Fehim TAŞTEKİN
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yeni seçildiği günlerdi. CNR’de fuar açılışındaydık. Erdoğan bir standın kenarında dönemin İstanbul Ticaret Odası Başkanı Atalay Şahinoğlu ile baş başa konuşuyordu. Yandan kulak misafiriydim. İkitelli Organize Sanayi Bölgesi’nin inşasında tıkanma vardı. Şahinoğlu yakınıyor, Erdoğan da mevcut mevzuatla meseleyi çözemeyeceklerini belirtip hukukun etrafından dolanmaktan bahsediyordu. Kılıf bulmak, kitabına uydurmak! İzledikleri siyasetin alamet-i farikası buydu. Hiç değişmedi. Sadece ölçek büyüdü, yerelden ülkeye yayıldı, nihayetinde mafyalaşarak ülke sınırlarından da taştı.
Suç örgütü lideri Sedat Peker’in işlerini toplumsallaştırıp parasını, ilişkilerini ve tehditlerini siyasetin hizmetine sunması da o kallavi kitaba sığıyordu. Ülkeyi kemiren, yutan! Silahlandırıp palazlandırdıkları cihatçıları ve terör örgütlerini ‘ehlileştirme’ ameliyesinin de kitapta yeri vardı.
Peker, SADAT eliyle Nusra Cephesi’ne giden silahlardan bahsetti ya, kitabın ona dair sayfasına bakmak farz oldu. Nusra, ABD tarafından Aralık 2012’de terör örgütleri listesine eklenince Erdoğan “Sırası mı şimdi” kabilinden tepki veriyordu. Bunlarla daha devrim yapılacak, Şam’a gidilecekti. Bunu asla içine sindiremediğini 24 Şubat 2016’da açığa vuruyordu: “El Nusra DAİŞ'e karşı savaşıyor ama ona da kötü diyorlar. Ona neden kötü diyorsunuz?"
Fakat BM’nin terör örgütleri listesine de girince Türkiye mecburen kendi listesine Nusra’yı ekledi. Ne var ki bu, ilişkinin seyrini değiştirmedi. 2015’te İdlib’i düşüren Fetih Ordusu’nun motor güçleri Nusra ve Ahrar’uş Şam idi; ana destekçisi de Türkiye. Sonra denklem değişti; 2014’ten itibaren ABD’nin Kürtlere desteği, 2015’te Rusya’nın savaşa dahli, Türkiye’nin Rus uçağını düşürmesi ve Ankara’da Rus büyükelçisinin öldürülmesinin yarattığı zorlayıcı iklim, Erdoğan’ı Astana’da Rus lider Vladimir Putin’e itti. Erdoğan Astana Platformu’ndaki bildiriler ve Soçi-Moskova mutabakatlarıyla terör örgütlerini elimine etme sözü verdi. Verdi de ne oldu? Bugün İdlib’de Nusra’nın devamı Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) koruyucu meleği Türkiye. El Kaide eskilerinin kurduğu Ahrar el Şam ve diğerleri kara listeye hiç girmedi. Batılı müttefikler İslamcı örgütlere bayılıyorlar. Özellikle İngilizler; taa güneşin üzerine batmadığı imparatorluk günlerinden beri... Bu örgütler Kürtlere karşı da özellikle 2012 sonlarından itibaren bugüne kadar kullanıldı.
Böylesi yapılarla ortaklıktan kaçınmayıp bunlara ‘ılımlı’ diye makyaj atmak kitaba uydurma alışkanlığının sınırların ötesinde tekrarıydı. 2012’de NTV ve CNN Türk’te bunlara işaret ettiğimizde iktidar zebanileri başımıza itibar suikastçısı kesilmişti.
***
Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) şemsiyesiyle terör estirenlerin büyük bölümü birkaç yıldır Suriye Milli Ordusu olarak Türkiye’nin güdümünde. Daha özerk pozisyonda kalan HTŞ ise sahanın en güçlü örgütü haline geldi.
Türkiye ile ilişkileri karşılıklı çıkarlar temelinde sürüyor. Cilvegözü’nün karşısındaki Bab el Heva kapısında HTŞ’nin sivil ayağı Kurtuluş Hükümeti ‘vergi’ kesiyor. HTŞ, WATAD petrol şirketiyle piyasayı kontrol ederken Peker’in işaret ettiği Saray bağlantılı kişilerle de Türkiye üzerinden petrol ticareti yapıyor. Türkiye, İdlib’in çeperlerinde askerî gözlem noktaları kurmak için harekete geçtiğinde HTŞ ile müzakereler yürüttü. HTŞ’nin Türk askerine izin vermesi cihatçı alemde çok tartışıldı; Colani’ye “küfür devleti” ve “tağuti rejim” dedikleri Türkiye ile işbirliğinden dolayı suçlamalar yöneltildi. Fetva savaşı kızıştı. Nihayetinde Türk askeri HTŞ’nin eskortluğunda İdlib’e girdi. Erdoğan, Soçi ve Moskova mutabakatlarıyla HTŞ dahil tüm terör örgütlerini yok etme sözü verdiği halde fiiliyat tersiydi. Geçen yıl M-5 güzergâhındaki tüm askerî noktaları boşaltmak zorunda kalan Türk ordusu İdlib’e öyle bir yığınak yaptı ki, Suriye ordusuna karşı oluşturduğu kalkan pozisyonuyla en fazla HTŞ’yi memnun etti. Bu sayede HTŞ, İdlib emirliğinde hüküm sürüyor.
***
Tabii bu işbirliğini meşrulaştırmak ve normalleştirebilmek için HTŞ’nin imajını değiştirmesi gerekiyor. Nihai hedef HTŞ’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması. Yine 'kitaba uydurma' meselesi.
Bir süredir AKP ile bağlantılı kuruluş ya da kişiler HTŞ’nin farklılaştığına dair ‘gözlemler’ paylaşıyor. Amerikan ve İngiliz kanadında da buna hararetle çanak tutanlar var.
Bu minvalde HTŞ lideri ilk kez bir Amerikalı gazeteciye röportaj verdi. Takım elbiseli Colani yeni imajıyla hayli dikkat çekti. Röportajı yapan Martin Smith, yayımlayan PBS’in Frontline programı. Başlığı da “The Jihadist.” Vakti zamanında Usame bin Ladin’in fotoğrafını çarşaf gibi gerip ona “savaşçı” diye taltif ettikleri gibi.

Frontline programında Colani.
Colani röportajda “Suriye devriminin gerçek imajını dünyaya doğru bir şekilde iletme misyonu” ile ilk kez Amerikan medyasına konuştuğunu söylüyor. Dünyanın bilmesini istediği gerçek olarak Suriye’de 1 milyonun üzerinde insanın öldürüldüğü, İdlib’in 5 milyon insana sığınak olduğu, Suriye’de 400-500 bin insanın hapiste tutulduğu, Esad rejiminin 100’ün üzerinde kimyasal saldırı düzenlediği yalanını sunuyor. Rakamlarla oynamak siyasal İslamcısından selefi cihatçısına hepsinin “Savaş hiledir” parolasıyla meşru gördüğü bir şey!
Colani’nin bütün derdi Amerikan siyasetinin rejimi devirme hedefine geri dönmesi ve HTŞ’nin terör örgütleri listesinden çıkarılması. Terör örgütleri listesine alınmasını “Haksız bir sınıflandırma. Bu, hiçbir gerçek veya güvenilirliği olmayan siyasî bir etiket. Çünkü 10 yıllık devrim yolculuğumuz boyunca Batı veya Avrupa toplumu için herhangi bir tehdit oluşturmadık; güvenlik tehdidi yok, ekonomik tehdit yok, hiçbiri. Bu yüzden bu tanımlama politiktir. Bu önlemleri alan ülkeleri bu devrime yönelik politikalarını gözden geçirmeye çağırıyoruz” diyor.
Colani kendi farklılığını ortaya koymak için öteden beri sivillerin öldürülmesine karşı çıktığını öne sürüp 2013 sonrası IŞİD’le savaşını hatırlatıyor. 2013’te IŞİD lideri Ebu Bekir el Bağdadi ile yaşadığı anlaşmazlığı da maniple ederek aktarıyor.
Colani hakkında şimdiye kadar yazılanlardan farklı bir şekilde ‘İnsancıl bir Kaideci’ portresi çiziyor. Verdiği bilgilere göre Colani, 2003’te ABD’nin Irak işgalinden 2-3 hafta önce Bağdat’a, oradan Ramadi’ye gitmiş. Bir ara Suriye’ye dönüp tekrar Musul’a geçmiş. Musul’da Amerikalıların eline düşmüş. Sırasıyla Ebu Gureyb, Bucca ve Cropper kamplarında hapsedilmiş. Sonunda Iraklıların denetimindeki Taci hapishanesine nakledilmiş. Cihatçı kuluçkası olarak bilinen bu yerlerde toplam 5 yıl kalmış. Amerikalılardan kötü muamele görmemiş. Irak’taki görevi için “Sıradan bir askerdim” diyor ve o dönemki liderleri Ebu Musab el Zerkavi ile hiç karşılaşmadığını söylüyor. Hapishanede Saddam döneminin polisi olup El Kaide’ye katılmış emirlerin örgüt üyelerini farklı bir ideolojiye çektiğini, baskı kurduklarını, hatta insanları öldürdüklerini, kendisinin ise eğitim çalışmalarına odaklandığını, cihadı Suriye’ye taşımanın yolunu analiz eden 50 sayfalık bir belge hazırladığını, bu sayede örgüt içinde daha fazla fark edildiğini anlatıyor. Hapisten çıkınca Suriye’de cihadı organize etmek için Irak İslam Devleti’nin üst düzey bir yetkilisi aracığıyla liderleri Ebu Bekir el Bağdadi’ye mektup yazıp izin istediğini söylüyor. Bağdadi ile tanışmaya gittiğinde, karşısında Irak’taki durumdan kopmuş, gelişmeleri analiz edecek yetenekte olmayan zayıf bir kişilikle karşılaştığını ve şaşırdığını söylüyor. Bağdadi’den Suriye’ye gitmesine onay çıktığını, 7 ay boyunca ayda 50-60 bin dolar para tahsis edildiğini, istediği 100 adam yerine sadece 6 kişinin yanına verildiğini belirtiyor. Neden bu yapıdan rahatsız olduğu halde Bağdadi adına Suriye’ye gittiği sorusu üzerine para, asker ve silah ihtiyacının yanı sıra örgüt üyeliğine dair kurallar yüzünden bu yolu seçtiğini savunuyor. Bir yıl içinde 6 kişilik kadroyla 5 bin savaşçıya ulaştığını aktarıyor.
Suriye’de cihatçıların sayısı büyüyünce Bağdadi’nin önce adamlarını gönderip savaşın seyrine müdahale ettiğini, ardından Nusra’nın IŞİD’e bağlı olduğunu açıkladığını, bunları kabul etmediği için sorunu El Kaide lideri Eymen el Zevahiri’ye taşıdığını belirtiyor. Halbuki Colani zaten Bağdadi’ye biatlıydı. Bağdadi, Irak İslam Devleti’nin adını Suriye’yi içine alacak şekilde Irak-Şam İslam Devleti (IŞİD) olarak değiştirip Nusra’yı feshetme kararı aldığı için yollar ayrılmıştı. Colani bu kez de El Kaide lideri Zevahiri’ye biat etmişti.
Bağdadi ile ayrışma sırasında kendisiyle beraber gelen altı kişiden üçünün IŞİD’e döndüğünü, diğerlerinin Nusra’da kaldığını, savaş sırasında da biri hariç hepsinin öldüğünü belirtiyor.
Suriye sahnesinden önce Irak İslam Devleti’nin şiddeti arşa çıkmışken Colani örgüt içinde kendisiyle birlikte sivillerin öldürülmesine karşı çıkanlar olduğunu öne sürüyor. Suriye’de sayısız katliam ve suça imza atan bir örgütün lideri “Masum insanların öldürülmesine karşıyız” sözünü defalarca tekrarlıyor. Buna karşı Martin Smith suç sicilini hatırlatmıyor. İntihar bombacıları için de “Bazı cephelerde şehitleri kullandık. O bir silah… Uçağımız olsaydı onları kullanırdık… Tek bir sivile zarar vermedik” diyor. Hapishanelerinde kesinlikle işkence olmadığını, kimseyi gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklamadıklarını savunuyor. (BM raporunda HTŞ’nin muhalif eylemci, gazeteci ve medya çalışanlarını tutuklamasına dair 73 vakıa sıralıyor.) Colani sistem olarak şeriat devleti hedeflediklerini de yineliyor.
Yine de Smith kendisinden bir taahhüt almaya çalışıyor: “Eski bir El Kaide lideri olarak ifade ettiğiniz dış cihadı desteklemeyeceğinizi, ABD'ye yönelik herhangi bir saldırıyı desteklemeyeceğinizi şimdi burada çok net bir şekilde söyleyecek misiniz?”
Yanıt şöyle: “Yineliyorum; El Kaide ile birlikte olduğumuz dönem geçmiş bir dönemdir, bitmiştir, hatta El Kaide ile birlikteyken dış saldırılara, Suriye’den Avrupalı ve Amerikalılara karşı dış operasyonlara karşıydık.”
HTŞ’nin terör örgütü listesinden çıkarılmasını istiyor ama geçmişindeki El Kaide ve IŞİD sayfalarından dolayı pişman olmadığını, bunların özel koşullarda yapılmış seçimler olduğunu savunuyor. Amerikalılardan Rusya’yı Suriye’den çıkartacak ve rejimin sonun getirecek imkânlara sahip olduğunu ve bunları kullanması gerektiğini söylüyor. Sonuç olarak kendi başına 10 milyon dolar ödül koymuş olan Amerikalılara şu mesajın iletilmesini istiyor:
“Burada sizin için herhangi bir tehdit oluşturmuyoruz, bu yüzden insanları terörist olarak sınıflandırmanıza gerek yok.”
Bu arada gerçek adının Ahmed el Şaraa olduğunu teyit ediyor. Ailesiyle ilgili bilgiler de veriyor. Farklı dünya görüşlerine sahip olmalarına rağmen kendisini etkileyen babasından bahsediyor. Babası, Suriye’nin 1976’da işgal ettiği Golan Tepeleri’nde doğmuş. Nasırcı ve Arap milliyetçisi bir çizgiyle Baas’a karşı çıktığı için 19 yaşında hapse atılmış. Hapisten kaçarak gittiği Ürdün’de de hapsedilmiş. Sonra Irak’a gitmesine izin verilmiş. Suriye’ye döndüğünde yine hapsedilmiş. Çıkınca eğitimimi tamamlamak için tekrar Bağdat’a dönmüş. Suriye’ye döndüğünde üçüncü kez hapsedilmiş. Muhaberatla anlaştıktan sonra bırakılmış, milletvekilliği için yarışmış ve sonra Suudi Arabistan’a giderek, petrol alanında uzmanlaşmış. Colani ise sanıldığı gibi Suriye’de değil 1982’de Riyad’da doğmuş, 1989’dan itibaren Şam’ın Mezze semtinde yaşamış. 18-19 yaşındayken Filistin’deki intifadadan etkilenerek İslamî konulara yönelmiş.
***
Colani’nin portresini detaylandırıp Nusra’nın suçlarını sıralayarak yazıyı daha fazla uzatmak niyetinde değilim. Sadece demek istiyorum ki; çirkin bir ‘cilalama’ operasyonu ile karşı karşıyayız.
2016’da El Kaide ile bağını koparıp adını Şam’ın Fethi Cephesi, bir yıl sonra da Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) olarak değiştirmesi, örgütü Suriye’ye odaklı bir cihat hareketi olarak konuşlandırması selefî cihadî çizgisini terk ettiği anlamına gelmiyor. ABD’nin eğitip donattıkları dahil ÖSO gruplarını İdlib’den süpürmekten de çekinmemiş bir örgüt. Şimdi Türkiye’den gördüğü fiilî garantörlüğün sürmesi için HTŞ’den kopan keskin radikalleri dizginlemeye de çalışıyor. Colani, El Kaide çizgisindeki Hurras’ed Din’e bağlı örgütleri tasfiye etme nedenlerini sıralarken Türk askerlerine yönelik saldırıları da hatırlatıyor.
Bu değişim görüntüsünün göz ardı edildiği söylenemez. Mesela ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, HTŞ’yi “Amerikan stratejisi için bir değer-kazanç” olarak niteliyor. "Onlar, İdlib'deki çeşitli seçenekler arasında en az kötü seçenek ve İdlib, şu anda Ortadoğu'nun en önemli yerlerinden biri" diyor. Rusya, İran ve Suriye ile hesabı olanların HTŞ’yi ‘kıymetli’ bulmaları ortak kitaba uygun. Söz gelimi Rus haber ajansı TASS’ın iddiasına göre İngiliz dış istihbarat servisi MI6 adına diplomat Jonathan Powell, Colani ile Bab el Heva Sınır Kapısı’na yakın bir yerde görüştü. İngiliz Dışişleri konuyla ilgili soruya, “Yorum yapmayacağız” yanıtını vermiş. Jonathan Powell eski Libya Özel Elçisi ve bu işlerle meşgul. Bu teması resmî bir sıfatla kurmuş olmaması fazla bir şeyi değiştirmez. TASS, HTŞ ile temasa geçen başka Batılı istihbarat servisleri olduğunu da öne sürüyor. HTŞ’nin medya sorumlusu Takiyuddin el Ömer ise görüşme haberlerini yalanlıyor.
İngilizler Rusya’yı Karadeniz’den Suriye’ye her yerde sıkıştıracak fırsatlar için can atıyor. Colani onlara Sovyetler için Afganistan bataklığını Suriye’de tekrarlama konusunda ilham veriyor. Erdoğan da Joe Biden’le el sıkışabilmek için Rusya’ya karşı köpürtülen dalgalarda sörf yapıyor. Karadeniz’de Ukrayna ve Polonya üzerinden şekillenen ortak cephe görüntüsüne İdlib de eklense kötü mü olur demeleri ezberimizi bozmaz. O vakit HTŞ’nin ‘terör örgütü’ listesinde kalması ufak bir detaya indirgenir.
Erdoğan Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) Eş Başkanlığı günlerinden beri müttefiklerinden çok şey öğrendi; fakat sorun şu ki İngilizler ve Amerikalılar şeytanî tezgâhları kendi sınırlarından uzak coğrafyalarda kuruyor, kapının dibinde değil.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları























































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
26.11.2025
11.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
5.10.2025