Mehmet TIRAŞ
Havuz medyası ve onun tetikçilerinin gündeme almak istemedikleri veya görüp te çarpıttıkları üç konunun üzerinde durmak istedik.
İvedi ve doğal olarak ilk sırayı her zaman olduğu gibi,ülkenin Güneydoğusunda süren iç savaşın tek taraflı verilmesi,gerçek özgürlüğün sahipleri olan Kürtlerin yok sayılması; özgür basına uygulanan sansür ve gazetecilere getirilen hapis cezaları ile;iki aya yakındır AKP’nin Kürtlere savaş ilanından sonra,Erdoğan’a halkın destek vermemesi sonucu;bir halkın direnişini ve halktan destek görmeyen sıradan bir terör olayı gibi gösterip ama bir taraftan da, on bin ordu ile sokağa çıkma yasağı ilan ettikleri il ve ilçelerde sokak sokak, ev ev operasyon yaparak, halkı temizleyeceklerini söyleyen faşist bir iktidarla karşı karşıyayız.
Başbakan Davutoğlu bu operasyonlarda sivil halktan kimse ölmemiş diyor,halktan ölen ölü sayısı 55 ile ifade ediliyor,ölen cenazelerin defnedilmesi yasaklanıyor , bir akıl tutulması yaşatıyor Erdoğan ve Başbakan bizlere toplum olarak.
İnsan bu kadar mı devasal bir asırlık sorun olan Kürt sorununu teröre indirecek kadar yok saymaya kalkar! Sormazlar mı adama, on yıldır Oslo’dan beri görüşmeleri ve en son Dolmabahçe bildirisi ile öz yönetime uzanan 10 maddelik anlaşmayı kimle yaptınız? Bu bir terör sorunuysa, siz Kandil’de İmrallı’da PKK ve Öcalan ile ne görüşüyordunuz? Bu soruların cevabı AKP’de yok.
Terör örgütü diye küçümsediğiniz Kürt Hareketi 32 yıldır bu orduyla savaşıyor ve içinden çıktığı Kürt halkından destek almasa nasıl direnecek, on bin sayı ile ifade edilen en ağır silahlarla donatılmış ordu, özel hareket ve keskin nişancılarla iki aya yakındır yüz yüze savaşıyor PKK, hem de ilçelerin merkezinde!.
Güneydoğu’da süren savaşta,savaşın ahlakı uygulanmıyor insanlara cenazelerini vermiyorlar,tarihte görülmemiş bir insanlık suçu işleniyor,savunmasız insanlar öldürülüyor hem de çocuklar ve kadınlar.
Sokağa çıkma yasağı ilan edilen ve iç savaşın sürdüğü bu ilçelerde defnedilmesi beklenen 50 cenaze morglarda bekletirken,10 kişinin cenazesi sokakta çürümeye yüz tutmuş morga kaldırılamıyor,böylesi bir vahşet karşısında, aklı yetenin aklını yitireceği bir kanlı savaş yaşanıyor bölgede.
Erdoğan ve Davutoğlu HDP’lilere bu hendeklerde sizin çocuklarınız niye yok diye çağrıda bulunuyorlar?
Peki, bizde vatandaş olarak Erdoğan’a ve Davutoğlu’na soralım;Hendek savaşı veren on bin ordunun,özel harekatçıların ve keskin nişancıların içinde sizin çocuklarınız var mı? Yok.Niye yok peki,hani vatan ve şehitlik her şeyin önünde idi,herkese nasip olmaz dı?
İşçiler ölüyor sendikacılar Erdoğan’ı alkışlamaya devam ediyor.
Havuz medyası yazmıyor, görmüyor,konuşturmuyor da, ya sözde işçilerin temsilcisi olan iki tane işçi konfederasyonunun işçi ölümlerini görmemesine ne demeli?
TÜRK-İş ve Hak-iş’li sendikacılar işçi ölümlerini tribünde maç seyreder gibi seyrediyorlar ama Erdoğan’ı ve Davutoğlu’na çok iyi yoldasınız dercesine genel kurullarına onur konuğu olarak çağırıp, avuçları şişene kadar ayakta alkışlıyorlar.
2015 yılının iş kazası adı altında ölen işçi sayısı açıklandı tam 1730 işçi ölmüş. AKP’nin 14 yıllık iktidarında toplam ölen işçi sayısı 18 bin 570. Ama TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ ‘li sendikacıların işçi ölümleri üzerine üretimden gelen güçlerini kullanması şöyle dursun, işçi cinayetlerini basın yoluyla kınama zahmetinde bile bulunmuyorlar.
Türkiye’de her gün 4 işçi, iş cinayetinden iş kazası adında hayatını kaybederken,6 işçi de iş göremez duruma düşerek sakat kalıyor.
Türkiye’de bir yılda iş kazalarında ölen işçi sayısı AB’nin üyesi olan 25 ülkesinde iş kazalarında ölen işçi sayısının tam yedi katı. AB üyesi ülkelerde yılda ölen işçi sayısı ortalama 68 ,yalnızca altmış sekiz, ne kadar komik değil mi, insanın inanası gelmiyor.
Geçen bir iş güvenlik uzmanın yazısında okudum çok dikkat çekiciydi: “Türkiye’de iş cinayetlerinin artışına bakın ,Suriye iç savaşından sonra Mülteci akınından sonra belirgin bir yükseliş var” diyordu.
Askeri darbe yapan Generaller törenle defnediliyorlar tek tek.
Bizi yargılayamazlar bizim yargılanmamız ordunun yargılanması demektir.12 Eylül darbesinin başı Kenan Evren böyle demişti. Hasta yatağından göstermelik bir ifadeyle mahkemeye bile çıkmadan, telekonferans yoluyla ifade verdi ve 98 yaşında öldü.Ağzında süt kokan çocukları asmıştı Evren,gelen tepkiler için: ”asmayıp ta besleyecek miydik” demişti.
12 Mart döneminin Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç sağ-sol terör konusunda ne diyorsunuz diye soran gazetecilere: ” merak etmeyin her şey bizim kontrolümüzde ve iti ite kırdırıyoruz” demişti ama o da devlet töreniyle defnedildi.
Askeri darbelerle ülkenin geleceğini karanlığa gömen darbeci generallerin ceza almaları şöyle dursun, ifade bile vermeden törenle uğurlanıyorlar.
Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu ’da 4 Ocak 2016 Tarihinde 88 yaşında İstanbul’da öldü.
Kimdi Sabri Yirmibeşoğlu?
Eski Özel Harp Dairesi Başkanı,Milli Güvenlik Kurulu eski genel sekreteri,12 Eylül Askeri darbesinde görev almış generallerdendi ama kamuoyu onu 1955 yılın da İstanbul’da Gayri Müslimlere karşı yapılan saldırı ile 3 kişinin ölümü ve 500 iş yerinin basılması ve mallarının yağmalanması olarak bilinen 6-7 eylül olaylarıyla hatırlar Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu’nu.
Yirmibeşoğlu:”6-7 Eylül olayları bir özel harp işiydi ve muhteşem bir örgütlenme idi ve amacına da ulaştı.” Açıklaması Tempo dergisine Tarih 9.6 1991.
6-7 Eylül olayları görüldüğü gibi altmış darbesinin yol haritasını gösterirken aynı zamanda 6-7 Eylül olayları devlet terörünün de bir belgesidir.
Türkiye demokratik bir ülke olmadan ne yoksulluk yenilir ne de adil bir gelir dağılımı olur;ne Kürt sorunu çözülür ne hendek savaşları biter, ne de her yıl bin 500 işçi iş cinayetinden kurtulur.. Ne de siyasilerin sorunları güvenlik mantığıyla baktığı sürece de, darbecilerden bu ülkede hesap sorulur.
Ortadoğu’nun savaş manzaraları ülkenin güneydoğu bölgesinde kalmaz, kısa bir süre sonra batısında da kendini gösterirse şaşırmayalım.
Hukuk,siyaset,diyaloğ ve barış, huzurun, çözüm yollarının ortak kavram ve argümanlarıdır; bunlar devre dışı ise karşımıza savaştan başka ne çıkar.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları



















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.12.2025
15.12.2025
8.12.2025
1.12.2025
24.11.2025
17.11.2025
11.11.2025
10.11.2025
3.11.2025
27.10.2025