Gürbüz ÖZALTINLI
Size de ilginç gelmiyor mu? ODTÜ olayı, üzerinden on gün geçmesine rağmen gündemin tepesinde duruyor. Neden acaba? Bir komployla mı karşı karşıyayız? Ne oldu da gündemi parmağında oynatan Başbakan ODTÜ’ye sıkıştı kaldı? Bu arada “koskoca Göktürk” de güme gitti göz göre göre! Bu sizce de sürpriz değil mi?
Başbakan’ı en son, olayların bu onuncu gününde Ankara Sanayi Odası’nda konuşurken dinledim. Şikâyetçiydi ODTÜ’nün konuşulmasından. Bildiğimiz öfkesiyle kürsüdeydi. Medya, CHP, üniversite hocaları ve “derin muhalefet”e işaret ediyordu. 60’ları, 70’leri hatırlatıyor, aldatılmış gençlikten, CHP’nin kışkırtıcılığından, karanlık stratejilerden söz ediyordu.
Söylemek istediği şuydu: İktidarını yitirmiş derin güçler devrede. Gençliğe yeniden rol biçiyorlar.“Kaybedilmiş cennetlerini” geri getirmek için kaosa oynuyorlar. İzin vermeyiz.
Biz onların cennetinin bizim cehennemimiz olduğunu biliyoruz. Saf değiliz. Biz de 70’lerin içinden geliyoruz. Biz de devletin kuytularının provokasyon enstrümanlarının farkındayız. O “devrimci”romantizmin, otoriter “sol”culuğun arkasında kimlerin el ovuşturduğunu görmüyor değiliz. Aynen, 29 Ekim’de eski Meclis’teki buluşmayı örgütleyenlerin sicilini; neyin peşinde olduklarını bildiğimiz gibi. Aynen, Cumhuriyet mitinglerine elde bayrak koşanların arkalarındaki gücü tanıdığımız gibi. Evet, saf değiliz. Görünenin arkasına bakmayı kendi çapımızda biliriz.
Fakat Başbakan’ın da bilmesi gereken şeyler olabilir. ODTÜ olayları bir tezgâhın başarısı olarak yerleşmedi gündemin tepesine. “Malum medya” on yıldır uğraşıyor sizinle. CHP, AKP’yi devirmek için denemedik yol bırakmadı. Daha büyük gösterilerden, protestolardan geçtik geldik bu günlere. Neresinden baksanız ODTÜ onlara göre “küçük çaplı” bir olaydır. Ama bakın bütün ülke on gündür onu konuşuyor işte. Bence ODTÜ olayından öğrenilecek başka şeyler var.
Erdoğan’ın değişen çizgisinin yarattığı hasarın ilk görünen işaretlerinden birisidir ODTÜ olaylarının bulduğu yankı. ODTÜ, oradaki protestocuların ideolojisinin hiç de temsil etmediği bir demokratik vicdanı açığa çıkartmıştır kanımca. Hükümet de hak etmediği kadar otoriter bir resmin içine yerleşmiştir.
Bakın ne demek istiyorum; örnekler vereyim. Bu ülkede 1 Mayıs bayram ilan edildi ve bir tabu olan Taksim alanı kutlamalara açıldı. Büyük bir kalabalık keskin bir muhalefet ruhuyla 1 Mayıs’ta Taksim’de buluştu. Hiçbir şey olmadı. Beyoğlu, neredeyse her hafta, her konuda muhalif grupların barışçı gösterilerine sahne oluyor. Biz toplumun nefes aldığını, yaşadığını görüyoruz. Tabuların yıkıldığı, her şeyin tartışıldığı canlı bir toplumuz.
Bu, ülkenin bir yüzü. Öteki yüzünde acayip bir sertlik, tırmandırılan bir gerilim var. Roboski’nin karartılmasını, ölenleri suçlamaya kadar uzanan üste çıkma çabalarını kastediyorum. Açlık grevlerindeki aşağılayıcı, gözden çıkartıcı, meydan okuyucu dili kastediyorum. Son derece sıradan bir eleştiri üzerine Cüneyt Özdemir için çıkartılan “kov onu” çağrılarını kastediyorum. Polisi 29 Ekim’de muhaliflerin üstüne salmayı kastediyorum. Başkanlık sistemi zorlamalarını kastediyorum.
ODTÜ yankılarını bu birikimin penceresinden okumak gerekir kanımca. Aynı öfke, bu kez öğrencilere yöneltilmiştir. O da yetmemiş, akademisyenler aşağılanmıştır.
Gerçekten hükümet üniversitelerde derin tezgâhtan mı korkuyor? Yoksa bu gündemden, toplumun korkularını kaşımak, muhalefeti kriminalize etmek için yararlanmaya mı çalışıyor? Eğer böyle bir tezgâha inanıyorsa, bunu ODTÜ’de gördüğümüz şiddet ve aşağılama politikasıyla bozacağını mı hesaplıyor? Bilmiyoruz.
Fakat kanımca, hükümetin, Erdoğan’ın taşıyıcılığını üstlendiği sertlik politikasını gözden geçirmesinde hepimiz için sonsuz yarar var. Bu sertlik politikası olmasaydı ne protestocuların, ne medyanın, ne de CHP’nin ODTÜ olaylarını on gün gündemde tutmaya gücü yeterdi. Polisin aşırı şiddeti olmasaydı, büyük ihtimalle zaten böyle bir gündem de oluşmazdı. Aynı üniversitede biz o protestocuların polis barikatlarının karşısında birdirbir oynadığını da gördük.
Ayrıca şunu da bilelim. Bu toplum asla 60’ların 70’lerin toplumu değil. Son on yılın aydınlatıcılığını, toplumun sağduyusuna eklediklerini hiçbirimizin küçümsemeye hakkı yok. AKP’yi ayakta tutan, darbeleri olanaksız kılan, biraz da bu ülkenin provokasyonlara doymuş olmasıdır. Bir yandan halkın bilincine övgüler dizmek, diğer yandan beş yüz öğrenciyi protestoda görünce polis ordusunu üstüne göndermek olacak iş değil.
ODTÜ tartışmasının büyümesi bence “derin tezgâhı” göstermiyor.
Daha çok, AKP’nin sertleşen çizgisinin yarattığı tahribatı açığa çıkartıyor.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.04.2024
14.04.2024
8.04.2024
5.04.2024
25.11.2023
16.11.2023
12.11.2023
9.05.2023
7.05.2023
2.05.2023