Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Geleceğe dönüş: Malazgirt-2071 vizyonu
24.08.2013
2765

 Yaklaşık bir yıl önce, AKP Kongresi’nde Başbakan Erdoğan, şunları söylemişti;

2023 hedefinden sonra inşallah, Cumhuriyetimizin 100. yılının dışında bir hedefimiz daha var. O da bu kuruluşun 1000. yılı olacak, hedef 2071 gençler. Rabbim lütfederse bizler 2023'ü, inşallah sizler de 2071'i inşa edeceksiniz.


2071 vizyonu
, o zamandan beri hep aklımda; Malazgirt Savaşı’na olan atfı nedeniyle...

26 Ağustos’ta, Malazgirt “Zaferi”, görkemli resmî şenliklerle kutlanacak.

Malazgirt tarzı, milliyetçililik sembolü savaşların “kutlanması”, devlet kurumlarının, “dünyaya açılarak”, “sivilleşerek”, atlatacağını umduğum hâllerdi; oysa şimdi, “dünya gücü” ve “sivil” olduğu iddiasındaki bir iktidar, milliyetçilik eksenli törenlerin gelmiş geçmiş en büyük ve görkemlisini gerçekleştirme çabasında.

Muş’un 60 bin kişilik ilçesi Malazgirt’e, “1071 Alparslan isimli genç” toplamak, “Kırgızistan’dan ısmarlanan 1071 kıl çadırda şölenler”, “Türklerin ata sporlarından gökbörü oynanması”, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın organize ettiği kutlamaların, “renkli detaylarından”.

Zaten, şirin bir de slogan bulunmuş; “Gençlik Şühedanın İzinde”.

Bir korku filmi ismi gibi.

Savaşların kutsanıp kutlanması ötesinde, Malazgirt, tesadüfi bir “sembol” değil.

Malazgirt Savaşı, Türk tarihine (Türkiye değil) ilişkin resmî tarih tezlerinde, en kritik dönüm noktalarından biri olarak yüceltilen olaylardan -ama Malazgirt’in “resmî tarih tezi” olmasının kendi tarihçesi nedir?

Bizanslı Rumların, Anadolu’dan kovularak, bu toprakların anavatan yapılması” şeklinde okullarda belleklerimize kazınan Malazgirt, “Türk-İslam Sentezi” olarak andığımız akımın baş tacı ettiği, resmî tarih tezlerine soktuğu bir savaş.

Malazgirt’in, 1970’lere kadar, bugün taşıdığı gibi milliyetçiliğin mihenk taşı bir duygusal ağırlığı yoktu.

19. yüzyılın Osmanlı tarihçileri, Malazgirt’e ilk atıfları yapanlar oldular ancak, o zamanlar savaşın “İslami bir zafer” olduğu fikrine ciddi bir vurgu yapılmadı.

İlk kez, 20. yüzyıl başında, “Anadolu köklerine” merak saran “romantik Türk milliyetçiliği” akımını yaratanlar, “anavatanın kapılarını açan zaferden” bahsetmeye başladı. Cumhuriyet’in kuruluşunun hemen öncesi ve ertesi, Anadolu’nun “bağımsızlık savaşı” tarih yazımını etkilediği gibi, Malazgirt’e yapılan atıfları da artırdı. Keza, 1930’lar sonrası, “Türklük”, “Orta Asya kökenleri” gibi kavramlara meftunluk da, Malazgirt’i resmî tarihin vazgeçilmez yapıtaşlarından biri yaptı.

Ancak, Malazgirt Savaşı’nı “kutsayan” ilk resmî adımlar, 1971’de atıldı. Bu dönemde, “Anadolu’nun Türkleşmesi ve İslamiyet’in hâkimiyetine girmesi için kazanılan kutsal zaferin” anısına kitaplar, para ve pul basıldı.

Devletin, 1970’lerden itibaren Malazgirt’i “bağrına basmasında”, muhafazakâr sağ akademisyenler ve düşünürler kilit rol oynadı.

Diğer bir deyişle, Türkçülük, Kemalizm ve İslami muhafazakârlığı birleştiren düşünce akımının 1970’lerdeki meyvesidir Malazgirt.

1990’larda, “kozmopolit muhafazakâr düşünce”, İstanbul’u sahiplenirken, 1453 ve “İstanbul’un fethi” modaydı.

Malazgirt ve “Anadolu’nun fethi”, 1970’ler ve 1980’lerdeki popülaritesini yitirmiş gözüküyordu; sonradan dönüşü muhteşem oldu

AKP, önce, 2023 yani, Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılı hedefini, ardından da, “yok mu arttıran” şeklinde, “geleceğe dönüş” projesi olarak, 2071 vizyonunu ortaya kondu.

Neden ve nasıl bu dönüşümler yaşandı; Malazgirt’e verilen anlamın geçirdiği evrim, yakın siyasi tarihimizdeki ideolojik değişimlerin de özeti.


[email protected]

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar