Kemal BURKAY
Başbakan, Taksim platformu adına bir heyetle ve bir grup sanatçıyla görüştü. Konunun şu anda mahkemelik olduğunu, karar olumlu çıkarsa (Gezi Parkı’nın korunması yönünde) uyacaklarını, olumsuz çıkarsa plebisite gideceklerini, yani halkoyuna başvuracaklarını söyledi. Görüşen heyetlerde ağır basan görüş de bunun olumlu olduğu ve artık gösterileri sona erdirme yönünde idi.
Böylece kamuoyunda krizin sona ereceğine dair bir umut oluştu. Ne yazık ki bu olumlu hava uzun sürmedi. Taksim Platformu ertesi gün Gezi Parkı’ndaki göstericilerle yaptığı toplantının ardından, peş peşe çelişkili açıklamalar yaptı. Önce “bir tek çadır kalacak” dendi. Ardından “direniş Gezi Parkı’nda ve tüm yurtta devam edecek” dendi. Güvenlik güçleri ise, hemen o gece, Başbakan’ın uyarısının ardından parka girip biber gazı ve basınçlı suyla göstericileri oradan çıkardı.
Böylece olay yeniden alevlendi ve gösteriler Taksim çevresine, sokaklara ve diğer kentlere yayıldı.
Sorunun tam da çözülmesi beklenirken yeniden sarpa sarmasının, gösterilerin yeniden alevlenmesinin nedeni, kanımca karşılıklı yapılan yanlışlardır. Başbakan bir kez daha sabırsız davrandı ve birkaç gün daha beklemedi. Bu yapılsa belki de eylem kendiliğinden sonuçlanacak ve orada sembolik bir çadır kalacaktı.
Öte yandan Taksim Platformu da direnişe son vermek ve yasal süreci beklemek yerine, direnişi sürdürme, hatta ülke sathına yayma söylemiyle bu müdahaleye zemin hazırladı. Oysa Başbakan’ın vaatleri (yargı sonucunu bekleme ve duruma göre plebisite gitme) Taksim Platformu için önemli bir kazanımdı; hem bir çevre eylemi hem de demokrasi bakımından kitlelerin başarısıydı.
Ne yazık ki Taksim Platformu’nu oluşturan bileşenler bu sağduyulu tavrı gösteremediler. Belli ki bu platformu paylaşan bazı kesimler, Gezi Parkı’nı gerekçe yapıp bu gösterileri sürdürmek ve seçimleri filan da beklemeden AK Parti hükümetini düşürmek istiyorlar. Peki bu mümkün mü?
Mümkün mü değil mi bir yana, ama 14 Haziran tarihli uzun yazımda belirttiğim gibi, bazı kesimlerin amacı bu. Son tavır da bunu gösteriyor. Gezi olayları bir bahane. AK Parti’ye karşı yeminli muhalefet (iç içe geçmiş ulusalcıları, Perinçekçileri, Ergenekoncuları vs ile) iyi bir fırsat yakaladığını sanıyor ve bunu sonuna kadar kullanma niyetinde. Hedef, sokak eylemleriyle karmaşayı büyütmek, ortalığı bir yangın yerine çevirmek, ülkeyi yönetilemez hale getirmek…
Peki bu durumda AK Parti ne yapar, bunlara teslim mi olur? Olmayacağı belli. O da güvenlik tedbirlerini arttıracak, polisin yanı sıra askeri ve belki kendi yandaşlarını da devreye sokacak. Bu ise sokak çatışmalarına, mezhep kavgalarına yol açabilir. Sonunda ise, 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül’de olduğu gibi askerin düdüğü ötecek ve bir cunta yönetime el koyacak… En azından söz konusu kesimlerin beklediği budur. Eğer bunu başarırlarsa köylü köyüne, evli evine dönecek, sokak sakinleşecek! Bu arada Silivri de boşalacak ve darbeci kesimin diş bilediği bir bölüm politikacı, aydın, Kürt yurtseverleri filan onlardan boşalan yeri, yeni Mamak’ları, Diyarbakır 5 Nolu’ları şenlendirecek… Çözüm süreci de sizlere ömür!
Daha sonra ne mi olur, o da ayrı bir konu…
Bir önceki yazımda, devrim düşleri görüp bu oyuna bilerek ya da bilmeyerek destek veren bazı devrimseverlere benim söylemek istediğim buydu. Bundan bir devrim değil, olsa olsa bir askeri darbe çıkar demiştim.
Bazıları benim bu sözlerimi kavramadılar, hemen tatlı düşlerine dokunduğum için saldırıya geçtiler; benim safımı, geçmişimi ve bugünümü tartışmaya kalktılar.
Bu baylara ve bayanlara diyeceğim şudur: Ben şu anda yine o sosyalist Kemal Burkay’ım; ezilenlerin, sömürülenlerin, baskı görenlerin hakları, özgürlükleri için, demokrasi ve değişim için mücadele eden kişiyim. Ayrıca siyasette 50 yılı aşkın deneyimim var. Her söylediğimi ve yaptığımı, bazıları gibi para-post için ya da birilerinden çekindiğim için değil, doğruluğuna inandığım için söyleyen ve yapan biriyim.
Geçmiş yıllarda da sosyalist sistem ayakta iken, dünyada hâlâ devrim rüzgârları eserken, üstelik 1980 öncesi ülkemiz solunun kitle bağları da fena değilken, yani koşullar çok daha elverişli iken bu sol bu yanlışları yaptı. Bir kere bir araya gelmeyi, bir cephe kurmayı başaramadı, kendi arasında mezhep kavgalarına tutuştu. Bir bölümü, bugün olduğu gibi orduya bel bağladı ve cuntalardan devrim bekledi. Bir bölümü ise halk içinde çalışıp kitleleri örgütleyeceğine, kısa yoldan silaha sarılıp dağa yöneldi ve “istim arkadan gelsin” misali, halk kendisini izler sandı.
Ama bu politikalar iflas etti. Aceleyle devrim yapmak isteyenler de sonuçta, ortalığı karıştırıp ortamı kıvama getirmek isteyen cuntaların ekmeğine yağ sürdüler. Ben bunları 50 yıl boyunca gördüm, söyledim ve haklı çıktım.
Şu anda da söylediğim budur. 50 yıl öncesi gibi bugün de insanlığın geleceğini sosyalizmde görüyorum. İnsanlığa yaraşan odur. Eşitlik ve özgürlük oradadır. Ama bir ayaklanmayla iktidarı ele geçirip burjuvazinin defterini dürmenin sosyalizmi kurmaya yetmediği görüldü. Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa ülkeleri vb. bir dizi ülkede, 1917’den başlayarak devrimle gelen ve sosyalizmi kurma iddiasında olan rejimlerin, 40-60 yıl sonra nasıl kendi içlerinde patlayan halk hareketleriyle yıkılıp gittiklerini, Çin’in nasıl dönüştüğünü, burjuvazinin geri geldiğini gördük. Kala kala elde şu ucube Kuzey Kore ile gariban Küba kaldı.
Biz de bütün bunlardan dersler çıkardık. Ayaklanmanın ve “İşçi sınıfı diktatörlüğünün” sosyalizmi kurmaya yetmediğini gördük. Sosyalizme ilişkin görüşlerimizi yeniledik. Sosyalizm halk çoğunluğunun isteği, desteği olmadan kurulamaz dedik. Halkın desteğini kazanarak, demokratik yöntemlerle, yani seçimle iktidarı almalı ve barışçı biçimde programımızı uygulamalıyız; halk istemediği zaman da yine gitmeliyiz, dedik.
Yüz yıldır olup bitenlerden ders çıkarmayanlar, hâlâ 1980 öncesinde yaşayanlar, sosyalizm ve devrim adına 19. Yüzyılda yazılmış bazı kitaplardaki formülleri tekrarlayıp duran ezberci ve şabloncular, işte buna öfkeleniyorlar. Varsın öfkelensinler, biz doğru bildiğimizi söylemeye devam edeceğiz.
Bu kesimlere şunu bir kez daha hatırlatırız: Şu anda Türkiye solu ve demokrasi güçlerinin ne örgütlülük düzeyi ne kitle bağları, demokratik yoldan veya başka bir yoldan iktidarı ele almaya uygun değil. Muhalefetin, CHP ve MHP’nin durumu ortada. Gezi Parkı ile başlayan gösterilerden bir devrim çıkmaz. Reformcu bir hükümet de çıkmaz. Çok zorlanırsa ve bazı çevrelerin umduğu gibi ortam bir yangın yerine döner, bu karmaşa iç savaşa varırsa, halk çok acı çeker ve bundan ancak ülke yönetimine el koyacak bir cunta çıkar.
Dilerim işler bu noktaya varmasın. Ama varırsa herkes, 12 Eylül 1980 günü neyi gördüyse, aynı manzarayla karşı karşıya kaldığında şaşıp kalmasın…
Ben kendi payıma Gezi Parkı gösterilerinin tadında bırakılmasından, burada sonlandırılmasından yanayım. Bunu AK Parti hükümetini, onun özellikle son uygulamalarını, Erdoğan’ın üslubunu ve yönetme tarzını çok beğendiğim için değil (bir önceki yazımda Erdoğan’a ve AK Parti’ye yönelik eleştirilerimi açık ve geniş biçimde yazdım, bu üslubun değişeceğinden umutvar da değilim), ama kaostan yana olmadığım için istiyorum. Bu kaostan çıksa çıksa bir darbe veya iç savaş çıkacağını gördüğüm için…
Şu koşullarda doğru olan tavır, sokakta hükümet devirme çabası değil, kitleler içinde sabırla çalışmak, onlara kendi değişimci ve demokratik programımızı anlatmak; Kürt sorununun eşitlik temelinde çözümü için, Alevilerin haklarının tanınması için, gerçek bir laiklik, kadın hakları, işçi hakları, iyi bir çevre için çaba göstermektir. Bunun için el ele vermektir. Bir cephemiz olacaksa bunun için olmalı, o bir özgürlük ve demokrasi cephesi olmalı.
Hükümet yanlış yapıyorsa, değişim gereğini kavrayıp o yönde adım atmıyorsa, kuşku olmasın ki kitleler ona desteği kesecek ve bunu yapacaklara, bunun için güven verenlere yönelecektir.
Öte yandan, şu koşullarda böylesine sağduyulu bir anlayışı taraflara anlatmanın kolay olmadığını da biliyorum. Toplum ortasından yarılmış, birbirine karşı öfke dolu iki karşıt kampa ayrılmış gibi. Önyargılar daha da bilenmiş durumda. Bunu son yazıma ve twitlerime gelen tepkilerden de anlıyorum.
“Gezi Parkı Olayları ve AK Parti’nin Dünden Bugüne Değişen Politikaları” başlıklı son yazımda hükümete ve Başbakan Erdoğan’ın üslubuna, yönetim tarzına yönelik eleştiriler vardı. Hükümete yandaş kesim yalnızca bunu görmüş gibi tepki gösterdi. Öteki taraf da şu koşullarda karşılığı olmayan, gerçekçi olmayan “devrimci umutlarına” dokunduğum için tepki gösterdi. İki tarafta da yazıyı bir bütünlük içinde okuyup değerlendirme, anlama çabası yok. Her şey siyah-beyaz… Ya bir taraftan yana olacaksınız, ya öteki taraftan. Bir futbol fanatiği gibi!
Ama herkes bilsin ki ben fanatik değilim ve hiç olmadım. Benim üslubum bu değil ve partimiz HAK-PAR’ın tutumu da böyle olmayacak. Bence serinkanlı düşünen sağduyulu insanlara ve örgütlere gerek var.
Kavgacı bir üslupla ve kavrama yeteneğini kör eden önyargılarla olumlu bir yere varamayız. Ancak barışçı, demokratik yöntemlerle, tartışarak, halkın hakemliğine başvurarak sorunlarımıza çözüm bulabiliriz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020