Orhan MİROĞLU-Taraf yazıları
Meşhur hikâyedir, Diyarbakırlı bir delikanlı mahallenin en güzel kızını –diyelim ki Ayşe’yi- çok seviyormuş, ama bu sevgisini de Ayşe’ye bir türlü açamıyor, uzaktan sevmekle yetiniyormuş..
Zaman gençlerin el ele, diz dize sarmaş dolaş oldukları zamanlar değil tabii; zaman, tahmin edebileceğiniz gibi, gençlerin birbirlerini uzaktan ve çaktırmadan sevdikleri zamanlar..
Dokunmadan, konuşmadan ve hissetmeden, yani uzaktan ve habersiz..
Platonik aşklar zamanı diyebileceğimiz zamanlar belki..
Sevdiğine ‘zarar-ziyan’ vermeyen âşıklar dönemi..
Sonra bu dönemler değişti, tutuldukları ‘kara sevda’ uğruna âşıklar, sevdiklerini öldürmeye başladılar.
“Çok seviyordum, öldürdüm abi!” diyen âşıklarla doldu ortalık..
“Ya benimsin ya toprağın” vaziyeti âşıkların ruhuna hâkim olmaya başladı..
Hikâyede geçen Diyarbakırlı âşık neyse ki böyle düşünenlerden değil, “Seni uzaktan sevmek aşkların en güzeli” diyen uysal âşıklardan..
Derken, Diyarbakırlı delikanlı, Ayşe’ye açamamış sevdasını, ama birileriyle de paylaşma ihtiyacı yakıcı hale gelince durumu yakın bir arkadaşıyla konuşmaya ve dertleşmeye karar vermiş.
“Mıheme” demiş arkadaşına, “Ayşe’ye bir sevdalandım bir sevdalandım ki sorma gitsin, gece gündüz aklımdan çıkmıyor bu kız..”
Arkadaşı sormuş hemen, “Peki Ayşe’nin haberi var mı, bu sevdadan?”
El cevap:
“Kardaşınım senin, hiç çaktırır mıyım!”
Sayın Bahçeli’nin Diyarbakır ziyareti bana bu hoş hikâyeyi yeniden hatırlattı..
Diyarbakır’a gitti ve Kürtlere “Ne Washington ne Brüksel ne Erbil’deki peşmergeler.. kimse sizi bizden daha fazla sevemez” dedi.
Sayın Bahçeli’nin Diyarbakır konuşmasını dinlerken, içimden “Meğer Türk milliyetçileri Kürtleri çaktırmadan seviyorlarmış” dedim.
Eh sevdanın böylesinin zararı-ziyanı olmaz.
Türk milliyetçilerinin Kürtlere duydukları sevda, her zaman böyle halimselim cinsten bir sevda değildi tabii..
“Ya benimsin ya toprağın” denen zamanlardan geçtik..
1975 yılında merhum Türkeş, Diyarbakır’a geleceğim diye tutturdu.
Türk milliyetçileri; Kürtler ve o bölge söz konusu olduğunda “ya benimsin ya toprağın” havasındaydılar..
Diyarbakır’ın ise, sevdaları değişmiş, farklı rüzgârlar esiyor, kendisini sevmeyene, anlamayana ne oy ne siyasi destek vermekten yana..
Ama Türkeş de ısrar etti, illa Diyarbakır’a gideceğim diye..
Israr etmekle kalmadı, “Küçük Moskova’ya gidiyorum” diye basına açıklamalar yaptı.
Ama “Küçük Moskova” dediği Diyarbakır’da miting yapamadı.
Bütün Diyarbakır ayağa kalktı. Ertesi gün üniversite giriş sınavı vardı, komşu ve yakın illerden binlerce genç gelmiş Diyarbakır’a.. Onlar da istemiyorlar Türkeş’in gelmesini. Çatışmalar, gösteriler filan derken şehir ateşler içinde kaldı.. Ertesi gün üniversite sınavına girecektim, ama sınav filan kimsenin umurunda değildi, Mehdi Zana, Aydın Hasar ve olaylarda yaralanan Mesut Baştürk gibi arkadaşlarımla beraber gösterilerin içindeydim.
Biber gazı ithalatı yoktu o yıllarda, sonra ithalatı olsa kim kullanacak belli değil, bu yüzden ne yapsınlar(!) güvenlik güçleri silahtan başka bir şey kullanmıyor, ateş altında kalan göstericiler, sokaklara kaçıyor, sonra yeniden toplanıp harekete geçiyordu.
Öğle saatleriydi, yanlış hatırlamıyorsam, konuşmanın yapılacağı Dağkapı Meydanı’na yakın bir yerdeydik. Polisler kalabalığı dağıtmak için harekete geçtiler, yoğun ateş altında Ali Emri Ortaokulu’nun sokağına doğru kaçmaya başladık.. Tanımadığım ve adının sonradan Mehmet Aytekin olduğunu öğrendiğim bir arkadaşımız yanımda vuruldu ve hayatını kaybetti.
Alpaslan Türkeş sanıldığının aksine Diyarbakır Dağkapı’ya gelip konuşamadı. Konuşmanın yapılacağı platform zaten tahrip edilmişti.
Bu tarih Türk milliyetçilerinin bölgedeki siyasi çalışmaları bakımından bir milat oldu ve hiçbir çaba bir daha dikiş tutmadı.
Sayın Bahçeli, bu tutmayan dikişleri aradan 36 yıl geçtikten sonra resmen ilan etmiş oldu.
Bahçeli’ye yakışan bir dürüstlük ve samimiyet örneği bu.
MHP lideri, Kürtleri seviyor ve oy istemiyor, ortaya bir iddia da koymuyor, tavsiyelerde bulunuyor sadece.
Kürtlerin kimliğe değil, mideye önem vermelerini istiyor. 1975’i milat olarak kabul edersek eğer, 36 yıl sonra Kürtlere “Anadil karın doyurmaz” demek için Diyarbakır’a gitmek gerekli miydi hiç sanmıyorum..
Bahçeli’ye bu ülke çok şey borçludur, MHP’yi son on yılda Ergenekon’a kapatmakla, Ergenekon’un MHP kitlesiyle buluşmasını önlemekle bu ülkeye en büyük katkıyı yapmış bir siyasetçi olarak tarihe geçeceğinden hiç kuşkum yok.
Ama keşke bu vasfına, Kürt sorununda, yeni bir ‘milliyetçi paradigmayı’ topluma teklif etmek gibi bir vasıf ekleyebilseydi..
Anlaşılan buna dair bir niyet yok.
Milliyetçiler Kürtleri uzaktan ve çaktırmadan sevmeye devam edecekler. Eh bu da, “Ya benimsin ya toprağın” karasevdasından daha iyi sayılabilir..
Neo-İttihatçıların iç savaşı göze alan tasarılarına, “Ya benimsin ya toprağın” hezeyanları uğruna giriştikleri akıl almaz işlere bakınca, Bahçeli’nin uzaktan ve çaktırmadan Kürtlere duyduğu sevgiyi, saygıyla karşılamak lazım.
İttihatçılar ve milliyetçiler..
İttihatçıların üşüştükleri CHP, belli ki, Kürtlere daha yakın durmak istiyor.
Onlar, “Kızı kendi haline bırakırsan, ya davulcuya ya zurnacıya varır” hikâyesi, Kürtleri kendi hallerine bırakmaktan yana değiller..
Aslına bakarsanız, Türkiye’nin yakın tarihi bu iki akım –Milliyetçiler ve İttihatçılar- arasındaki mücadelenin ve münasebetlerin de tarihidir.
Sol, şimdi, aradaki mesafeleri aşıp, bu tarihe bir yerinden tutunmaya, ortak olmaya çalışıyor.
12 Mart ve 12 Eylül’ün muhasebesini sol hâlâ yapabilmiş değil. Bu muhasebeyi solcular, Kenan Evren ve arkadaşlarını yargılamaktan ibaret bir merak olarak anladı. Ötesine geçemedi. Ötesinde darbe geleneği ve İttihatçılık duruyordu işin. Sol o sınırda durdu ve sonra darbecileri AK Parti yargı önüne çıkarmayı başarınca, bu sefer Kenan Evren’i yargılama merakından da vazgeçti.
Kadersizliğin bu kadarına yürek dayanamaz, Evren’in avukatı ne düşünüyorsa, aşağı yukarı sol da öyle düşünüyor: Evren yargılanamaz, yargılansa bile, bir işe yaramaz!. Sol şimdi İttihatçılarla de facto aynı cephede bulunuyor. De facto durumundan çıkıp İttihatçılığın yegâne partisi CHP’ye iltihak etmek çok uzaklarda ve ütopya değil artık.
Seçimlerden sonra muhtemelen bu de facto durum da sona erecek diye düşünüyorum.
Sol bu tavrıyla Kürt siyasetini de fena halde etkiliyor, ideolojik olarak ve pratik olarak.
Yalçın Küçük’ün devlet adına üstlendiği görevi –ifade kendisine aittir- şimdi sol kendi adına ifa etmeye çalışıyor. İttihatçılarla tarihî buluşmanın randevusuna Kürtleri de yanına alarak gitmek sevdası, Türkiye solunun yegâne sevdası haline geldi. Kürt siyasetinin Türk toplumuyla ilişkisi bu kesimlerin belirlediği alan ve ölçüler içinde bir tercihten ibaret, ötesine gidemiyor; çünkü Kürt siyaseti, ulusal solun kuşatması altında, bir eli Erbil’de Ulusal Konferans’ta bir eli de 1923 modeli solcuların arasında..
Bence her şey olması gerektiği gibi oluyor, başka bir şey olamadığı için yani..
Bana da, bu sefer de, sevgili editörüm ve dostum Tamer Kayaş’tan, yine hakkımdan fazla yer kullandığım için özür dilemek kalıyor.. Umarım kabul eder..
Yazarlar
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.10.2012
3.09.2012
1.09.2012
30.08.2012
27.08.2012
25.08.2012
23.08.2012
20.08.2012
18.08.2012
16.08.2012