Fehim TAŞTEKİN
Her şeyin kontrol altında olduğunu hissettirmek önceliktir. Anlayan için de sırıtan bir hiledir. Görüntü, masada ve sahada aktörün güç balonunu şişirir. Suriye’de gerçeklik Rusya ve ABD dahil bütün aktörler için mutlak değil rölatiftir; en güçlü olanın eli de ötekine bağlıdır, göreceli bağımlıdır. O yüzden çoğu zaman komplo teorileri toz duman içinde yolunu kaybediyor.
“Allah’ın izniyle Afrin’e girdik, Menbic’e de gireriz; Fırat’ın doğusuna da. İdlib’de de oluruz” diyenin Allah’tan başta izin alacağı ya da rızasını gözeteceği bir sürü makam vardır.
MİT’in bir sürü örgütü itekleyerek organize ettiği Suriye Ulusal Ordusu’nun ulusallığı hikâyedir, ordu olduğu iddiası da. Ya da selefi, ‘soluk’ selefi ve pragmatist-ılıman İslamcıların çatı kuruluşu Ulusal Kurtuluş Cephesi, Türkiye desteklidir ama “Türkiye’nin kontrolü altındadır” savı bir avutmadır.
Radikal cihatçılar arasında Heyet Tahrir el Şam (HTŞ), İdlib’in yüzde 90’ına hükmeder ama tüm cihatçıların patronu değildir. Türdeşleriyle kavgası hasımlarından daha çetindir.
***
Nedendir bu metafor?
Geçen Cuma Türkiye sınırlarında bir öfke patlaması yaşandı. Öncesinde Suriye ordusu Han Şeyhun’a girmiş, Morek’teki Türk gözlem noktası kuşatılmış ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan soluğu Moskova’da almıştı. Silahlı gruplar, Türkiye’nin kalkan gibi durmasını umarken Erdoğan’ın Rusya lideri Vladimir Putin’le dondurma yalayıp Rus uçaklarına alıcı çıkması “İdlib satıldı” hissi yaşattı. Rusya, Türk askeri noktalarının etrafına Rus polisi dikip herkesi kapsamayan, geçici olmaya da mahkum bir ateşkesle Türk tarafını teskin etti.
Şimdiye kadar eğitilip donatılan silahlı örgütler için Türk-Rus yakınlaşması büyük bir düş kırıklığı!
Erdoğan’ın Moskova’dan dönüşünün ardından “Milyonlar Türkiye Sınırını Yıkıyor” sloganıyla organize edilmiş kitleler, Cilvegözü/Bab el Heva Sınır Kapısı ve Atme’deki gayri resmi sınır kapısına dayandı. İdlib merkezi, Cisr el Şuğur ve Sarmada gibi yerlerde de aynı temayla gösteriler düzenlendi.
“Hain Türkiye”, “Türk askeri Rusya’ya çalışıyor”, “Reyhanlı’ya gidiyoruz, onlara bizi nasıl satacaklarını öğreteceğiz” diye sloganlar atıldı. Erdoğan’ın posteri yakıldı. Türk güvenlik birimleri müdahale etti, onlarca kişi yaralandı.
Anadolu Ajansı seçici bir tutumla Erdoğan’a müteşekkir bir göstericinin, “Rusya ve rejimin saldırılarının bir an önce durdurulmasını istiyorum. Ya da (Türkiye) bize kapıları açsın, Avrupa’ya göç etmek istiyoruz” dediğini aktardı. Sınırlarda baskıyı tırmandıranlar Suriye ordusunun açtığı tahliye koridorunu da ‘gerçek’ ve ‘güvenli’ bulmadıklarını ifade ediyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Norveç ziyareti sırasında Avrupalıları “Mülteci akını olur” diye korkutmaya çalışırken doğal olarak sınırdaki organize öfkenin arkasında Türk istihbaratının olabileceği yorumları da yapıldı. Kuşkusuz mülteci kartı hem AB’yi susturmak hem de Batı’dan hasıl olacak tepkilerle Rusya’yı dengelemek gibi ikili bir strateji tekrarlansa da İdlib’deki yürüyüşün örgütlerin işi olma ihtimali daha yüksek.
Türkiye mülteci akınını Avrupa’ya karşı şantaj aracına dönüştürürken kendisi de aynı şantajın muhatabı oluyor: Silahlı örgütler sınırları yıkma hamlesiyle Türkiye’yi kalkan pozisyonunda sabitlemeye çalışıyor.
***
Gelişmeler, bu işin tabiatında var olan bir gerçeği hatırlatıyor. Komşu bir ülkeye doğrudan ya da dolaylı müdahalelerde sıçrama tahtası olan ülkelerin yüzleşmekten kaçamayacakları bir son var: Savaşın yarattığı bütün belalar ithal edilir ve milis güçlerine verilen silahlar döner asıl sahibini vurur.
Bu lanet sonuç konusunda Türkiye’nin ne bir ayrıcalığı var ne de dokunulmazlığı.
Erdoğan, Putin’le Soçi Mutabakatı’nın altına imza atarken terör örgütü sayılan grupları ehlileştirebilecekleri ve buna direnen radikalleri tasfiye edebilecekleri öngörüsüne sahipti. Bunun için TSK’nin yedeğindeki örgütleri Suriye Ulusal Ordusu, ‘mesafeli işbirliği’ içindeki örgütleri de Ulusal Kurtuluş Cephesi adı altında toplayıp HTŞ ve diğer El Kaide bağlantılı örgütleri ‘anlamsız bir yekûn’ mesafesine indirgeyebileceklerini zannetti. MİT bu ayarlama için epey koşturdu. Fakat BM’nin terör örgütü listesindeki HTŞ kısa sürede İdlib’in yüzde 90’ına hakim olurken HTŞ’yi ‘işbirlikçi ve ılımlı’ bulan keskin kanatlar da hızla ‘anlamlı bir yekûn’ oluverdi.
Bu örgütler az ya da çok Türk hükümetine müteşekkir olsalar da Türkiye’nin Astana süreciyle birlikte Rusya’nın oyun kurgusu içinde hareket ettiğini görüyor ve beklenen sona hazırlanıyorlar.
Vekalet savaşının yeni yetme unsurları, Türkiye’nin fişi çekmesi halinde yeni bir ‘veren el’ bulamadıkları takdirde çöp gibi süpürüleceklerini biliyor.
Feylak el Şam gibi İhvan bağlantılı gruplar ya da Ahrar el Şam gibi El Kaide eskileri de yılların verdiği tecrübeyle pragmatist davranıp bir sonraki isyan mevsimine kadar sabır ve tevekkül evresine geçebilirler.
Fakat davalarına ölesiye adanmış örgütler var ki onlar bu savaşın en zorlu bakiyesi. Bunların TSK’ye yedeklenmiş olanların yanı sıra Türk toplumu ve devletine bakışları oldukça net. Hepsi Türkiye’yi ‘küfür düzeni’ olarak görüyor. Cihadi selefi havuzundaki tepkilerin niteliği bir renk skalasını andırıyor.
IŞİD’in Suriye’deki ilk yapılanması olup kendi yolunu tutturan HTŞ, Astana-Cenevre süreçlerini ihanet olarak görüyor ama Türkiye sınırlarından beslendiği için de ikili oynuyor. Gözlem noktalarının kurulmasına izin verirken iki beklentiyle hareket etti: Aman Türkiye ile düşmanlık hasıl olmasın ve sınırlar kapanmasın. İkincisi mümkünse Türk askeri gözlem noktaları Suriye ordusunun önünde bir bariyere dönüşsün.
HTŞ Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı’na eşlik eden örgütleri çizgiden sapanlar olarak nitelese de ortak düşmana karşı bunlarla ortaklık kurmaktan kaçınmadı. Hama’nın kuzeyi ve Han Şeyhun’daki çatışmalar sırasında bu ortaklık kendini Feth’ul Mubin Operasyon Odası olarak gösterdi. 2015’te İdlib’i düşüren ‘Fetih Ordusu’ da bu ortaklığın tecessüm ettiği kapsamlı örneklerden biriydi.
Aynı ideolojik damardan beslenen fakat El Kaide’den biatını geri çektiği için HTŞ’den ayrılan ya da başından beri ayrı duran radikal kanatlarda ise üç eğilim göze çarpıyor:
Bunlardan bir kısmı HTŞ’ye katılmasa da ortak hareket ediyor.
Bir kısmı HTŞ’ye karşı net bir duruş içinde ama ortak düşmana karşı birlikte hareket etme esnekliğini gösteriyor. Diğerleri ise Türkiye’nin içinde olduğu hiçbir cephenin parçası olmak istemiyor. Türkiye’nin gözlem noktası kurmasına izin verdiği için de HTŞ’ye kızgınlar.
***
Cihatçılarla iştigalde Erdoğan’ın bir hesabı varsa karşı tarafın da var. Erdoğan’ın cihatçılarla ilgili tasavvuru onların Türkiye’nin hedefleriyle ‘uyumlu’ ve ‘kullanışlı’ örgütlere dönüşmesiydi. Bunun olmayacağını gördü. Cihatçıların hâlâ canlı tuttukları beklenti ise sadece Türkiye’nin savaşa dahil edilmesi değil ülkenin kendisinin de cihadi bir sürece sokulması. Huras el Din saflarına Almanya’dan katılmış bir militan, Eymen Cevad el Temim’e verdiği röportajda bu beklentiyi şöyle dile getiriyor:
“Küffarın gücünü bölmek için Türkiye’nin bu savaşa doğrudan dahil olmasını ümit ediyoruz… Türkiye bu savaşa katılırsa, inşallah bu, cihadı Türkiye’ye taşıyacaktır. Olmazsa da sınırları açarlar, IŞİD zamanındaki gibi. Açık sınırlar muhacir ve silah demektir.”
Daha sonra yayından kaldırılan röportajda Huras el Din militanı Türkiye konusunda gayet açık sözlü konuşuyor: “Türkiye ‘mürteddir’ (dinden çıkmıştır) ama mücahitlerin çıkarları şu anda Türkiye’den yanadır. Savaşta bazen küffara karşı mürtedi kullanmaya cevaz vardır. Şu anda HTŞ’nin izlediği siyaset yüzünden Türkiye olmadan yaşayamayız. Her şey Türkiye’den geliyor. Türkiye sınırı kapatırsa kuşatılırız.”
***
Sonuçta elimine edilmesi öngörülen ve ateşkes kapsamında görülmeyen HTŞ ve diğer El Kaide unsurları, Soçi Mutabakatı ile imkansız taahhütler altına giren Erdoğan’ı açığa düşürdü. Türkiye bu örgütleri TSK’ye gerek kalmadan vekil güçleri kullanarak elimine etmeyi planlıyordu. Fakat süpüren HTŞ oldu.
Türkiye, Soçi uyarınca bizzat kendi ordusuyla müdahale ederse küresel cihat karavanındaki bu örgütlerin tutumu pasif düşmanlıktan aktif düşmanlığa dönüşebilir.
Bu noktada ilginç bir gelişme yaşandı. Erdoğan, Moskova’dan dönerken temasları konusunda ABD Başkanı Donald Trump’ı bilgilendirmişti. Kısa süre sonra koalisyon uçakları, Kefraya’da El Kaide’ye bağlı Huras el Din ile Ensar el Tevhid’in karargâhını yerle bir edip Maarrat Misrin yakınlarında bir konvoyu vurdu. Tam da ateşkese denk gelen bu saldırılar “Hedeflerle ilgili istihbarat MİT’den mi geldi? Acaba TSK’nin yapamadığını ABD mi yapıyor?” sorularını akla getirdi. Muhalif kaynaklar saldırıyı düzenleyen uçakların İncirlik’ten kalktığına dikkat çekiyor.
ABD, Fırat’ın doğusunu kendisi dizayn ederken Fırat’ın batısına Türkiye’nin vaziyet etmesini ‘kurguyu tamamlayan’ bir seçenek olarak görüyor(du). Bu türden bir bağlantının yersiz olma ihtimali de var elbette. ABD daha önce birkaç kez Fırat’ın batısında nokta atışları yapmıştı. Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) sözcüsü Earl Brown’un şu sözü Türkiye’nin hami kesildiği bölgeye bakışı yansıtması açısından manidardı: “Kuzeybatı Suriye, El Kaide liderlerinin bölgede ve Batı’daki terörist faaliyetleri aktif olarak koordine ettiği güvenli bir bölge olmaya devam ediyor.”
Bu açıklama sanki Rusya’yı dengelemekte zorlanan Türkiye’nin kâfi iş çıkaramadığını düşünen Amerikan tarafının, Fırat’ın batısına sarkma niyetine de işaret ediyor.
***
Özetle yerel ya da küresel cihadi kulvardaki örgütlerin Türkiye ile ilişkilerinde anahtar kelime maslahat. Bunların gözünde “Türkiye Cumhuriyeti tağuti bir rejimdir, Türkler de mürteddir” ama bütün ‘insani’ ve ‘ateşli’ yardımlar Türkiye’den gelirken bu ülkeye düşmanlık yapmanın yeri ve zamanı değildir. Maslahat ortadan kalkarsa veren el vurulan el oluverir.
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları








































































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025