Nuray MERT
İki gün sonra bu ülkenin geleceğini oylayacağız; bu sıradan bir seçim değil. Oyumuza, onayımıza sunulan yeni bir rejim; aslında çok bilindik, çok sıradan ve tarih boyunca vahim sonuçlarına tanık olduğumuz otoriter, yani baskıcı, yani kavgacı, yani dayatmacı, yani nefes aldırmaz, yüz güldürmez bir rejim.
Mevcut rejim de pek matah, pek demokratik değildi, ama keşke büyük değişim daha az değil, daha fazla hak ve özgürlük istikametinde yaşansaydı. Olmadı, geldiğimiz yerde tanık olduğumuz, daha fazla özgürlük değil, idam talebi, barış özlemi değil, savaş çığlıkları...
Bir büyük seçimin arefesinde, zaten fiili bir otoriter rejim altında yaşıyoruz. İktidar çevresi de artık, bunu gizlemiyor, ‘mevcut halin yasallaşması gerek’ diye açıkça söylüyor. İktidarın matah bir şey gibi faş ettiği ‘fiili durum yaratmak’, zaten sadece hukuku, sistemi, kurumları hiçe saymak yolu ile gerçekleşen bir dayatma süreci. Şimdi, o dayatma koşulları çerçevesinde seçim yapılacak; ifade özgürlüğünün, yarışma eşitliği koşullarının olmadığı, siyasetçilerin, yazarların, çizerlerin tutuklu, olmayanlarının her an hapsi boylama, işinden gücünden atılma, terörist diye yaftalanma, hayatının karartılması tehdidi altında yaşadığı koşullardan söz ediyoruz. Bu koşullar altında, her şeye rağmen çoğunluğun ‘Hayır’ dediği bir sonuç alınırsa, gerçek bir demokrasi mucizesi olur, olmazsa sonu meçhul bir maceraya girecek bu ülke.
‘Evet’ seçimi, tabii ki nihayetinde seçimlerden bir seçim, tercihlerden bir tercih, ama bu tercih, denetim, hesap verebilirlik, kuvvetler ayrımı, hak ve özgürlüklerin güvencesi olabilecek ne varsa, onları lüzumsuz, dahası ayak bağı olarak gören bir siyasal sistemin önünü açacak. Evet veya hayır diyen herkes bu tercihin bedelini yaşayarak görecek, ödeyecek, o zaman, işin işten geçtiğini, yapacak bir şey kalmadığını göreceğiz. Oysa şimdi yapacak son bir şey var; bu gidişe HAYIR demek, diyebileceğimiz son ‘Hayır’ı deyip, son itiraz hakkını kullanmak. Sonuç ne olursa olsun, feci bir rejim önerisine karşı itirazımızı tescillemek.
Son defa diyoruz, çünkü önerilen sistem onaylanırsa, beş senede bir yüzde elli bir çoğunluğu arkasına almayan kimsenin gık diyemeyeceği bir çoğunluk sultası. Lafı eğip bükmenin âlemi yok, önerilen sistem tüm gücün, beş yıllığına yüzde elli biri aşan birine teslimi için ‘tam vekâlet’ vermek, hani noterlerde ‘en yakınınıza bile vermeden bir daha düşünün’ denilen tam vekâletin siyasete tercümesi. ‘Ya tüm gücü, yetkiyi elinde toplayan delirirse, ya o olmaz bu olursa, ya yoldan çıkarsa’ falan gibi saçma sapan akıl yürütmenin, laf yarıştırmanın, ‘hayır’ı bu temel üzerine kurmaya çalışmanın âlemi yok. ‘Çoğunluğun oyunu alan, her tür yetkiye sahip olur, hakkaniyetli olan da budur, istemiyorsan sen yüzde elli biri bul, sen o güce sahip ol’ anlayışı üzerine kurulu bir siyasete hayır demek için, böylesi bir sistemin tarifinden başka gerekçeye gerek yok. İktidarın oya sunduğu sistemin tarifi bu.
Tam da bu nedenle, geri dönüşü olmayan biçimde geleceğimizi son kez oyluyor olacağız. Öngörülen sistem onaylanırsa, itiraz etmiş olan olanlara, ‘tabi olmak’ dışında bir seçenek kalmayacak. Resmen vatandaş, fiilen sakıncalı vatandaş olacağız, tabii ömrümüz yettiği sürece nefes almaya devam edeceğiz ama, sahici bir hayat alanımız olmayacak, kendi ülkemizde sürgün gibi yaşayacağız. En kötüsü, iktidardakiler ve destekçilerinin sandığı gibi, tüm bedeli biz itiraz edenler ödemeyeceğiz. Kendi vatandaşının bir kısmını bu konuma mahkûm eden bir sistem yönetebilir bir sistem, böyle bir toplum, aralarında pek çok farklılığa rağmen barış ve huzur içinde yaşayabilen bir toplum olmaz. En hafifinden birbirine küskün insanların, birlikte değil, birbirine güvenmeden yan yana yaşamak mecburiyetinde kalacağı bir yer olur burası. Bizi birleştiren tek ortak yanımız, işte bu büyük bedele hep birlikte katlanmak olacak.
İktidarı destekleyen, liderini seven, o nedenle bu sisteme onay verecek olan pek çokları olayı böyle görmüyor, ülkenin hayrına bir seçim yaptıklarını düşünüyor olabilir. Ama isterse iyi niyet taşları ile örülsün, cehenneme gidecek bir yoldan söz ediyoruz. Umalım, öyle olmasın!
Yazarlar
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları





































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.11.2025
7.11.2025
19.10.2025
4.10.2025
15.04.2025
10.03.2025
23.02.2025
16.02.2025
11.11.2024
14.06.2024