Fikret Bila
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gazetecilerin İstanbul ve Ankara belediyelerine kayyım atanıp atanmayacağına ilişkin sorusuna, "Pazar günü açıklayacağım" yanıtını vermişti.
Pazar günü geldi ve Soylu, İstanbul ve Ankara belediyelerine kayyım atanmasının söz konusu olmadığını açıkladı. Bir belediyeye kayyım atanması için o belediyenin terör örgütüyle ilgili veya ilişkili olması gerektiğini söyledi. Böylece hem iktidarın "demokrasiye saygılı" olduğu mesajı verdi hem de Diyarbakır, Mardin ve Van belediyelerine kayyım atarken 'ne kadar haklı' olduğunu kendisi açısından bir kez daha açıklamış oldu. Ankara ve İstanbul'a kayyım atanmamış olması, Diyarbakır, Mardin ve Van'a kayyım atanmasının haklı olduğunu kanıtlamaz.
Şunu söylemek gerekir ki; bir sorunun yanıtını iki gün sonraya erteleyip, bu süre içinde, "en büyük iki şehrin belediyelerine kayyım atarlar mı atamazlar mı, böyle bir çılgınlık yaparlar mı yapmazlar mı" tartışması içinde bazı kesimlerin "atarlar, bunlar herşeyi yaparlar", bazı kesimlerin de "yok artık o kadarını yapmazlar herhalde" yorumlarını dinlemek ve sonra da "yok yok kayyım atamayacağız" demek, demokrasiyi, hukuku ve seçmeni ciddiye almamak demektir. Sanki bir lütufmuş gibi "kayyım atamayacağız" denilmesi ve bunun rahatlama yaratması çok ciddi bir demokrasi sorununa işarettir.
Bu tutumun yanlışlığı bir tarafa, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerine kayyım atanması olasılığının bulunduğu havasını yaratmak da abesle iştigaldir. Maalesef bu hava, seçim öncesinde de sonrasında da iktidar tarafından yaratılmış, baskı ve tehdit aracı olarak kullanılmıştır. Bu demokrasilerde onaylanacak, kabul görecek bir siyasi davranış biçimi değildir.
Konunun gündemde olması bile Türkiye'de iktidarın demokrasiyi ne kadar sorunlu bir şekilde yorumladığı ve uyguladığını gösterir.
Bu soru ve iki gün sonra gelen yanıt normal bir demokratik ortamın bulunmadığına işarettir.
Kaftancıoğlu kararı
Demokrasilerde hukuk ifade özgürlüğünü korur. Bunun nedeni ifade özgürlüğü ile demokrasi arasındaki doğrusal bağdır.
Ceza hukuku ülkelerin rejimlerini yansıtır. Demokratik ülkelerde ceza hukuku da insan hak ve özgürlüklerini esas alır ve bireyi devlete karşı korur. Bu hak ve özgürlükleri değil, aksine devlet dahil hak ve özgürlükleri sınırlayanları cezalandırır. Ceza hukuku bir ülkedeki rejimin yansımasıdır.
Bu açıdan bakıldığında CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen 9 yıl 8 aylık ceza, neresinden bakılırsa bakılsın hukuki açısından savunulamaz. Kaftancıoğlu, 2013 yılında Gezi olayları sırasında ve 2015, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında attığı tweet mesajları nedeniyle hapis cezasıyla cezalandırıldı. Gerekçe olarak bu tweet mesajlarıyla Cumhurbaşkanı'na hakaret ettiğine, terör örgütü propagandası yaptığına hükmedildi. Duruşmada Nazım'dan şiir okuması da indirimden ve ertelemeden yararlanmaması için gerekçe olarak değerlendirildi.
Öz itibariyle, hakaret ettiği ve propaganda yaptığı gerekçesiyle 6 ve 4 yıl önce attığı tweet mesajları nedeniyle 9 yıl 8 ay hapis cezası verilmesi hukuki değil, siyasi bir karardır.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yumruk atanların serbest bırakıldığı bir ortamda tweet mesajı nedeniyle neredeyse 10 yıl hapis cezası verilmesi en azından orantısız, taraflı ve siyasi bir karar olduğu açıktır.
Keza Kaftancıoğlu kararı, cezaların kişiye göre farklı uygulanmaması gerektiği kuralına da aykırı bir durum oluşturdu. Kararın, bireylerin yasa önünde eşitliği ilkesine aykırı bir karar olarak anayasaya aykırılık oluştuğu eleştirileri de yapıldı. Bir hukuk kuralı kişinin özelliğiyle bağlantı kurularak uygulanamaz.
Kararın, Kaftancıoğlu'nun CHP İstanbul İl Başkanı olması ve İstanbul seçimlerinde gösterdiği başarı nedeniyle verildiği görüşü, yaygın kabul gören bir görüştür.
Yargı iyi sınav vermiyor
Yargı erkinin sadece anayasa ve yasalardan değil de başkaca güç odaklarından yapılan yönlendirmeyle karar vermesinin ne kadar ağır sonuçlar doğurduğunu 15 Temmuz darbe girişimi sırasında gördük.
Yargının FETÖ mensupları tarafından ele geçirilmesinin, 12 Eylül 2010 referandumuyla yüksek yargıyı etkisi altına almasının, demokratik, laik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti'ni yıkmak açısından "bir taşla iki kuş vurmak" etkisi yarattığını da yaşayarak öğrendik. Yargı yetkisinin kullanılarak Türk Silahlı Kuvvetleri'nde nasıl tasfiye yapıldığını ve yerlerine atanan FETÖ'cülerin nasıl kanlı bir darbeye giriştiklerini de ağır bir bedel karşılığında öğrenmiş olduk.
Bu nedenle yargının hukuk dışında hiçbir güç kaynağına göre hareket etmemesi, siyasallaşmaması gerekir.
Yargıyı FETÖ'den temizlerken, iktidara göre karar alan bir yargı kuşkusu, kaygısı, korkusu yaratacak uygulamalara imza atılması, demokrasi ve hukukun üstünlüğü açısından çok zarar verici bir etki yaratır.
Yargı erki tarafsız ve bağımsız bir nitelik kazanmadıkça, hukuki normlar kağıt üstünde kalmaya mahkumdur.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.07.2021
14.07.2021
5.07.2021
21.06.2021
9.06.2021
24.05.2021
3.05.2021
30.04.2021
14.04.2021
5.04.2021