Fehim TAŞTEKİN
Erdoğan temmuzdan beri Rusya ile pazarlığını yaptığı Türk çözümünü dün Soçi’de 5 saat süren bir pazarlık masasında bir mutabakata dönüştürdü. Böylece kendi namına ‘sivilleri koruyan ve direnen adam’ görüntüsünü korudu. İçeride ve dışarıda kemanın sesi çıkmaya başlayıncaya dek ‘itibar’ çarşısında pazarlanacak bir paye!
Lafı tehir etmeden yapıştıralım; Türkiye ile Rusya arasındaki İdlib mutabakatı, Suriye’ye müdahale komplosundaki kalan bakiyenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eliyle tasfiye planıdır. Bu esasen 2017’den beri Astana süreciyle birlikte yol alan planın devamıdır. Restleşmelerle inişler çıkışlar yaşansa da Rus stratejisinin varacağı hedefe uygun bir istikamettir.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Vladimiroviç Putin, bölgesel lider olma rüyasının ara katmanlarında asılı kalan Erdoğan’ın İdlib’i zapt eden silahlı gruplar üzerinde nüfuz kullanma hevesini satın aldı ve bunu, muhalif cepheyi çözme stratejinin temel unsurlarından biri haline getirdi. Pek zekice!
Erdoğan temmuzdan beri Rusya ile pazarlığını yaptığı Türk çözümünü dün Soçi’de 5 saat süren bir pazarlık masasında bir mutabakata dönüştürdü. Böylece kendi namına ‘sivilleri koruyan ve direnen adam’ görüntüsünü korudu. İçeride ve dışarıda kemanın sesi çıkmaya başlayıncaya dek ‘itibar’ çarşısında pazarlanacak bir paye!
Fakat elde edilen bu itibarın son kullanım tarihi çok uzak değil. Mutabakatın sahaya nasıl yansıyacağı ve üreteceği sonuç önemli. Astana kapsamında ilan edilmiş diğer üç gerilimi düşürme bölgesinde neticenin ne olduğunu dikkate aldığımızda Putin’in Erdoğan’ı götürmeye çalıştığı yer bellidir.
Erdoğan’ın kafasındaki şey Doğu Halep, Doğu Guta ve Dera-Kuneytra’da muhaliflerin çatışmasızlık rejimine geçerken bulundukları yerde kalmaları ve müzakere sürecinde etkilerini korumalarıydı. Ama sonu tam tasfiye oldu. Putin’in kafasındaki İdlib planı aynı sonu öngörüyor.
Haliyle muhtemel sonucu dikkate alarak, Batı-Körfez koalisyonunun Türkiye üzerinden yürüttüğü vekâlet savaşında çöküş ihalesinin Türkiye’ye kaldığını, fişi çekme görevinin de bizzat Erdoğan tarafından üstlenildiği söylemek mümkün.
***
Birkaç kez Gazete Duvar’daki yazılarımda, Türkiye’nin silahlı gruplar namına Rusya’ya taahhütte bulunması ve sahayı bizzat dizayn etme yükümlülüğünü üstlenmesini ‘imkânsız görev’ olarak nitelemiştim. Buradaki risk, muhatap olduğu örgütlerin yapısından kaynaklanıyor.
Dünkü mutabakatta da bu görevin temel unsurları şekillenmiş oldu. İdlib zaten Astana Mutabakatı çerçevesinde ‘gerilimi azaltma bölgesi’ ilan edilmişti. Yeni kurgunun adı ‘Gerginliğin Azaltılması Bölgesinde Durumun İstikrarlaştırılması’.
Putin ve Erdoğan’ın açıklamalarından çıkan sonuca bakılırsa plan kabaca şöyle:
– 15 Ekim’e kadar silahlı gruplar ile hükümet güçlerinin kontrol ettiği alanların arasında silahlardan arındırılmış bir bölge oluşturulacak.
– 10 Ekim itibariyle 15-20 km derinliğindeki bu alanda bulunan tank, roket ve havan topu gibi ağır silahlar çekilmiş olacak.
– Muhalifler bulundukları yerlerde kalacak. Ancak Nusra Cephesi (Heyet Tahrir el Şam-HTŞ) dahil bütün radikal gruplar bu alandan tasfiye edilecek.
– Silahsızlandırılmış bölge sınırlarının iki tarafında Rus askeri polisi ile Türk askerleri devriye gezecek.
– TSK’nin İdlib’i çeviren 12 gözlem noktası tahkim edilecek.
– Yeni yıla kadar Halep-Hama ve Halep-Lazkiye yolu açılacak.
– Rusya, İdlib çatışmasızlık bölgesine saldırılmayacağını temin için gereken tedbirleri alacak.
***
Mutabakat, bölgeyi tamamen Suriye ordusunun kontrolüne alacak nihai operasyonu bir süreliğine geciktiren ara bir formül gibi duruyor. Putin, İdlib üzerinden koparılacak fırtınaları önlemek, kimyasal silah tezgahına bel bağlayan ABD-Britanya-Fransa üçlüsüne Suriye’ye saldırma bahanesi vermemek, ortaya çıkacak insani riskleri minimize etmek ve daha geniş uluslararası konseptte Türkiye’yi yanında tutabilmek için Türk formülüne şans tanıyor. Eğer Erdoğan taahhütlerini yerine getirebilirse Rusya açısından İdlib kördüğümü daha az barut ve daha az patırtıyla çözülmüş olacak. Eğer Erdoğan tökezlerse, “Türkiye’ye bir şans verdik, olmadı” deyip en son Dera ve Kuneytra’da yaptığını burada da tekrarlayacak. Yani bir taraftan operasyonun şiddetini artırıp diğer taraftan teslimiyet mekanizmasını devreye sokacak. Hmeymim’deki Rus Uzlaştırma Heyeti sahada epey tecrübe edindi.
Putin’in ilk görevi bu planı Şam’a kabul ettirmek olacak. Ki Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu dünkü toplantı sonrası bu konuda, “Önümüzdeki saatlerde onlarla, bu anlaşmada belirtilen tüm pozisyonlarla ilgili mutabakat sağlayacağız” dedi. Ama Esad yönetiminin neyi ne kadar kabul edeceği belirsiz.
Planlanan büyük operasyonun rötar yediği kesin fakat Şam’ın kısa vadede, en azından yeni yıla kadar başarmayı şiddetle arzuladığı bir hedef var: Halep’ten Şam’a inen uluslararası otoyol (M5) ile Halep-Lazkiye otoyolunu tamamen ulaşıma açmak. Bu iki yol silahlı grupların elindeki en önemli koz. Bundan kolayca vazgeçmeyeceklerdir. 15-20 kilometrelik silahlardan arındırılmış bölgenin derinliği, Serakıb, Maaret el Numan ve Han Şeyhun’dan geçen Halep-Hama otoyolunu güvenceye almıyor. Halep-Lazkiye arasındaki güzergahta da Eriha ve Cisr el Şuğur var. Bu iki yer de silahlardan arındırılmış bölgeye girmiyor. Cisr el Şuğur terör örgütleri listesindeki Türkistan İslami Hareketi’nin elinde.
Şimdi en kritik soru: Erdoğan bu planı kendilerini hükümet güçleriyle sonuna kadar savaşmaya adamış gruplara kabul ettirebilecek mi? İdlib’in yüzde 60-70’ini kontrol eden ve kesinlikle silah bırakmaya niyeti olmayan HTŞ, 15-20 km içeri nasıl çekilecek? Ki sorun 15 kilometreden ibaret de değil. Esasen terör örgütü listesindeki HTŞ, Türkiye sınırlarına tamamen yaslanmış durumda. Yani sorunun odağındaki asıl örgütün kuzeydeki varlığı daha stratejik, üstelik Türkiye açısından da son derece tehlike arz ediyor. Eğer HTŞ direnirse bunun etkileri bütün İdlib’e yansıyabilir. Eğer HTŞ liderliği Türkiye ile işbirliğine karar verirse örgüt içinde bölünmeler yaşanabilir. Bu durumda muhtemelen ayrılanlar diğer El Kaide unsurlarına katılacaktır.
Bunun dışında Türkiye ile işbirliğini ‘küfür’ sayan daha keskin örgütler de var. Onlar da bu süreçte El Kaide’nin küresel liderlerinden Türkiye’ye karşı fetva bekliyor. Silah bırakmayı peşinen reddeden bu grupları Türkiye nasıl elimine edecek? Bunu yapmaya kalktığı takdirde büyük bir belayı kendi sınırlarına da taşımış olacak.
Ve mutabakatta yanıtsız bırakılan kritik bir ayrıntı daha var: Tasfiye edilecek radikal örgütleri kim belirleyecek? Rusya ve Türkiye bu konuda mutabık değil. Erdoğan dün de asıl tehlikeli olan örgütlerin İdlib’dekilerden çok (İngilizce okunuşlarıyla telaffuz ettiği) Fırat’ın doğusundaki PYD ve YPG olduğunu tekrarladı. Rusya ve Suriye’ye göre ise silah bırakmayan bütün örgütler terör örgütü.
Ayrıca büyük operasyon ertelense de Rusya ve Suriye bu süreçte Lazkiye ve Hama taraflarındaki üslere yönelik saldırılara yanıt vermeye devam edecek. Hmeymim üssü başta olmak üzere belli mevziler mütemadiyen İdlib’deki örgütler tarafından hedef alınıyor.
***
Erdoğan, 15-20 kilometrelik kemerin oluşturulmasının ardından İdlib’teki statükonun Astana sürecinde oluşturulan anayasa komisyonuyla Cenevre’ye havale edilen siyasi çözüme kadar korunacağını ümit ediyor. Cenevre ipe un seren patikaya dönüşür de süreç uzarsa (ki aksi beklenmiyor) Rusya ve Suriye daha fazla beklemeyecektir. Burada statükonun korunması Suriye’ye müdahaleye yönelik kapının hep açık kalması anlamına da geliyor.
Türkiye’nin direne direne, eninde sonunda Rus stratejisine ortak olması kuşkusuz Suriye’deki ateşin devamından yana olan tarafları memnun etmeyecektir. Mesela dün Soçi mutabakatından hemen sonra Tartus, Hama ve Lazkiye’yi hedef alan füze saldırıları oldu. Fail muhtemelen İsrail. O yüzden Türkiye’nin cihatçı grupları korumaya dönük inadından vazgeçip Suriye’deki anormal duruma son verilmesini hızlandıracak daha radikal bir politika değişikliğine gitmesi gerekiyor.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025