Yeniden seçimlere gidiyor olabilir miyiz? Evet, bu olasılık gayet mümkün gözüküyor.

1 Kasım’dan sonra, dört yıl genel seçimlerin yapılmayacağı kanaati yaygındı. Şimdiyse, 2016’nın bir genel seçimin daha yaşanacağı sene olması hiç şaşırtıcı olmaz. AKP milletvekilleri ve teşkilatların, “sanki daha yeni seçim olmamış gibi” hummalı çalıştıkları konusunda farklı noktalardan gelen haberler var.

Evet; Başbakan Ahmet Davutoğlu, “Erken seçim gündemimizde yok” diye bir açıklama yaptı. Ancak, en son benzer açıklamaları, geçen Haziran yaptığını da anımsayalım. “Erken seçim meselesi gündemimizde yok”, “Erken seçim milletvekillerine saygısızlık olur”… Bu sözleri Davutoğlu sarf ettiğinde, takvimler Haziran ortasını gösteriyordu. Sonrası malum…

Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde 2011 seçimlerine giren AKP, 327 milletvekillik bir sandalye sayısına sahipti. Oy oranı, yüzde 49,87 idi. 21 milyon 400 bine yakın oy sahibiydi o dönem AKP.

Parti, Davutoğlu liderliğinde, 2015’in ikinci seçimlerinde, 23 milyon 700 bine yakın oy aldı. Bu da, yüzde 49,5’luk bir oy oranına denk geliyordu. AKP, 7 Haziran seçimlerinde aldığı 18 milyon 900 bin kadar oyun, yüzde 40,87’lik oranın üzerine fazlasıyla destek eklemişti. Kendine tek başına hükümet kurma imkânını fazlasıyla verecek, artı 59 milletvekilini kazandıracak, yaklaşık yüzde 9’luk ek seçmen desteğinin de, “istikrar” arayışı ile AKP’ye yöneldiği öne sürülmüştü.

Bu tablo da, gelecek seçimlerin 2019’dan önce olmayacağını düşündürür.

Ancak, AKP’nin bugün sahip olduğu 317 milletvekili kendisine yetiyor mu?

Anayasa değişikliğini tek başına referanduma götürmek için hayır.

“Yeni Anayasa” projesini tek başına gerçekleştirmek için hayır.

2011’deki seçimler ertesi, 24. Dönem Meclisi’nde “4+4+4”, “Makul Şüphe” gibi yasalar örneğinde olduğu gibi, keyfî hareket etmesi teknik olarak mümkün. Salt çoğunluğu var ama gene de, 7 Haziran seçimleri, tek başına iktidar olamayacağı bir sandık tablosunu da önüne koydu AKP’nin… “Ölümü” gösterdi yani…

Bu açıdan, Başbakan Davutoğlu için öncelik, “dört yıl seçime gitmemek” olabilir; ama AKP’deki bir kesim ve tabii Cumhurbaşkanı Erdoğan için öncelik bu mu?

Yeni Anayasa ve bununla beraber Başkanlık Sistemi’ne geçiş projesi, AKP’nin önemli bir kısmı ve Cumhurbaşkanlığı tarafından, “yenilmezlik iksirini içmek” ile eşdeğer görülüyor. Bu projeleri gerçekleştirmenin yolu da, daha çok Meclis gücünden geçiyor.

Dahası, bugün milliyetçi oylar, Vahşi Batı’nın altın arayanların, yerleşimcilerin önünde “açık arazi” olarak serili olması gibi, AKP’nin çekim alanına girmek için hazır ve nazır bekliyor.

Diyarbakır- Sur, Cizre ve Silopi gibi yerlerdeki sokağa çıkma yasakları, askerî operasyonlar, milliyetçi yelpazenin her köşesinden seçmeni ya AKP’yi destekler, ya da en azından AKP’yi eleştirmez/ karşısında muhalefet olarak etkisizleştirir hâle getirdi.

Türk Silahlı Kuvvetleri ile dayanışma, ortak çalışmaya, AKP yönetiminde büyük önem veriliyor. Ve şimdiye kadar da, bu ortaklık yürüdü; “ortak düşman algısı” ve askerî operasyonların getirdiği “silah arkadaşlığı” bu ortaklığa, muhakkak ki, güç veriyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Önümüzdeki süreçte, ne bölücü terör örgütü, ne onun güdümündeki parti ve diğer yapılar asla muhatap alınmayacaktır, o iş bitmiştir” sözlerini de, bu ortaklık çerçevesinde ve milliyetçi oylara olan ilgi, ihtiyaç dikkate alarak okumak lazım.

Askerî operasyonlar için yansıtılan tablo, “bir ayda temizlenip geçileceği”…Ve bu “temizleme” sözcüğü de, sanki “bahar temizliği” yapılıyormuşçasına bir gamsızlıkla, medyada hiç sorgulanmadan aynen kullanılıyor.

Oysa 2016 baharı geldiğinde ve sonraki yılların baharlarında, “yıkarız, temizleriz, yaparız” modelinin nasıl derin ve ağır sorunlar yarattığı ortaya çıkıyor olacak.

Ekonomide de, kolay bir dönem gelmiyor; bir dört yıl sonra, kur artışlarından dış yatırımların, Türkiye’ye giriş yapan sıcak paranın azalmasına “dolce vita”, tatlı hayat bitmiş olacak.

Şimdiyse, bürokrasideki ulusalcı ağ, Kürt Meselesi’ne odaklanarak, AKP ile bir zımni ortaklık içindeyken…

Sokaktaysa, Ülkücü hareketten veya öyle olduğunu öne sürenlerin desteği, AKP’nin yelkenine dolan rüzgârları estirirken…

Tüm imkânlarını AKP’li politikacılara, AKP’ye yakın “gazeteci”, yorumculara tahsis eden bir medya dünyası sözkonusuyken…

Yaratılan “sanal gerçeklik”, özellikle bugün Diyarbakır, Cizre ve ötesinde olup bitenleri bambaşka algılatmışken…

Muhalefet, farklı farklı zafiyetler içindeyken…

Seçim yaklaşıyor olabilir mi? Yanıtı, siz verin.

[email protected]