Mümtazer TÜRKÖNE
Yükseklik korkusu (akrofobi), ayağınızı bastığınız zemin ile gözünüzle gördüğünüz yüksekliğin beyne çelişik mesajlar göndermesinin eseri.
Beyin bu çelişkiyi çözemeyince gerçeklik algısı kayboluyor ve yerini panik hali alıyor. Üzerine basılan zemin sallandığında bu paniğin yükseklerde yaşayanlar için ne kadar kuvvetli bir dehşet duygusuna dönüşeceğini tahmin edebilirsiniz. İktidar kanadından yansıyan duygu, işte tam olarak böylesine bir dehşet hali. Altlarındaki zemin sallanıyor ve o kadar yüksekten yere çakılma korkusu salgın gibi herkese yayılıyor.
İktidar medyası, toplu halde, ölümü gösterip sıtmaya razı eder gibi, “koalisyon tehlikesi” ile korkutup Erdoğan’a boyun eğme seçeneğini sunuyorlar. Halkın nezdinde hangisinin daha tehlikeli görüldüğü konusunda çok fena yanılıyorlar. “Sen kendini ne sanıyorsun?”, “Sen onun muhatabı olamazsın!”, “Sen kimsin ya, önce haddini bil” lafları ile çok yükseklere taht kuran kibrin altında insanın kendini böcek gibi hissetmeyi içine sindirip bu cehennemin ateşine odun taşıması çok onur kırıcı. Kimse koalisyona koşmuyor, sadece memleketin ve bütün geleceğimizin balon gibi şişmiş bir kibrin altında ezilmesine karşı çıkıyor.
Yükseklik korkusu sadece bir algı yanılması değil, iktidar kaybının güç sahipleri için çok ağır bedelleri var. Panik neden önce medyada başladı? Seçimden sonra AK Parti iktidardan düşerse, bugün tabasbus yarışına girenlerin çoğu işsiz kalacak. Havuz medyasının çarkları, 17-25’in soruşturamadığı yolsuzluklardan veya devlet rantından besleniyor. Sürekli zarar eden amiral gemisinin borç yükü, kur artışı ile birlikte 2 milyar liraya dayanmış durumda. Erdoğan’a ilan-ı aşk eden işadamı sadece sahip olduğu medya kuruluşlarından yılda 350 milyon lira civarında zarar ediyor. İktidara yakın işadamı olmanın bir bedeli var ve bu bedel, iktidar değiştiği anda artık kamu kaynaklarından karşılanmayacak. Üstelik bu medya grupları, kamu kurumu gibi rasyonel işletilmiyor, maaşlar rüşvet-i kelâm mantığı ile belirleniyor. Herkesin çoluğu-çocuğu, alıştığı hayat standartları ve bugünkü standartlara göre girdikleri borçları var. Yükseklik çok fazla, yere çakılanı asfalttan kazıyarak çıkartmak gerekecek.
“Han-ı yağma”ya sonradan dahil olanların görgüsüzlüğü de bu yüzden. “Han-ı yağma” eski bir Türk geleneğidir. Senede bir gün Han, beylere şölen verir, sonra otağından eşini, bir tek kaşığını ve kılıcını alarak çıkar, halk neyi var neyi yoksa yağmalar. Devşirme sistemine geçildikten sonra bu yağma yönetenle-yönetilen arasında eşitliği sağlayan bir köprü olmaktan çıkıp, iktidara yakın olanların devletten aldıkları aslan payına dönüşmüş. Bugünün saray ahalisi bu yüzden, eski geleneğin temsilcileri değil, Tevfik Fikret’in “Han-ı Yağma” şiirinin nakaratındaki yağmacıları temsil ediyorlar: “Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin/ Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin” demenin vakti de çoktan geçti.
Yükseklerdeki paniğin tezahürünün “Erdoğan’a yağ çekmek” olması tesadüf değil. Herkesin bir paraşüte veya çakılacağı yere yumuşak bir minder koymaya ihtiyacı var. Seçim yenilgisi doğal olarak tasfiyeler getirecek. Asil soydan gelenler sonucu “sonradan yanaşanların oluşturduğu kirlilik”e bağlayacak, “öze dönüş”ü savunacak. Devşirmeler, yani sonradan yanaşmalar ise dalkavukluk, tabasbus ve yağcılıktaki çıtayı yükselterek daralan zirvedeki konumlarını sağlamlaştıracaklar. Sebebi yağcılık yapanlarda değil, yağ yakılanda aramalı. Bir lider ne zaman çevresindekilerin tabasbusuna ihtiyaç duyar? Tam tersine eleştiri oklarının kendisine döndüğü ve liderliğinin zayıfladığı anda değil mi? Durduk yerde bu yağlama-yıkama ihtiyacı acep neden doğmuş olabilir?
AK Parti zamanla organizasyon yapısını siyasî bir şirkete dönüştürdü. Davutoğlu inisiyatifi ele geçirebilseydi tek patronlu bu şirketi tekrar çoğulcu bir siyasî partiye dönüştürebilirdi. Şimdi her biri muhalefetin değirmenine su taşıyan Erdoğan mitinglerini çaresiz bir şekilde izlemekle yetiniyor.
Panik hali bulaşıcı. En keskin koku alma duyusuna sahip bürokrasiyi, şimdiden sonra yakından takip etmenizi öneririm. Ortaya asker bavulu gibi düşenler çok olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları





















































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025