dönüşmesi” yer alıyor. Bu mantık Suriye’de atılan adımlara da yansıyor.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları


















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025