Mümtazer TÜRKÖNE
Hani “kim olsa aynı şeyi yapar” dediğiniz zaman, insanların karakterini, kişisel tercihini değil içinde bulunduğu şartları ve mecburiyetleri öne çıkartmış olursunuz ya; rolleri değiştirerek siyasetin gayrışahsi tabiatını da kolayca açığa çıkartabilirsiniz.
Davutoğlu bu çelebi ve sabırlı haliyle seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı olsaydı, Erdoğan da sahip olduğu bütün kişilik özellikleri ile onun partideki ve başbakanlıktaki halefi olarak görev başında bulunsaydı, Türkiye'de iktidar içi rekabette bir değişiklik meydana gelir miydi? Siyaset içinde bulunduğunuz şartlara ve imkânlara bağlı yapıldığına göre, “başkanlık sistemi” kampanyası yürüten bir Davutoğlu ile karşılaşmak, muhtemelen sizi pek fazla şaşırtmayacaktı. Erdoğan'ın da davudî sesiyle, “biz Amerika mıyız...” diye başladığı cümlelerle parlamenter sistem savunmasına geçmesi pek sürpriz olmayacaktı.
Kişilere ve kişiliklere çok fazla takılıyoruz. Siyasetçi, içinde bulunduğu şartları doğru okuduğu ve hayale kapılmadan sahip olduğu imkânlara göre hareket edebildiği, yani bulunduğu yerin hakkını verebildiği ölçüde başarılı oluyor.
“Paralel paranoya” tam olarak “minare-kılıf” ilişkisine dayalı ve şartların gereği olarak geliştirilmiş bir iktidar imkânı veya tekniği. Anayasa ve yasalar size yetki vermiyor, hukuk işinize yaramıyor; öbür tarafta 13 yılda tek tek cüzdanınızda biriktirdiğiniz fiilî bir iktidar gücünüz var. Siyasî networkunuz, dağıttığınız mevki ve makamla temin ettiğiniz sadakatler, kamu kaynakları ile midelerinden kendinize sıkı sıkıya bağladığınız işadamları, bir tek selamınıza bakan savcılar-yargıçlar, kamu erki kullanan bürokratlar, gözünüze girmeye çalışan gazeteciler... Liste uzun. Bu “imkân” veya gücü yasalar elverişli olmadığına göre neyle kullanacaksınız? Yasalardan bile etkili, caydırıcı, korkutucu paranoyalarla. Paranoya, sahip olduğunuz gücün insanların sırtında şaklayan kırbacına dönüşüyor. Aslında kimse bu paranoyalara inanmıyor; sadece bu paranoyanın, yani fiilî gücün dizginini altına sığınmak adına geri çekilmiş oluyor.
Şu sıralarda Türk Silahlı Kuvvetleri bütün cephelerde “paralel paranoya” saldırısı ile karşı karşıya. Maksat askerin sadakat ve itaatini Saray adına garanti altına almak. Tırmanan PKK terörü ve Suriye yüzünden artan güvenlik endişeleri Asker'in iç iktidar dengeleri üzerindeki etkisini kritik hale getiriyor. “BM kararı olmadan Suriye'ye giremeyiz” tavrı, Saray'a karşı bir itiraz hatta bir isyan olarak algılanıyor. Saray çevrelerinden gelen “Asker'i darbe yapmaya zorluyorsunuz” feryadı, gerçekte “PKK'nın şehirlere silah yığınağı yapmasına neden göz yumdunuz?” sorusunu karşılamak için tekrarlanıyor. Bu şartlarda darbe yapmak, dünyanın bir araya gelip yapamayacağı kötülüğü tek bir hamlede Türkiye'ye yapmak demek. Kimsenin aklından darbenin “d”sinin bile geçtiği yok. Sadece “paralel paranoya”nın toplu saldırısı ile Asker, Saray'ın taht-ı itaatine alınıyor.
Saray'ın Dolmabahçe Mutabakatı'nda simgelenen “çözüm” anlayışına veya Suriye'deki dengesiz politikalara karşı iseniz “paralel”siniz. Bu “paralel TSK mensupları” hakkında işlem yapmıyor ve Ordu'dan atmıyorsanız, siz de paralelsiniz. Komutanlar, sicillerini “üstün başarılı” diye doldurdukları personeli Ordu'dan atmaya zorlanıyor, karşı çıkınca kendileri de “paralel” yaftası yiyor.
“Paralel paranoya” 17/25 Aralık'a karşı bir günah keçisi icat edip, bütün günahları onun sırtına yükleme aklının eseriydi. “Millî Ordu'ya kumpas kuruldu” lafıyla, TSK içindeki ve dışındaki “Ergenekon mağdurları” ile omuz omuza bu paranoya üzerinden herkese savaş açıldı. Zamanla “paralel” lafı, Erdoğan'a itiraz eden bütün muhafazakâr-dindar muhalefeti içine aldı, en nihayetinde kendi partisi içinden Bülent Arınç ve Hüseyin Çelik'i de kapsadı.
TSK'ya yönelik “paralel avı”, “paralel paranoyası”nın, Asker'in Saray'ın fiilî güç dairesi içine alınması için devreye girdiğini gösteriyor. Asker bir yandan Güneydoğu'da terörist avlıyor, öbür tarafta Suriye'de geri dönülmez bir hatayı engellemeye çalışıyor, bu tarafta düz ovada “paralelci” olarak av haline geliyor.
Kısaca fiilî güç hukukla değil, paranoyalarla toplumu arkasına almaya ve muarızlarını itaate almaya çalışıyor. Kim olsa aynı şeyi yapar mıydı?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları













































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
21.12.2025
16.12.2025
13.12.2025
11.12.2025
7.12.2025