Sezin ÖNEY
Bugün, ailemde bir düğün var.
Türkiye’nin içine ve dışına baktığımızda, bir sürü iç karartıcı detay, kâbus içinde, gene bir şekilde “hayat” kazanıyor...
Bugünün içinde yaşayan geleceğe dair bir umutla hayata bağlanan bu iki kişiden yola çıkarak yazacağım bu yazıyı...
Biri Aras, biri Begüm.
Ben, oğlan tarafıyım.
Aras’ı düşününce, aklıma bugünlerde üzerine çok konuşulan bir film geliyor. “Boyhood”, “Çocukluk”...
“Çocukluk” filminin farkı, başrol oyuncusu Ellar Coltrane’i altı yaşından 18 yaşına kadar “izlemesi”. 12 yıllık bir zaman diliminde çekilmesi ve oyuncuların zaman içinde değişimini yansıtması bu filmi benim için ilginç kılan...
Zaman, geçen yıllar, hem filmdeki karakterler, hem de onları canlandıran oyuncularla oynuyor.
Başlangıç heyecanları, bitiş hayalkırıklıkları, hevesler, heyecanlar, korkular...
İzleri kaybedilen arkadaşlar; her gün beraberken bir gün, hiç de farketmeden o insanı son kez görüyorsunuz... “Görüşürüz” deyip, sonsuza kadar ayrı yollara gidiyorsunuz.
Alınan kararlar, dönülen kararlar...
Hayat, insanın önüne yavaş yavaş serilen, parça parça açılan bir harita gibi.
Bir gün bakıp da, o haritada nasıl bir rota çizdiğinizi, ne zaman dalgaların, rüzgârların sizi alıp götürdüğünü gözleyebiliyorsunuz...
Filmde de, bir gün, büyüyen “çocuk”, annesine başka bir evde yaşamaya gideceğini söylüyor... Ve annesinin ağzından da, “Biraz daha zaman olacağını sanmıştım” sözleri dökülüyor.
Biraz daha zaman... Bir şeyin sonuna geldiğinizde, hep daha fazla zaman olacağını düşünürken buluyorsunuz kendinizi.
Bugünlerde zaman, herhalde, Aras ve Begüm için bir dönüm noktasına akan bir nehir gibiydi.
Bir gün, geçmişteki bugüne dönüp bakınca, sanırım şunu fark edecekler...
Bir insan, biriyle beraber olduğunda, karşısında aslında üç insan var; beraber olduğu insanın olduğunu düşündüğü, o insanın gerçekte olduğu ve beraber geçirdikleri hayatla, o kişinin dönüştüğü insan...
Ve aynı şekilde, sizin olduğunuzu düşündüğünüz, o an olduğunuz ve beraber hayatla olacağınız kişi de, üç ayrı karakter...
Kimyasal bir reaksiyon gibi; biraraya koyduğunuzda, insanların neye dönüşeceğini bilemiyorsunuz...
Ve gerçekten de, “doğru kimya” sözkonusu olursa, aşkın, aslında, “çok” defa yinelenen bir gerçek olduğunu fark ediyorsunuz; aynı kişiye, defalarca âşık olunuyor.
Ve çok çalışmak gerekiyor beraber olmak ve kalmak için; zanaatkâr gibi...
Beraber yaşamak, zanaatların de en zoru... Ama en keyiflisi de aynı zaman da...
An be an, beraber yaşamla yeni bir hayat yaratıyorsunuz...
“Çocukluk” filminin son sahnelerinde, artık büyümüş “çocuk”, bir kızla tanışıyor...
Kız, ona, “Herkes, ânı yakalamaktan bahsediyor. Bence, tersi; biz ânı değil, an bizi yakalıyor --öyle değil mi?” diyor...
“Çocuk” ise şöyle cevap veriyor; “Anlar, sürekli... Her an, hep şimdi...”
Hep, şimdiki zamanda yaşıyoruz...
Ama her yaşadığımız, her an ve her deneyim de, bizi değiştiriyor...
Nietzsche, özellikle “aşk” üzerine yazmış bir filozof değil; ama aşka en denk düşen sözlerden bazılarını bence o söylemiş; “Hayatı seviyoruz, yaşamayı değil, sevmeyi sevdiğimiz için. Aşkta her zaman delilik vardır. Ama her delilikte de, biraz mantık vardır... Aşk için yapılan herşey, iyinin ve kötünün ötesinde bir yerde yer alır...”
Yazarlar
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024