Sezin ÖNEY
Büyük ihtimalle, 8 Haziran Türkiye’si, 7 Haziran Türkiye’sinin, bildiğimiz hâllerinin yeni paketlerde devamı olacak. Neden mi? Çünkü azıcık olsun ucundan kıyısından çalışmış olduğum Siyaset Bilimi’nin gerek sözel gerekse sayısal metotlarıyla eldeki verilerin analizinin işaret ettiği seçim sonucu aynı.
Siyaset Bilimi’nde ben farklı bakış açılarının getirdiği zenginliği, benim gibi “bakmayanlardan” öğrendim. Bilgi Üniversitesi’nden metodoloji ve sayısal metotlarla çalışan, siyaset bilimi yöntemleri üzerine uzmanlaşan Emre Erdoğan, bana bu alanda en farklı ufukları kazandıranlardandır mesela. Onun, Oyun Teorisi üzerinden bir “siyasi güç endeksi” geliştiren Shapley and Shubik’in çalışmalarını bu seçimlerin olası sonuçlarına uyguladığında elde ettiği veriler, benim kendi sözel temelli metotlar penceresinden baktığımda öngördüklerimi doğruluyor.
Emre Erdoğan’ın Shapley ve Shubik Endeksi hesabına göre, şu veya bu senaryo geçerli olsa da, AKP yüzde 40’ın altında oy almadığı durumda, herhangi bir Meclis konfigürasyonundaki en düşük gücü yüzde 50 ila yüzde 67 olacak.
Yani, AKP, bu seçimler sonucunda, nasıl bir Meclis dağılımı olursa olsun; çok ciddi bir oy kaybı yaşayıp yüzde 30’lara düşmediği takdirde, gerek 330’lık anayasal referandum, gerekse de 276’lık bir hükümet kuracak çoğunluk gücünün “buharlaşmayacak” politik aktörü hâlâ.
Eğer derinlemesine hesap yapılırsa, şu görülüyor: AKP seçmeni, yüzde 43’lük bir çoğunluğu partisine sağladığı takdirde, her ne Meclis denklemi olursa olsun AKP, 276 sandalye ile tek başına iktidar olabilir. Ancak, yüzde 42 altı bir seviye olursa ve HDP de Meclis’e girerse bu, koalisyon demek.
Bunun üzerinde Shapley ve Shubik Endeksi’nin parlamento gücü hesaplarına göre de, Anayasa referandumuna gidilebilecek 330 kişilik Meclis çoğunluğu konusunda da, her türlü senaryoda, AKP’nin yüzde 75 ila yüzde 67 arası manevra şansı var.
Ben de, kendi sözel metot bilgimden yola çıkarak şunu sorguluyorum; bu seçimlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP (büyük ölçüde blok olarak), kendilerine karşı bir “şer koalisyonu” yaratıldığı söylemini yineliyor. Gezi Protestoları’nın yıldönümü vesilesiyle, birçok medya kanalında, o dönemdeki AKP söylemleri tekrar ediliyor. O söylemlere dönüp bakınca, o zamandan bu yana Erdoğan’ın “gerçekle ilintili olmayan kendi gerçekliğini” yaratmış olduğunu gözlüyorum.
Hem Gezi, hem de 17-25 Aralık etkilerini birleştirirsek, yerel seçimler de, Cumhurbaşkanlığı seçimleri de, söylemin tuttuğu tecrübeler oldu. Şimdi, denklemi değiştireceği öne sürülen, HDP oyları. Türkiye’deki hemen tüm entelektüel camia ve uluslararası yorumcular aynı şeyi söylüyor: “HDP’ye oy ver, Erdoğan dursun.”
Ben ise, duygular, hisler, inançlar, içime doğanlar bir yana, veriler üzerinden düşünmeye çalışıyorum. Bu tarz bir gerçekçilik, bugünkü yoğun duygusal ortamda soğuk gelebilir ama Siyaset Bilimi’nin bana öğrettiği bu.
“AKP’yi durduracak mucize hap” tarzı bir “görevlendirme”, HDP’ye çok ağır bir misyon yüklemek ve tabii, HDP’den önce de Kürtlere büyük yük, haksızlık.
Seçim sonuçları ötesinde de, çok uzun bir döneme yayılacak bir arınma, restorasyon ve her kesimin, ama her kesimin kendini eleştirip, eksiklerini günahlarını göreceği, yüzleşeceği bir “çile” dönemine ihtiyacımız var. Hayatında bu dönemleri yaşayanlar, öğrenmenin, dönüşümün ancak böyle gelebildiğini bilir.
Toplamda baktığımızda, tüm partilerin son birkaç yıllık oylarında, en fazla 3-4 puanlık oynamalar görüyoruz. Buz gibi kutuplaşmış bir ülkeyiz; politika buzul çağında.
Bugüne de bir günde gelmedik. Bir günde de çıkılmaz.
Ancak, tüm Türkiye siyaseti, kendi içinde “yeni bir söylem alanı” oluşturabilir ve yeni Meclis denklemi ne olursa olsun, dinamik ama istikrarla da süren yeni diyaloglar, konuşma alanları, ortaklaşma politikaları yaratırsa, “bir şeyler” somut olarak değişir. Yoksa, kutuplaşmanın askerleri olup duracak bu toplumun çeşitli kesimleri; yeni nesiller “bıktırdınız” diyene kadar.
Yazarlar
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024