Fehim TAŞTEKİN
Suriyeli Kürtleri herkes bir yerlere götürmenin derdinde. Amerikalılar, Ruslar, İranlılar, Esad’ın adamları… Amerikan siyasetinin ucu açık. Hem de bulanık. Kongre’nin 2020 savunma bütçesinde IŞİD’e karşı ortaklara yapılacak yardımın miktarını belirlemeyip sorumluluğu Savunma Bakanı’na bırakması gibi. Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Abdi, son toplantılarında, Amerikalı komutanların bölgede kalışlarını 8 amaca bağladığını söylüyor. IŞİD’le mücadele, petrolün korunması, hava sahasının kontrolü, SDG’nin eğitilip desteklenmesi, sivil projeler vs. Bu maddelerden hiçbiri ABD’nin petrol bahanesiyle kalmasını izah etmiyor; Mazlum Abdi de ABD’nin gerçekte oluşan yeni denge nedeniyle kaldığını söylüyor. Dengeyle ilgili fil tarifi ve bir sonraki adıma dair belirsizlik burada başlıyor. Naçizane fikrim; Trump’tan kaynaklanan zikzaklara rağmen İsrail’in güvenliğini temin edecek dizayn çerçevesinde İran’ın kollarının kesilmesini ve Suriye’nin eksen değişikliğine zorlanmasını içeren kurgu sürüyor. İran unsurlarını izleyip müdahale etmek ve Suriye’yi kendi doğal kaynaklarından mahrum bırakmak bu kurgunun pratik tarafları.
Ayrıca ABD’nin Kürtlerle iştigalinin sınırlarını, Türkiye ile ortaklığın esneme payı belirliyor. “Kürtler mi NATO müttefiki mi” diye yol ayrımına geldiklerinde tercih Türkiye. Savunma Bakanı Mark Esper’in dediği gibi: “Hiçbir zaman ‘Sizi, 70 yıllık NATO müttefiki Türkiye’ye karşı savunacağız’ demedik.”
Ekimde “Barış Pınarı Harekâtı”na yeşil ışık yakıp kuzeyi Türkiye’ye, Türkiye’yi sınırlama işini de Rusya’ya bırakan Amerikalılar kendilerine yeni bir gardiyanlık coğrafyası çiziyor: Dicle kıyısındaki Derik’ten, Rimelan, Kahtaniye (Tirpêspiyê) ve Kamışlı’ya, oradan Haseke ve Deyr el Zor’a bağlanan hatlarda ayağına taş takılmasını istemiyor. Buna göre üsler kurup konuşlanacak. Türkiye’nin Güney Kürdistan-Rojava geçişlerini kesmek amacıyla ele geçirmek istediği Semelka kapısını lojistik akış için açık tutmak öncelikler arasında. Bu güzergâhta IŞİD’lilerin tutulduğu tesisler var.
Bu konuşlanmaya paralel olarak Amerikalılar SDG’nin Körfez’deki müttefiklerle temaslarının önünü açıyor. SDG’nin Abu Dabi ve Riyad’daki temaslarının, Kürtleri petrol bölgelerine yerleştirme önerisiyle bir ilgisi var mı? Malum Trump, Kürt-Arap çatışmasının tohumlarını da atacak böylesi bir plandan söz etmişti. Hatta Erbil’deki dostlarımdan dinlediğim bir komplo teorisine göre, Amerikalılar Irak tarafında Mahmur Kampı’nda kalan 12 bin Türkiyeli Kürt’ü de petrol bölgesine taşımak istiyor. Hem “Şii Hilali”ne karşı “Kürt Bariyeri” hem de Arap aşiretleri arasındaki IŞİD zihniyetini kıracak yumuşatıcı bir faktör. “Şii Hilali” benzetmesi ne kadar uyduruk ise buna karşı “Kürt Bariyeri” de o kadar fantastik!
Beri tarafta ABD’nin teşvikiyle Kürtler arası diyalog çabaları hız kazanıyor. Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) ile Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) arasında birkaç diyalog toplantısı gerçekleşti. Mazlum Abdi, kazanımların korunması için güç birliğinin ehemmiyetine vurgu yapıyor. El sıkışmak için koşullar öne süren ENKS tarafı ise TEV-DEM bileşenlerinin kendi başarısızlıklarını kapatmak için ortak aradığını düşünüyor. Ancak asıl önemli olan Amerikalıların bundan ne umduğu. Türk müdahalesine kadar ENKS’nin özerk yönetime ortak edilmesi ve Roj Peşmergeleri’nin Rojava’da konuşlanması Ankara’yı teskin edecek bir formül olarak gündemdeydi. Ancak bunun için artık çok geç. Yine de Özel Temsilci James Jaffrey’in gidip Barzani’nin dizinin dibine kurulması manidar.
***
Amacı belirsiz bu çabaların ötesinde Kürtler, ABD’ye ne kadar bel bağlayabilir? Mazlum Abdi’nin Amerikalılarla ortaklığa atfettiği önem şu: Siyasi çözüme kadar güvence olarak kalmaları.
Fakat Amerikan varlığı siyasi çözüm garantisi sunmuyor. Mazlum Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin Cenevre sürecine ve anayasa komitesine katılımının temini konusunda Amerikalıların söz verdiğini ama bir şey yapmadıklarını söylüyor. Yani Amerikalılar Türkiye’yi üzecek bir şey yapmak istemiyor.
Şam ve ortaklarına göre ise Kürt-Amerikan ortaklığı çözümü tıkıyor. Yani onlara göre önce Amerika gitmeli.
Ayrıca Türkiye’nin saha ve masadaki baskı mekanizmaları, Suriye yönetimine 2012’de çekildiği bölgelerde yeniden devlet olma olanağı yaratırken özlü müzakerelere geçmek işlerine gelmiyor. Ancak Kürtlerin içine düşürüldüğü kırılganlık, Şam için de geçerli. Bölgeye vuruşa vuruşa değil Rusya’nın garantörlüğünde intikal ediyorlar. Türkiye’ye karşı koymak için gelmiyorlar. Ağır silahları da yok. Asker sevkiyatı, devletin dönüşü olarak sembolik bir değer taşıyor. Elbette süreç bir noktadan sonra sembolik olmanın ötesinde fiili kontrole dönüşecek. Süreç bu minvalde ilerlerken de Şam siyasi müzakereleri öteleyecektir. Yani “Esad daha güçlü ve cesur adımlar atmalıdır” diyen Mazlum Abdi’nin talebi yeni bir denge kuruluncaya kadar karşılık bulmayabilir.
Son olarak ateşkese rağmen Ayn İsa ve Tel Temir’e yönelik devam eden saldırılar Ruslarla yeni bir anlaşmanın önünü açtı. Ekimdeki ilk anlaşma Suriye ordusunun sınırlara yerleşmesini içeriyordu. Yeni anlaşma ise Rus polis gücünün Tel Temir, Ayn İsa ve Amude’ye yerleşmesine imkân veriyor. Özerk yönetimin kurumları anlaşmaların dışında tutulsa da Suriye ordusunun bölgeye taşınması konusunda Rus stratejisi yol alıyor.
***
Suriye yönetimi ipleri ele aldıkça 2011 öncesinin alışkanlıklarına dönebileceğine dair işaretler geliyor. Bir noktadan sonra kuzeydeki özerklik projesini çözebileceği ya da vereceği tavizleri minimize edebileceğinin hesabını yapıyor. Bu çerçevede Suriye Ulusal Güvenlik Dairesi Başkanı Ali Memluk’un Kamışlı’da aşiretlerle yaptığı toplantı önemliydi. Bir nevi “Artık devlete dönmenin vakti geldi” mesajını taşıyor. Süryani Birlik Partisi Başkanı Senharib Bersum’un verdiği bilgi şu: “Ali Memluk, Arap aşiretlerine çocuklarını SDG’den ayırmaları için baskı yaptı.”
Memluk İran’la yakın çalışıyor. Amerikan karşıtı damarın da tepesindeki isim.
Bir temas da Şam merkezli siyasi partilerden geldi. Baas Partisi, Gençlik Değişim ve İnşa Partisi, Dayanışma Partisi, Barış ve Değişim Hareketi, Suriye Sosyal Milliyetçi Parti ve Islah Partisi’nden temsilcilerin yer aldığı Şam heyeti, Kamışlı’da özerkliğin siyasi kanadında Demokratik Birlik Partisi (PYD), Süryani Birlik Partisi, Kürt Sol Partisi ve Birlik Partisi’nden temsilcilerle görüştü. Bu diyalog özünde Kamışlı ile Şam’ın birbirini anlaması bakımından olumlu. Ama istihbaratın baskı mekanizmasına sivil ayak ekleniyorsa bu, Kürtler arasında “Müzakeresiz teslim alma” çabası olarak görülecektir.
Devlet Başkanı Beşşar el Asad da Paris Match’e “Fransa, İngiltere ve ABD Kürtlere destek bahanesiyle uluslararası hukuku ihlal ediyor ama Kürtler Suriyelidir, ayrı bir halk değildir” diyerek pazarlığın çıtasını özerklik statüsünün çok altında bir yere indirdiğini gösterdi.
Askeri alanda uzlaşırken Kürtler “makul muhatap” ama özerkliğin hukuki çerçeveye taşınmasına sıra gelince “dış güçlerin maşası.”
Mazlum Abdi de “2011’den beri hükümetle diyaloğumuz hep Suriye’nin çıkarlarına hizmet etti. Hükümet yıkılmamışsa bunun bir sebebi de diyaloğumuzdur” hatırlatmasında bulunma gereği duyuyor. Şam’la anlaşmak için de iki şart öne sürüyor:
– Birincisi bölgenin Suriye Anayasası’nda idari bölgelerden biri olarak kabul edilmesi.
– İkincisi SDG’nin kurumsal olarak genel Suriye savunma sistemi içerisinde özerk bir statüye sahip olması.
Bunlar özerk yönetim adına şartlar. Bir de şu var: “Kürt halkının tüm meşru haklarının anayasada muhafaza edilmesi.”
***
Şam, SDG içindeki askerlere bireysel olarak “Gelin orduya katılın” diyor. Yani kurumsal olarak SDG’yi muhatap almıyor. Tarafların tutumları bu haliyle birbirine uzak. Yine de Kürtler Rusya’nın yapabileceklerini görmek istiyor. ABD’nin boşalttığı Menbic, Tabka ve Sırrin’deki üç üsse yerleşen Ruslar Kürtlerle mesailerini artırdı. Hem Dışişleri hem Hmeymim merkezli askeri kanat bölgede temaslarda bulundu. Mazlum Abdi yeni durumdan umutlu: “Rusya yeni bir diyalog sürecinin başlaması ve ağırlığını koyma konusunda çok ciddi davranıyor.”
Şam’ın eli sıkı yaklaşımına karşın Kürtlerin nihai tutumuna dair en net açıklamalardan biri PKK’nin askeri kanadı HPG’nin komutanlarından Bahoz Erdal’dan geldi. Erdal özetle şunları söylüyor:
“Suriye’nin Kürt ve demokrasi sorunu Suriye sınırları içinde ve Şam yönetimiyle çözülebilir. Çözümün adresi Şam’dır. Kürtlerin Suriye’yi parçalamak istediği, dış güçlere bağlı olduğu propagandası doğru değildir. Kürtler bölücü olsalardı tüm Suriye’yi korumaya çalışmazdı. Suriye hükümeti Kürt fobisini aşmalıdır. Rejim bu dille Kürtlere yaklaşırsa Erdoğan’ın ajandasına hizmet etmiş olur. Erdoğan, rejimi Kürtlere karşı kışkırtmak istiyor. YPG kurulmamış olsaydı ortada rejim diye bir şey kalmazdı. Rejim Kürtlere teşekkür etmeli.”
Bu çıkış hem coğrafyanın verili koşullarına hem de sahadaki güncel gerçekliğe denk geliyor. Aynı zamanda bu açıklama, ABD ile ortaklığa bel bağlayıp hedef büyüten ve 2012’deki üçüncü yol stratejinden sapma gösteren Kürt hareketinin orijinal metne dönme niyetini de yansıtıyor. Ancak Amerikalılarla ortaklık, Kürtlere Şam yolunu tıkayan ve İran misyonuyla ilişkilenmeyi önceleyen bir çerçeveyi dayatıyor. Hem Amerika ile çalışmak hem de Şam’la çözüm ortağı olmak isteyen Kürtler bu çelişkiyi aşabilecek mi? Bu bağlamda Ruslar da Kürtlerden netlik bekliyor. Onlar da bu netliği görmeden çözüm için Şam’a baskı yapabilir mi? Belli ki tıkanmayı aşmak için dengenin bozulup yeniden kurulması lazım. Kürtlerin yakasında çok el var, işleri de zor.
Yazarlar
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025
25.09.2025
15.09.2025
9.09.2025
1.09.2025
26.08.2025