Mehmet Ocaktan
Açıkça itiraf etmem gerekiyor ki, Kanal İstanbul projesini başından beri pek ciddiye almadım. Eksileri ve artıları bir tarafa, Türkiye’nin son yıllardaki ekonomik performansının böyle bir proje için yeterli olduğu kanaatinde değilim. Elbette kendi paramızla yapmayacağız ve muhtemelen uluslararası bir konsorsiyum tarafından yapılacaktır. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için de, Türk ekonomisinin teminatına ihtiyaç bulunmaktadır.
Herkesin malumu olan bir gerçek var ki Türkiye son yıllarda ekonomik anlamda tam kriz hali yaşıyor. Siyaset bu konuda parlak cümleler üretebilir, hatta kağıt üzerinde hepimize güzel hayaller de kurdurabilir. Ama unutmayalım ki, daha önce toplumda pek rastlamadığımız bir çaresizlik hali yaşıyoruz. Ekonomik çöküntü yaşayan insanlar bazen siyanür içerek, bazen de başka yöntemlerle hayatlarına son veriyorlar.
Kısacası parlak bir fotoğrafımız yok, bu konuda tünelin ucunda bir ışık da gözükmüyor. Bir kere şu anda üreten bir ülke değiliz. Türkiye’nin ekonomik görünümünü iyi anlayabilmek için, son beş yıldaki fiili yabancı yatırımlara bakmak bile yeterli olacaktır. Bazı Arap ülkelerinden konut için gelen yabancı sermaye dışında, üretim için gelen yabancı yatırım neredeyse sıfır noktasında.
Kanal İstanbul gibi sükseli bir yatırımı değerlendirirken, Türkiye’nin mevcut ekonomik fotoğrafını doğru okumak gerekiyor. Kabul edelim ki 2011’e kadar bütün dünyanın cazibe merkezi olan bir ülke değiliz artık. Çünkü Türkiye gelişmiş dünyadan bakıldığında hukuki görünürlüğü tereddütler oluşturan ve de siyasi istikrar algısı zayıflamış bir ülke. Dolayısıyla, asgari 75 milyarlık bir maliyetin temin edilmesi hiç de kolay bir iş değil.
Eğer bu oranda bir kaynak bulma kabiliyetine sahipsek, neden bunu İstanbul için hayati bir öneme sahip olan deprem hazırlığında kullanmıyoruz ki... Eminim böyle bir parayla İstanbul’un depreme hazırlık sorununu kökten çözebiliriz. Nitekim İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyesi deniz Jeoloğu ve jeofizikçisi Cenk Yaltırak, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, 43 kilometre uzunluğunda olacak Kanal İstanbul projesi için 66 milyon metreküpten fazla beton harcanacağını belirtti. İstanbul’un deprem gerçeğine dikkat çeken Yaltırak, bu betonla kentte 148 bin yeni bina yapılabileceğini, Fatih’ten Avcılar’a kadar kentin baştan yeniden inşa edilebileceğini söylüyor.
Ayrıca meselenin bir Montrö boyutu var ki başlı başına bir sorun. Biliyoruz ki bugün, Rusların sıcak denizlere inme hevesiyle Amerika’nın Karadeniz’e savaş gemisi çıkarma arzularını Montrö sayesinde dengeleme imkanına sahibiz. Nitekim hükümet tarafından hazırlatılan ÇED raporunda Montrö’nün asla tartışmaya açılmaması uyarısı bulunmaktadır. Sadece bu kadar da değil elbette. Mesela Kanalla birlikte İstanbul’un su meselesini tehlikeye atabiliriz, Kuzey Marmara’nın doğal dengesini bozabiliriz, en önemlisi de bir deprem felaketinde İstanbul’u bir çaresizliğe mahkum edebiliriz.
Bu konuda Prof. Cemal Saydam’ın çok ciddi uyarıları var: “İlk gün ne dediysem aynen onu diyorum. Bunu yaparsanız Marmara ölür. Ölürse kokar. Sadece Boğaz değil bütün Marmara Bölgesi kokar. ‘Hata yaptık geri dönelim’ derseniz o da olmaz.”
Bu kanalın bir tek dikkat çeken tarafı var, rant... Zaten ÇED raporunda da birinci sırada emlak rantına dikkat çekiliyor.
Peki bir çok tehlikeye yol açma ihtimali bulunan bu projeye gerçekten Türkiye’nin ihtiyacı var mıdır, ya da içinde bulunduğumuz ekonomik krize bu proje çare olabilir mi diye sormak gerekmiyor mu?
Oysa Türkiye’nin şu anda en büyük problemi işsizlik... 2012’den bu yana işsizlik kronik bir şekilde artmaya devam ediyor. Bugün itibariyle işsizlik oranı yüzde 14’lere demirlemiş bulunuyor, tabii bu sadece resmi rakamlara göre...
Geçtiğimiz hafta bazı gazetelere verdiği mülakatlarda ekonomik krizin bitmediğini, krizin bitmesi için Türkiye’de ekonomik ve sosyolojik değişikliklerin olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Daron Acemoğlu diyor ki:
. Türkiye’nin üretken bir şekilde büyümesi lazım. Son 10 yıldır üretkenliğin artışı sıfır. Üretkenlik olmadan büyümeye çalışıyoruz bu da olmaz.
. Ekonomik problemlerin sosyal değişimler olmadan doğru yönde çözüleceğine inanmıyorum. Türkiye’nin politik ve sosyal durumu aynı kaldığı sürece olmaz.
. Birkaç şirketin eline daha fazla güç vermek bunların devletle iş yapmasını sağlamak kapsayıcı büyümeyi getirmeyecek. Toplumun özgürlüğünün, sesinin ve özgüveninin artması lazım.
Kısacası üretimle büyüyen bir Türkiye’ye acilen ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun da biricik yolu; yargısal anlamda içeride ve dışarıda herkese güven veren hukuki görünürlük ve kalitesi yüksek bir demokrasi...
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.11.2025
7.11.2025
5.11.2025
3.11.2025
27.10.2025
20.10.2025
13.10.2025
8.10.2025
6.10.2025
1.10.2025