Sezin ÖNEY

Sezin ÖNEY
Sezin ÖNEY
Tüm Yazıları
Drone Savaşı başladı
8.02.2015
2758

 İncirlik’ten ABD Ordusu’nun silahlı insansız hava araçları da ilk kez kalktı, hedefleri vurdu.

Drone Savaşı” adı verilen, Obama Yönetimi boyunca ABD başta olmak üzere ve Batı ülkelerinde önemli bir tartışma konusu olan yeni savaş türüne artık Türkiye de taraf.

Türkiye’nin kendisi istihbarat toplama amaçlı, insansız hava araçları yani drone’ları zaten kullanıyordu. Ancak, drone’ların silahlı olarak savaşa katılması, çatışmanın doğasını değiştiriyor.

Yaklaşık beş yıldır konuyu hep gündeme getirmeye çalışıyorum: Drone’larla, binlerce kilometre öteden, bilgisayarda oyun oynar gibi “düşman” hedeflerini yok ediyorsunuz.

Afganistan, Pakistan, Yemen’de, drone’ların yanlış istihbarat üzerine hedefleri vurması sonucu, yüzlerce sivil “yanlışlıkla” öldürüldü –ki aralarında çocuklar da var.

Nevada’daki pilotun komutasında İncirlik’ten kalkan Predatör hedefleri vurdu” haberi, bugün IŞİD gibi bir terör örgütüne “mubah” tepkisi yaratabilir. Ama unutmayalım ki, Türkiye’nin geçmişinde drone istihbaratı ile gerçekleşen Uludere/ Roboski örneği de var.

Savaşın değişen doğası, savaş ve insan hakları hukukuna göre drone kullanımı; Türkiye farkında mı bu sorunların öneminin?

 

BÜYÜK KOALİSYONUN OLASI SONUÇLARI

YAŞ kararları, ordunun yeni komuta kademesinin belirlenmesi ile asker- sivil koalisyonu kuruldu demiştik; “Güçlü Ordu, Güçlü Millet, Güçlü Devlet” ortaklığı bu koalisyonun mutabakatı.

Ordu da, AKP de, geçmiş dönemlerde yıpranan yapılar. Türkiye siyasi tarihinde de, birbirleri ile kutuplaşmış kesimleri, “tabanları” temsil ediyorlar. Ancak, “Büyük Koalisyon” ile şimdi, Türkiye okumalarının şablon kalıbı olan “muhafazakâr- laik” kutupları şimdi “milli meselede ortaklaşmış” oluyor.

Batı devletleri ile olan ilişkilerde “taze başlangıç” yapılıyor; Avrupa Birliği’ne üye ülkelerden ABD’ye, “politikada denge ve diyalog unsuru” olarak hükümete bir “ombudsman” gelmiş oluyor: TSK.

TSK da, AKP gibi, “halkla ilişkilere” önem veriyor son yıllarda. Hakkındaki algıları olumlu şekilde biçimlendirmek istiyor; 2014’te, 1866 yılından sonra ilk kez Ümit Burnu’nu geçmek için yapılan deniz seferinden Türkiye içinde, “TSK’nın halkla beraber ağaçlandırma yaparak çevre duyarlılığına öncülük yaptığına” dair kamu spotuna, medyada “TSK’nın kadın askerleri haberlerine” kadar birçok farklı yöntemle imaj yeniliyor.

AKP de, ülke içinde ve dışında yıpranan imajını, “devletleşerek” temize çekmeye başlıyor. Ordu, hâlâ en güvenilir kurum; destek oranları 2007’den itibaren düşüşe geçse de, TBMM’den, Cumhurbaşkanlığından daha üstte TSK var.

Ordu ile işbirliği, AKP’nin bir azınlık hükümeti olarak da devam etmesini sağlayacak politik desteği de getirecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konumu da, “başkomutan” olarak daha az tartışılabilir olacaktır.

Asker- sivil koalisyonuna muhalefet, AKP’ye muhalefete benzemez; “devlete muhalefet ediyor” konumuna çok daha kolay düşer.

Asker- sivil koalisyonunda:

–Türkiye dış politikası yeni ayara kavuşur: üslup ve kısmen de içerik olarak. Bunun için de CHP gibi bir “dış mihrak”a ihtiyaç kalmadı, şu anki iktidar kadrosu belki “özdeki” dış politika hedeflerinden vazgeçmeyecek ama uluslararası diyalog ve işbirliklerine daha önem verecek.

–Kürt Sorunu’nu dâhil her alanda güvenlik eksenli politikalar ön plana çıkacak. Geçmiş yıllardaki, “devlet nasıl güven verir de sorunlar çözülür” tartışmalarından, “devlet güvenliğini nasıl korur” tartışmalarına (zaten) geçtik. Hükümet ve ötesindeki siviller için, askerî konularla daha çok ilgilenme ve bilgilenme ile bir “askerleşme” trendi başlarken; askerler de, sahne ışıklarını daha fazla üzerlerinde bulacak, “sivillerin konularına daha çok eğilerek sivilleşecekler”. Buraya dikkat: “sivilleşmeyi”, askerlerin sivillerin politik dünyasında daha fazla yer bulması anlamında kullanıyorum.

–Güvenlik eksenli politikalara muhalefet edenler, yani CHP’de en azından bir kesim ve HDP’nin geneli içinse, “türbülans” zamanı. CHP, kendi içinde “devletin politikalarına muhalefet”, “Kürt Sorunu ve çözüm”, “hak ve özgürlüklerle güvenlik kaygıları dengesi” konularında bir zıtlaşma yaşayabilir. Kurultay’a gidilirken bu sancılar daha da artabilir. HDP ise, “PKK karşısında tavır al” baskısı bir yandan, etkiye tepkiyle PKK aktörlüğünü ön plana çıkaracak güvenlik eksenli politikalar öte yandan, farklı tabanlara farklı hitap için ikiye bölünebilir. Meclis’te sağ, “devlet meselesinde” birleşirken; sol, kendi içinde dört (devletçi sol, özgürlükçü iki ayrı sol, Kürt tabanı solu) eğilime bölünebilir.

Ama belki de, Türkiye bizi şaşırtır; solu birleştiren barış ve pasifizm rüzgârı başlar.

Sizce?

[email protected]

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar