Sezin ÖNEY
Soğuk Savaş biteli 20 yılı aşkın zaman oldu.
Gerek NATO çevresinde kümeleşen Batı İttifakı’nın, gerekse de “komünist” ülkeler olarak adlandırdığımız totaliter devletlerin Soğuk Savaş dönemindeki, “militarist” odaklı zihin dünyasında o günden bu yana büyük kırılmalar yaşandı.
Bugün, Türkiye’de eski bir genelkurmay başkanının tutuklanması da, “askerin sivilleşmesi” sürecinin bir örneği olarak, “olumlu” bir gelişme olarak karşılanıyor. 12 Eylül darbesinin hukuken hesabının sonunda sorulabilmeye cidden başlanması, bu konuda “derin devletin sığ tarihi” üzerine manifesto gibi bir iddianame yazılması, Şemdinli olaylarında rol alan ordu mensuplarının cezaya çarptırılması.. bunlar gerçekten de “askerin sivilleşmesi” açısından son derece kilit gelişmeler.
“Türkiye, Soğuk Savaş’ın bitişine, yirmi yılcık bir gecikmeyle nihayet tanık oluyor” yorumları haksız değil.
Eğer ki, ben de, 2007’deki bakış açımla konuya yaklaşıyor olsaydım hâlâ, bu görüşte ve “sevinç içinde” olur, o noktada durur, kafamı da daha ilerisine yormazdım. Ancak işler bu kadar basit değil.
Soğuk Savaş döneminin asker-sivil ilişkileri üzerine kafa yoran en önemli teorisyenlerinden Morris Janowitz, 1960’ta ordu ve sivil ilişkileri konusundaki ilk kitabı olan, Professional Soldier: A Professional and Political Portrait’yi (Profesyonel Asker: Profesyonel ve Siyasal Bir Portre) yayımladı.
Janowitz’in derdi, aynı dönemin diğer önde gelen teorisyenlerinden Samuel Huntington’un yaptığı gibi, ABD Ordusu’nu odak noktası alarak, asker ve sivillerin Soğuk Savaş gerçeklerinin ortamında nasıl bir diyalog içinde olması gerektiğini yorumlamaktı. Janowitz, tezini çok sayıda askerî bürokratla yapılmış görüşmelere dayandırıyordu.
Janowitz’in tezinin temelinde, ikili bir model vardı. Bir taraftan askerler, “mutlakıyetçilik” ve “pragmatikliğe” dayalı bir dünya görüşü içinde, sivil hayata ve gerçeklere kapalı biçimde, “dış dünyadan” yalıtılmış şekilde yaşıyordu. Öte yandan, ordu ile sivillerin ilişkisi, aslında, ordunun başarısı için bir “bütünleşmeden” geçmek zorundaydı.
Diğer bir deyişle, Janowitz, siviller ve askerlerin keskin hatlarla ayrılmış iki ayrı kültürden, ortak bir kültüre geçişini savunuyordu. Bir yandan, asker sivilleşirken, sivil de askerleşecekti.
Janowitz’in ileri sürdüğü “yakınlaşma” modeli, asker-vatandaşın, sosyal hayatını, dünya görüşünü, “düşmana” karşı teyakkuz halinde biçimlendirmesini öngörüyordu. Yani, Janowitz, asker ve vatandaşı ortaklaştıran bağı, bir görev duygusunun sürekli iki tarafı birbiriyle aynı dalga boyunda tutması olarak görmüştü. Bu görev duygusu da, elbette, dıştan bir faktörün, çatışmanın varlığıyla pompalanıyordu.
Bu tez, günümüz Türkiye’si için ne anlam ifade edebilir?
Janowitz’in Türkiye’de yapılan kısıtlı sayıda ilişkin atıflarda, daha çok askerin sivilleşmesinden, “olumlu bir durum” olarak bahsediliyor. Yani, asker sivilleşiyor; o zaman sorun çözüldü, ne güzel. Ve nokta.
Oysa, belki de, “yakınlaşmanın” iki taraflı olduğunu, dönüşümün de iki taraflı gerçekleştiğini gözönüne almak gerekiyor. Hele ki, Soğuk Savaş sonrası, küresel bağlamda orduların artan ölçüde, “asimetrik savaşlar”, yani “terörizm” gibi tanımı son derece göreceli “düşmanlara” karşı teyakkuzda olduğu dikkate alınırsa... Yani, orduların sivilleşmesi ve sivillerin askerleşmesi, diğer bir deyişle yakınlaşma sürecinin yaşanması, daha demokratik ve barışçı toplumlarda yaşayacağımız anlamına gelmiyor.
Son yirmi yılda, askerler dünya genelinde sivilleşti ama bir yandan da sivilleri daha fazla “askerî eğilim” göstermeye meylettiler. Sivillerin askerileşmesinde, orduların yeni çatışma doktrini olan “asimetrik savaş” kavramının yarattığı kaygılar, 11 Eylül saldırıları, “radikal İslamcıların yeni saldırılara girişebileceği” korkusuyla refah toplumlarının göçmen korkusunun eklemlenmesinin yarattığı patlamaya hazır kaygı bileşimi, önemli bir etken oldu.
Demokrasisi en gelişkin ülkelerde bile, “terörizmle mücadele” bahanesi altında hak ve özgürlükleri tırpanlamak mümkün hale geldi. Bir yandan da, askerler de dikkatini, “düzensiz savaşa” doğru kaydırarak, “düşmanın” yayıldığı sathı, sivillerin çoğunlukta olduğu yerleri de kapsayacak şekilde iyiden iyiye genişletti. Sivillerin bakış açılarında “askerleşmesi”, savaş sahalarının “genişlemesi”, beraberinde, askerlerin sivil algı ve taleplerini daha fazla dikkate almasına yol açmasını da getirdi.
Kürt Sorunu’nun çözümsüzlüğünün, Türkiye’deki asker-sivil ilişkilerinde, Janowitz’in bahsettiğimiz tezinde anlatılan “yakınsama”nın, sivillerin askerleşmesi yönünde bir etkisi var. Bir yandan, sivil toplum kanadında, “vicdani ret” veya zorunlu askerliğin kaldırılması gibi konulara yönelik çabalar, siyaset genelindeki Kürt Sorunu kaynaklı taassuba çarparak sonuçsuz kalıyor.
Sivillerin askerî güce olan bağımlılığı Kürt Sorunu nedeniyle, çoğu zaman farkına bile varılmadan sürekli artıyor. Örneğin, son on yılda giderek artan biçimde, Türkiye’nin kendi silahlarını üretmek ve silah teknolojileri konusundaki kapasitesini arttırmakta yükselen bir çizgi izlediği , bunun da sivil iradenin destek ve sahiplenilmesiyle gerçekleþtiği unutulmamalı.
Tabii, işin içine, aslında özellikle Kara Kuvvetleri’nin zaten halkın son derece içinden kişilerden oluştuğu gerçeği, halkın çoğunluğu tarafından “Türkler asker millettir” çıkarsamasına verilen destek gibi durumlar da girince, “yakınsama” ve “yakınlaşma” tezinin Türkiye’ye uyarlaması, hiç de “sivilleştik tamam” gibi basit değil.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları







































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024