Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Siyasetin sonu
7.08.2014
1890

 Türkiye’de artık, Türkiye’nin kendisine bakarak, “sistem” olarak adlandırdığımız yapının gerçekten ne olduğunu göremez olduk.

Çünkü, kelimeler altında ezildik. Sözcükler, konuşanlar dışında hepimizi boğdu.

Nasıl kentlerin her boş köşesinden inşaatlar yükseliyorsa, her boş ânımız da, liderlerin konuşmalarıyla doluyor.

En son “siyasi faaliyetiniz” neydi?

Televizyonda, bir politik tartışma programı izlemek mi?

Bir siyasetçinin sözlerini, sosyal medyada paylaşmak mı? Veya, çevrenizde biriyle “ne güzel dedi” veya “bunu da dedi” gibi yorumlamak mı?

Bir mitinge gitmek mi? Belki en fazla, bir lidere soru sormak mı? “O”nunla karşılaşmak mı?

Benimki de dâhil olmak üzere, çoğumuzun “politika” ile temas hâli, siyasetçiler --daha doğrusu liderler-- ne dedi, bunu konuşmak değil mi?

Konuşmalar üzerine konuşuyor ve sadece konuşuyoruz.

Siyasi hayatımız, “dedi”, “dedi”, “dedi”lerle dolu...

Her “dedi” bir tuğla sanki ve tuğla tuğla üzerine gerçek siyasetle aramıza bir duvar örüyor.

Gerçekten siyasi olan, olabilecek ne varsa, onun üzerine konuşulmuyor. Adeta, gerçek sorunlarımızı konuşmak “sansürlendi”.

Klasik anlamıyla politika, toplumsal sorunları diyalog yoluyla çözümlemek değil mi?

Değilse nedir? Milletvekili olup, devlet ayrıcalıklarına sahip olmak mı? Yakınları ve çevresini, ayrıcalıklardan yararlandırmak mı? Televizyona çıkıp konuşmak mı?

Kalabalıkların önünde konuşmak mı?

Sevilmek, beğenilmek, tapınılmak mı?

Politika, lider mi?

Hangi parti ne yapıyor sahi... Hele, “halkın”, “milletin” cumhurbaşkanı seçimine giderken, artık partilerden hiç bahsetmez olduk. “Adaylar”, adeta partilerin kendisine dönüştü ve/veya “adayın” temsil ettiği partilerin “ta kendisine” dönüşememesi de eleştiri konusu olmaya başladı.

Siyaset tamamen konuşmak üzerine kurulu bir hâl alırken, politikanın, klasik araçları tamamen tedavülden kalkmaya başladı.

Politikanın klasik araçları nedir...

Parti programları, ülke çapındaki ya da yerel ölçekteki sorunları teşhis eden ve bunlara çözüm öneren siyasi yol haritaları, politik veya ideolojik söylemler, Meclis veya yerel yönetimler boyutunda farklı partilerin müzakere ve işbirliği ile insan hayatını etkileyen sorunların teşhisi ve birbiriyle yarışan farklı çözüm projeleri...

Bireyin, kendisini ve kendi hayatını ilgilendiren kararlarda, bir şekilde söz sahibi olabilmesi değil mi?

İktidarın elindeki klasik politik araçlar nedir, bu araçlar nasıl kullanılır?

Yasama, yürütme ve yargı gibi üç temel kanal üzerinden devletin kaynaklarını yönetmede başlıca karar sahibi olan iktidarın, vatandaşlara hizmet edecek şekilde gücünü kullanması değil midir klasik anlamında politika?

Türkiye’de, yasama, yürütme, yargı güçlerinin üçü de, devlet kaynaklarının, iktidarın yararına ve çıkarına kullanılmasına hizmet ediyor.

Sistem, bu...

Konuşmalar ve kelimelerden örülen duvarlar da, aslında hepimizin ufacık gettolara tıkılarak yaşadığımızı maskelemeye yarıyor.

Politikanın, dünyanın her yerinde “gösteri” yönü var.

Ancak, Türkiye’de “ilk kez halkın cumhurbaşkanı” seçilecek afyonunun etkisi altında son birkaç ayda, gerçek sorunlarımızdan hiçbirini konuşmadık...

10 Ağustos seçimlerinden sonra, sistem sadece daha da güçlenecek. Çünkü, daha ilk turda kimin seçileceği belli. Bütün seçim süreci de, zaten sistemi güçlendirmek üzere kurgulu bir şekilde yürüdü...

Erdoğan, artık tıpkı Rusya’da Putin’in durumunda olduğu gibi isminin yanına başka herhangi bir sıfat da konmadan “kim olduğu anlaşılan” bir kült lider.

Seçimler sonrası da, gücün merkezileşme eğiliminin artığını göreceğiz. Simgesel ve algısal olarak ülkenin, Erdoğan’a, Erdoğan’ın ülkenin kendisine dönüşmesi için daha çok çaba gösterilecek; bu kez “Çankaya” tarafından...

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar