Nuray MERT
Sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada popülizm, milliyetçilik, otoriterlik yükseliyor, esaslı bir siyasal düşünce ve tartışma zemini de olmadığı için siyaset tartışması popülizm ve kişisel didişmelere indirgeniyor. Bakın ABD’nin haline, iş mahkemelere düştü, Trump ve Biden’ın kayıkçı kavgasına döndü. ‘Efendim, orada kuvvetler ayrımı var, yargı bağımsız, demokrasinin bekçiliğini yapıyor’ sananların dünyadan haberi yok. Partisinde ve dışında desteğini azaltamadıkları Trump’ın başkanlık seçimine girmesini yargı yoluyla engellemeye çalışanlara karşı, o da karşı davalar açmak peşinde. Yargı tam bir siyasi çekişmenin aracı haline geldi. Dahası, Demokratlar Biden’ın oğlu üzerinden açılan davaya karşı, ‘evet, Biden’ın oğlu sağlam ayakkabı değil, ama babasını bağlamaz, zaten Trump daha kötü’ mevziine çekilmek zorunda kalıyor.
Neo-liberalizmin baş savunucuları bile ‘liberal demokrasinin krizi’nden bahsediyor, ama esaslı bir sorgulamadan kaçtıkları ölçüde, derde derman bir çözüm bulunamıyor. Sorgulamaya sol siyasetlerin geri çekilmesi mevzusunu kurcalamak ile başlamakta fayda var. Sol derken, şimdilik sosyalist devrimler ve radikal kapitalizm eleştirisinden, kapitalizmi reform etmek anlamında sosyal demokrasiye kadar geniş bir yelpaze içinde tanımlayalım. Ondokuzuncu yüzyılın sonlarından itibaren, kapitalizme karşı yükselen itirazlar, ister emek mücadeleleri, ister ideolojik cephede olsun, muazzam baskılar ile sindirilmeye başlandı. Bolşevik Devrimi ardından, somutlaşan ‘tehlike’ye karşı kapitalist Batı bloğunun birinci önceliği ‘komünizm ile mücadele’ oldu. İki dünya savaşı arasında Avrupa’da faşizmin yükselişini kavramak açısından işin bu boyutunu hesaba katmakta fayda var. İkinci Dünya Savaşında Batı-Sovyet ittifakı, zoraki bir ittifaktı, nitekim, savaşın bitmesinin hemen ardından çatışma hattı yine bu eksende yani ‘komünizmle mücadele’ çerçevesinde tanımlandı. Soğuk Savaş döneminde, bu mücadelenin ezip geçmediği yer kalmadı. Sovyetler Birliği’nin çöküşü ile, sanki tüm sol hatta sosyalist düşünce ve siyasetler Sovyet yanlısı imiş gibi, sol toptan hükmen mağlup ilan edildi. Yetmişli yıllardan itibaren yükselen liberal ekonomi-politik zaten emeğin örgütlenmesini ezip geçmişti. Toplumsal tabandan yoksun solun bir bölümü marjinalleşirken, diğer taraftan liberal sol çatısı altında, neo-liberal ekonomi-politik ile barışık bir yeni sol tanımı, siyasal düşünce alanını kapladı. Yanlış anlaşılmasın, ‘dünya değişirken sol değişmeden kalsın’ demeye getirmiyorum, değişimin ne yönde olduğunu hatırlatmaya çalışıyorum.
Sağ liberalizm ile sol liberalizmin farkının kültürel alanla sınırlı olduğu bir dünyada, neo-liberalizmin demokrasi tanımına herkes fit olmuş vaziyetteydi. Doksanlarda başlayan, iki binli yıllarda gelişen ve son on senede ayyuka çıkan popülist dalga bu ortamda gelişti. Ukrayna savaşı ardından, ilan edilen ‘liberal demokrasiler ile otoriter rejimlerin mücadelesi’ masalı bu nedenle tutmadı. Ülkesinde çoğunluğu ele geçiren küresel jeopolitik didişmede mevzi kazanmaya girişti.
Başladığımız noktaya geri dönemlim, en genel manada sol siyasetlerin iddia ve itirazlarının geri çekildiği bir dünyada siyaset kültür savaşları, milliyetçi çekişmeler ve nihayet kişisel didişmelerin alanı haline geldi.
CHP’nin tüm dünyanın sorunu olan sol bir alternatif vizyon yokluğunun yükünün altından kalkması beklenemez
Türkiye’de CHP’sinden HDP’sine geniş bir yelpazede sol siyasetlerin içinde bulunduğu darboğaza küresel bahaneler bulmaya çalışmıyorum, sadece bu boyutu göz ardı etmeyelim diyorum. Muhalefet adına ‘adamlar/kadınlar ne yapsın, dünya böyle’ gibi bir mazerete sığınmanın tabiiki anlamı yok, kaldı ki, her ülkede olduğu gibi Türkiye’de de, muhalefet çevrelerinin kendine özgü diz boyu sorunu var. Doğrusunu söylemek gerekirse, muhalafetin sağ kanadının, hele de dünyanın mevcut koşulları altında, AK Partisi karşısında söyleyecek sözü olmadığı iyice belli oldu ve İYİ Parti o nedenle, AK Partisi’ne göz kırpmak peşinde.
İş dönüp dolaşıp solda alternatif bir vizyona geliyor. CHP’yi sorunsuzca ‘sol’da saydığım için değil, ama mevcut şartlarda solda olan boşluğa talip olma iddiasında olduğu için, alternatif bir politik yol açmanın ana adresi olarak görülebilirdi. Orada, mesele Kılıçdaroğlu meselesi değil, iktidarın el yükselttiği konuda milliyetçiliğe rehin düşmek, ekonomi alanında iktidara liberal ortadoksi tavsiye etmenin ötesine geçememek, geniş toplumsal kesimler ile barışmayı, muhafazakar-İslamcı çevreden siyasetçi devşirmek olarak görmek. Bu siyaseti başarısız bulanların olaya bakışı ise, CHP’yi Kılıçdaroğlu’ndan hada dar bir alana hapsetmenin garantisi gibi görünüyor. Onlar Kılıçdaroğlu’nun muhafazakar çoğunlukla uzlaşma aramasının yöntemini değil, bu çabayı eleştiriyor, katı laikçiliğe geri dönmeyi öneriyor. Milliyetçilik veya ekonomi konuusnda da dişe değer bir sözleri yok. CHP’nin tüm dünyanın sorunu olan sol bir alternatif vizyon yokluğunun yükünün altından kalkması beklenemez, ama genel tablo bu. Yerel seçim kazandırmaya faydası olmayabilir, ama hiç olmazsa muhalefetin moral üstünlük kazanması açısından tüm bunları düşünmeye değer.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024
6.11.2023
14.10.2023
2.10.2023
24.09.2023