Sezin ÖNEY
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, siyasi gücü tekelleştikçe, “tek adamlaştıkça”, başkanlık sistemine olan kişisel eğiliminin arttığı gibi bir kanaati sık sık duyuyorum. Oysa, Erdoğan daha 2003’te, yani başbakanlığının başındaki röportajlarından birinde, “Başkanlık sisteminin siyasi arzusu olduğunu” dile getirmişti.[1] Erdoğan’ın Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Türkiye’nin liderliğinde olduğu 13 yılın sonucundaysa, “başkanlık sistemine geçmek veya geçmemek-işte bütün mesele bu” gibi bir kritik dönüm noktasında bulunuyoruz.
Türkiye siyasi tarihinde, sağ çizgideki ‘başkanlık sistemi tutkusu’ malum.
Örneğin şu sözleri ele alalım:
“...milli bünyemize ve şartlarımıza uymayan, temeli Avrupa’nın liberal ve sosyal demokrasisine dayanan bugünkü anayasayı baştan sona değiştirecek, milli demokrasiyi [kuracağız]...parlamenter hükümet sistemi yerine Başkanlık Sistemi’ni getireceğiz. Bu sistemde, Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık yetkileri tek bir şahısta toplanacak, temelinde otorite, güven, disiplin olan bir hükümet doğacaktır...Böylece...Devlet’i, demokrasi’yi, anayasa’yı, Türkleştirmiş, millileştirmiş olacağız”.[2]
Bu satırların yazarı, Alparslan Türkeş, yıl 1975.
1977’de Necmettin Erbakan’ın lideri olduğu Milli Selamet Partisi’nin seçim beyannamesindeki başlıca vaat, “başkanlık sistemine” geçilmesi.[3]
Turgut Özal da, 1992’de, Cumhurbaşkanlığı döneminde, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından yayımlanan Görüş dergisinde, Türkiye dünyada “ilk 10-15 ülke arasına girmek istiyorsa”, “başkanlık sisteminin şart olduğunu” öne sürmüştü.[4] Çok benzer şekilde, Süleyman Demirel de, kendi Cumhurbaşkanlığı döneminde, 1998’de, Türkiye için “başkanlık sisteminin ‘şart’ olduğunu” savunmuştu.[5]
Hatta Demirel, Cumhurbaşkanlığı ertesinde, 28 Temmuz 2002’de de, “seçimlerin çok parçalı idari yapıyı ortadan kaldırmaması halinde başkanlık sistemine gidilmesi gerektiğini” ifade ediyordu.[6] Bu son örneğin de gösterdiği üzere, ‘Başkanlık Sistemi’, Türk sağı için dönem dönem depreşen, kimi zaman fazla gündeme gelen, ancak onlarca yıldır var olan bir ‘ülkü’. Kaldı ki, bu verdiğimiz örnekler, bahsi geçen liderlerin politik hayatlarından rastgele seçilmiş birkaç tanesi. Genel olarak baktığımızda, başkanlığın neden ve nasıl Türkiye’nin sağ ideolojilerinde yer edindiği önemli bir soru: her liderin gönlünde yatan başkanlık farklı mı, benzer mi? Türkiye sağı için başkanlık vazgeçilmez mi, yoksa dönemsel olarak liderlerin kişisel tutkuları, partilerinin önüne mi geçiyor? Daha birçok soru var “başkanlık ve sağ” ikilisine ilişkin ortaya atılabilecek.
Günümüzdeki başkanlık tartışmalarına baktığımızda, CHP ve HDP, gerek partiler gerekse de seçmenleri bazında, tercihlerini kesin olarak parlamenter sistemden yana koyuyor. MHP seçmeni de ağırlıklı olarak başkanlık sistemine destek vermeme eğiliminde. Metropoll’un Şubat 2016 tarihli “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasına göre, CHP seçmeninin yüzde 92,7’si ve HDP seçmeninin yüzde 84,3’ü başkanlık sistemini istemiyor. MHP seçmenininse, yüzde 80,4’ü başkanlığa “hayır” deme eğiliminde. AKP seçmeninin yüzde 81’i ise, başkanlığı onaylıyor.
Bu tablo devam ederse, başkanlığın gerçekleşmesini sağlayabilecek seçmenler ağırlıklı olarak AKP’ye ve bir kısım da MHP’ye oy verenler.
Bu durumda, başkanlık sağ seçmeni, gerçekten bir seçim yapmaya zorlayacak: İdeolojik olarak sağ liderlerin zaman zaman dile getirdiği başkanlık arzusunu, tabanlar ne kadar benimsiyor?
Öngörüm, başkanlık tartışmasının, Türkiye sağını şu veya bu biçimde yeniden şekillendireceği: Sağ siyaset, ya başkanlık sisteminin gerçekleşmesi yoluyla zorunlu olarak dönüşecek veya gerçekleşmesine izin vermeyen başlıca politik çizgi olarak kendini dönüştürecek.
Seçmen için Yol Ayrımı
Erdoğan, ilk kez (sağ siyaset başta olmak üzere), tüm Türkiye’nin önüne, “Başkanlık mı, değil mi” seçeneğini somut biçimde koyan politikacı. Başta belirttiğim gibi, bu fikir onlarca yıldır siyasette dönüp duran bir konu; ama geçmişte, seçmenlerin birçoğu için Başkanlık tartışması, kendi sandık davranışlarını etkileyecek ağırlık ve boyutta bir konu değildi. Diğer bir deyişle, sağ çizgide, özellikle ideolojik perspektiflerle ilgilenenler ve siyasetteki liderlik kadroları dışında, başkanlık tartışması hayatlara değmiyordu.
Şimdiyse, başkanlık konusu, politikanın başlıca gündem maddelerinden biri ve hatta günlük tartışma konularımızdan; yani hayatımızın tam orta yerinde.
Metropoll’un aylık olarak gerçekleştirdiği “Türkiye’nin Nabzı” araştırmasında olası bir başkanlık sistemi referandumunda tercihin nasıl olacağı, 2012 yılından beri soruluyor. Bu verileri kullanarak, son yıllarda, başkanlık fikri ile seçmenin arasının nasıl olduğunu inceleyelim:
Haziran 2012’deki verilere baktığımızda, başkanlığa yüzde 43,2 oranında ‘Evet’ diyen bir kamuoyu profili söz konusu. Sistem değişikliği desteğine paralel olarak aynı dönemde Aralık 2011’de, o dönem başbakan olan Erdoğan’ın destek oranının da, yüzde 71,1 seviyesinde olduğunu görüyoruz. O dönem hangi siyasi olaylar gündemdeydi şöyle bir göz gezdirelim: Kürt Sorunu’na ilişkin müzakere ve çözüm sürecinin ilerlemesi, Leyla Zana ile Erdoğan’ın görüşmesi gibi sembolik olayların gerçekleşmesi ve Bingöl-Muş Karayolu’nda ‘33 Er” olayına benzetilen tarzda büyük çaplı bir PKK saldırısı gerçekleşmesi ve 9 askerin öldürülmesine rağmen sürecin sekteye uğramaması söz konusuydu. Haziran 2012’de tam Erdoğan ve başkanlık sisteminin popülaritesi zirve noktadayken; Suriye, Türkiye’nin bir savaş uçağını da düşürmüştü. Öte yandan, aynı yıl, Mavi Marmara Davası’nda ‘İsrailli generaller’, Balyoz ve Ergenekon Davaları’nda da Türk Silahlı Kuvvetleri üyeleri yargılanıyordu.
Bir yıl sonra, Haziran 2013’e gelindiğinde ise, başkanlık sistemine destek yüzde 30,9’a düşmüştü. Bu noktada etkili olan, kuşkusuz ki Gezi Protestoları ve Erdoğan’ın bu gösterilere karşı verdiği tepki. Daha da ileri giderek, başlangıçta protestolar ve verilen reaksiyonun, ‘başkanlığın olumsuzluğu ve kabul edilemezliği’ üzerine bir toplumsal konsensusun oluşmasına neden olduğu da iddia edilebilir kanımca. Daha az iddialı ifade etmek gerekirse de, başkanlık sistemine olan destek zaten düşüşteyken (Aralık 2013-Nisan 2013 arası yüzde 36-35 arası), Gezi döneminde ‘çakılıyor’.
Gezi Etkisinin Uzun Vadeli Sonuçları
Haziran’da Erdoğan’ın sert ve uzlaşmaz tavrının bir ‘toplumsal şok’ yarattığı, Erdoğan’ın kişisel gücünün artmasına toplumsal itirazın popülerleştiği bir dönem yaşandığını öne sürebiliriz. Ancak hemen ertesinde, Gezi’nin bir ‘kalkışma’, ‘kendisine karşı bir darbe girişimi’ olduğundan kaynaklandığı tezini ‘pazarlamasının’ başkanlığa desteğin yeniden bir çıkış yapmasına neden olduğu iddia edilebilir: Ağustos 2013’e gelindiğinde, başkanlık sistemine destek oranının (Haziran 2013’e göre 8 puan artarak) yüzde 38,8’e çıktığını gözlüyoruz.
Evet, Haziran-Ağustos arası, Erdoğan’ın siyasi çizgisinde hızlı bir toparlanma yaşanıyor. Kendisine ve başkanlık sistemine olan destek, kesin bir düşüşten göreceli bir toparlanmaya geçiyor. Ancak, Metropoll verilerine göre, başkanlık sistemine desteğin, Gezi Protestoları sonrasında, yüzde 30’ları hiç aşmadığını görüyoruz.
Gezi’den sonra, ikinci bir kırılma noktasının, yolsuzluk soruşturmaları dönemi, 17-25 Aralık 2013 olduğu söylenebilir. Bu dönemde, Erdoğan’ın bir lider olarak desteği ve başkanlık sistemine olan destek ikinci ‘kalıcı örselenmeyi’ yaşıyor. Erdoğan’ın kişisel desteği, “Gezi-17/25 örselenmeleri” ertesi kalıcı olarak demirleyeceği ortalama olan yüzde 40-43 bandına oturuyor. Evet, Erdoğan’ın dönemsel olarak desteğinin yüzde 50 civarına yaklaştığı zamanlar var. Örneğin, 2014 genelinde Erdoğan’ın desteğinin ortalaması, yüzde 43.
Bu oran, 2015’teyse, yüzde 40. Dolayısıyla, Erdoğan’ın yüzde 60-70 civarı destek aldığı 2011 gibi dönemlerin ‘tarih olduğunu’ (kendisi açısından ‘mucizevi’ bir değişim olmazsa) söyleyebiliriz. Üstelik Erdoğan’ın destek oranının Mart 2015-Kasım 2015’te sürekli yüzde 37-38 arası seyrettiğini vurgulamakta yarar var: peşpeşe seçimlerin kampanya dönemleri, Erdoğan’ın yakın siyasi tarihinin “en popülariteden uzak olduğu” zamanlar.
Kasım 2015 sonrası Erdoğan, popülaritesini yeniden 43-47 aralığında zigzaglar çizen seviyeye çıkarıyor. Bu çıkışta, siyasi güç-popülarite arasındaki ilişki etkili görünüyor; siyasi gücün gövde gösterisi, daha fazla gücü çağırıyor. Burada kastım şu: Erdoğan’ın ‘güçlü ve gücünü sertçe ortaya koyan lider’ imajının son yıllardaki ağırlığını göz önünde bulundurursak, AKP’nin seçim başarısıyla ‘dönüşü’, toplumda, “liderin de bir yere gitmeyeceği-dolayısıyla köstek yerine destek olmanın daha mantıklı olduğu” psikolojisini doğurmuş olabilir. Ancak dikkat çekici olan şu: Erdoğan’ın popülarite seviyesi ile AKP’nin oy oranı birebir uyuşmuyor. Erdoğan, Gezi-17/25, ‘meşum 2013’ ertesi, en fazla AKP’nin Haziran ve Kasım 2015 seçimlerindeki oy oranlarının ortalamasına yaklaşabilen destek oranlarına ulaşabiliyor. Geneldeyse, AKP’nin 2015 seçimlerindeki oy oranının oldukça altında (ortalama 7-10 puan kadar) destek alabiliyor. Buna karşılık, AKP, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun deyişiyle “efsanevi lideri Erdoğan” olmadan yapabilir mi?
Başkanlığın Sırrı: Sağ Konsolidasyon
Başkanlık sistemi onaylarına ilişkin verilere geri dönelim: Metropoll’un Şubat 2016 araştırmasına göre, başkanlık referandumunda ‘Evet’ diyeceklerin oranı, yüzde 39,4. Kasım 2015’te, yüzde 36,7 olan bu oran, Ocak 2016’da ise yüzde 38,3’e çıkmış. Oysa, Şubat 2015 ve Ekim 2015 arasına dönersek, başkanlığa destek yüzde 31-32 arası değişiyor. Diğer bir deyişle, Gezi dönemi seviyelerine iniyor.
Bundan sonra ne olabilir? Yazının başında öne sürdüğüm gibi, şu aşamada, Türkiye’de sistem değişikliği yapılması ve başkanlığa geçilmesinin mümkün olması, sağ seçmenin neredeyse tamamen AKP’ye kaymasına bağlı. Erdoğan’ın son dönemdeki milliyetçiliği daha da ön plana çıkaran çizgisi, Kürt sorununun yok sayılması, buna karşılık “PKK karşıtı savaş” projeksiyonunun en sert biçimde, sivillerin canına kasteden biçimde uygulanması ile başkanlığa desteğin konsolidasyonu doğrudan ilintili görünüyor. Peki, sağı başkanlık için konsolide etme projesi, AKP ve MHP başta olmak üzere sağ seçmeni nasıl etkiliyor? Gelecek yazıda da, bunu sorgulayacağız.
http://www.birikimdergisi.com/haftalik/7541/sagin-baskanliga-cekimi-cekilmesi#.VtdzyvmLTIU
[1] “Erdoğan: Başkanlık Sistemi Benim Arzumdur”, Hürriyet, 21 Nisan 2003. (link)
[2] Alparslan Türkeş, Temel Görüşler, Dergah Yayınları, 1975, s. 147.
[3] Milli Selamet Partisi, Seçim Beyannamesi, 5 Temmuz 1977 Seçimleri, s. 89 (link).
[4] Turgut Özal Mülakatı, Görüş, TÜSİAD, No: 5, Eylül-Ekim 1992, s. 12-24.
[5] Edip Ali Yavuz, “Başkanlık Sistemi Şart”, Zaman, 25 Mart 1998 (link).
[6] “Demirel, Başkanlık Sistemi Önerdi”, NTV, 28 Temmuz 2002, (link).
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024