Serdar KAYA
Rusya, bundan takriben 150 yıl önce, Kuzeybatı Kafkasya’yı Ruslaştırmaya karar verdi. Kafkasya’nın en eski etnik gruplarından biri olan Çerkesler, bu karar çerçevesinde yurtlarından çıkarıldılar. 1864 yılında başlayan ve 1867 yılına gelindiğinde büyük ölçüde tamamlanan tehcir sürecinde, yüz binlerce Çerkes büyük acılar yaşadı.
Ruslar, Çerkesleri, Kuzey Kafkasya’nın Karadeniz kıyısından Osmanlı gemilerine bindirerek tehcir ettiler. Ancak bu ölüm yolculuğunda çok sayıda Çerkes hayatını kaybetti. Ölümlerin başlıca nedeni, limanlara yapılan nakiller ya da limanlardaki uzun bekleyişler esnasında yaşanan açlık ve salgın hastalıklardı. Bu aşamayı atlatanların bir kısmı ise, dönüş yolunda hıncahınç muhacir yüklü olan bazı gemilerin fırtınaya yakalanıp batması sonucunda boğularak can verdi.
Çerkes soykırımı
Günümüz Çerkes kimliğinin inşasında merkezî bir yeri olan bu hadiseler, geniş çaplı bir etnik temizliğe karşılık geliyor. Dahası, yaşananları bir soykırım olarak nitelendirebilmek de mümkün. Zira Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımı, “Bir grubu kısmen ya da tamamen fiziksel bir tahribe uğratacağı hesap edilen hayat şartlarına maruz bırakma”yı da içeriyor. Ancak konu, uluslararası alanda henüz yeterince gündeme gelmiş değil. Bu nedenle de, geçen hafta Gürcistan’ın Çerkes soykırımını tanıyan ilk ülke olarak tarihe geçmiş olması önemli.
Çerkes tehcirinin başlangıcının 147. yıldönümüne denk gelen geçen hafta içerisinde bu konuda yaşanan bir diğer önemli gelişme ise, sürgün ve soykırım sonrasında parçalanarak farklı ülkelere yayılan Çerkes diasporasının dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlediği soykırım yürüyüşleri oldu. Dünya üzerindeki Çerkeslerin takriben yarısının yaşadığı Türkiye’de de (bu yıl ikincisi) düzenlenen yürüyüşe katılan yaklaşık 1500 kişi, Rusya’yı soykırımı tanımaya çağıran pankartlarla İstanbul’daki Rus konsolosluğuna yürüdüler.
...Soykırım Bizim Olmayınca’
Çerkes soykırımı, 1915 ile aynı doğrultuda olan pek çok yöne sahip. Hatta Karadeniz’in, iki soykırımın bir kesişme noktası olduğunu söylemek de mümkün. Zira bazı Çerkeslerin, kolektif hafızalarındaki yeri nedeniyle bugün bile hâlâ balığını yemedikleri Karadeniz, Anadolu’dan gemilere doldurularak açık denizde sulara atılan Ermeni ailelerin de mezarı durumunda.
Aralarında 50 yıl olan bu iki trajedinin her ikisinde de ölüme sürüklenenler insandı. Ancak bütün insanları aynı kategoride değerlendirmemekten olacak, Türkiye’de bu iki trajediye yönelik yaygın yaklaşımlar arasında çok ciddi farklar var. Zira 1915 konusunda duymaya alışkın olduğumuz sözlerin hiçbirini, geçen hafta duymadık.
Mesela geçen hafta hiç kimse, yaşananların bir soykırıma tekabül ettiğinden nasıl bu kadar emin olunabildiğini sorgulamadı. Hiç kimse, “Savaş zamanı olmuş işte bir şeyler” diyerek konuyu geçiştirmeye çalışmadı. Hiç kimse, 1864 yılında soykırım suçunun henüz tanımlanmamış olduğunu hatırlatmadı. Hiç kimse, ölenlerin sayısının iddia edilenden daha az olduğunu ileri sürmedi. Hiç kimse, “Çerkesler soğuktan, hastalıktan, açlıktan ölmüşlerdir” demedi. Hiç kimse, ortak bir komisyon kurmayı ya da konunun bir de Rus arşivlerinden tetkik edilmesini teklif etmedi. Hiç kimse, Rus İmparatorluğu’nun (1721–1917) yaptıklarından Rus Federasyonu’nun (1991- ) sorumlu tutulamayacağını iddia etmedi.
Bu tablo karşısında utanç duymak, “Acaba biz niye böyleyiz” diye sormak gerekmez mi?
* * *
Genelkurmay notu
Genelkurmay Başkanı Işık Koşaner, 19 Mayıs kapsamında gerçekleştirilen bir panel sonrasında yaptığı konuşmada, milli mücadele dönemi ile ilgili mevcut çalışmaların yeterince ve tarafsız bir şekilde incelenemediğini, bu nedenle de tarihî bilgilerin topluma yanlış, eksik ve saptırılmış olarak yansıtıldığını söylemiş. Koşaner’e göre, Atatürk ve arkadaşlarının mücadelesine farklı bir anlam yüklemek suretiyle alternatif bir tarih yazılmak isteniyormuş. Ama neyse ki söz konusu panelde bulunan değerli tarihçi ve araştırmacılar, yazdıkları eserler ile bu kimselere gerekli cevabı vermişler...
Bu vesileyle Işık Bey’in tarihçi kimliğini de öğrenmiş olduk. Kendisinin sözlerinden, tarihe sadece tek bir anlam yüklemenin mümkün olduğunu, dahası, o anlamın ne olduğunu hem kendisinin hem de sözünü ettiği “değerli” araştırmacıların bildiğini anlıyoruz. Diğer anlamlar ise, belli ki çok yanlış!
Işık Bey, konuşmasında, milli mücadele dönemi ile ilgili araştırmaların sınırlı kaldığını da söylemiş. Bu tabii biraz kafa karıştırıcı. Çünkü bir konu hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç olması, eldeki bilgilerin yeterli olmadığı anlamına gelir. Bu durumda ise, tek bir perspektifi dayatmak hepten zorlaşır. Hem doğru olan perspektifi zaten bilen bir insanın, yeni araştırmalarla durduk yere kararlılığını sarsması da çok anlamlı değil.
Ama Işık Bey herşeye rağmen yine de araştırmacılara yardımcı olmak istiyorsa, Genelkurmay Arşivi’ndeki bilgileri halktan gizlemeye artık bir son vermeyi düşünebilir. Hem onun bildiklerini bizim de öğrenmemiz durumunda, aynı perspektifte buluşma ihtimalimiz artmaz mı?
Yoksa tam tersi mi olur?
Yazarlar
-
Ahmet TAŞGETİRENBölgede Trump operasyonu sürüyor 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANMahkemeye düşmüş siyaset 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKRus cinleri imana nasıl hizmet etti? Tuhaf bir Soğuk Savaş hikâyesi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU3809 sayfa ve temel çelişki 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYenilikçi bir İslam düşünürü Gannuşi 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEAhtapotun kolları 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları


































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2019
17.06.2018
6.04.2015
23.03.2015
16.03.2015
20.01.2015
15.01.2015
17.11.2014
1.10.2014
12.08.2014