Kürşat BUMİN
Cenaze töreninin ertesi günü (mesela) Hürriyet gazetesinin olup bitene ilişkin haberi birinci sayfasının eteğine (iki sütuna 5 santim) iliştirilmiş şu cümleden ibaretti: “Tuğluk’un annesinin cenazesinde gerginlik”. Ne denir bu ve çok sayıda benzeriyle karşılaştığımız habercilik türüne siz karar verin. “Utanmazlık” diyerek kapıyı açsam gerisini siz getirir misiniz? Fikret Bila’nın ne kadar isabetli bir seçim olduğunu artık kimse inkâr edemez herhalde?
“Fotoğrafı” açımlayıp asabınızı bozmamayım. Ama (bu ülke çok şeyler gördüyse da) böylesi ile ilk kez karşılaştığını söyleyebiliriz herhalde.. Asayişi korumakla birinci dereceden görevlendirilmiş birisi sadece “İslamda yeri yok, Müslümana yakışmaz” itirazlarıyla geçiştirilemeyecek çok ağır bir “suç”un işlendiği mahalde malûm fotoğraf karesine giriyor. Bu hepten yakışıksız durumu eleştirenlere hitabı da bir başka problem. Menüde Zorlu, Polatkan, Menderes gibi olup bitenle münasebetsiz birçok gönderme de eksik değil.
Neyse biz geçelim bugünkü yazımızın ilk mevzuuna: Duymayan kalmamıştır herhalde, HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, AKP Genel Başkanı’nın kendisi hakkında sarfettiği “Bu söylediğiniz kişi bir teröristtir” açıklamasından dolayı tazminat davası açmıştı.
Dava sürecinde AKP Genel Başkanı’nın avukatları okuyanı gerçekten hayrete düşüren bir savunma hazırlamışlar. Avukatlar , müvekkillerinin sözlerinin “ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesini” istemişler. Avukatlar derslerine iyi çalışmışlar; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “ifade özgürlüğünü” düzenleyen maddelerine atıflar mı istersiniz, AİHM’nin konuya ilişkin içtihatlarının hatırlatılmasını istersiniz, gerçekten de göz yaşartıcı bir göndermeler serisiyle karşı karşıyayız. Avukatlar burada durmayıp AİHS 10: madde uyarınca yine ifade özgürlüğünün sınırlarının ne derece geniş tutulduğu hatırlatıldıktan sonra meseleyi şöyle bağlamışlar: “Nitekim ifade özgürlüğünün sınırları AİHM ve AYM tarafından özellikle siyaset adamları açısından daha da geniş anlamda değerlendirilmiştir. Bu doğrultuda da siyaset adamlarına yönelen eleştiride kullanılan ifadelerin ağır, şok edici, rahatsız edici olabileceği AYM bireysel başvuru kararları ve AİHM’nin ilke kararları ile sabittir.”
Avukatlar açıklamasının şu bölümünü de (ibret için!) aktarmayı unutmayayım:
“Emsal mahiyetteki AİHM kararları da göz önünde bulundurulduğunda; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından kullanılan ifadelerin maddi dayanaklarının açık kaynaklarda dahi mevcut olduğu, Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklamalarının toplumda hakim olan görüşün devletin başı tarafından dile getirilmesinden ibaret olduğu ve açıklanan nedenler ile söz konusu açıklamaların herhangi bir şekilde haksız fiil olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı sabittir….”
Ne güzel savunma bu böyle…. Söz konusu nitelemenin “toplumda hakim olan görüş” olduğu da nereden çıktı? Unutmadan: Şu “devletin başı” sıfatı da nereden çıktı?
Avukatların dilekçesinde yer alan ve “ifade özgürlüğü” göklere çıkaran bu ve benzer açıklamaları okuduktan sonra aklıma Cumhuriyet’ten Musa Kart’ın Erdoğan’ı yumağa dolaşmış bir kedi olarak resmettiği karikatürünün değerli sanatçımızın başına ne dertler açtığını hatırladım. “Yumağa dolaşmış bir kedi” çizimini kendisine yönelik ağır hakaret sayan bir siyasetçinin avukatları (herhalde müvekkilleri de) bugün hiç mi hiç düşünmeden “Nitekim ifade özgürlüğünün sınırları AİHM ve AYM tarafından özellikle siyaset adamları açısından daha da geniş anlamda değerlendirilmiştir” diyebilmektedir.
Gelelim Hatun Tuğluk’un cenazesine yönelik saldırıya. Biliyorsunuz, cumhurbaşkanı ve başbakan işi bayağı yavaştan aldılar. Cumhurbaşkanının yerine sözcüsü Kalın, hükümet adına da Bozdağ birer açıklama yaptılar. Ama ne açıklama? Başbakanın tehirli gelen açıklamasının da öncekilerden farksız olduğunu söyleyebiliriz. Yani şöyle bir şeyler: “(…) bu ülkede isteyen istediği yerde yaşar ve vefatı halinde istediği yerde defnedilir. Böyle bir olay umarım bir daha yaşanmaz. Yaşansa bile müsamaha göstermeyeceğimiz bilinmeli:..” Yani konuya ilişkin ciddi bir tavır ortaya koymaktan uzak malum laflar…
Araya (eksik olmasın) Diyanet de girdi haliyle: Bu açıklama da şöyle bir şeydi:
“Cenazelerle ilgili İslam’ın koyduğu prensiplerle bağdaşmayan tutum ve davranışları tasvip etmemiz mümkün değildir.”
Sanırsınız ki, ortada bir teoloji tartışması vardır. Konumuz sanki, “İslam, defin işleminde yapılan saldırıları nasıl değerlendirir?” sorusuna cevap aramaktır…
Devlet ricalinden herkes olan biteni aynı sözcüklerle değerlendiriyor ve bunun tabii sonucu olarak toplumun bu “olağanüstü” olayı yerli yerine koyabilmesi imkânsızlaşıyordu.
Unutmadan Bekir Bozdağ’ın açıklamasının ardından “Türk Medyası”nın dilinin nasıl bir evrim geçirdiğini de hatırlayalım: Cenaze töreninin ertesi günü (mesela) Hürriyet gazetesinin olup bitene ilişkin haberi birinci sayfasının eteğine (iki sütuna 5 santim) iliştirilmiş şu cümleden ibaretti: “Tuğluk’un annesinin cenazesinde gerginlik”.
Ne denir bu ve çok sayıda benzeriyle karşılaştığımız habercilik türüne siz karar verin. “Utanmazlık”diyerek kapıyı açsam gerisini siz getirir misiniz? Fikret Bila’nın ne kadar isabetli bir seçim olduğunu artık kimse inkâr edemez herhalde?
Konunun nasıl hafifletilip hak ettiği ciddi hukuki süreçten nasıl kaçırıldığına:
Biliyorsunuz, Ankara Valisi olup biteni “sataşma” olarak niteliyor.İçişleri Bakanı “3-5 kendini bilmezin işi” olarak değerlendiriyor. Savcı ise saldırganlar hakkında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’na muhalefetten soruşturma açıyor. Kılıçdaroğlu’nun saldırıyı şiddetle kınadığını biliyoruz, ancak o da –bana göre- olayın üzerine hangi yoldan gidilmesi gerektiğini dile getirmiyor. CHP Başkanı’nın “Bu toprakların mayasında barış vardır aslında.80 yaşındaki bir kadının defnedilmesine karşı çıkıyorsanız, bunu içimize sindirmemiz mümkün değildir” şeklindeki “80 yaşa” (1) özellikle vurgu yapan açıklamasını anlamak gerçekten zor.
Peki bu dehşet verici olaya nasıl yaklaşılmalıydı?
Sorunun cevabı çok basit: Ceza Kanunu’nu açıp ilgili maddeyi öne çıkararak tabii ki.
Hatun Tuğluk’un cenazesinde yaşananlar (mesela) Fransa’da cereyan etse “Hukuk Devleti” bunun üstesinden nasıl gelirdi diyerek Ülkenin Ceza Yasası’nın 225-17. Maddesini açtım önüme. 225-17, bir mezara , ölen kişinin bütünlüğüne saygısızlık gibi davranışlara bir yıl hapis ve 15 bin euro para cezası kesiyordu.
Demek ki savcının Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası gibi konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan “yasalar”ı akla getirmeden doğrudan Ceza Yasası’na yönelmesi gerekiyor. Üstelik, Fransız Ceza Yasası’ndan aktardığım maddenin bir benzeri Türk Ceza Yasası’nda da mevcut. Tabii ki TCK 130’dan söz ediyorum. Söz konusu madde şöyle buyuruyor:
“ MADDE 130. – (1) Bir kimsenin öldükten sonra hatırasına en az üç kişiyle ihtilat ederek hakaret eden kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Ceza, hakaretin alenen işlenmesi halinde, altıda biri oranında artırılır.”
Demek ki yapılması gereken iş, milletimizin / dinimizin ölenlerin ardından nasıl saygılı-sevgili davrandığını tekrarlayıp olan biteni bambaşka bir mecraya çekmek değil, 130. Maddenin gereğini uygulamaktır.
1 Kılıçdaroğlu: Bu toprakların mayasında barış vardır aslında. 80 yaşındaki bir kadının defnedilmesine karşı çıkıyorsanız, bunu içimize sindirmemiz mümkün değildir.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları



































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
29.05.2018
7.02.2018
21.04.2018
11.04.2018
27.03.2018
23.03.2018
10.03.2018
2.02.2018
16.02.2018
8.02.2018