Serdar KAYA
İfade özgürlüğü ile nefret söylemi arasındaki çizgiyi farklı devletler farklı yerlerden çiziyor. Ama bu konudaki temel ölçü gayet basit: Bir ifade, herhangi bir fikri eleştirmenin ötesine geçiyor, sözkonusu fikri dile getiren kişileri hedef tahtasına oturtuyor ve haklarında önyargı, öfke ve nefret uyandırmak suretiyle onları şiddet tehdidi altına sokuyorsa, ortada bir nefret söylemi var demektir.
Nefret söylemi tek bir kişiye dahi yöneltilebilecek olsa da, bu konudaki birincil kaygı, insanların kimliklerinden hareketle kolektif olarak hedef gösterilmeleridir. Amaç, (azınlıklar ya da kadınlar gibi) nispeten daha savunmasız durumdaki grupları, incitici ve aşağılayıcı ifadelerin doğurabileceği ayrımcılık ve şiddetten korumaktır. Zira, her incitici ve aşağılayıcı söylem, hedef aldığı kimliği taşıyan insanlar hakkındaki önyargıları derinleştirir, onlara yapılan ayrımcılıkları olağanlaştırır ve onlara yönelik nefreti sıradanlaştırır.
Ötekileştirme
1994 yılında gerçekleşen Ruanda Soykırımı’nda takriben 800.000 kişi hayatını kaybetti. Olayların gelişimindeki en önemli detaylardan biri, soykırım öncesinde (ve esnasında) yayın yapan RTLMradyosunun, Tutsilerin hamamböcekleri oldukları ve hepsinin yok edilmesi gerektiği yönündeki nefret mesajlarını sürekli tekrarlamış olmasıydı. Tutsileri ötekileştirmenin de ötesine geçerek onları doğrudan dehümanize eden bu söylem, (benzeri diğer çabalarla birlikte) yüzbinlerce insanın palalarla doğranmasını daha kolay ve kabul edilebilir kıldı.
Ruanda, ötekileştirmenin epey uç bir örneği. Ancak burada önemli olan, ötekileştirmenin ve dehümanizasyonun, bir günde değil bir sürecin ardından sonuç veren (ve dolayısıyla da başlangıcından itibaren müsamaha gösterilmemesi gereken) nitelikte eylemleri ima etmesi. Günümüz demokrasilerinin önyargı, öfke ve nefret aşılayan çok daha küçük çaptaki örneklere dahi artık giderek daha fazla şüpheyle yaklaşmaları, böyle bir kaygıdan ileri geliyor.
Bazı örnekler
Kadınların ya da özürlülerin sosyal statülerinin ikincil olduğu varsayımını içeren ifadeler, eşcinselleri ya da transseksüelleri dışlayıcı sözler ve farklı etnik kimliklere dair sterotipleri pekiştiren fıkralar, nefret söylemidir. Belli bir inancı benimseyen insanları küçük düşüren, dinî pratiklerini alaya alan ifadeler, nefret söylemidir. Örneğin, Hinduların inekleri kutsal addetmeleriyle, Budistlerin Buda heykellerinin önünde secde etmeleriyle ya da Sufi ve Şii Müslümanların türbe ziyaretlerinde ölülerden dilekte bulunmalarıyla alay etmek, nefret söylemidir.
Ancak bu durum, inançların eleştirilemeyeceği anlamına gelmez. Buradaki ayrım, inançlar ile inanç sahipleri arasındadır. Şöyle ki, (sözgelimi) “A kişisi peygamber değildir” demek, nefret söylemi değildir. Bu argümanı detaylandırarak, “A kişisinin peygamberlik iddiasında bulunmuş olmasının nedeni, bundan kişisel menfaat sağlamak istemiş olmasıdır” demek de nefret söylemi değildir. Ancak“A kişisinin peygamber olduğuna inananlar ahmak kimselerdir” demek, nefret söylemidir.
Üzerinde giderek daha fazla hassasiyetle durulan bir nefret söylemi örneği de, soykırım inkârıdır. Gerçekleştiği genel kabul gören bir soykırımı inkâr etmek, gerçekte olduğundan daha küçük ve önemsiz göstermek ya da mağdurları yalancılıkla suçlamak, nefret söyleminin bu türünün en sık rastlanan örnekleri arasındadır. Bir soykırımın gerçekleştiğini kabul etmekle birlikte işlenen suçları onaylamak ve desteklemek de, nefret söylemidir. Bu konularda giderek daha fazla ülkenin yasal düzenlemede bulunması, mağdurları süregelen önyargılardan koruma amacı taşır.
Sonsöz
Bütün bunlar, aslında sadece toplum olmakla (ya da, toplum olmanın ne anlama geldiğini bilmekle ve toplum olmayı istemekle) ilgili. Zira herkesin kendisi gibi olmayanlarla alay ettiği bir toplum, aslında toplum değildir. Kadınlardan özürlülere, azınlıklardan eşcinsellere, farklı inanç sahiplerinden inançsızlara dek herkesin başkalarının öfke ve nefretine hedef olduğu, ayrımcılığa uğradığı ve hayatını hakkındaki önyargılarla mücadele ederek yaşamak zorunda kaldığı bir toplum, aslında toplum değildir. Böyle bir toplumda yaşayanların ezici çoğunluğunun toplum olma bilinç ve isteğine sahip olduklarını iddia edebilmek de zordur.
Liberalizm sorusu:
Liberalizm, her bireyin özgürlüğünü, bir başkasının özgürlüğünün ihlal edilmeye başladığı nokta ile sınırlıyor. Acaba nefret söylemi de bu türden bir sınırlama mı? Yoksa liberalizmin kimi yeni tecrübeler sonrasında yaşadığı tıkanmışlığın ve çaresizliğin bir göstergesi mi? (İpucu için bkz. Etyen Mahçupyan’ın 11 Ekim 2012 tarihli yazısı.)
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014