Fehim TAŞTEKİN
Sisi’nin Erdoğan’dan önce Şam’a varması Türkiye’yi bu hesaplaşmada ‘şah mat’ pozisyonuna sokabilir. Ayrıca Fırat hattında tehdit edilen Kürtler de "Türkiye’yi durdurmak için Suriye yönetimiyle anlaşmaya hazır oldukları" mesajını veriyor. Velhasılı Şam uçağı yolcu almaya başladı!

Beşir’in hem Erdoğan’ı hem de Kral Selman’ı memnun eden manevraları “acaba Şam’a hangi tarafın mesajını götürdü” sorusuna yol açıyor.
Ekonomik çöküş, enflasyon, işsizlik, savurganlık, hesapsızlık; yolsuzluk, hukuksuzluk, hile, yalan-dolan; iş kazaları, tren faciaları; her alanda aymazlık, pişkinlik, beceriksizlik, çapsızlık; zorbalık, tehdit, şantaj, taşan cezaevleri, intiharlar, infazlar; kayyımlar, gasplar; işten çıkarma, işten attırma, aç bırakma, süründürme, her türlü haktan mahrum etme… Seçime giden bir iktidarın böylesi yıkıcı bir gündemden sıyrılması lazım.
Fırat’ta yakılacak ateş işe yarar. “Fırat’ın doğusuna girdik giriyoruz”, varsın medya kameraları dayasın sınıra, kesintisiz heyecanı zerk etsin damarlara. Bir tarafta köpürtülen hamaset ve kahramanlık, diğer tarafta dilsel şiddet ve linç iklimi. Yeter ki ‘sessizlik’ garantilensin. Dehşet bir murat! Bir gece ansızın değil gece gündüz alenen, biline biline, salına salına değil kararlılıkla zifiri karanlığa gömülen bir ülke.
Fakat Suriye’de aranan maceralar sadece iç gündemle mi ilgili? Değil elbette.
Suriye’deki her türlü bilanço kendi hesapsız-kitapsız maceralarının eseri. “Oldubittiye izin vermeyiz” efelenmesi kontrolden çıkan durumun karşısındaki acziyetten ibaret.
Bu eser öylesi politik bir anormallik doğurdu ki bölgesel kamplaşmaları ve hesaplaşmaları büyüdükçe büyüyor. Ve her şey giderek birbirine dolanıyor. Entegre bir sorun bu; devleşiyor, Leviathan gibi kollarını yayıyor, biri Suriye’de diğeri Irak’ta, ötekisi Körfez’de, Kızıldeniz’de, Bab el Mendeb’de, Aden’de, Akdeniz’de…
ŞAM’A ÇIKAN YOLLAR
ABD yeni Suriye politikasında öyle bir denklem koydu ki, Şam’a giden yolu başka türlü döşeme rekabetini körüklüyor. Yıktılar yıkacakları kadar, azılı örgütse ürettiler üretilecek kadar; rejim yıkılmadı, olmadı, o halde rejimi yoğurma zamanı. Yoğurmak bir elde hançer diğer elde zeytin dalı ile olur. Diyemedikleri ama yapmakta oldukları bu.
Yeni siyasetin kodlarını Beyaz Saray Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, 17 Aralık’ta, Atlantik Konseyi’ndeki konuşmasında güzelce verdi:
– Temel olarak farklı bir rejim görmek istiyoruz. Bu rejim değişikliği değil, Esad’dan kurtulmaya çalışmıyoruz.
– Suriye’nin yeniden inşası için 300-400 milyar dolar fona ihtiyaç var. Rejimin uzlaşmaya yanaşmaması halinde Batılı ülkeler bu felaket (yeniden inşa) için fon sağlamayacak. Amerikalıların kabul edeceği bir rejim olmak zorunda değil.
– Suriye Demokratik Güçleri (SDG) için nihai hedef değişmiş olan Suriye toplumunun bir parçası olmasıdır.
Amerikan yönetiminin taslağı buysa bölgesel ortaklarının da buna göre hizalanması beklenir! Fakat YPG-PYD’yi ulusal güvenlik tehdidi sayan Türkiye kritik ortak olarak başka yerde. Bu algı ve çıkmazlar yüzünden Türkiye 2017’den bu yana Astana sürecinde İran ve Rusya’nın çözüm stratejisine kaydı ve kaymaya devam ediyor.
ABD’nin öngördüğü yol haritası Şam’a çıkar ama farklı bir yerden. Bu denkler bir yanıyla Türkiye’yi de İran-Rusya hattından ‘Kardeşim Esad-2’ faslına itiyor.
Jeffrey’in ‘Esad uzlaşmaya yanaşırsa’ şartı ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 16 Aralık’ta Doha Forumu’nda “Esad demokratik bir seçimi kazanırsa, onunla çalışmayı değerlendiririz” sözü aynı kapıya çıkıyor.
O kapıyı kim, nasıl açar?
Bir süredir dikkat çekici denemeler ve girişimler oluyor.
Fırat’ın doğusundaki projeyle ABD’nin iteklemesiyle Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve gönülsüzce Ürdün’ün ilgilendiğini biliyoruz.
Suudiler en az bir yıldır Rakka, Deyr el Zor ve Haseke’deki Arap aşiretleriyle yakın temastalar. Körfez İşleri Bakanı Semir el Sabhan’ın 17 Ekim 2017’deki Rakka ziyaretini başka adımlar izledi. 30 Mayıs 2018’de Suudi Arabistan, BAE ve Ürdün’den bir askeri heyet, Harap Işk’de Senadid Güçleri, Nukhba Güçleri, Rakka Devrimcileri ve SDG ile görüştü. Körfez’den bir grup asker kasımda Deyr el Zor’a gitti. Yine geçtiğimiz kasımda Sebhan’ın başkanlığında bir Suud-BAE heyeti Haseke’yi ziyaret etti. ABD, Körfez’deki ortaklarından Fırat’ın doğusu için 350 milyon dolar topladı.
Suriye’nin enerji deposu ve tahıl ambarı olan Fırat’ın doğusu, Şam’ı arzulanan tavize zorlayacak bir ‘entite’ olarak kurgulanıyor. Bu tampon öncü diplomasi olmadan sonuç getirmez. Tam bu noktada BAE’nin Şam’da hem kendi adına hem Suudiler adına yürüttüğü perde arkası temaslara bakmak lazım. BAE, Şam’daki büyükelçiliğini açmaya hazırlanıyor. Bu gerçekleştiği takdirde Arap Birliği’nden başkaları da bu kervana katılacaktır. Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed’in eylülde BM Genel Kurulu sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Velid el Muallim’le halleşmesi bu kampın Şam’a bir selamıydı. Ardından Kuveyt’ten bir heyet Esad’la görüştü. Heyete başkanlık eden Sabah Muhammed, Esad için “Cesur Arap lideri” dedi. Bu arada Ürdün-Suriye sınır kapısı açıldı.
SUDAN’IN ŞAM SÜRPRİZİ; KİM İÇİN?
Ya karşı kampın Şam’a ulaşma çabaları?
Geçen yıl Körfez’deki komşularının ablukası karşısında İran’a yaklaşan Katar’ın Tahran üzerinden Şam’a dönme çabasından söz ediliyor. Henüz hiçbir karşılık bulabilmiş değil.
Fakat Araplara kaşlarını kaldırtan önemli bir ziyaret var: Sudan lideri Ömer el Beşir, 16 Aralık’ta Şam’ı ziyaret etti. Konuğunu havaalanında karşılayan Esad, pan-Arabizme bağlılıklarını yineledi.
Beşir’in bu ziyaretini sadece kendi iradesiyle sınırlandırmak yanıltıcı olabilir. Çünkü Beşir hem Türkiye-Katar eksenine hem de Suud-BAE eksenine göz kırpıyor. Haliyle ziyareti Riyad ve Ankara bağlantılarından uzak düşünmek zor.
Geçmişte Usame bin Ladin gibi El Kaide liderlerine kucak açmış olan Sudan bugün de Türkiye ve Katar’la aynı İslamcı grupları destekleyerek çakışıyor. Hamas ve Müslüman Kardeşler’i el üstünde tutmaları bir yana bu üçlü, Libya’da da aynı adamlara yatırım yaptı. Suud-BAE-Mısır üçlüsü ise rakip cepheyi destekliyor. Erdoğan’ın Beşir’le yıldızları da barışıyor. Beşir’in Darfur’da soykırım ve savaş suçlarından Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde mahkum edilmesi bu kardeşliğe gölge düşürmedi. Son olarak Erdoğan’ın Aralık 2017’de Beşir’den Sevakin Adası’nı imar sözünü alması, Mısır ve Kızıldeniz’in diğer yakasındakileri fena halde kuşkulandırdı. Fakat burada bir paranteze ihtiyaç var: Beşir uluslararası tecridin delinmesinde Erdoğan’a müteşekkir olsa da Batı’da ‘lanetli adam’ kategorisinden çıkmak için birkaç yıldır Suud potasına girmeye, hatta İsrail’e göz kırpmaya başladı. Sudan’ın Katar-Türkiye-İran’dan uzaklaşması da Riyad’ın işine geliyor. Körfez medyası artık Türkiye ve Katar’ı ‘önlenmesi gereken düşman’ diye resmettikleri İran’la aynı kefeye koyuyor. Bu kamplaşmayla ilgili Riyad’ın son girişimi pek gündem olmadı ama mühimdi. Suudi Arabistan 12 Aralık’ta Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ndeki Arap ve Afrika ülkelerinin dışişleri bakanlarını Riyad’da bir araya getirdi. El Arab gazetesi bu girişimi “İran ve Erdoğan Türkiye’sinin yayılmacılığına karşı bölge devletlerinin bariyer oluşturma gayretleri” olarak yorumladı. “Kızıldeniz ve Aden Körfezi’nde birliği ve koordinasyonu sağlamaya yönelik çabalar, İran ve Erdoğan rejimlerinin bölgesel güvenlik ve istikrar için son derece önemli yerleri ele geçirerek etki alanlarını genişletme planlarını engellemek amacıyla daha kapsamlı plan ve projeler içeren stratejik bir boyut kazanmış oldu” ifadeleri kullanıldı. Sudan da katıldı.
Tekrar çelme stratejilerinin Suriye’ye düşen tarafına dönersek; Beşir, Erdoğan gibi Esad’a “Çek git” demiş, hatta 2014’te “Ayrılmayacak, öldürülecek” ifadelerini kullanmış, 2016’da rejimin işini bitirmek için Suriye’ye asker gönderme tehdidi savurmuş, yetmemiş Yemen ve Suriye yüzünden İran’la ilişkilerini kesmiş biriyken Şam’a ilk dönen Arap lideri oldu. Birçok insan olaya “Bir savaş suçlusu diğer bir savaş suçlusunu kucaklamış, ne var bunda” diye bakıyor ama bu kadar basit değil. Açıkçası bu, Arap boykotunun sonu demektir.
Beşir’in hem Erdoğan’ı hem de Kral Selman’ı memnun eden manevraları “acaba Şam’a hangi tarafın mesajını götürdü” sorusuna yol açıyor.
Acaba Beşir, Esad’ı Arap Birliği’nin marttaki Tunus zirvesine davet mi etti? Suriye’nin Arap Birliği’ndeki koltuğu 2013 Doha Zirvesi’nde muhalefete verilmişti. BAE Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Enver Karkaş’ın “Suriye’nin Arap Birliği’nden uzaklaştırılması kararı bir hataydı” sözünü burada hatırlatalım. Araplar arasında “Bir Arap ülkesinin kaderini Türkiye, İran, Rusya ve ABD’ye bırakamayız” görüşü yaygınlık kazanıyor. (ABD’yi dizine eklemeleri boş laf.) Bir bakıma tespih taneleri düştüğü yerde yeniden diziliyor.
Şu soru da gayet meşru: Acaba Beşir çift taraflı bir elçi mi? Beşir 2017’den beri Rusya ile de yakınlaşıyor. Haliyle Beşir’in çok boyutlu bir misyonla Şam’a gitmiş olma ihtimali dışlanamaz.
Söylentilere göre Kuveyt Emiri Şeyh Sabah’ın Şam’a uçması da yakındır. Eğer ardından Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah el Sisi de giderse işin rengi hepten değişir.
Sisi’nin Erdoğan’dan önce Şam’a varması Türkiye’yi bu hesaplaşmada ‘şah mat’ pozisyonuna sokabilir. Ayrıca Fırat hattında tehdit edilen Kürtler de “Türkiye’yi durdurmak için Suriye yönetimiyle anlaşmaya hazır oldukları” mesajını veriyor.
Velhasılı Şam uçağı yolcu almaya başladı!
Bakalım Amerikan-Körfez ekseninin yeni Suriye stratejisi Türkiye’yi nereye çekecek; başka bir eksen için Şam’la barışa mı, Fırat hattında daha büyük restleşmeye mi?
Belki “hayal olmuş cuma” için Emeviye Camii hâlâ açıktır. Gün doğmadan neyin doğacağını kim bilebilir!
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025
27.02.2025
24.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025