Murat BELGE
23 Haziran seçiminin sonuçları beni şaşırtmaya devam ediyor. Üzerine düşündükçe, şaşacak yeni noktalar buluyorum. Tabii başlıca nokta iki adayın arasında oluşan farkın büyüklüğü; bu farkın ilk—itiraz edilen—seçimdeki 13.000’den 800 küsur bine çıkması ayrıca şaşırtıcı. Ama bugün bunlardan başka bir etken üstünde durmak istiyorum: bu büyük farkın AKP’nin kendinden en fazla emin olması gereken bir zamanda ortaya çıkması olgusundan söz ediyorum. Bunu biraz açayım.
AKP’nin 2002 seçiminden açık ara birinci parti olarak çıkması ve kendi başına hükümet kurması, karşıt cephede hem şaşkınlığa, hem de ciddi bir öfkeye yol açmıştı. Bu iki duygunun kaynağı, büyük bir ihtimalle, 28 Şubat anısıydı. “Daha dün” denecek kadar yakın bir zamanda belirli güçler Erbakan hükümetine karşı harekete geçmiş, Erbakan’ı istifaya zorlamayı da başarmıştı. Bu, Cumhuriyet’in kuruluşundan yaklaşık yetmiş yıl sonra, Kemalistler’in “laiklik” yolunda bir zaferi olarak duruyordu (özellikle kendi gözlerinde); ama, işte, bundan da kısa bir süre sonra, Erbakan’ın iktidardan düşürülen partisinin yavrusu olduğu her halinden belli bir AKP, Refah’ın aldığı en yüksek yüzdenin de üstüne çıkarak, gene birinci parti oluyor ve hükümet kuruyordu. Gel de sinirlenme. Her şeye yeniden başlamak gerekiyordu.
Bu öfkeyle muhalefet ölçüsüz davranışlarda bulunmaya başladı. Ordunun “göreve” çağırıldığı “Bayrak” mitinglerinden Anayasa Mahkemesi’nde parti kapatma davası açmaya uzanan bir dizi girişim! Bunlar olurken, AKP, 2013 sonrasında, “Bunu da mı yaptılar!” dedirten icraatından herhangi bir örnek vermemişti.
Öyle bir örnek vermemişti ama (ya da “çünkü”) bütün gücüyle “iktidar olmaya” çabalıyordu. O günlerin atmosferinde bu çabalar büyük ölçüde “defansif” görünüyordu, çünkü parti (ve hareket) ağır saldırı altındaydı. Ancak o zamandan beri olanlarla birlikte olayı kavramaya çalıştığımızda muhtemelen yalnız “defansif” olmadığını ima eden davranışlar da görebiliyoruz.
AKP toplumdan aldığı oyla (yani “aşağıdan yukarıya” işleyen mekanizmalarla) hükümet kurma imkanını elde etmişti. Ama “toplumsal kurumlar” düzeyinde (yani “yukarıdan aşağıya” işleyen mekanizmalarda) iktidarda değildi. Ancak, hükümet kurma avantajını iyi kullanmakla, yavaş yavaş, bu düzeyde de bir hegemonya kurma fırsatları bulabiliyordu. Yukarıdan aşağıya işleyen mekanizmaları da aşağıdan yukarıya işleyenleri güçlendirmek üzere çalıştırabiliyordu (Bunun en önemli ayağı “ihale”ler yoluyla kendi burjuvazisini yaratmaktı). Zaman ilerledikçe AKP toplumsal hareketliliğin iki yönüne de egemen oldu. Dolayısıyla toplumu denetleyebilecek konuma geldi. Bu çarpıcı seçimleri yaşadığımız 2019 tarihi de,
AKP’nin bu egemen konumunun “en egemen” göründüğü yıldı, diyebilirim.
Burada eklenmesi gereken bir önemli nokta var: bu aşamada AKP ve genel başkanı iktidarlarına karşı olabilecek yasadışı girişimleri savuşturmanın ötesinde, iktidarlarının ömrünü gerekirse seçimden gayrı mekanizmalarla uzatmanın tedbirlerini alıyor gibi bir görüntü vermeye başlamışlardı. Üç yıl önceki başı sonu belirsiz darbe girişimi de bunun için her bakımdan yardımcı oldu. İktidarın bütün hukuk dışı davranışlarına mazeret sağladı.
Az önce söylediğim gibi, aşağıdan yukarıya, yukarıdan aşağıya işleyen mekanizmaları avucunun içine alan AKP hedeflerine ulaşmış ve bir iktidar tekeli kurmuş gibi görünüyordu. Tam da bu noktada 31 Mart ve 23 Haziran olaylarını yaşadık. Şu anda Haziran seçimi ve İmamoğlu’nun göz kamaştıran başarısı her şeyin önünde duruyor ama 31 Mart da hafife alınacak bir olay değildi. Büyük kentlerdeki dönüş son derece anlamlıydı. İstanbul o zaman da kaybedilmişti.
Yüksek Seçim Kurulu’nun garip kararı, bunun gizli kabulünün sonucudur. Çıkan sonucu reddetmenin akılcı bir gerekçesini göremiyorum; ama böyle bir şey varsa da, yapılması gereken şey yeniden seçim tekrarlamak değil, oyların sayımını tekrarlamak olabilirdi. Ama AKP’nin istediği bu değildi çünkü “sayım”ı tekrarlamanın oyları değiştirmeyeceğini onlar da gayet iyi biliyorlardı. O aşamada az bir farkla olsa da, sonuçta seçim kaybedilmişti. Bu sonucu sayım değil, belki (Allah izin verirse) “yeniden seçim” değiştirebilirdi. Kararlarını YSK’ya bildirdiler. YSK, AKP’nin hükümet olduktan sonra kendi meşrebince revizyondan geçirdiği bir kurum olarak kendinden beklenen hizmeti verdi.
Ama görünen o ki bu en güçlü konuma erişmiş AKP’nin denetleyemediği şeyler var. Örneğin yurttaşların siyasi düşünce ve eğilimleri. Her yurttaşın, AKP’ye oy vermeyi boynunun borcu olarak bellemediğini gösteren seçimler oldu ve belli ki bundan sonra olmaya devam edecek. AKP’nin bundan böyle önünde açılan siyasi yolun pek günlük güneşlik olmadığını ihsas eden çeşitli alametler görülebiliyor.
Şu kısa dönemde Türkiye’de tanıklığını yaptığımız siyasi olaylar, bir yandan, bir tür “siyaset bilgileri” metni gibi ele alınabilir. Örneğin komik darbe girişimi! O girişimin içinde olanlar, bu eylemi yaparak “memleketi kurtaracaklarını” da (çeşitli içtenlik derecelerinde) düşünüyorlardı herhalde. Girişim “zelil” bir biçimde sonuçlandı.
Derken 23 Haziran seçimi oldu. Gidişattan hoşnut olmayan bir halkın bu düşüncesini dünyaya ilan etmesinin bir biçimini hep birlikte gözlemledik. Demek ki, bozuk giden işler darbelerle düzeltilmezmiş; halka güvenmek, onun eğilimlerini yasal mekanizmalar içinde ortaya koymasını bekleme sabrını göstermek gerekirmiş.
Dediğim gibi, gerek 31 Mart, gerekse 23 Haziran toplumun gitgide sarpa sararak devam eden AKP iktidarından hoşnutsuzluğunun iki önemli göstergesi olarak tarihe geçti. Bu toplumsal tepkinin dolaysız muhatabı olan AKP ve partinin yaptığı ya da yapmadığı her şeyden birinci derecede sorumlu olan genel başkanı bu göstergelerden nasıl bir “ders” çıkardı?
O günden bugüne, bu soruya cevap olabilecek en net örnek-olay, Erdoğan’ın “Cumhurbaşkanı” olarak Merkez Bankası Genel Müdürünü yerinden uzaklaştırmasıdır, sanıyorum. Tayyip Erdoğan bunu yaptı ve “Neden yaptın?” diye soranlara verdiği cevapla eylemini de solladı. “Dediğimi yapmadı” dedi.
Bu basit olay, Tayyip Erdoğan’ın “devlet yönetimi” denen şeyi nasıl anladığını, zihninde nasıl bir iktidar modeli geliştirdiğini ortaya koyuyor.
Yani, uzun lafın kısası, bu iki seçimde Türkiye halkı ve İstanbul kentinin hemşehrileri eğilimlerini belirttiler. İktidarın başı, bundan, kendisine yönelen bir uyarı tespit etmişe benzemiyor. Bir başka ülkede, bir başka siyasi kültür geleneğinde bu sonuçlar “istifa nedeni” dahi olabilirdi. Benim böyle bir talebim ya da beklentim yok. Ama, bu olayın doğal sonucu, şu ana kadar aklına estiği gibi kararlar vererek topluma bu siyasi deneyleri yaşatan iktidar sahibinin üslubunu değiştirme yolunda bir sinyal vermesi olurdu. Böyle bir sinyal görünmüyor ve Cumhurbaşkanı neyin değişmesi gerektiğini kendilerinin tespit edeceğini söylüyor.
İyi. Kolay gelsin.
Böylece AKP ve Erdoğan en güçlü göründükleri anda kendi tarihlerinin en büyük yenilgisini tattılar.
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları




































































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025