Kemal BURKAY
Görünen o ki, bir dönem Doğu Avrupa ülkelerinde değişime yol açan domino etkisi, şimdi İslam ülkelerinde yaşanıyor. Bu ülkelerde iktidar düne kadar, bir bölümüyle emir, şeyh gibi monarkların elinde, bir bölümüyle ise onları bir askeri darbeyle devirmiş ve yeni rejimin adını Cumhuriyet koymuş, gerçekte ise monarklardan farkları olmayan, iktidarı babadan oğula aktaran dikatörlerin elinde idi. Şimdi bu iktidarlar, ansızın kopan bir fırtınaya tutulmuş gibi peş peşe yıkılıp gitmekteler. Bunu sağlayan ise askeri darbeler, ya da uzun yıllar süren, örgütlü devrimci direnişler değil, spontane halk hareketleri. Peki şimdi bölgeyi sarsan bu halk hareketleri beklenmez türden mi idi? Başka bir deyişle, bu bir sürpriz mi?
İktidara kazık çakma, ya da hanedan benzeri, babadan oğula yönetim devri kapanacak. Siyasal ve sosyal hakların sınırları genişleyecek. Bugünden yarına değil ama uzak da değil. İslam ülkeleri demokrasi tecrübesinde hızlı yol alacaklar.
İslam dünyası değişiyor
Aslında bu bir sürpriz değil ve olan biten de şaşırtıcı değil. Arap ya da İslam ülkeleri sosyal değişimin dışında değiller. Kendi payımıza biz, böyle bir değişim ihtimaline yıllar önce işaret etmiştik. Örneğin Kürdistan Sosyalist Partisi’nin 2002 yılı Aralık ayında toplanan 4. Yurtdışı Konferansı’nın sonuç bildirisinde, Türkiye’nin AB üyeliği konusu değerlendirilirken “İslam’la demokrasi bağdaşabilir” başlığı altında şöylesine ilginç bir değerlendirme yapılmıştı: “PSK 4. Yurtdışı Konferansı, Türkiye-AB ilişkilerini değerlendirdi. Konferansımız, Kopenhag Siyasi Kriterleri’ni tam olarak yerine getirme, demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi adımlar atma koşuluyla Türkiye’nin AB’ye katılmasından yanadır. Biz, Avrupa’da kimi çevrelerin AB’yi bir Hıristiyan kulübü olarak görme ve bu nedenle Türkiye’nin AB’de yer alamıyacağına ilişkin görüşlerine katılmıyoruz. Bizce önemli olan din farkı ya da coğrafi konum değil, Avrupa’nın demokratik değerleri, çoğulcu siyasal yaşamı ve çeşitli halkların bir arada yaşamasına olanak veren hoşgörüdür. İslam’la demokrasinin bağdaşabileceği kanısındayız. Hıristiyan dünyasının da uzunca bir dönem demokrasiden, düşünce ve bilim özgürlüğünden yoksun yaşadığını, engizisyonu ve kadının cadılıkla suçlanıp yakıldığı karanlık dönemleri unutmamalıyız. Hıristiyan dünyası köklü bir reform ve rönesansla değişime uğradı, etnik renklere bürünen nice kanlı boğazlaşmayı aşarak bugünlere geldi. İslam dünyası da değişebilir, yenilenebilir ve demokrasi bu ülkelerde de bir hayat tarzına dönüşebilir. İslam ülkelerinin de önümüzdeki on yıllarda böylesi köklü dönüşümler yaşamaları, diktatörlüklerden ve insan düşüncesini zincire vuran dogmalardan kurtularak çağdaş uygarlık kervanına katılmaları şaşırtıcı olmayacaktır. Bizce İslam dünyası böyle bir değişimin eşiğindedir. Türkiye bu alanda bir ilk olabilir. Ancak bu, dinsel alanda, demokrasiyle uzlaşmaya yol açacak bir reformun ve yenilenmenin yanı sıra, demokrasiyle bağdaşmayan, yıllardır her türlü demokratik adımın önüne bir engel olarak dikilen Kemalist dogmaların ve onun çoğulculuğu reddeden, toplumu tek kalıba dökmeye çalışan uzlaşmaz, zora dayalı anlayış ve uygulamalarının da terkini gerektirir. Biz, Türkiye’nin bu değişimi yaşayarak, demokratikleşerek, aynı zamanda -demokratikleşmenin ve iç barışın da bir koşulu olarak- Kürt sorununun çözümü yönünde ciddi adımlar atarak AB’de yer almasından yanayız.”
Parti konferansımızın 8 yıl önce yaptığı, “İslam dünyasının bir değişimin eşiğinde” olduğuna ilişkin tahmin bugün gerçekleşmekte. Ansızın kopan ve domino etkisiyle tüm bu ülkeleri sarsan fırtına, bir bakıma toplumun değişim yönünde olgunlaştığını gösteriyor. Ağaçlarda meyveler olgunlaştığı zaman nasıl küçük bir sarsıntı onların toplu halde yere dökülmesine yol açarsa, Tunus’taki bir kıvılcım da bu ülkeyi ve Arap dünyasını boydan boya öylesine harekete geçirdi. Birçok etken Arap İslam dünyasında böylesine bir değişim için koşulları olgunlaştırdı. Bunlardan biri globlizmin etkileriydi. Bilginin hızla bir ülkeden diğerine aktığı çağda insanların bilinci diğer ülkelerde olan bitenden, ordaki yaşam tarzından etkilenmekte. Düne kadar dünyaya kapalı olan toplumların bir bakıma gözleri açılıyor. Kendi ülkelerindeki yönetimlerin yolsuzlukları konusunda bilinçleniyor, bu pervasızca sömürü ve hak edilmemiş servetler ile kendi yoksullukları arasında bağlantı kuruyor, tepki gösteriyorlar. İnsan hak ve özgürlüklerini, demokrasiyi kendileri, kendi ülkeleri için de istiyorlar. Kitle olarak güçlerinin farkına varıyor, korku çemberini aşıyorlar.
Babadan oğula demokrasi
Söz konusu çalkantı devam ediyor. Görünen o ki, bu çalkantı daha birçok ülkede varolan yönetimlerin yıkımına yol açacak. Şu anda henüz güçlü biçimde etkilenmemiş olan Suudi Arabistan ve benzeri yönetimlere, hatta İran gibilerine de sıra gelecek. Nereye varacağı, bu ülkelerde süreç içinde ne gibi değişikliklere yol açacağı ise şimdiden kestirilemez. Bu ülkeler en azından çok partili siyasal yaşamla, genel seçimlerle tanışacaklar. Yönetim belli bir ölçüde şeffaflaşacak. Ülkeyi yönetenler kitleleri kul yerine koyan keyfi ve baskıya dayanan bir yönetimin, pervasızca çalıp çırpmanın kolay olmadığını anlayacaklar, diğer bir deyişle kitleleri hesaba katacaklar. İktidara kazık çakma, ya da hanedan benzeri, babadan oğula yönetim devri dönemi kapanacak. Siyasal ve sosyal hakların sınırları genişleyecek. Batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, çağdaş standartlarda bir demokrasiye ulaşmak elbet bir günde, bir yılda olacak şey değil. Ama düşe kalka ilerleyecekler ve belki de bu ilerleme, günümüz koşullarında, Türkiye’nin şu kaplumbağa misali yürüyüşünden daha hızlı olacak. Söz konusu konferansımızın sonuç bildirisinde, Türkiye’nin AB üyeliğine hazır hale gelmesi için gerekli bulduğumuz değişikliklere gelince (İslamın demokrasi ile bağdaşmasını sağlayacak reformlar, değişimin önünde ciddi bir engel olan Kemalist dogmaların terki ve Kürt sorununa adil bir çözüm), bu konularda şimdi durum nedir?
AK Parti yönetimindeki son sekiz yıl içinde bu bakımdan olup bitenler de ilginçtir. İslami gelenekten gelen AK Parti, ‘endişeli modernler’in endişe ve korkularının aksine şeriatı getirmedi ve ‘demokrasinin’ defterini dürmedi. Zaten ortada bir demokrasi de yoktu. Ama gönlümüze göre bir demokratikleşme programı olmasa ve el yordamıyla yol alsa da, “mutedil İslam’ın bir versiyonu olarak AK Parti, çoğulcu demokratik yapıya bir ölçüde uyum sağladı sayılır. Askeri vesayete karşı çıkarak, onu gerileterek, derin devletin ve onun Ergenekon yapılanmasının üstüne giderek, olumlu işler yaptı. (Ergenekoncu ve ulusalcı kesimlerin, AK Parti’nin kendi derin devletini oluşturduğu, korku imparatorluğu kurduğu tarzındaki çığırtkanlığını ise ciddiye almıyorum. Bu, imtiyazlarını kaybedenlerin, değişim karşıtlarının şamatasıdır.) Bu süreçte mevzi kaybeden Kemalist kesim oldu. Kemalist dogmaların toplumsal gelişme önünde bir ayakbağı olduğu günden güne toplum tarafından daha iyi anlaşılıyor ve bu iyi bir gelişim. Toplum, uzun olmayan bir erimde bunu aşacak gibi görünüyor. Kürt sorununda ise kimi olumlu adım ve çıkışlara rağmen, ne yazık ki, henüz önemli bir ilerleme sağlanmış değil. Bazılarının, “Kürtlerin taleplerinin yüzde 90’ı karşılandı” türünden yorumlarının gerçekle bir ilgisi yoktur. Türkiye’nin önünde, Kürt sorununun çözümü ve demokrasi yönünde yapılacak çok iş var.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları








































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020