Fehim TAŞTEKİN
Ukrayna, NATO ile Rusya arasında kum torbası olmaktan kurtulamadığı için Kiev’in belini kıracak hamlelerin ardı kesilmiyor. Önüne gelen bütün pasları değerlendirerek Ukrayna’nın stratejik değerini erozyona uğratan Putin, Kiev’de neofaşist cephe ve Batılı finansörlerine müteşekkir olmalı.
Batı-Rus hesaplaşması Ukrayna üzerinden yeni bir fasıl daha açtı: Kerç Boğazı Krizi. 25 Kasım’da Rus donanması, Karadeniz ile Azak Denizi’ni birbirine bağlayan boğazdan protokol dışı geçmeye kalkışan üç Ukrayna gemisine müdahale etti. Gemilere el konuldu, 23 mürettebata iki ay hapis cezası kesildi.
Moskova’ya göre gemiler boğazdan geçmek için gereken bildirimde bulunmadı. İzinsiz Rus karasularına girdiler, telsiz uyarılarına yanıt vermediler ve hızla boğaza doğru ilerlediler. Haliyle müdahale kaçınılmazdı.
Kiev’e göre ise bildirimde bulunuldu. Gemiler uyarı üzerine 12 milin dışına çıktı. Rusya 2003 anlaşmasını ihlal etti.
2003 tarihli ikili anlaşma Azak Denizi’ni iki ülkenin serbest geçiş hakkıyla birlikte iç suları sayıyor. Anlaşmanın nasıl uygulanacağına dair protokole göre geçişlerde bildirimin 48 saat önce yapılması, 24 saat içinde teyidin verilmesi ve geçişten dört saat önce koordinasyon için telsiz iletişimine geçilmesi gerekiyor. Geçişlerin rehber kaptanla yapıldığı boğaz trafiğinden Rusya’nın bölgedeki üç seyrüsefer merkezi sorumlu. Zorlu bir geçiş olduğu için de gemi trafiği oluşuyor.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko müdahaleyi işgalci ve sömürgeci emellerin devamı niteliğinde saldırganlık olarak niteliyor.
Ancak kimin provoke ettiği meselesi tartışmalı. Yanıtsız sorular var: Bildirim nereye, ne zaman yapıldı? Yapıldıysa teyidi nerede? Ukrayna Kırım’ı kendi toprağı, haliyle karasularını kendi karasuları sayıyor. Fakat bölge referandumla Rusya’ya katıldı ve karasuları da Rusların kontrolünde. Ama Rusların yanıt vereceği bilindiği halde neden Kırım’ın karasularına girildi? Rus tarafı uyarı yaptığı halde neden yanıt verilmedi? Neden telsizler iletişime kapatıldı? Ukrayna eylülde prosedüre uygun olarak donanma gemisi göndermiş ve sorun çıkmamıştı.
Bu tablodan hareketle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de, Poroşenko’yu seçimler öncesi provokasyona kalkışmakla suçluyor. Rusların senaryosuna göre Poroşenko, ikinci tura kalmaktan korktuğu 31 Mart seçimlerini erteletmek ya da milliyetçi kesimleri yanına çekmek için olağanüstü koşullara ihtiyaç duyuyor. Olayın hemen ardından 10 bölgede sıkıyönetim ilan edilmesi Ukrayna muhalefeti içinde de aynı kuşkuya yol açtı. Halbuki 2014’te Kırım elden giderken bile sıkıyönetime gerek duyulmamıştı. Poroşenko ilk açıklamasında “İşgal tehlikesi var. Rusya sınırlarımızdaki tank sayısını üçe katladı” dedi. Ardından Washington Post’a demecinde “Putin Rus İmparatorluğu’nu geri getirmek istiyor. Bütün Ukrayna’yı istiyor. Kendisini Rus Çar’ı olarak görüyor, Ukrayna olmadan imparatorluğun işlemeyeceğini düşünüyor. Bizi sömürge olarak görüyor” diye korku pompaladı. Poroşenko’nun halk desteği dört yılda yüzde 55’ten 10’a düştü. ‘Turuncu Devrim’in başbakanı Yulya Timoşenko ve aktör Vladimir Zelenskiy’nin gerisinde. Sinik bir hesapla Poroşenko’yu, ‘Güller Devrimi’nin solan gülü Mihail Saakaşvili’nin durumuna düşmekten ancak bir kriz kurtarabilir. Biçare ve muhtaç. Dört yılda yolsuzluğa, rüşvete ve oligarklara dayalı düzende hiçbir değişiklik getirmedi. Çaresizlikten 1930’ların “Ordu, Dil, İnanç” sloganıyla milliyetçi bir kampanyaya soyundu. Sıkıyönetim kararıyla en fazla memnun ettiği ‘manga’ da Azov Taburu oldu. Elbette Poroşenko’nun Batı’da da karşılığı var. Soğuk Savaş’ın ayak izlerinden sapmayan Batılı yayın dünyasının estirdiği havaya bakacak olursak sadece Ukraynalılar değil eski SSCB veya Doğu Avrupa ülkeleri yaklaşan Rus işgalini düşünüp zıngır zıngır titremeli. Ukrayna askeri kaynaklarının verileri de bu korkuyu besliyor. Buna göre Rusların Ukrayna sınırlarına yığdığı asker sayısı 77 bini buluyor. İlaveten Kırım’da 40 bin asker, Azak Denizi’nde de 40 gemi var. Ukrayna da ağustostan itibaren Azak Denizi’ndeki askeri varlığını artırma yoluna gitti.
Amerikan ordusunda pilot iken gazeteciliğe geçiş yapmış Nolan Peterson bölgeden geçtiği yorumunda “Ukrayna’nın doğusundaki bir iç savaş değil. Asla olmadı. Bu bir Rus işgali. Ve Baltıklar’daki NATO ülkeleri Estonya, Litvanya ve Letonya’yı tehdit eden daha büyük bir savaş sadece bir Franz Ferdinand senaryosu kadar uzak” diyor. Avrupa’dan ABD’ye Rusofobik kesimler işte bu tür korkular üzerinde sörf yapıyor.
***
Putin’i lanetlemeden önce kendi sicillerine bir bakıverseler. Rusya’ya stratejik hamleler yapma imkânı veren, eski Sovyet coğrafyasını kendileri için gül bahçesine dönüştürmek isteyen NATO kanadının hatalarıdır. Evvela 2003-2004’teki renkli devrimlere bel bağlamışlardı. Ukrayna’daki son oyunları 2014’te Rus etkisini kırmak için neo-faşist cepheleri palazlandırmak oldu. Kerç krizine nasıl gelindiğini anlamak istiyorsak Kiev’de tezgâhlanan ‘Meydan Devrimi’nin Ukrayna’yı nereye götürdüğünü anımsamaktan zarar gelmez. Sivil darbeden sonra ‘Meydan Devrimcileri’nin yaptığı ilk şey gamalı haç taşıyıp Nazi selamı veren Sağ Sektör’e yasal statü vermek, azılı Rus karşıtı Azov Taburu’nu Milli Savunma bünyesine almak, ‘Azınlık Dil Yasası’nı iptal ederek Rusça, Macarca ve Romenceyi yasaklamaktı.
Hâlâ Sovyet kültürüyle yaşayan ve nüfusunun ezici çoğunluğunun Rusça konuştuğu doğu bölgeleri için bu gelişmeler faşizmin dönüşüydü. Kiev’deki Meydan Devrimi’ne karşı Donbass bölgesindeki Donetsk ve Lugansk’ta kurulan Anti-Meydan Çadırları faşistlerin saldırılarına uğradı, çatışmalar alevlendi. En nihayetinde Donetsk Halk Cumhuriyeti (DNR) ve Lugansk Halk Cumhuriyeti (LNR) adıyla iki entite ortaya çıktı. Bu gelişmeler öte yakada “Rusya, Ukrayna’yı parçalıyor” hikâyesine dönüştü. Ne acıdır ki çatışmalarda 10 binin üzerinde insan öldü. Minsk I ve Minsk II anlaşmaları derde deva olmadı. İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerle hareket eden Ukrayna Kurtuluş Ordusu’nun lideri Stephan Bandera’ya selam duranlar bu ateşin taşıyıcılarıydı. Bazı Batılı istihbarat servislerinin gözdesi Banderistler bugün cephe hatlarında savaş suçlarına yenilerini eklemekle meşgul. Yani aşırı sağdan ödü kopan Avrupa’nın demokratları, Ukrayna’da neofaşistlerin meclise taşınmasında veya polis teşkilatı ve orduya entegre edilmesinde sakınca görmedi. Üstelik Avrupa’nın yeni yetme Nazi unsurlarının, Ukrayna’yı atış poligonu olarak kullanmalarına göz yumuyorlar. Bu Avrupalı cihatçıların Suriye cehennemine sürülmesine pek benzer bir durum.
Zamanla kolonyalist politikalar ve sürgünlerle Tatar nüfusunun azınlığa düşürüldüğü Kırım böylesi bir ortamda referandumla Rusya Federasyonu’na katıldı. Kırım’ın iltihakı ile birlikte Karadeniz Filosu, Sivastopol deniz üssünde kiracı olmaktan kurtuldu.
Kırım’a dönmek 1991’den beri Karadeniz’de varlığını büyüten NATO’ya en esaslı darbeydi. Rusya, Kırım’ın ana karayla bağlarını güçlendirmek için Kerç üzerinde 18 km. uzunluğunda bir köprü inşa etti. 3.4 milyar dolara mal olan ‘Yeniden Birleşme Köprüsü’ aslında ta Çarlık Rusya’dan devretmiş bir hayaldi.
***
Kırım’ın ilhakından sonra bu Kerç köprüsü, Azak’ın Rus gölüne dönüştüğüne dair tespitleri daha da körükledi. Bu tartışma bir kenara, köprünün, Ukrayna’nın çıkarlarını etkilediği kesin.
Ukraynalı kaynaklara göre köprü 33 metreden daha yüksek gemilere geçit vermediği için Mariupol limanının trafiği mayıstan bu yana yüzde 30 oranında azaldı. Azak’a giremeyen Ukraynalı gemi sayısı 144.
Ayrıca Rusya sabotaj olacağı korkusuyla gemileri durdurup kontrol ediyor. 2003 anlaşması rastgele denetime izin veriyor. Ama Rusya bunu genel denetime çevirmiş gözüküyor. Bu kontrolden yabancı gemiler de etkileniyor. En fazla işleri aksayanlar da Türkler. Bazı gemilerin üç güne kadar bekletildiği, mürettebatın sorgulandığı söyleniyor. Kiev’in verilerine göre köprünün açıldığı mayıstan bu yana durdurulan gemi sayısı 295. Köprüdeki işleyiş yüzünden tahıl ve demir-çelik ihracatı yüzde 7 düştü. Bu düşüşte piyasa koşullarının etkisini bilmiyoruz. İhraç edilen tahılın yüzde 5-6’sı da bu boğazdan geçiyor. Poroşenko’ya göre Mariupol’den yüklenen demir-çelik ürünleri ülke ihracat gelirlerinin yüzde 25’ine tekabül ediyor. Bu rakamların verdiği tabloya bakılırsa bu köprüyle Ukrayna’nın boynuna bir ilmek daha atılmış oldu.
***
Rusya’nın her yeni adımı Ukrayna ekonomisi üzerindeki baskıyı artırıyor. Kırım’ın iltihakı ve Kerç köprüsü Rusya’nın Karadeniz ve Azak’ta hakimiyet kabiliyetini artırıyor. Ukrayna’yı tecrit siyasetinin bir de enerji boyutu var. Doğalgaz boru hattı Rusya’nın vanayı kıstığında Kiev’i yola getirdiği en önemli araçtı. Fakat vana kapatma taktiği Avrupa’ya taahhüt edilen gazın miktarını düşürdüğü için Rusya Ukrayna’yı bypass eden birkaç alternatif geliştirdi. Almanya’ya giden Kuzey Akım 1’i 2011’de tamamlayan Rusya, Kuzey Akım 2’yi de 2019’da devreye sokacak. Bypass stratejisi Ukrayna’yı yıllık 2 milyar dolar transfer gelirinden mahrum edecek. Kuzey hatlarına şimdi güneyden Türk Akım’ı ekleniyor.
Rusya şimdi bu kriz üzerine Kırım’a ilave bir S-400 sistemi gönderiyor. Kırım’da mevcut üç adet S-400 kalkanı neredeyse bütün Karadeniz hatta Türkiye topraklarının bir kısmını kapsıyor.
Özetle Rusya üç ayaklı bir stratejiyle resmi tamamlıyor: Sularda hakimiyet, boru hatları ve Rusça konuşan halklara himaye yani Batılı konseptteki karşılığıyla ‘ayrılıkçılık kartı’.
***
İçeride krediyi tüketen Poroşenko, NATO ve AB’yi yanına çekmek istiyor. Söz ile hepsi yanındalar. Fiiliyatta, bu krizle ne NATO ne de AB kapısı aralanır. Üstelik Putin’in eli 2014’den daha rahat. Kırım üzerine yaptırımlar dayatan ABD ve AB arasındaki senkronizasyon Donald Trump sayesinde bozuldu. Alman Şansölye Angela Merkel’e “Rusya’dan korunmak istiyorsun ama Rus gazına milyarlar ödüyorsun, üstelik NATO’ya para vermiyorsun” diye çıkışan Trump, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’a “Avrupa’nın ABD, Çin ve Rusya’dan korunmak için Avrupa ordusunun kurulmasını” öneriyor. ABD ordusu gelip yetişmeden önce Paris’te Almanca öğrenmeye başlıyorlardı” diye zılgıt atan Trump, Avrupalı müttefikleriyle ortak Ukrayna politikası üretecek durumda değil. Trump’ın Arjantin’deki G20 zirvesinde Putin’le görüşmeyi iptal edip etmemesi de bir şeyi değiştirmez. Polonya ve Estonya gibi çok sert yanıt bekleyenler de umduğunu bulamayabilir.
***
Belki Ukrayna Kırım, Azak ve Kerç’te Rusya’nın çizdiği sınırları esnetmek ve tepkisini test etmek istedi. Rusya da bunu fırsat bilerek kararlılık gösterisinde bulundu ve nelerin olacağını dünya aleme göstermiş oldu.
2008’de Gürcistan ordusunu eğitip-donatıp Güney Osetya’ya saldırttıklarında Rusya’nın yanıtı Tshinval’deki Gürcü ordusunu neredeyse Tiflis’e kadar kovalayıp ardından Güney Osetya ve Abhazya’nın bağımsızlığını tanımak olmuştu. Rusya her hesapsız müdahale ya da kışkırtmada eski hinterlandına bir adım atıyor. NATO kanadı hezimetlerinden ders almadı. Kim bilir kimi Batılı destekçileri 2008’de Saakaşvili’ye yaptıkları gibi Poroşenko’ya da “Yürü be adam, arkanızdayız” diye sufle verdi. Bilmiyoruz. Kuzey Akım 2’nin durdurulmasını isteyen çok. Hakeza Türk Akım’dan da rahatsız olanlar az değil. Bu tayfanın hemen nakaratı tutturduğunu görüyoruz.
Özetle Ukrayna, NATO ile Rusya arasında kum torbası olmaktan kurtulamadığı için Kiev’in belini kıracak hamlelerin ardı kesilmiyor. Önüne gelen bütün pasları değerlendirerek Ukrayna’nın stratejik değerini erozyona uğratan Putin, Kiev’de neofaşist cephe ve Batılı finansörlerine müteşekkir olmalı.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025