Fehim TAŞTEKİN
Libya’da eylülden beri Buznika, Hurghada ve Kahire’de buluşan taraflar Cenevre’de dört gün süren görüşmelerin sonunda kalıcı ateşkes anlaşmasına imza attı.
BM, Afrika Birliği, Arap Birliği, Avrupa Birliği, Körfez İşbirliği Konseyi’nin yanı sıra ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi uluslararası aktörler desteğini açıkladı. Biri hariç; Türkiye! Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan keyifsiz. Anlaşmaya gölge düşüren yegâne ‘dünya lideri’!
Erdoğan yönetimi, Mısır’da darbe yiyen Müslüman Kardeşler’i Libya’da iktidar eylemeye odaklı biçimsiz siyasetini ‘Mavi Vatan’ tasavvuruyla ulusal meseleye dönüştürünce izlediği stratejiyi gerçek bir arenada teste sokmuş oldu. İddia büyüdükçe meydan okumalar da büyüyor. TSK, MİT, SADAT, Suriyeli milisler ve damadın SİHA’larıyla büyütülen askeri müdahale, geçen haziranda Mısır ve Rusya’nın Sirte ve Cufra’yı kırmızı çizgiye dönüştürmesi üzerine kadük kaldı. Halbuki hedef ‘Petrol Hilali’ne ulaşıp dengeleri alt üst etmekti. Ve tabii deniz yetki alanları anlaşmasını kurtarmak için doğu sahillerini de kapsayan mutlak bir zafer gerekiyordu. Trablus’un güvenceye alınması ve müzakereyi mümkün kılacak koşulların oluşturulması birer başarı olarak ele alınsa da asıl kurgu bunların çok ötesindeydi.
Kısa gelen zafer havası Türkiye’nin Trablus’taki ortaklarını mecburen Mısır’ın inisiyatif aldığı, Rusya’nın perde arkasından kurduğu bir sürece soktu. Almanya’nın ağırlığını koyduğu, ABD’nin sonunda el attığı, BM Libya Özel Temsilcisi Vekili Stephanie Williams’ın Berlin Konferansı ilkeleri çerçevesinde sıkı bir arabuluculuk yürüttüğü bir süreç 8 Haziran’da ilan edilmiş geçici ateşkesi 23 Ekim itibariyle kalıcı hale getirdi.
Yani herkesin limitlerini gördüğü bir noktada müzakereden yana akıl öne geçti.
Bu sürecin Türkiye açısından burukluk yaratan boyutları artık daha da belirgin hale geliyor. Büyük bir işe kalkışıp savaşta taraf haline gelen Türkiye çok iddialı olduğu oyunu umduğu gibi kuramadı. Buna karşın askeri kanatta Halife Hafter ve siyasi kanatta Akile Salih’in temsil ettiği doğu güçlerini desteklediği halde Mısır görüşmelere ev sahibi olabilmeyi başardı. Mısır ve Fas’ın yanı sıra Tunus da bu işi bir tarafından tutuyor. 5+5 formatında yürütülen sıradaki toplantı 9 Kasım’da Tunus’ta yapılacak. Ülkeler arasında mekik dokuyan Williams’ın uğramadığı tek başkent Ankara oldu.
Erdoğan yönetimi 27 Kasım 2019’da deniz yetki alanları anlaşmasını imzaladığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) temsilcilerini sıklıkla Ankara ve İstanbul’da ağırlayarak süreci yönlendirmeye çalışıyor. Cenevre’deki pazarlıkların hemen öncesinde Libya Genelkurmay Başkanı Muhammed el Haddad Ankara’da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler ile görüştü. Ne var ki çıkan sonuçlar Türkiye’ye yol verir nitelikte. Sahaya bu kadar girip de masadan dışlanmış olmanın içerdiği ders yığınlarca. Erdoğan olası bir müzakere sürecinde Hafter’in dışlandığı bir masa için bastırıyordu. Fakat Mısır, Rusya ve diğer aktörlerin ağırlığı ve sahadaki zor dengeler Hafter’in dışlandığı seçeneğe imkan vermedi.
Gelelim ateşkesin Erdoğan’ın keyfini kaçıran taraflarına. Anlaşmanın önemli iki koşulu:
- Tüm paralı askerler ve yabancı savaşçılar en fazla üç ay içinde kara, hava ve deniz yoluyla Libya topraklarını terk edecek.
- Libya içindeki eğitimle ilgili tüm askeri anlaşmalar yeni hükümet kuruluncaya kadar askıya alınacak ve eğitim ekipleri ülkeyi terk edecek.
Erdoğan imzaların üst düzey olmadığı gerekçesiyle “Güvenilirliği bana göre çok da olabilecek gibi değil” diyerek anlaşmaya gölge düşürdü. UMH adına Tümgeneral Ahmed Ebu Şahme, Hafter adına Tümgeneral Ahmed el Amami’nin imzaladığı anlaşmada BM temsilcisinin de imzası var. Anlaşma BM Güvenlik Konseyi’ne de gönderildi.
Milisler ve yabancı savaşçılarla ilgili madde hatırlatılınca Erdoğan hiç üzerine almayıp parmağını Ruslara çevirdi: “Wagner gibi paralı askerlerin üç ay içerisinde oradan çekilmesinin ne denli doğru ve sağlıklı olup olmadığını bilemiyoruz.”
Anlaşma bütün milisler, yabancı savaşçılar ve Libya’da bulunan askeri eğitimcilerin çekilmesinden bahsediyor.
Tabii anlaşma detaylara girmediği için taraflara farklı yorumlama fırsatı da veriyor.
Türkiye’nin ‘eğitim desteği’ adı altında Libya’da bulundurduğu askeri uzmanların yanı sıra savaşın planlanması ve yürütülmesinde etkili olan asker ve istihbaratçıları sahada. Hafter tarafı anlaşmanın ilgili maddesinden sadece Suriyeli milislerin değil tüm Türk askeri unsurlarının çekilmesini anlıyor. Hatta anlaşma uyarınca Türkiye’nin fiilen kullandığı Vatiyye Hava Üssü, Mısrata Limanı ve Mitiga Havalimanı’ndan çekilmesi gerektiğini de savunuyorlar.
Ankara’nın yaklaşımı malum; “BM’nin tanıdığı meşru hükümetin daveti ile Libya’dayız” denilecektir. Trablus’ta Türkiye’ye yakın duran kanatlar da şimdiden “Çekilme koşulu meşru hükümetle anlaşmalar çerçevesinde Libya’da bulunan güçleri kapsamıyor” der gibiler.
Eski BM Özel Temsilcisi Ghassan Selame, BM Libya’ya Destek Görevi’nin süreci gözlemleyeceğini söylüyor. Ama ortada ateşkesi denetleyecek, milisler, savaşçılar ve yabancı eğitmenleri çıkartacak bir mekanizma yok. Bu da sürecin dallanıp budaklanacağı anlamına geliyor.
Bu minvalde özellikle Türkiye ve Rusya dikkatlerin odağında olacak iki ülke. Hafter’in ana finansörü Emirlikler açık oynamadığından radardan daha kolay kaçabiliyor.
Erdoğan’ın tepkisinden Türkiye’nin kolay kolay güç çekmeye yanaşmayacağı anlaşılıyor. Muhtemelen Ruslar Türklerin, Türkler Rusların hareketlerine bakarak tutum belirleyecek. Wagner grubuna bağlı güçler Cufra Hava Üssü ve Sirte yakınlarındaki Gardabiye Üssü’ne yerleşmiş durumda. Wagner’in farklı ülkelerden taşıdığı milisler de var. Ateşkes metninin bir BM Güvenlik Konseyi kararı ile desteklenmesi durumu değiştirebilir.
Asıl, anlaşmanın yerelde ne kadar sahiplenildiği önemli. Hafter’in komutasındaki Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü Ahmed el Mismari “Cenevre Anlaşması’na tamamen bağlıyız” derken UMH’ne bağlı Libya Ordusu Sözcüsü Muhammed Kanunu, Erdoğan’ın hissiyatına tercüman oldu: “Cellat ve kurbanın eşit tutulduğu hiçbir barış sürecinin başarısına güvenmiyoruz."
Aslında Trablus güçleri arasındaki bölünmüşlükler nedeniyle ateşkes ile ilgili yekpare bir destek ya da köstek görüntüsü çıkmıyor. 5+5 Askeri Komitesi içinde Trablus güçlerini temsil edenlerin UMH Başkanı Fayiz el Serrac’a yakın olduğu, hükümetteki Müslüman Kardeşler bağlantılı temsilcilerin ise bundan rahatsız olduğu aktarılıyor. Türkiye ile anlaşmalara ‘yetkisiz olduğu’ gerekçesiyle aylarca direnen, bu konuda Müslüman Kardeşler’in baskısı altında kalan ama Hafter’in Trablus kuşatması karşısında Türk desteğini garantilemek için mecburen rıza gösteren Serrac da nihayetinde mutsuzluğunu geçen ağustosta patlak veren olaylar sırasında açığa vurmuştu. Serrac, Ankara’yla yakın çalışan İçişleri Bakanı Fethi Başağa’yı açığa almış, sonra geri adım atmış ve bir süre sonra da görevi kurulacak yeni hükümete bırakmaya hazır olduğunu açıklamıştı. Bu bölünme Ankara’nın keyfini daha da kaçırmıştı.
Anlaşmanın maddeleri arasında “Ateşkes BM tarafından belirlenmiş terörist gruplar için geçerli olmayacak” hükmü de var.
Bu, Hafter tarafının parmak sallaya sallaya kullanacakları bir madde.
Yine anlaşmaya göre “Cephe hatlarındaki tüm askeri birlikler ve silahlı gruplar kamplarına dönecek.” Açıkça belirtilmemekle beraber genel algı bu maddedeki hedef bölgenin Cufra, Sirte ve Petrol Hilali olduğu yönünde. Yine anlaşmaya göre silahlı güçlerin çekildiği yerlerin güvenliğini temin için ortak askeri komite ve ortak operasyon odası kurulacak. Güvenlikteki ortaklığın güçlerin birleşmesine yönelik bir ilk adım olması öngörülüyor. Bu daha önceki toplantılarda da tartışılan bir mesele. Bu konuda çatışan taraflar ve destekçileri arasında çekinceler mevcut. Mısır ‘terörist’ olarak gördüğü Müslüman Kardeşler ve benzeri yapıların ulusal güce dönüşmesine sıcak bakmıyor. Türkiye de ‘darbeci ve gayrimeşru’ dediği Hafter güçlerinin ulusal orduya dönüşmesine karşı. Ankara bunun yerine Trablus’taki güçleri eğitip düzenli orduya dönüştürmeyi hedefliyor.
Fakat BM’nin himayesindeki süreç uçurumdan aşağıya atılmazsa sonunda ortak bir hükümet kurulacak. Sonra seçimlere gidilecek. Bu ortak yapıda Türkiye’nin çıkarlarını gözeten kesim minimize edilmiş olacak. O vakit ikili anlaşmaların yanı sıra ateşkeste bahsi geçmeyen Vatiyye ve Mısrata üslerinin Türkiye’ye tahsisi gibi planlar daha da zora girecek.
Hedefler ve sonuçlar dikkate alındığında hazirandaki tökezlemeden sonra Libya politikasının ikinci hezimeti bu ateşkesle gördüğü söylenebilir.
Erdoğan’ın hayallerine denk gelen bir gelişme olmasa da her halükarda bu ateşkes anlaşması kanlı çıkmazın sonunu getirmek için önemli bir hamle. Bakalım bozgunculuk kimin hesabına yazılacak?
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.07.2025
21.07.2025
13.07.2025
9.07.2025
23.06.2025
18.06.2025
29.05.2025
10.03.2025
6.03.2025
3.03.2025