Fehim TAŞTEKİN
Avrupa başkentleri arasında Paris, Kürtlerin seslerini en kolay duyurabildikleri yer. Élysée 8 Şubat 2015’te Demokratik Birlik Partisi (PYD) ve Kadın Koruma Birlikleri’nin (YPJ) ağırlandığı ilk saraydı. Kobani’nin cehennem dönemecini atlatıp IŞİD’le savaşın sürdüğü ve Türkiye’nin “Terör yapılanmasına izin vermem” diyerek baskıları tırmandırdığı bir dönemdi.
François Hollande ile başlayan bu teveccüh, halefi Emmanuel Macron ile de kesilmedi. 29 Mart 2018’de Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM), Demokratik Suriye Güçleri (SDG), YPJ ve kanton temsilcileri Élysée Sarayı’ndaydı. Macron’la 21 Aralık 2018’de bir görüşme daha oldu.
Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahale tehditleri ve Ankara-Washington hattında tampon pazarlıkları sürerken Macron 19 Nisan 2019’da Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nin askeri ve sivil temsilcilerine sarayın kapısını bir kez daha açtı. Görüşmeye Suriye Demokratik Meclisi Eşbaşkanı İlham Ahmed, PYD Dış İlişkiler Sorumlusu Salih Müslim Muhammed, YPJ Sözcüsü Nesrin Abdullah, Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Ebid Hamid el Mehbaş, Özerk Yönetim Danışmanı Bedran Çiya Kurd, SDG Sözcüsü Kino Gabriel, Rakka Sivil Meclisi Eşbaşkanı Leyla Mustafa ve özerk yönetimin Fransa temsilcisi Halid İsa katıldı.
Heyet görüşme sonrası bir basın toplantısı düzenledi ve biz de bu arada temsilcilerle ayaküstü konuşma fırsatı bulduk.
Heyet Élysée’ye hangi temennilerle girdi, neyle ayrıldı?
Her şeyin başında ‘sınır güvenliğinin temini’ bağlamında Türkiye’nin olası müdahaleleri karşısında ‘caydırıcı’ bir duruş beklentisi geliyor.
Özerklik yönetimi temsilcileri ikinci olarak IŞİD’in hücreleriyle tehdit olmaya devam ettiği mesajı eşliğinde askeri ve maddi desteğin sürmesini talep ediyor.
Siyasi geçişe yönelik anayasa yazım sürecine dahil edilmeleri için Fransa’nın ağırlığını koyması da bir diğer talep. Yani askeri işbirliğine siyasal desteğin eşlik etmesi gerektiğini vurguluyorlar.
Birçok mihverde antenlerin kalkmasına yol açacak kritik bir talep daha var: Fırat’ın doğusunda tutulan 54 ülkeden 6 bin kadar IŞİD üyesinin yargılanacağı bir uluslararası mahkemenin kurulması. Bu mahkemenin desteklenmesi, özerk yönetimin siyaseten tanınması anlamına da geleceği için tartışma koparacak bir mesele. Fransızlar diğer Avrupa üyeleri gibi IŞİD savaşçısı vatandaşlarını almak niyetinde değil. ‘Parasını biz verelim, siz orada tutun’ yaklaşımı giderek öne çıkıyor. Şu sıralar IŞİD üyelerinin bulundukları binada çıkardıkları isyan sonrası daha güvenlikli bir cezaevi inşa ediliyor.
Aktarıldığı kadarıyla Macron terörle mücadele kapsamında askeri desteğin süreceğini teyit etti.
Bunun yanı sıra bölgenin yeniden inşasına ve kamu hizmetlerine maddi destek sağlanacak.
IŞİD üyeleri ve ailelerinin tutulmasından kaynaklanan külfet de paylaşılacak. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian 1 Nisan’da IŞİD’in bölgelerinden çıkan insanların kaldığı Hol kampı için 1 milyon Euro ayıracaklarını açıklamıştı.
Suriye anayasasının yazılacağı sürece özerk yönetimin dahil edilmesi için de Paris etkisini kullanacak. Bu sürecin tayininde Astana-Soçi düzleminde Rus-Türk diyalogu daha belirleyici hale geldiği için Fransızların yapabilecekleri sınırlı. BM’nin Suriye krizinin çözümüne yönelik 2254 no’lu kararına bağlılığını ifade eden Fransızlar özel görüşmelerde sıcak mesajlar vermelerine rağmen askeri ortaklığı siyasi tanınma noktasına taşıyacak ileri bir adıma yanaşmıyor.
Çok açık edilmeyen mesele, IŞİD’le mücadele çerçevesinde sahada gelişen ortaklığın, Türkiye’nin olası müdahalesine karşı ne kadar kalkan vazifesi göreceği. Macron Türkiye’nin güvenliğine bağlılığını vurgularken sınırda gerginliğin düşürülmesi için de destekten bahsediyor.
Kürtlerin durumuna duyarlı olmakla birlikte sahadaki Fransız askeri varlığı müttefiklerin tutumlarına ayarlı. Fransız askerlerinin sahada kalmasının koşulu, Amerikan askeri varlığının sürmesidir. Bu konuda Macron yeni bir açılım getirmiyor. Yani birkaç aydır duyageldiğimiz, “Amerikalılar çekilirse bölgede kalamayız” diyen Fransız tutumu sürüyor. Tabi bu tutum, Trump’ın askerlerin tamamını çekip sorumluluğu müttefiklere bırakma planından geri adım atmasında etkili oldu. 2 bin Amerikan askerinden 200’ünü Fırat’ın doğusunda bırakma yönündeki revizyonda Macron’un bu tutumu belirleyiciydi.
Fransız tarafında bir diğer fren, Türkiye ile ilişkileri gözeten hassasiyetle devreye giriyor. Ankara’yı sinir eden manevralardan kaçınmasa da Fransa, özerk yönetim unsurlarına verdiği desteği Türkiye ile ilişkileri rayından çıkartacak ya da NATO’da kavga çıkartacak bir noktaya taşımak istemiyor. Şimdilik askeri destek ‘terörle mücadele’ ve ‘sınır güvenliğinin temini’ konseptine sığdırılıyor. Elbette çerçevenin böyle olması Ankara’nın bunu ‘teröre destek’ olarak görme eğilimini etkilemiyor. Nitekim Dışişleri’nden 19 Nisan’daki görüşmeyi kınayan açıklama anında geldi.
Heyet, Macron’a, “Türkiye ile iyi komşuluk ilişkileri geliştirmek istiyoruz” mesajını da iletti. Belki, “Acaba NATO ortakları, Türkiye’nin fiili özerkliği çökertme ve siyasi çözüm sürecinde de anayasal statü kazanmasını engellemeye dönük politikasını esnetebilir mi” sorusuyla birlikte düşünülmesi gereken bir temenni. Ankara içeride Kürt sorununa yaklaşımda değişikliğe gidebileceğine dair en ufak bir sinyal vermezken sınırın altındaki kilitlenmeyi bir dış etkiyle açma öngörüsü hayli iyimser bir beklenti. Bu konuda ‘zorlayıcı faktör’ Fransa değil olsa olsa ABD olabilir. Fakat ABD’nin zorladığı şey de başka: Trump ani çekilme halinde Türk ordusunun bölgeye girip dağıtacağına dair öngörünün gerçekliğine ikna edildikten sonra Türkiye’yi teskin edecek formül arıyor. Olası formül de Ankara’nın istediği gibi Türkiye’nin kontrolünde sınır hattında 40 km derinliğine kadar inen bir tampon değil sınırın Suriye tarafında az sayıda Türk askerinin gözlemci olarak yerleştirilmesi. Konuştuğum iki Kürt temsilci “Bunu kabul etmemiz mümkün değil” diyor. Aslında Fransızlar da Türkiye’nin bir şekilde dahline çok sıcak bakmıyor. Fakat mesele, Kürtlerin oldukça zorlanacağı ve nihayetinde tercih yapmak zorunda kalacakları bir noktaya doğru ilerliyor. Bu baskı sonuç verir mi? Cevap: “Valla ne olacağını bilmiyoruz ama biz de çaresiz değiliz; Amerikalılar Kürtler olmadan Suriye’de kalamayacağını biliyor.”
Önümüzdeki aylarda güvenli bölge meselesi, ABD ile Türkiye arasında S-400 gerilimin aşılmasında masaya bir pazarlık kozu olarak konabilir. Türkiye’nin S-400’lerden vazgeçmesine ya da en azından NATO kanadının göz yumacağı bir formüle yanaşmasına karşılık ABD, Kürtleri üzecek bir manevraya gidebilir.
Fransızlar da Amerikalılar gibi Kürtler ile Türkiye arasında Türk müdahalesini kışkırtacak şekilde bir gerilim istemiyor. Aslında bu yaklaşım Afrin’de Kürtleri son kertede çekilmeye iten faktörlerden biriydi. Amerikalılar Kürtlerin güney cephelerdeki askeri potansiyellerini Afrin’e kaydırmalarını istemedi; şimdi de Afrin’e odaklanmalarına bir şekilde mani oldukları söylenebilir. Beri tarafta Rusya da Kürtlerle ilgili somut bir yol haritası için ağırlığını koymuyor çünkü eline ayağına gemici düğümü attığı Türkiye’yi tekrar Amerikan hesabına kaybetmek istemiyor. Kürtler Rusların diyalog için yeniden devreye girmesini bekliyor. Moskova bir iki aydır renk vermiyor. İdlib kördüğümü çözülünceye kadar Türkiye ile bozuşmak niyetinde değiller. Muhtemelen Amerikalıların tam olarak ne yapacağını görmeden hamle yapmak da işlerine gelmiyor.
ABD ile ortaklık bir yere kadar Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon girişimlerine fren yaptırdı ama aynı zamanda Kürtlerin önündeki alternatif çözüm yollarını da tıkadı. Kürtler elleri güçlüyken Şam’la müzakereye oturup bir statü elde etmenin kaygısını güderken mevcut tabloda ne diyalog zemini işliyor ne de mutlak güvenlik garantisi sunuluyor. Her şey muallakta!
Yazarlar
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025
11.08.2025
4.08.2025
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025