Kemal BURKAY
Bir yıl önce yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanlığını ve hükümeti istemeye isteyeme İslamcı kesime teslim etmek zorunda kalan ordu, Tahrir meydanında bir süredir devam etmekte olan kitle eylemlerinin ardından darbe ile yeniden iktidara el koydu. Cumhurbaşkanı Mursi tutuklandı, Başbakan ise aranıyor. Üstelik Başbakan, üst yargı kararıyla görevden alındı ve aynı anda yıldırım hızıyla bir yıl hapis cezasına mahkum edildi. Tahrir’dekiler, yani muhalefet de bunu sevinç gösterileriyle karşıladı.
Bütün bunlar Ortadoğu’ya özgü manzaralar ve bana 27 Mayıs 1960 darbesini hatırlattı. Darbe olduğu zaman üniversitenin son sınıfındaydım. Bazı üniversite eylemleri ve küçük çaplı sokak hareketleriyle başlayan tepkiler askeri darbeyle sonuçlandı.
Darbe Başkent Ankara’da şenliklerle karşılandı ve devrim diye nitelendi. Sonrası ise biliniyor. Menderes ve arkadaşlarının elbet hataları olmuştu. Tahkikat Komisyonu, muhalefete ve basına yönelik baskılar, hele hele Kürtlere yönelik şu ünlü “49’lar Olayı”... 49 Kürt aydını, herhangi bir örgüt de kurmadıkları halde, Kürt devleti kurmaya teşebbüsle suçlanmış, tutuklanıp idam cezası istemiyle yargılanmış, bir yıl süreyle sorgusuz sualsız hücrelerde tutulmuşlardı.
Belki de bu nedenlerle ben de o dönemde, çoğu üniversite öğrencisi gibi darbeyi alkışlayan, onu devrim diye niteleyenler arasındaydım. Ne var ki zamanla bunun bir devrim olmadığını, darbenin bir şeyi çözmediğini, tam tersine demokrasi deneyimini sekteye uğrattığını, ülkeye daha sonra da çok pahalıya mal olacak darbeler yolunu açtığını anladık.
Darbe olmasa da, büyük ihtimalle bir sonraki seçimde Demokrat Parti kaybedecek ve CHP iktidara gelecekti. Ama darbe bu yolu da kapadı. 49’lara gelince, 27 Mayısla iktidara el koyan “Milli Birlik Komitesi”, yani askerler de onları bırakmadılar. 49’lar Davası birkaç yıl daha sürdü ve sonunda, askeri mahkemede bile beraat ettiler.
Peki şu anda Mısır’da olan nedir? Mursi ve arkadaşları böyle bir darbeyi hak etmek ve darbecilerin içte ve dışta bazı çevrelerde alkışlanması için ne yaptılar?
Şunun şurasında Mursi’nin serbest seçimler sonucu % 52 oyla Cumhurbaşkanı seçilmesi ve hükümetin Müslüman kardeşlere geçmesinin üzerinden ancak bir yıl geçti. Mısır’da daha önce mükemmel bir demokrasi vardı da Mursi ve arkadaşları onu askıya mı aldılar? Medyayı mı susturdular? Seçimler kapıya dayandı da buna karşı direndiler mi?
Tunus’la başlayan Arap baharı dalgasının bir parçası olarak Mısır’da da Mübarek’in diktatörlük rejimine karşı Tahrir Meydanı’ndaki ünlü halk eylemiyle başlayan direniş elbet haklıydı ve tüm dünyada demokrasi güçlerince desteklendi. Onun başarıya ulaşmasını bu nedenle biz de alkışladık. Ama Mursi ve arkadaşlarının yeni bir Tahrir direnişine yol açmak için bu bir yıl içinde ne kötülükler yaptığını anlayabilmiş değilim.
Bu arada elbet Mursi ve arkadaşlarının Mısır halkı için ideal bir yönetim sağladıklarını kimse söyleyemez. Hatalar da yapmış olabilirler. Ama bunun yolu herhalde, seçimle gelmiş Mursi’yi ve hükümeti alel acele bir asker-yargı darbesiyle devirmek değildi.
Olup bitenler nasıl açıklanabilir? Kanımca bu gelişmelerin temel nedeni Mısır’da ve “Arap Baharı” değişimini yaşayan söz konusu diğer ülkelerde demokrasi geleneğinin var olmayışıdır ve bu gelenek bir günden diğerine oluşmaz. Batıda oluşması yüzlerce yıl sürdü.
Başlangıçta çoğu kişi Arap dünyasında demokrasi yönünde bir değişim, mevcut diktatörlük rejimlerine karşı bir halk hareketi beklemiyordu. Ama bunlar oldu ve olması doğaldı. Günümüzün güçlü iletişim koşullarında Arap ülkeleri ve bir bütün olarak İslam dünyası da kendi dışında olup bitenlerden etkileniyor, yeni bir nesil yetişiyordu. Bu nesil değişime öncülük etti. O zaman yine birçokları bu değişime dudak büktüler, bu ülkelerde demokrasi olmaz dediler. Herhalde onlar şimdi olup bitenlere bakarak haklı çıktıklarını düşünüyorlar. Ama yine yanılıyorlar.
Elbet bu ülkelerde demokrasinin bir günden diğerine çağdaş anlamıyla, AB standartlarında oluşması beklenemezdi. Değişim dalgasının başladığı ve tartışıldığı dönemde de buna ilişkin görüşlerimi dile getirmiştim. Sürecin inişli çıkışlı olacağını, değişimin sancılı biçimde yaşanacağını, ama Arap ve İslam dünyasının da düşe kalka olsa bile sonunda değişeceğini ve demokratikleşeceğini söylemiştim. Kanımca şimdi yaşanan budur ve bu hamur daha epeyce su alacaktır.
Türkiye’de bazı çevreler şimdi Mısır’da yaşananlara bakıyor ve el ovuşturuyorlar, benzerinin burada da gerçekleşmesini dört gözle bekliyorlar. Bunlar hiçbir dönemde halka inanmamış, güvenmemiş, demokrasiyi önemsememiş çevreler. Bunlar zaten her zaman darbeci idiler ve AK Parti iktidara geldikten sonra da bekledikleri budur.
AK Parti demokrasinin şövalyesi mi? Elbette değil. Yanlışlar yapmıyor mu? Bence de yapıyor. 10 yıllık iktidarı döneminde birhayli olumlu işler yaptı, askeri vesayeti geriletti, Kürt sorununda bazı ezberleri bozdu, demokrasi yönünde olumlu adımlar attı; ama gelip bir yerde durdu. Onun Türkiye’yi çağdaş anlamda demokratikleştirmek için geçmişte gerekli birikimi yoktu ve bugün de Kürt sorununu, Alevi sorununu çözmek, ileri bir demokrasi yaratmak için gerekli projeleri yok. Ana muhalefet CHP ve MHP’nin mi? Onların hiç yok!
Öyle olunca yapılacak iş darbe beklemek değil, değişimci projelerle ortaya çıkıp, bu doğrultuda örgütlenip halkın güvenini kazanmak ve demokratik yöntemlerle iktidar olmaktır. Bunu yapmayıp, darbe beklemek, geçmişte pek çok kez yaşandığı gibi kendi ayağına sıkmak, faşizme ve militarizme davetname göndermektir.
Türkiye’de tüm olup bitenlerden sonra bir darbenin şansı olmadığı kanısındayım. Ama ezkaza olursa en çok düş kırıklığına uğrayacak olanlar, bir kez daha darbeden hak ve özgürlük bekleyenler olacaktır.
İlginçtir, ABD ve AB ülkeleri Mısır’daki darbeye açıkça tavır almadılar, adını bile koymadılar. Bunun nedeni batılıların öteden beri İslami iktidarlardan duyduğu korku ve kaygıdır. Değişim olsun, çok partili hayata geçilsin, serbest seçimlerle iktidar belirlensin, ama İslamcı partiler iktidar olmasın anlayışı… Bunun ise garantisi yok. Seküler ve askeri rejimler tarafından on yıllarca iktidardan uzak tutulmuş dindar yığınların seçimleri kazanma şansı yüksek. Türkiye’de de bu yaşandı. İslamcı yönetimler topluma kendi anlayışları yönünde bir düzen de vermeye çalışabilirler ve bu anlaşılır bir şeydir. Örneğin sosyalistler de iktidar olsalar bunu yapacaklardır. Bu durumda yapılacak şey “hadi bozulup yeniden dizilelim” anlayışıyla demokrasiyi paydos etmek değil, halkın oyuna saygı göstermek ve sabırla kitleleri kazanıp iktidarı demokratik yöntemlerle alarak kendi programını uygulamaktır.
Ama Batılı ülkelerin demokrasi anlayışının çifte standartlı olduğunu, onların çıkarlarını önde tuttuklarını unutmayalım. Tüm ülkelerde ne yazık ki böyledir. Batı’da eğer ikide bir demokrasi kesintiye uğramıyor ve faşizm dönemleri tarihe karıştıysa, bu demokrasi geleneğinin güçlü olması ve kitlelerin demokrasi bilinci sayesindedir. Umarım Ortadoğu ve Afrika da bir gün bu standarda ulaşır.
Elbet demokrasi salt dört ya da beş yılda bir sandık başına gidip kimin iktidar olacağına dair oy kullanmaktan ibaret değildir. Onun birçok ilkeleri var. İnsanların iktidarın uygulamalarına karşı görüş belirtmeleri, barışçı protestolar yapmaları ve çeşitli biçimlerde demokratik sürece katılmaları da bunlar arasındadır. Ama iktidar demokratik süreci kesintiye uğratmadıkça, örneğin serbest seçimlerin yolunu kapamadıkça, anayasal hak ve özgürlükleri işlemez hale getirmedikçe, muhalefetin yolu şiddete başvurma veya askeri darbelerden medet bekleme değildir. Demokratik yoldan iktidarı değiştirmenin yolu kapanmadıkça şiddet içeren bir direniş hak olamaz. Demokrasiye en çok da hakkı yenenlerin, baskı görenlerin ihtiyacı var.
Mısır’da bundan sonra ne olur? Daha ilk günden, A-Haber’de katıldığım programda Mısır’ı zor günlerin beklediğini söyledim. Mısır halkı darbeye karşı sessiz kalmayacak. Bu daha şimdiden görülüyor. Darbe yapmak bir dereceye kadar kolay, ama yönetmek zordur. İslam dünyası da artık eskisi gibi değil. Darbecilerin yaptıklarına pişman olacaklarından kuşkum yok.
http://www.dengekurdistan.nu/
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.02.2022
28.08.2021
16.05.2020
12.05.2020
8.05.2020
4.05.2020
29.01.2020
18.10.2019
10.10.2019
24.03.2020