Fehim TAŞTEKİN
Çatışmasızlık bölge planını kendi gündemine göre şekillendiren Türkiye, TSK’yi, değil ‘vekil (proxy)' örgütlerin yerine geçirmek, TSK ile onlara kalkan oluyor. Tabii bunu yaparken ideolojik olarak ‘cihatçı selefi’, ‘selefi’, ‘siyasal İslamcı’, ‘esnek İslamcı’, ‘milliyetçi-İslamcı’, ‘milliyetçi’ diye derecelendirebileceğimiz bu örgütleri yüceltmeleri gerekiyor. Bunları Suriye’nin Kuvayi Milliye'si olarak nitelemek, bu açıdan uyanıkça bir tercih. Türkiye toplumunun algısında karşılığı olan bir niteleme.
Türkiye Suriye’de ne yapıyor? Dünyanın gözü kulağı sınırdaki hareketlilikte. Afrin’e karşı Zeytin Dalı’nın bağlamları aşağı yukarı belli. Sırra yer yok. Orada muğlak olan Rusların oyun planları. Ama Afrin’den aşağıya, İdlib’e gelince sahanın guruları bile birbirinin gözüne bakıyor. Kimse işin içinden çıkabilmiş değil. Şaşkınlar. Türkiye’yi yönetenleri tebrik etmeli! Türkiye, Astana mutabakatı uyarınca ‘gerilimi azaltma planı’ çerçevesinde İdlib üzerinden Halep’in güneyine doğru askeri konvoy gönderiyor, konvoy saldırıya uğruyor, ölen ya da yaralananlar oluyor, kimse üzerine almıyor. TSK, Suriye ordusu ile kafa kafaya geliyor, devlet-i aliye ürkütücü boyutta kendinden emin.
***
Afrin-İdlib-Halep üçgeninde birbiriyle ilintili gelişmeler yaşanıyor.
Afrin’de üç saatte zafer vaat eden hükümet, hedefi üç ay diye revize etse de Zeytin Dalı’yla, Rusya’nın Soçi’de düzenlediği Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin Kürt ayağını sabote etmeyi başardı. Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun bileşenleri Afrin yüzünden Soçi’ye gitmediği gibi Ankara’nın bir dönem PYD’ye alternatif diye desteklediği Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) de aynı sebepten kongreyi boykot etti. Suriye’yi yeniden kurma iddiasıyla anayasa taslağını hazırlayacak 150 kişilik komite, ülkenin üçte birini kontrol eden aktörler olmadan yol alacak, alabilirse! Ankara bununla övünebilir.
Kürtleri siyasi süreçten dışlamak ve mümkünse PYD-YPG’nin saha hâkimiyetini bitirmek deklare edilmiş amaçlar. Ancak Kürtlerin olmadığı bir sürecin nasıl bir çözüm üreteceği ya da Suriye’nin bütünlüğünü nasıl garanti edeceği meçhul. Zeytin Dalı’nın Suriye denkleminde çözebileceği bir şey yok. Ankara’nın alternatif çözüm planı nedir?
***
İdlib’de deklare edilen hedef ise çatışmasızlık bölgesi oluşturmak. Fakat o tarafta işler hayli karışık.
Türkiye İdlib’de çatışmasızlık bölge planını, Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ile de anlaşarak Afrin’i güneyden çevreleme hamlesine dönüştürdü. Astana ve Cenevre süreçlerini reddeden HTŞ, El Kaide bağlantısı nedeniyle ateşkes kapsamında değil.
Rusya, Afrin’e yeşil ışık yakarken Türkiye’ye çatışmasızlık bölgesi için gözlem noktaları kurma planına uygun hareket etmesini istemişti. Türkiye de, 13 Ekim’de olduğu gibi, HTŞ ile anlaşarak 24 Ocak’ta bir keşif gücünü Tel el Is’ta (Is Tepesi) gönderdi. Ardından 29 Ocak’ta 15’i tank taşıyıcısı olmak üzere yaklaşık 100 araçlık TSK konvoyu HTŞ’nin eskortluğunda İdlib’e girdi.
Farklı kaynakların verdiği bilgilere göre konvoy, Halep’in güneybatısına düşen Tel el Is’a gidiyordu. Konvoyun gittiği bölge Suriye ordusu ya da İran destekli güçler tarafından bombalandı. Konvoy El Tavvame ve Kafr Kermin arasındaki Kafr Halep’te durdu. İki Türk jeti konvoyu korumak için havalandı ancak çatışma olmadan döndü. Konvoy o gece Kafr Kermin’e çekildi. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (MİRSAD) iddiasına göre Hazır’da konuşlanmış olan rejim güçleri çatışma hattına doğru ilerleyen konvoyu durdurmak için yakındaki Kammari bölgesini vurdu. Konvoyun bölgeye ulaşmasından kısa bir süre önce Rus ordusu civardaki İslamcı güçlerin mevzilerini bombalıyordu. Ertesi gün yeniden Tel el Is’a doğru harekete geçen konvoy Atarib’de bomba yüklü bir aracın hedefi oldu. TSK’ye göre bir sivil görevli ölürken bir asker ve bir sivil görevli yaralandı. MİRSAD’a göre iki asker, El Cezire’ye göre üç asker öldü. TSK saldırı için ‘bölücü terör örgütü’ ifadesiyle PKK’yi işaret ederken yerel kaynaklar saldırının arkasında HTŞ ya da onunla bağlantılı başka bir grubun olabileceğini kaydetti.
Selefi cihatçıların akıl hocası Şeyh Abdullah Muheysini saldırıyı kınarken failin İslamcı bir örgüte işaret etti: “Anlaşma ve ittifak sonucu Türk konvoyu Heyet Tahrir el Şam eşliğinde giriyor. Sonra da konvoy bombalı araçla hedef alınıyor. Bu iğrenç eylemi ancak dinden ve ahlaktan nasibi olmayan yapar.”
Tel el İs, Dera-Şam-Humus-Hama-Halep arasındaki uluslararası otobanını (M5) dikizleyen bir pozisyona sahip. Suriye ordusu ve Hizbullah iki yıldır Halep yolunu açmak için El Is kasabası ve Tel el Is’ı Nusra Cephesi ve müttefiklerinin elinden almaya çalışıyor. Türk ordusu son hamleyle bir nevi bariyer gibi araya giriyor. Tel el Is ile Suriye güçlerinin cephe hattı Hadır arasında, 1 kilometrelik bir mesafe var.
7 yıla uzanan kanlı hesaplaşmada M5 otobanı kritik yer işgal ediyor. Dera, Şam, Humus ve Hama üzerinden Halep’e çıkan uluslararası yolun, Hama kırsalında kesintiye uğraması, ekonomik işleyişin ötesinde Suriye ordusunun bu gruplarla savaşını zorlaştırıyordu. Otoban bir de Şam kırsalındaki Harasta’da silahlı grupların tehdidi altındaydı. Yerel kaynaklara göre, otoban şimdi de muhalif-cihatçı gruplara kalkan olurcasına bölgeye giren Türk ordusunun baskısı altında kalacak.
Ne ölçüde Rusya ile mutabakat sağlandığını bilmiyoruz ama Suriye ve İran destekli güçlerin Türk askerinin Tel el Is’a gitmesinden son derece rahatsız olduğu anlaşılıyor. Suriye yönetimi bunu, TSK’nin vekil örgütlerin yerini alması olarak nitelendirdi. Suriyeli kaynaklara göre bu, Suriye ordusunun Şii kasabaları Fua ve Kefraya etrafındaki Nusra kuşatmasını yarma planlarını engelleyen bir konuşlanma.
Bu kadar kritik bir konuşlanma Türk ordusunu pek çok açıdan hedef yapıyor. Ebu Zuhur Hava Üssü’nü ele geçirerek pozisyonunu güçlendiren Suriye ordusunun Soçi kongresinden sonra İdlib’e yönelik operasyonu genişleteceği konuşuluyordu. Fakat Türk bariyeri sanıldığı gibi bariyer işlevi görmeyebilir. Ki Suriye ordusu hiçbir şey olmamış gibi operasyonları sürdürüyor.
***
Üçüncü ciddi gelişme, yine İdlib-Hama arasında. Biz ocağın ilk yarısında “TSK, Afrin’e girer mi girmez mi” tartışmasına tutuştuğumuzda İdlib’in güneyinde Suriye ordusu ile Türkiye destekli gruplar arasında büyük bir çatışma yaşandı. O çatışmalar sırasında Türkiye’nin temin ettiği zırhlı araçlar göstere göstere kullanıldı. Mesela Feylak eş Şam, Ceyş el Sani ve Ceyş el Nasır’ın paylaştığı videolarda çok sayıda zırhlı araç dikkat çekti.
Bu savaşa katılanların bir kısmı Fırat Kalkanı-Zeytin Dalı Harekâtı’nın aleni ortakları, bir kısmı da TSK-MİT ile koordineli çalışan örgütler. 10-13 Ocak’ta yoğunlaşan çatışmalara Ceyş el Nasır, Feylak el Şam, Ceyş el Nihbe, Özgür İdlib Ordusu, Ceyş el Sani, Ceyş el Ahrar, Ceyş el İzze, Nureddin Zenki Tugayları, Ahrar el Şam ve bu örgütlerle husumet içinde olan HTŞ yer aldı. Bu operasyonun bir diğer sürpriz ortağı El Kaide ve Taliban’la bağlantılı Uygurların kurduğu Türkistan İslami Partisi (TİP) ile Taliban’a biatlı Özbeklerin örgütü ‘Kataib İmam Buhari’ idi.
Enab Baladi Ajansı’na göre bu operasyon için oluşturulan ortak operasyon odasına şu örgütler katıldı: HTŞ, Ahrar el Şam, Ḥizb el İslami el Türkistani (Türkistan İslami Parti), Cund el Mulahim, Ceyş el Ahrar, Ceyş el İzze, Ceyş el Nasır, Özgür İdlib Ordusu, Nureddin Zenki Tugayları. Suriye’de birbiriyle kavgalı örgütler, Suriye ordusu karşısında zorda kaldıklarında ya da Menağ (Minnig) Üssü gibi hedef büyük olduğunda defalarca omuz omuza savaş verdiler. Ortak cephenin son saldırıları sonuç verdi ve 15-16 yer Suriye ordusundan geri alındı. Tabii koalisyonun zaferi birkaç gün sürdü. Neticede Suriye ordusu Hama-Halep- İdlib üçgeninde 25 Aralık’ta başlattığı büyük operasyonda 120 yerleşim merkezinin yanı sıra Ebu Zuhur Hava Üssü’nü geri aldı. Suriye ordusunun Ebu Zuhur’dan sonra gözünü diktiği yer Türkiye’nin kalkan olmaya çalıştığı İdlib.
***
Esasen çatışmasızlık bölge planını kendi gündemine göre şekillendiren Türkiye, TSK’yi, değil ‘vekil (proxy)’ örgütlerin yerine geçirmek, TSK ile onlara kalkan oluyor. Amaç hem bu örgütlerin sahadan silinerek yok olmasını önlemek hem de Suriye denklemine bizzat girmek. Tabii bunu yaparken ideolojik olarak ‘cihatçı selefi’, ‘selefi’, ‘siyasal İslamcı’, ‘esnek İslamcı’, ‘milliyetçi-İslamcı’, ‘milliyetçi’ diye derecelendirebileceğimiz bu örgütleri yüceltmeleri gerekiyor. Bunları Suriye’nin Kuvayi Milliye’si olarak nitelemek, bu açıdan uyanıkça bir tercih. Türkiye toplumunun algısında karşılığı olan bir niteleme.
IŞİD ve YPG’nin ötesinde Türkiye’nin Suriye yönetimine karşı savaşa dahli artık daha aleni ve meydan okuma havasında ilerliyor. Türkiye’nin hamleleri daha büyük ve şah mata odaklı Rus satranç tahtasında açılan kanallarda oluyor. Bu kanalların nereye ve ne zamana kadar hamleye açık olacağı meçhul. Ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suriye ordusunu işgalci olarak görmesi, ÖSO’ya ‘milli ordu’ dilerek kefil olması ve sonunda bunları Kuvayi Milliye mesabesine çıkarması akla şu soruyu getiriyor:
“Acaba Türkiye, Batılı ve Arap müttefiklerinin 2012’de kendinden beklenen doğrudan müdahale seçeneğini, Rusya’ya Esad’sız çözümü dayatmak için yeni maceralar mı arıyor? Şam’la yeni bir başlangıç ihtimali konuşulurken Suriye politikasında Kürtlerin fiili özerkliğini çökertme hedefinin ötesine geçen yeni bir güncelleme mi var?”
Bu sorular spekülasyona açık. Ancak Türkiye’nin tutturduğu yolun çıkacağı yere dair fazla kafa yormadan söylenecek sözler var. Afrin ve İdlib sahnesinde olup bitenler şu gerçekleri değiştirmiyor:
– Türkiye, El Kaide’nin Suriye uzantısı olan Nusra Cephesi’nin (Şam’ın Fethi) başını çektiği HTŞ ile koordinasyon içinde hareket ediyor. Bu yapıyı kolluyor.
– Türkiye’nin ‘muhalif-yerli-milli’ güzellemesiyle desteklediği koalisyonun ortakları arasında terör örgütleri listesinde yer alan Türkistan İslami Parti de var.
– El Kaide’nin ‘itibarlı’ kadrolarının öncülüğünde kurulmuş Ahrar el Şam ve diğer selefi-cihadi güçler bu ortaklığın değişmez unsurları olmaya devam ediyor.
– Erdoğan’ın kefil olduğu bu örgütler nasıl bir Suriye istediklerini Doğu Halep ve İdlib’de defalarca sergiledi. Pratikler arasında eşcinsellerin yüksek binalardan atılması, meydanlarda insanları kırbaçlanması, yönetim destekçisi kadın ve erkeklerin demir kafeslerde teşhir edilmesi, infazlar ve kafa kesme olayları var.
***
Erdoğan bir konuda dürüst. ÖSO etiketli selefi-İslamcı gruplar Erdoğan’dan ‘gerçek evlat’ muamelesi görüyor. Onlar için Türkiye’yi ateşe atacak kadar gözü kara. Bunların Kuvayi Milliye diye taltif edilmek hayallerinde bile değildi. Hepsi Erdoğan’a müteşekkir olmalı!
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025