Sezin ÖNEY
Böyle yaşamaya alışmıştık aslında: demokratik alan daraldıkça daralıyor, ekonomik refah seviyesi kötüleştikçe kötüleşiyor. Hep bir tık aşağı yavaşça kaymanın sarsıcı olmayan, alıştıra alıştıra kayba uğratmasına alışmıştık. Bir şekilde, “yuvarlanıp gidiyorduk” işte...
Şimdi, son birkaç günde olanlar Türkiye gerçeklerini bize şok terapi ile hatırlattı. “Üç 24 saat” içinde, Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun vekilliğinin düşürülmesi ve kendisi ile tanıkların ifadesiyle abdest alırken, pijama-terlik halinde TBMM’den yaka paça derdest edilip götürülmesi; HDP’ye sert bir iddianame ile kapatma davası açılması, bol türbülanslı bir “fırtına” dönemine girdiğimizi düşündürdü.
Son 7-8 ayda, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinden, Karadeniz’de gaz rezervleri bulunmasına, uzay programı açıklanmasından, ekonomi yönetiminin değiştirilmesine, dış politikada tansiyonun yükselmesi ve hatta Yunanistan ile savaşın eşiğine gelinmesine “tüm düğmelere bastılar”.
AK Parti’nin desteği %29-31 civarı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görev onayı da %42-45 civarında takılı kaldı. En popüler politikacılar sıralamasında da, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu ilk iki sırayı kalıcı biçimde paylaşır oldular. Bir yandan AK Parti ve Erdoğan, çekirdek oy ve desteklerini korudular. Öte yandan da, eski günlerin yüksek marjlı fark atmalarının mümkün olamadığı ve bir düşüş döneminin başladığı son derece açık biçimde gözler önüne serildi.
Son olarak şubatta Garê operasyonu, “normal şartlar” altında, hükümete desteği yükseltebilecek bir çıkıştı. Hiçbir ama hiçbir etkisi olmadı.
Son dönemde AK Parti’ye kazandıran yegane çıkışlar, kasımda ekonomi yönetiminin değişmesi ve kongreler süreci oldu. Partiden uzaklaşmaya başlayan, kararsızlara kayan veya DEVA-Gelecek-İYİ Parti gibi farklı kulvarlara meyledenler üzerinde, bu iki çıkış etkili idi. “Düğünümüz var” heyecanı verilerek gerçekleştirilen kongreler, tıpkı diğer partilerdekiler gibi yeni görevlendirmelerin getirdiği hevesle tabanı dinamikleştirdi, gevşeyen bağları bir nebze güçlendirdi, bıkkınlık havasını dağıttı. Ekonomi yönetiminin değişmesi ve dolar/döviz kurlarının sabitleşmesi de, yine partinin kendi tabanına AK Parti ile iyi kötü idare edilebileceğini düşündüren belirleyici bir gelişmeydi.
Ancak, AK Parti kendi tabanına kilitlenmiş ve çekirdek oy sınırını aşamaz vaziyette. Çekirdekten kaybedilecek her bir yüzdenin de, artık büyük etkisi var. Daha da önemlisi, başkanlık sistemi artık AK Parti’nin tek başına taşıyabileceği bir yapı değil; MHP’ye olan bağımlılık artık, sadece ve sadece başkanlık sistemi yüzünden hayati hale dönüştü. Bu durum da, MHP’nin bahar tomurcukları patlatmasına ve asıl patron imajının güçlenmesine neden oluyor. Özellikle de, HDP’nin kapatılması sürecini, artı hanesinde görecekler varsa, bu “krediyi” MHP’nin hanesine yazanlar olacak: yani, MHP tabanı ve AK Parti’ninki başta olmak üzere diğer tabanlardan radikalleşerek MHP’ninkine kayanlar.
AK Parti kongrelerinin tabanına enerji verdiğini söyledik ama “Devlet”in asıl sahibi algısını veren kongre, açıkçası MHP’ninkiydi. MHP’nin, tarihi boyunca bu kadar “iktidarda” olduğu ve devletin sahibi rolüne bu kadar rahatça oturduğu hiçbir dönem olmamıştı. Bu durumda, Erdoğan’ın da kendi tabanını toparlama hedefiyle Gezi Parkı’nı ziyaretten Taksim Meydanı ve Kanal İstanbul projelerine hız verilmesine, İstanbul Sözleşmesi’nden tepeden inme çekilmeye, Merkez Bankası başkanının piyasa beklentisi odaklı bir isimden anti-faiz bir “gölge”ye değiştirilmesi gibi dikkatleri kendi üzerine çeken girişimlerine şaşmamak gerek. Tabii, bu adımların tümü kendi içinde de tabanı toparlama ötesinde, siyaseti yeniden dizayn hedefine de odaklılar. Örneğin, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme, yeni anayasaya uzanacak “yerli ve milli hukuk” tartışmasının da başlangıcı olabilir. Polonya’da da, “Batı dayatması” hukuka karşılık, ülkenin kendi “gelenek ve görenek”, tarihine uygun “yerli ve milli” hukuka yönelmesi gerektiği tartışması; kürtaj yasağı, LGBTI+ fobisi pompalanması ve yine İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gündeminin yaratılmasıyla beslendi, büyütüldü.
Avrupa Birliği, zaten Polonya ve Macaristan’ın “kendi hukukunu” yaratma politikaları ile boğuşurken, bir de Türkiye ile uğraşmak istemiyor. Macaristan ve Polonya, AB’nin özellikle kendilerine yönelik geliştirdiği “hukuk devleti denetimi mekanizmasına” karşı atağa geçmişti. Bu sebeple, 2020 sonunda, neredeyse AB’nin 2021-2027 bütçesinin onaylanması mümkün olamıyordu. 11 Mart’ta beklenen oldu ve Macaristan ile Polonya, AB’yi Avrupa Adalet Divanı’na götürdü. Polonya ve Macaristan, Avrupa Adalet Divanı’nın da, AB’ye karşı vergi uygulamaları konusunda götürdükleri iki ayrı davayı 16 Mart’ta kazandılar. Davalardan biri, Macaristan’ın Fox TV’si sayılabilecek (yani Türkiye’deki örnekte olduğu gibi dış kaynakla kurulmuş, yaygın kitleye ulaşan ‘muhalifimsi’ TV kanalı) RTL Klúb’a getirilen ağır yüküne ilişkindi. Diğer bir deyişle, basın ve ifade özgürlüğü boyutu da vardı. Macaristan Başbakanı Viktor Orbán da, gene bugünlerde İtalya’da sağ popülist liderler Matteo Salvini ve Giorgia Meloni ile ortaklığını AB eleştirisi-muhalifliği ve göç karşıtlığı üzerinden güçlendirmek üzere harekete geçti. Polonya da, bu fiili ittifakın doğal bir parçası.
25-26 Mart’ta AB Liderler Zirvesi’nde Türkiye’ye yaptırım gelmesini, ben zaten beklemiyordum. Reuters’ın ismini vermediği 4 AB’li diplomata dayandırarak yaptığı habere göre de, yaptırımlar konusu iyice rafa kalktı. Evet; zaten yaptırımlar, pozitif etkiden çok negatif etkiye sebep olabilecek bir araç ancak, asıl mesele Avrupa Birliği ve özellikle de AB’nin Türkiye politikasının belirleyicisi Almanya’nın Ankara üzerinde hiçbir şekilde etki, ağırlık kullanmaya niyetli olmaması. “Bizim işimiz görülsün de” veya “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” AB ve Almanya’nın Türkiye politikasının net bir özeti.
AB’nin Dönem Başkanı Portekiz’in Avrupa İşleri Bakanı Ana Paula Zacarias, mart başında Birlik’in Macaristan ve Polonya’ya yaptırım uygulamasının pek mümkün olmayacağının işaretlerini vermişti. Yani, Türkiye’ye değil sadece bu “yasak savma” yaklaşımı. Yine de Portekiz, mayısta dönem başkanlığı bitmeden Macaristan-Polonya’ya karşı yaptırım konusunu AB’nin temel anlaşmasının 7. Madde’si çerçevesinde ele alacak bir toplantı gerçekleştirmeyi hedefliyor. Tıpkı Türkiye konusunda olduğu gibi, Polonya-Macaristan’a yönelik AB politikası ABD’nin ve Joe Biden’ın yaklaşımına endeksleniyor. Biden yönetimiyle AB’nin buluşması da temmuz civarı gerçekleşecek gibi gözüküyor.
Bu demek ki, temmuza kadar AB, Türkiye ile ilgili pek bir şey yapmaz.
Diğer bir deyişle, Türkiye ile yapılan Suriyeli mültecilere yönelik “Göçmen Anlaşması”nın da 5. yıldönümünde, bu anlaşma ile güncellenmesi gereken konular var; bunun üzerinde çalışılıyor ve AB, Türkiye ilgili başka hiçbir şeyle uğraşmak istemiyor. Yunanistan ile görüşmelerde masa yerinde durur ve Ankara, üç aşağı beş yukarı dış “sorun” yaratmazsa, AB de Türkiye’nin içerisinde olup bitene fazla karışmaz. Tabii, AB ve Almanya’nın bile kaldıramayacağı noktaya gelmezse işler...
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024
26.05.2024
20.05.2024