Gürbüz ÖZALTINLI
“Türkiye’de hanımların giyim kuşamlarına, başörtülerine özel yaşamlarında hiç kimse karışmıyor. Ancak burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına, geleneklerine uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz.”
Hatırlayacaksınız. Bu sözler bu günlerde halk kahramanı olarak güvercinler uçurularak heykeli açılan rahmetli Bülent Ecevit’e ait. Halkın oylarıyla seçilen Merve Kavakçı, bir halk kahramanının 44 saniye süren bu konuşmasına eşlik eden öfkeli bağrışlarla kovulmuştu başörtüsüyle girdiği halkın Meclis’inden. Yoksa “devletin en yüce kurumundan” mı demeliyim?
Gerçekten de, 70’lerde adını dağlara taşlara yazdıran popülist bir liderin, devletin otoriter sopasına dönüşünü ilan eden bu konuşma ibretliktir. Sadece, “ötekini” varlığına bir tehdit olarak algılayan derin öfkesi, tahammülsüzlüğüyle değil. Daha önemlisi, “devlet” ve “hak arama” kavramlarına yüklediği anlamlarla ibretliktir.
Türkiye’de devlete yüklenen mistik anlamın bir “halk kahramanı” ağzından toplumun suratına çarpılışıdır. Bu ülkede “devlet” asla varlığını toplumun rızasından alan bir yapı olarak kurgulanmadı. O, sivil olanın ulaşamadığı, biçim vermeye yeltenemeyeceği, ancak itaatle yükümlü olduğu doğa (toplum) üstü bir kimlik oldu. Devletin meşruiyetini sivil olandan aldığı değil, sivil olanın meşruiyetini devletin belirlediği bir dizilişe inandırıldık hepimiz. Felsefe böyle kuruldu. Toplumsal taleplerin ifade edildiği, yarıştığı, çatıştığı siyasal alanın içinde değil, üstünde durdu devlet. Otoritesini başka hiçbir kaynağa ihtiyaç duymadan kendi içinden üretebilen mistik bir varlık, bir tanrı gibi.
Onun için her zaman “devlet adam”lığı, siyaseti aşan bir kutsallığı, tapınası bir erdemi temsil etti sözlüğümüzde.
Sivil hak arayışları, devletin kuralları ve gelenekleriyle çatıştığında tek meşru cevap olabilirdi: Had bildirmek.
İşte “halk kahramanı”nın şimdi onun adına da içimizi sızlatan 44 saniyelik konuşması, belki fakında bile olmadığı bu felsefeyle yüklüydü. Yadırganmadı. Alkış aldı. İçinde hepimizin ruhundan bir parça taşıyordu; belki Kavakçı’dan bile. Bir isyana tam adını koyamamanın, hâkim zihniyeti hakkıyla aşamamanın ezikliğini hepimiz tanırız.
Bu kavramlaştırmanın sivil itaatsizliği bir hak arama yolu olarak tanıması, muhatap alması elbette düşünülemezdi. “Meydan okuma”... Tam Ecevit’in belagat ustalığını taçlandıran bir tanımlama. Ne güzel bulmuş! “Devletin en yüce kurumu ona meydan okunan yer olamaz.” Koca bir tarihsel felsefe bu kadar iyi süzülebilir mi?
Halkın oylarıyla gelebilirsin. Fakat burada devletin borusu öter. Devletin otoritesi sivilin itaatsizliğine haddini bildirmeye muktedirdir. Söylenen budur.
Siyasette, bir hakkın yanında ya da karşısında olabilirsiniz. Bir siyasal yöntemi kabul ya da reddedebilirsiniz. Bu elbette önemlidir. Siyasal alan; zaten hakların, yöntemlerin ayrıştığı, rekabet ettiği ya da uzlaştığı bir toplumsal varoluş hâli değil midir? Fakat daha önemlisi bu alanda yer alan aktörlerin tutumlarını nasıl gerekçelendirdikleridir. Kararlarını meşrulaştırırken dayandıkları felsefedir. Gerekçeler, meşruiyet söylemleri; bize kararların, eylemlerin kendisinden çok daha fazla şey anlatır.
Şiddet eylemlerine karşı olabilirsiniz. Olmalısınız da zaten. Açlık grevlerini de reddedebilirsiniz. Reddetmelisiniz de zaten. Sizinle ayrı düştüğümüz konular da olabilir. Mesela; anadilde eğitim hakkını tanımayabilirsiniz. Bu sizin siyasal önceliğinizle de ilgili olabilir adalet duygunuzla da. İdamı özlüyor da olabilirsiniz. Bu da sizin çoğunluğu önemsemenizden ya da çağdaş ceza hukukunun hümanist ilkelerine“kısas”çı, “öç”cü anlayışı üstün tutmanızdan, ya da her ikisinden, hatta bilemeyeceğim başkaca nedenlerden olabilir. Bütün bunlar siyasal tutumlardır ve ayrı bir tartışmanın konusudur.
Buradaki tartışma bu siyasal tutumların ardında yatan meşruiyet anlayışıdır. Sizin otoriter mi, demokrat mı olduğunuzu asıl bize anlatacak olan malzeme oradadır. Sizi, sizin gibi olmayanlardan hakkıyla ayırabilmemiz ancak böyle mümkün olabilir.
Daha da ileri gideyim; sizin de kendinizi anlayabilmeniz, latan özelliklerinizi keşfedebilmeniz, derinlerinizi, kuytularınızı gözden geçirebilmeniz, ancak kararlarınızın arkasındaki gerekçelerle yüzleşebilmenizden geçer. Yalnız tanrıların gerekçeye ihtiyacı yoktur.
Meselemi yeterince anlatabildiysem son sözümü de söyleyeyim.
Sözüm Merve Kavakçı’nın 2 Mayıs 1999’da Meclis’ten kovulurken içi sızlayan herkesedir. Bir “halk kahramanının” ağzından dökülen cümlelerle canı yanan herkese...
“Devlet şantaja boyun eğmez” size bir şey hatırlatıyor mu?
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023