Sezin ÖNEY
Ve Makedonya, resmen “Kuzey Makedonya”ya oldu.
Tuhaf bir cümle olduğunun farkındayım: en azından dünyanın Balkanlar'dan uzak kalan kısmı için. Makedonya, bir ülke olarak zaten vardı ve adının “Kuzey Makedonya”ya değiştirilmesi de, ufak bir bürokratik değişiklikten başka bir şey gözükmüyor.
Oysa, Yunanistan için durum böyle değil. Ülkenin geneli için, Makedonya'nın adının değişmesi hayat memat meselesi.
Ve Türkiye'deki siyasi tartışmaları, farklı kesimlerin birbirlerine karşı politik görüşler üzerinden tavırlarını “yakıcı” ve “yıkıcı” buluyorsanız, bir de Yunanistan'dakilere; özellikle “Makedonya” odaklı tartışmalara buyrun… Başbakan Aleksis Çipras da, özellikle Makedonya İsim Krizi'ni çözümleme yolundaki adımlarıyla ülkesindeki milliyetçi ve muhafazakârların şimşeklerini üzerine çektiğinden beri, her zamankinden de fazla eleştiri oklarının hedefi. Öyle ki, geçtiğimiz haftalarda Çipras'ın Türkiye ziyareti esnasında Yunanistan'da yapılan yorumlar arasında, İstanbul'da Kartal'da çöken binayı bile onun “uğursuz ayağına” bağlayanlar vardı.
Çipras'ın yaklaşık çeyrek asırlık “Makedonya İsim Krizi” meselesinin çözümüne el atması sonucu nasıl politik badireler atlatmak zorunda kaldığını daha önce, “Bir isimde ne var ki” başlıklı yazıda tartışmıştım. Bu yazıda, Ocak ortasında milliyetçi ANEL partisinin, Çipras'ın partisi SYRIZA ile 2015'ten bu yana süren koalisyon ortaklığını, Makedonya İsim Krizi nedeniyle bozmasını ve hükümetin güven oylamasına gitmek zorunda kalması sürecini anlatmıştım.
12 Haziran 2018'de Yunanistan ve “Eski Yugoslavya Makedonya Cumhuriyeti” (FYROM) vardığı Prespes Anlaşması şunu öngörüyordu: FYROM'un adını “Kuzey Makedonya”ya değiştirmesi karşılığında, Yunanistan'ın da FYROM'a karşı uluslararası kurumlarda koyduğu şerhleri/engelleri kaldırması söz konusu olacaktı. 25 Ocak 2019'da da, Yunanistan Parlamentosu, “kılpayı” biçimde Prespes Anlaşması'nı onaylayarak, “Kuzey Makedonya”nın NATO üyesi olmasının önünü açtı. 12 Şubat 2019'da da, taraflar karşılıklı olarak Prespes Anlaşması'nı yürürlüğe koydu. O gün, Yunanistan'ın kuzeybatı sınırındaki “Makedonya Cumhuriyeti” levhaları kaldırılarak, yerlerine “Kuzey Makedonya Cumhuriyeti” talebalaları yerleştirildi. Gerçi, bu “tabela” meselesi hala tam çözülmüş değil: Yunanistan'ın kuzeyinde yer alan Orta Makedonya Valisi Apostolos Tzitzikostas, bölge genelindeki levhaların değiştirilmeyeceğini ve “Kuzey Makedonya” olarak adlandırılan ülkeyi “Üsküp” olarak adlandırmaya devam edeceklerini açıkladı.
Aslında Prespes Anlaşması’na dışarıdan bakınca Yunanistan'ın “kazandığı” bir durum söz konusu. “FYROM”a zaten (Yunanistan dışındaki herkes) Makedonya diyordu; şimdi ise, “Kuzey Makedonya” diyecekler. Dahası, “Kuzey Makedonya”, anayasasında yer alan bütün “Antik Makedonya”, “Büyük İskender” atıflarını ayıklayacak. NATO üyesi ve Yunanistan'a borçlu bir komşu da, Atina açısından “güvenlik” hanesine pozitif biçimde yazılacak bir şey.
Ama tabii, coğrafyamızda “sarih düşünce” fazla eşine rastlanmayan bir zihinsel hâl; tutarlı ve rasyonel düşünmek yerine hezeyanlarla, tepkisel-dürtüsel-intikamcı motiflerle-duygusal hareket etmeyi tercih ediyoruz. Yunanistan'da bazı kesimlere, özellikle de ülkenin kuzeyinde yaşayanlar arasından önemli bir kesime göre, “Makedonya” addedilen ülkede yaşayanlar aslında “Bulgar”; gerçek Makedonlar da Yunanlı.
Prespes Anlaşması da, “vatanı satmak”, “Yunanistan'ı bölmek” anlamına geliyor; tüm bunlar tanıdık mı? Hiç şaşırmayın; birbirimize öyle çok benziyoruz ki...
Benzerliklerimiz de, ne yazık ki “ortaklık” duygusundan çok, bir “ayna etkisiyle” irkiltme ve ürkütme hissi yaşatıyor.
Karşı karşıya düşünce de, “aynada kendiyle karşılaşmış kediler” gibi tüyleri diken diken hale gelebiliyoruz.
Oysa, ortaklığa odaklanılsa, herkes için herşey daha kolay olacak; olabilmesi de çok mümkün...
Makedonya'dan sonra Kıbrıs?
P24'teki Makedonya İsim Krizi yazısında dikkat çektiğimiz bir nokta daha vardı:
“Hükümet krizi çıkmadan birkaç gün önce Çipras, katıldığı bir televizyon programı ve Twitter hesabı üzerinden, Şubat ayında Türkiye'yi ziyaret edeceğini ve Türkiye ile “pozitif diyalogda olmanın” sorunların çözümü için her zaman daha yararlı olduğunu dile getiriyordu.”
Çipras, Ocak'ta ortaya attığı bu düşüncenin peşini bırakmadı ve 5-6 Şubat'ta Ankara ile İstanbul'u kapsayan Türkiye ziyaretini gerçekleştirdi. Çipras açısından bakıldığında bir çizgi değişikliği söz konusu değil; Türkiye'ye karşı hiç negatif bir yaklaşımı, tepkisi veya çıkışı olmadı. Hatırlara getirilirse; Aralık 2017'de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Yunanistan ziyareti, “biraz gergin” geçmişti. Bu ziyaret esnasında, Cumhurbaşkanları arasında bir sözlü gerilim yaşanmıştı. Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında, “Lozan Anlaşması” odaklı bir münakaşa gerçekleşmişti. Bu konudaki yazımda belirttiğim gibi, iki Cumhurbaşkanı karşılıklı olarak kameraların önüne geçtiğinde Erdoğan'ın, Lozan Anlaşması'nın, Trakya'daki Müslüman azınlığın haklarının iyileştirilmesi için “modernleştirilmesi” gerektiğini söylemesi üzerine, Pavlopulos, sert bir tonlamayla, Anlaşma'nın müzakereye açık olmadığını, Yunanistan'ın ve Avrupa Birliği'nin “toprak bütünlüğünü” garanti aldığını ifade etmişti. Anlaşılabileceği gibi, “Lozan” sözcüğü geçtiğinde Yunanistan tarafından anlaşılan, kendisinden toprak isteneceği, savaşa gidileceği gibi bir durum. Ankara'nın bu çıkışla kasti ne olursa olsun, Atina'da algılanan çok daha sert ve vahim bir hâl oluyor.
Bu kriz yaşanırken Çipras, soğukkanlı davranıp fazla renk vermemeyi tercih etti; krizin üzerinden bir yıl kadar süre geçtikten sonra da, Türkiye ile köprü kurmak istediğini açıkladı. Diğer bir deyişle, Çipras renk vermedi ve kendi planını uygulamaya koymak için doğru zamanı kolladı.
Şubat 2019'a geldiğimizde de, aslında Türkiye, Çipras için iki önemli açılımın anahtarını elinde tutuyor. Gerçi, Ankara'da bu durumun farkında olan var mı bilemiyorum ama Çipras'ın ülkesinin politikasına “devrim” niteliğinde şekil vermesini sağlayabilecek iki anahtardan biri Kıbrıs meselesi, ötekisi ise Heybeliada Ruhban Okulu meselesi...
Kıbrıs meselesi, dünyanın “en uzatmalı çatışmalarından” biri olma namını kazanmış ve tarafların “çatışmalarıyla” yaşamaya alışmasından dolayı, kanıksanmış ve çözüm ümitlerinin artık neredeyse hiç kalmadığı bir “müzmin sorun”. Bu sorunu çözen lider(ler) de, Kral Arthur'un kılıcını kayadan söküp çıkarması efsanesinde olduğu gibi, “imkânsızı başararak” tarihe geçecek(ler).
Kolombiya'da, FARC ile barış masasına oturan dönemin Devlet Başkanı Juan Manuel Santos Calderón, 2016'da Nobel Barış Ödülü'nü almıştı. Bu mesele, “dünyanın en uzun süren çatışması” olarak anılıyordu; bu “ünvanı” Kolombiya meselesinden devralan Kıbrıs meselesini çözmeye cesaret eden (veya daha doğrusu zahmet eden) olursa, Nobel Barış Ödülü'nü almasına (daha doğrusu almalarına) kesin gözüyle bakabiliriz.
Çipras, şimdiden Makedonya meselesini çözmesi nedeniyle, Makedonyalı muadili Zoran Zaev ile beraber Nobel'e aday gösterildi bile… Aday gösteren de, Vided Bouchamaoui; 2015'te Nobel Barış Ödülü'nü alan “Tunus Ulusal Dörtlüsü”nün bir parçası olan Tunuslu iş kadını, sendika lideri. Öyle “rastgele” bir adaylıktan bahsetmiyoruz yani...
Zaev ve Çipras, Münih Güvenlik Konferansı'nda Ewald von Kleist Ödülü'nü aldılar bile: bu ödül, konferansın düzenleyicisinin adına veriliyor. Kendisini, Hitler'e suikast yapmak isteyenlerden biri olarak da anımsayabilirsiniz...
Kıbrıs meselesinin çözümüne dair ümitler, Nisan 2015'te Mustafa Akıncı'nın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrası başlayan 2015-2017 dönemi görüşmelerinin çökmesi sonucu tamamen kül olmuş bitmişti. O dönemki temaslar, o kadar yüksek ümitler yaratmış, “bu sefer çözüldü bu iş” kanaati yaratmıştı ki; bir kez temaslar duvara toslayınca, bu kez de, “artık bu sorun asla çözülmez” düşüncesi tüm Kıbrıs'a egemen oldu. Şimdi ancak, “dışarıdan” gelecek bir baskı ve “dürtme”, Kıbrıs Meselesi'nin çözüme doğru ilerletilmesi, itelenmesini sağlayabilir. Bu “dürtmeyi” yapabilecek iki taraf da, Türkiye ve Yunanistan'dan başkası değil. Belki “eskiden” olsaydı, Kıbrıs sorununun çözümü için Ankara ve Atina'nın ortak inisiyatif alması mümkün gözükebilirdi; şimdi ise çok çok uzak, hatta açıkçası imkansız ötesi gözüküyor.
Ruhban Okulu'nun açılması Yunanistan'a “ruhsal destek” olur mu?
Yunanistan, “normal şartlar” altında Ekim 2019'da; erken seçimlerin gerçekleşmesi halinde de, 2019 Baharı'nda-belki de, Mayıs 2019'da genel seçimlere gidecek. SYRIZA ve özellikle de Çipras'ın kuyusunu kazmak isteyen çok. Elbette, SYRIZA'nın yarattığı birçok hayal kırıklığı var: 2015'te düzeni tamamen değiştirmek, “eski siyaset seçkinlerinin sultasına” son vermek vaadiyle iktidara gelen SYRIZA, birçok açıdan “düzene” entegre oldu. Dahası SYRIZA'nın başlıca seçim sözü, Avrupa Birliği (özellikle de Almanya ile) ve uluslararası kurumlarla ekonomik anlaşmaya gitmemek; krizin “çözümü” için sunulan paketleri kabul etmemekti. Tersine SYRIZA, “Troyka” olarak anılan Avrupa Komisyonu-Avrupa Merkez Bankası-Uluslararası Para Fonu (IMF) üçlüsü ile anlaşma üzerine anlaşma imzaladı. Belki de, verilen ve tutulmayan sözlerin öfkesi söz konusu Yunanistan'da...
Gerçekten de, Yunanistan kadar öfkelilerin bu kadar öfkeli olduğu başka bir siyasi kültür örneği var mı bilemiyorum… Haksız da değil Yunanistan halkı bu öfkesinde; ekonomik krizin 10. yılına girildi. Kriz öncesi, 2005-2007 döneminde Yunanistan halkının yaklaşık yüzde 70'i hayatından memnunken, bu oran 2012'ye gelindiğinde yüzde 30'lara çakılmıştı. O günden bu yana da, “memnuniyet” oranlarında “iyiye” doğru değişiklik olduğunu söylemek mümkün değil...
Ekonomik kriz, “en iyi ihtimalle”, daha bir 10 yıl süreceğe benziyor; bunu öne süren de Uluslararası Para Fonu'ndan (IMF) başkası değil. IMF'in son öngörülerine göre, dünyada Yunanistan'ı etkileyecek herhangi bir ekonomik dalgalanma olmadığı ve ülke içinde de işlerin olabilecek “en iyi senaryolara” göre şekillenmesi halinde, 2007 yılındaki ekonomik seviyeye gelinmesi ancak 2029'da mümkün olabilecek.
2009'dan 2029'a “kayıp” geçen tam 20 yıl...
“Faili meçhul” hâle gelen bu yılların ilk 10 yıllık bilançosu ağır; ruhsal sorunlar yoğun ve intiharlar da hala yüksek seviyede seyrediyor. 2011'de Yunanistan Sağlık Bakanlığı tarafından yayınlanan bir raporda, intihar oranlarının bir önceki seneye göre yüzde 40 oranında arttığından bahsediliyordu: Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komisyoneri Dunja Mitanoviç'in Kasım 2018'de açıkladığı bir rapora göreyse, intiharlarda “yüzde 40'lık” artış çok daha uzun bir döneme, 2010-2015 yılları arasının tümüne yayılmış durumda. Yani, ekonomik krizin ilk beş yılı, intihar oranının sürekli katlandığı bir dönem olmuş. Yunanistan'daki intihar oranları 2019 itibariyle de, kriz öncesi döneme göre hala çok yüksek seviyelerde; zaten, hayatına kastetmeyi düşünenlerin başvurduğu yardım hatlarını arayanların oranlarının artmakta olduğuna yönelik veriler söz konusu.
Yunanistan Sağlık Bakanlığı'nın 2017'de yayınladığı bir rapora göreyse, ülke halkının yarısı, ruhsal sorunlardan şikayetçi. Konuyla ilgili çalışmaları olan sivil toplum örgütleri ve uzmanlar da, bu raporun bulgularını doğruluyor. Depresyon başta olmak üzere ruhsal kaynaklı sağlık sorunlar artarken, ekonomik kriz kaynaklı kemer sıkma politikaları nedeniyle sağlık harcamaları da kısıldığından, hastanelerin durumu kötüleşiyor ve hastalara verilebilen hizmetin kalitesi de düşüyor. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) verilerine göre, 2009'dan bu yana sağlık harcamalarında üçte bir oranında (yaklaşık 5 milyar Euro) kesinti yapıldı.
Tüm bu “ruhsal bunalım” ortamında, Çipras'ın bazı köklü sosyal değişimlerin önünü açmaya çalıştığının da hakkını vermek lazım. Makedonya İsim Krizi'nin çözümü, ülkenin çoktan geride bırakmış olması gereken bir yükü boşaltması manasına geliyordu aslında...Keşke, Kıbrıs'ta en çok Kıbrıslıların kendisine hakkaniyetli bir çözümle “barışa” ulaşılabilse...
SYRIZA bugünlerde, Yunanistan'ı “laik” hâle getirmeye çalışıyor: Ülkeyi, resmen “Ortodoks” addeden ve Kilise'nin siyaset üzerindeki söz hakkını hukukî kılan Anayasa'nın 3. Maddesi'nin değiştirilmesinin önü açıldı. Dahası, ruhban sınıfının “bürokrat” olmaktan çıkarılması gibi cesur adımlar da atılıyor. Tabii, bütün bunlar muhafazakar kesimler ve özellikle de Kilise'nin şimşeklerini çekiyor. Ortodoks Kilisesi, Makedonya İsim Krizi'nde de kilit (ve bloke edici) rol oynamaya çalışmıştı. Dolayısı ile, Çipras'ın Kilise ile ters düştüğü ve milliyetçi-muhafazakar kesimlerin giderek ortaklaşmaya başladığı bir karşı ittifak oluşuyor. Hal böyle iken, Türkiye'den bir “zeytin dalı” gelse, Heybeliada Ruhban Okulu'nun açılması gibi bir adım atılsa, Yunanistan için etkisi büyük olurdu. Türkiye'nin, Avrupa Birliği ile ilişkileri açısından da, çok büyük bir açılım sağlanırdı.
Ne var ki, biz bu coğrafyada beraber kazanmayı sevmiyoruz; karşımızdakinin bize de zarar verecek kaybı bizi daha çok mutlu ediyor beraber kazanmaktan...Yeter ki, hezeyan olsun, ortam köpürsün, mıyıl mıyıl şikâyet edelim, vıdı vıdı arkadan konuşup duralım; beraber çıkmak yerine beraber batalım. Yeter ki, kötücül olalım ki, kötülük kazansın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024