Sezin ÖNEY
“Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi vuruldu…” haberi geçtiğinde inanamamıştım önce. Ardından zaten can verdiği haberi geldi.
Elçi, yolu Diyarbakır’dan geçip de siyasetle biraz ilgilenen, Kürt Sorusu ile az biraz alakası olanın muhakkak tanıdığı biri. Kürtlerin sorunları, yaşadıkları dertleri kendine mesele eden, yasal çerçevede bu işi nasıl çözeriz, bu suali, “Kürt Sorusu”nu nasıl yanıtlarız diye düşünen, çaba gösteren, emek harcayanlardan bir avukat.
Türkiye’de birçok kesimin ama özellikle ve sistematik biçimde Kürtlerin yaşadığı şiddeti, hak sorunlarını Ankara’yı merkez olarak muhatap alarak çözmeye çalışacaksanız, elde üç yöntem var; hukuk, siyaset veya insan hakları savunuculuğu. Bu yollarından birini seçecek, sistemi haklar konusunda duyarlı, haklara ve özgürlüklere saygılı olacak biçimde dönüştürmeye çabalayacaksınız. Bu şekillerde yasal mücadele peşindekilerin cenazesi kalktı Elçi ile beraber; özellikle hukuk ve insan hakları yolunu seçenlerin sembolik olarak kendi cenazelerinin kalktığını hissettikleri bir dönüm noktası….
AVUKATLAR KUŞAĞI
Elçi, hukuk ve insan hakları savunuculuğu yöntemlerini kullanmaya çalışarak Kürt Sorusu’na cevap aramaya çalışıyordu; 1960 ve 70 kuşağı temsilcilerinden, Diyarbakır’da bu yolu açan ve geliştiren nesillerdi. Bu kuşak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne davalar götürdü, Türkiye’nin Batısı ile Doğusu arasında yaşananları ve meseleleri anlatarak diyalog köprüsü kurdu, insan hakları mücadelesinin araçları ve düşünüş biçimini mesleki ve ahlaki/etik, ilkesel olarak benimsediler. Türkiye’nin geri kalanı ve dünya geneli ile, Diyarbakır, Lice, Cizre, Şırnak, Yüksekova, Silvan gibi ağır hak ihlalleri yaşanan (ve yaşanmakta olan) mekânlar ve başta Kürtler, bölgedeki halklardan hak sorunu yaşayan herkes arasında insani bağlar ördüler. 1980’ler, 90’lar, 2000’lerde onların gerçekleştirdiği bu süreç sayesinde, hem Kürt Sorusu üzerine Türkiye’nin geri kalanında ve dünyada, nitelikli biçimde ve geniş kapsamda konuşulur oldu, hem de bir barış süreci için gerekli zemini hazırlayacak düzlem kurulmuş oldu.
1960 kuşağı, 70 doğumluları etkiledi; 70’liler, 1980’lileri… Bu üç kuşağın başını çektiği bir insan hakları camiası oluştu Diyarbakır başta olmak üzere bölgede; Kürt Sorusu’nu odak alan ama hak meselelerinin tümüyle ilgilenen… Diyarbakır Barosu da, bu hak mücadelesi kuşağının başlıca çatılarından oldu; bölgedeki diğer barolarla beraber.
Şimdi Tahir Elçi’nin sokak ortasında kurşunlanıp, ensesinden tek kurşunla vahşice öldürülmesi, çok sembolik. Onunla beraber, bu hak mücadelesi kuşağına da suikast düzenlenmiş, onlar da kurşunlanmış oluyor. Bir hukuk ve insan hakları ailesine karşı gerçekleştirilen bir cinayet bu.
TÜRKİYE’NİN İNSANINA HOYRATLIĞI
1990’lar ve 2000’ler doğumlu kuşakların kopukluğundan bahsediyoruz hep son zamanlarda…
Resmî olarak duyuran Diyarbakır Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı oldu; Anlı, 1970’ler doğumlu biri olarak “Biz, diyalog kurulabilecek son kuşağız” sözleriyle aklımda hep. 2009’da söylemişti bu sözleri; çok geçmeden de KCK Davaları çerçevesinde tutuklandı; üç küsur yıl hapiste kaldı.
Şimdi, öyle bulanık ki sular, öyle budandı ki diyalog kanalları; Elçi’nin canını alan cinayet, tüm ayrıntılarıyla aydınlatılsa ve fail bulunsa bile, bu olay faili meçhul kalacak. Kimse kimseye inanmayacak, herkesin kendi “böyle oldu” dediği cinayet senaryosu olacak; tabii, geniş bir kitle de, olan bitenden ya bihaber kalacak ya da bilip duysa da konuyla ilgilenmeyecek.
Oysa, zaman hızla daralıyor; barışçı çözüm eğer mümkün olabilecekse, Elçi cinayeti ile kalan son kum tanelerine geldik –o da en iyimser bakışla, tabii.
Türkiye, Kürt Sorusu’nu barışçı çözebilmek için elindeki şansları çok müsrifçe harcadı.
Elçi’nin de bir parçası olduğu 1960-70’ler ve ötesi hukukçu, siyasetçi, insan hakları savunucusu kuşaklar, Türkiye’de hiçbir kesimce yeterince korunup kollanmadı, seslerinin bireysel olarak duyulmasına gerektiği gibi izin verilmedi.
Sadece Elçi’nin son dönem yaşadığı kişisel hukuki ve medyatik baskı ötesinde, emek verdiği insan hakları davalarının karşı karşıya kaldığı terk edilmişlik, cezasızlıkla noktalanan adaletsizlik süreçleri, yasal mücadele ile “boşa kürek çekildiği” mesajının yargı tarafından ısrarla verilmesi, Türkiye’nin klasik hoyratlıklarındandı. Yıllarca eğitim, profesyonel tedrisat, kuşaktan kuşağa etik disiplinle yetişmişti bu kuşaklar; onca özveri, onca emek…
CEZASIZLIK DA DAVALARI ÖLDÜRDÜ
“1993’te dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın’ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olaylar” tanımlamasıyla anılan Lice Davası, 1994 yılında 26 kişinin ölümüne neden olan Kuşkonar ve Koçağılı köylerinin bombalanması davası, 1993-1995 yılları arasında yasadışı keyfî infaz edilen- zorla kaybedilen 21 kişiyle ilgili dönemin Cizre Jandarma İlçe Komutanı emekli Albay Cemal Temizöz ve diğer ilgili zanlıların Davası, bilfiil Elçi’nin büyük emeği olan ve ya kapanan, ya kapanmasına ramak kalmış davalar.
Elçi ayrıca, “yeni kuşak faili meçhullerin” de avukatlığını yapıyordu; Haziran 2013’te Lice’de kalekol inşaatı protestosunda öldürülen 19 yaşındaki Medeni Yıldırım ile başlayan, 14 Ocak 2015’te Cizre’de sokakta oynarken öldürülen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan, Eylül’de Cizre’de sokağa çıkma yasağı sırasında öldürülen (defnedilmeyi derin dondurucuda beklemek zorunda kalan) 10 yaşındaki Cemile Çağırga’nın da, çocuk ve genç kayıpların davalarının da avukatıydı. Hepsinde soruşturma, dava ümitsiz vaka sinyalleri veriyor.
Bizler, diyalog kurabilen Türkler ve Kürtler, hangi kuşaktan olursak olalım, hâlâ aynı ortak kamusal alana ve amaca bakanlar, Ankara’yı muhatap alanlar artık nesli tükenenleriz. Ve türünün son örnekleriyle beraber, tüm Türkiye’yi birbirine bağlayan can damarlarından geriye kalanlar da kopuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024