Nihat Ali Özcan
Türkiye, Suriye sorununun iki büyük aktörü ABD ve Rusya ile farklı platformlarda müzakere yürütüyor. ABD ile Fırat’ın doğusunu tartışırken, Rusya ile de Fırat’ın batısını, İdlib’i görüşüyor. Gerekçeleri farklı olsa da her iki ülkenin Türkiye’nin görüşlerini paylaştığı söylenemez.
Öyle ki, attıkları adımlara, kontrol ettikleri bölgelere, kurdukları ittifaklara ve açıklamalara bakacak olursak, Suriye’de artık “esas” belirleyicinin kendileri olduğunu, bu pozisyonlarını başkalarıyla paylaşmaya pek istekli olmadıkları mesajını verdikleri görülür. Eğer bir çözüm olacaksa, bunun ancak iki ülke arasında olacağını hissettiriyorlar. Rusya’nın bu tavrını, Esad rejimi Fırat’ın batısında gözle görülür mesafe aldıkça, ABD de Fırat’ın doğusunda DAEŞ konusunda ilerleme kaydettikçe netleştirmeye başladı.
ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den çekilme kararı iki temel konuyu gündeme getirmişti. Askeri teknik detaylar ve geride bırakılacak “siyasi mimari”. Bugün, askerlerin tam çekilmeyeceği, sembolik sayıda da olsa kuvvetin bölgede kalacağı, sınırın Suriye tarafında tedbir alınacağı anlaşılıyor. Amaç sadece İran’ın önünün kesilmesi ya da DAEŞ’in geri dönüşünün önlenmesi değil. Türkiye’nin “güvenlik gerekçesi” ile girişebileceği olası bir harekâtı önlemek, PKK/PYD’yi korumak ve muhayyel Suriye mimarisinde bu gruba garantiler sağlamak.
ABD cephesinde bu tartışmalar sürerken, Moskova cephesinde de benzer gelişmelerin olduğunu görüyoruz. Nitekim Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, geçen hafta verdiği bir TV mülakatında, Türkiye ile görüşlerinin uyuşmadığını hiç de gizleme lüzumu hissetmedi. Lavrov, Putin’in gönderme yaptığı “Adana Mutabakatı”nı dile getirmiş olsa da Türkiye’nin güvenli bölge önerisinden, ABD’liler gibi bambaşka şeyler anladığını açık etti. Buna göre, Rusya, tıpkı ABD gibi, Ankara’nın güvenlik kaygılarını sınırı geçmeden giderecek öneride bulundu. ABD, Fırat’ın doğusuna, Türkiye-Suriye sınırına “barış gücü”, Ruslar ise Fırat’ın batısına Türkiye-Suriye sınırına, “Rus askeri polisi” yerleştirmeyi öneriyor.
Her iki ülkenin ortaklaştıkları diğer konu ise PKK’nın kimi temsil ettiği. Lavrov, hangi Kürt grupların “terörist” olduğu konusunda da Türkiye ile ortak bir görüşe sahip olmadıklarını belirtti. Aslında bu görüş farkı, yeni de değil. Rusya ile Türkiye arasında neredeyse PKK’nın kurulduğu 1973’ten beri mevcut. Bir anlamda bu, Amerika’nın “PYD PKK değildir” argümanının Rusçası olsa gerek. Sonuçta, gerek
ABD gerek Rusya, PKK konusunda Türkiye’den fersah fersah farklı düşünüyor.
Üstelik “farklı sesler korosu” yeni katılımlarla da her geçen gün kalabalıklaşıyor. ABD’nin “barış gücü”ne katkı sunacak ülkelerin yanı sıra, geri planda duran, İsrail, Suudi Arabistan, İran ve BAE gibi ülkeleri de sayabiliriz.
ABD ve Rusya’nın ortaklaştıkları bir diğer konuda şu: Türkiye’nin iç savaşın sürdüğü Suriye’deki varlığı hem ABD hem Rusya hem de “farklı sesler korosunu” rahatsız ediyor. Üstelik bunu gizleme ihtiyacı da hissetmiyorlar. Bu tespitler, tarihi tecrübeler ve çatışmanın tabiatı bize “müzmin PKK sorunumuzun” karakterinin değişmekte olduğunu söylüyor.
Yazarlar
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2019
11.06.2019
28.05.2019
21.05.2019
8.05.2019
23.04.2019
19.04.2019
16.04.2019
10.04.2019