Nuray MERT
Kısaca “Karaman’daki olay” diye tabir edilmeye başlanan, bir özel kurumda yaşanan çocuk tacizi ve tecavüzü olayı bakın ne noktaya geldi. Ana muhalefet partisi ve genel olarak muhalif çevreler, konunun üzerine seviyeli ve ciddi biçimde gitmeyi başaramadı. O da yetmedi, ana muhalefet lideri kelimenin tam anlamı ile “düşüncesiz” bir laf etti, ortalık iyice karıştı. Yapacağı en iyi şey, “Bir kadın bakan için yanlış anlamaya yol açabilecek bir tabir kullandım, yanlış oldu” demek iken, olayın üzerine gitti. İktidar partisi zaten muhalefeti köşeye sıkıştırmak için fırsat kolladığından, bu olayı ganimet saydı. Yetmedi, Cumhurbaşkanı, muhalefet liderini “yok hükmünde” ilan etti. Aslında zaten, Cumhurbaşkanı için de, iktidar partisi için de “muhalefet” yok hükmünde veya “tümden yok olsun” hükmünde.
Bu arada, tartışmanın daha doğrusu didişmenin çıkış noktası olan vahim olay kaynayıp gidiyor. “Kadın bakanın çiğnendiği iddia edilen onuru” konusu çoktan tecavüze uğrayan çocuğun (çocukların) meselesinin önüne geçti. Dahası, kadın bakanın kendisi, “Bırakın beni, çocuklarımızın korunması konusu daha önemli” demek yerine, olayın bu mecraya girmesi ve partisinin onu sorumluluğundan kurtarma çabalarından son derece hoşnut görünüyor. İşin en acı tarafı da bu.
Hapiste diye...
Oysa, kim ne derse desin, böyle bir olayın yaşandığı kurum sorgulanır, aman “kuruma zarar gelmesin” kaygısı öne geçmez, geçmemeli. İktidarda olan, böyle bir kurumu himaye şeklinde algılanacak tavırlardan kaçınır, kaçınmalı. Onun ötesinde, konu derinleşir, dindar veya değil, çocuklara ilişkin tüm kurum ve uygulamalar mercek altına alınır. İş “tecavüzcü hapiste” diye kapatılmaya çalışılmaz, çalışılmamalı.
Bu tür olaylar, dünyanın her yerinde, her tür kurum ve çevrede yaşanıyor, birincil mesele kurumun “dindar” bir kurum olması olmayabilir. Nitekim, tüm dünyada, çocuk taciz ve tecavüz olaylarının pek çoğu herhangi bir dinle alakası olmayan kurum, çevre ve ortamlarda yaşanıyor. Bu türden suçlara eğilimli insanlar, dindar veya değil, çocuklar ile ilgili meslek ve kurumlarda istihdam imkânı arıyor, buluyor. Pek çok istismarcı, çevrelerine kendilerini fazladan sempatik biçimde tanıtıp güven kazanıyor.
Kimse örtmüyor
Ama durun bir dakika, bu, “dini vasıfta kurumlar ve çevreler, bu çerçevede fazladan sorgulanmayı hak etmiyor” demek değil. “Dindarlık” veya dini kisve, fazladan bir ahlak iddiası demektir, oralarda olanlar, doğal olarak daha fazla göze batar. Diğer taraftan, dindarlık kisvesi, bu eğilimde suç işlemeye meyilli kişiler için diğerlerinden daha korunaklı bir zemin teşkil eder. Bu kurumlar bu tür suç ve suçluları himaye ettiği için değil, istismarcılar için kamuoyu nezdinde, fazladan güvenirlik sağladığı için. İnsanlar, doğal olarak ahlak vurgusunu temel alan çevrelerden daha az kuşku duyduğu için, bu tür suçlular bu çevrelere yuvalanarak, daha rahat hareket etme imkânı bulur. O nedenle, dindarlık iddiasındaki kurum ve çevrelerde bu konularda daha da titiz davranmak gerekir.
Bu gerçek, tüm dünyada böyle, Katolik kilisesi, çocuk tacizi olayları dolayısı ile uzun zamandır büyük ithamlar altında, büyük bir krizle baş etmeye çalışıyor ve bu nedenle olayların üzerini örtme tavrı çoktan terk edildi. Yoksa, hiçbir dini kurum ve çevre, kasıtlı olarak bu türden bir davranış bozukluğunu ve suçu himaye etmekle itham edilemez. Tabii, bizim İslamcı çevrenin, (zamanında Bursa’da yaşanan bir çocuk pornosu skandalı vesilesi ile) “çocuklara cinsel eğilim duyan insanların, animasyon çocuk pornosu seyretmeleri özgürlüğünü” savunan bir liberal yazarı, sırf iktidarlarını desteklediği için büyük bir şevkle himaye etmesini bir istisna sayarsak.
Yazarlar
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları






























































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024
5.05.2024