Talat ULUSOY
Σαν τησ Σμυρνησ το γιαγκινι στο ντουνια δεν εχει γινει
…
Σμυρνη φτωχομανα Σμυρνη, ποθ ΅ναι η μορφια σου εκειωη!
İzmir’de yakılan, İzmir’den suyun öte yanına taşınan bir ağıttan bunlar. Çok dillerin konuşulduğu, çarşı pazarında, tabela ve gazetelerinde her dil ve dinin harflerinin yer bulduğu şehre, İzmir’e yakılan bir ağıt. Yukarıdaki “anlaşılmayan” harfler, o günlerin hatırasıdır.
Bu ağıt suyun beri yanında da bilinir, ancak bir “zafer marşı” olarak bilinir ve söylenir. İkisinin de makamı aynıdır. Kürdili hicazkar makamından şöyle seslenir suyun öte yakası:
İzmir yangını gibisi dünyada görülmedi
…
İzmir garip anam İzmir, güzelliğin nerde şimdi?
Suyun beri yanının zafer marşı, Çanakkale savunması ve Sarıkamış “facia”sına benzer bir “zafer”i işler: Gazi Osman Paşa’nın Plevne savunması. Şu sözleri ezberden bilmeyen var mı?
Tuna nehri akmam diyor
Etrafımı yıkmam diyor
Şanı büyük Osman Paşa
Plevne’den çıkmam diyor…
Suyun beri yanında özellikle “askeri darbe”ler repertuarının “hit” parçasıdır bu kürdili hicazkar “marş”.
Ulus devlet olmak, saltanatı yıkıp cumhuriyeti kurmak bu kadar mı ayırır suyun doğusunu batısından? Ağıt ve zafer uçurumu! Ağıt mı zaferden, zafer mi ağıttan türedi sorusuna yanıtı işin uzmanları bulsun, ben sadede geleyim:
Malum, Ege’de Eylül “zafer”ler ayı. 30 Ağustos’tan 9 Eylül’e, Afyon’dan İzmir’e iller ve ilçeler bayraklarla donanır, törenler düzenlenir, herkes mezhebine uygun “idrak” eder bu anlamlı günleri.
Kimileri “Bizi mahvetmek isteyen emperyalizme…” karşı kazandığımız büyük zafer olarak, kimilerimiz “Son Haçlı Seferi”ne kalkışan “gavur ordusu”nu yendiğimiz kutlu bir gün olarak idrak eder zafer günlerini. Ama, hiçbiri “Paylaşım Savaşı”nın iki emperyalist kampından birinde, Almanya’nın başını çektiği kampın içinde yer aldığımızı ve yenildiğimizi dile getirmez. 9 Eylül’de Yunan’ın denize döküldüğü İzmir’den denize bir tek Yunan askerinin “kazaen” dahi düşmediğini bile bile koca adamlar “döktük” diye gırtlaklarını paralar.
Kurtarıldıktan dört gün sonra İzmir’in yaşadığı ıstıraptan da söz etmez hiçbiri. “Mevzubahis olan vatan ise, gerisi teferruat”, deyip geçer veya “Osmanlı adaletinde gül gibi geçinirken…” edebiyatıyla huzura (!) erer.
Çok acıdır ki, bir Eylül ayı daha “9 Eylül”ü hatırlayıp, “13 Eylül-18 Eylül”ü, İzmir’in yangın günlerini anmadan geçecek. On gün önce “düşmandan kurtarılmış” Güzel İzmir’in, on gün sonra kül ve moloz yığını haline geldiği hatırlanmayacak. Belki bir iki yerde, bir iki yıldır
resmi tarihçileri telaşlandırılan “biz yakmadık” toplantıları yapılacak.
“Biz yakmadık” aklanması için, sadece Amerikan sermayesinin iş takipçisi, aracı Amiral Bristol’ün “belge”lerine sarılacaklar . Tamam efendiler, tamam, siz yakmadınız, alayınız “camiden geliyor”, alayınız pir ü pak zaten! Size sorum şu: Güzel İzmir’i kül eden bu beş kara günü ve özellikle ölen binlerce insanı, niye hiç dile getirmezsiniz? Sadece ruhsal nedenli mi bu acıyı anmaktan kaçış?
İzmir’e 30 Ağustos 1922’den sonra, Batı Anadolu içlerinden mülteci akını başlamadan önce, dört yüz bine yakın nüfusu vardı şehrin. Bu dört yüz bin “insan”ın ancak yarısı Müslüman’dı. 13 Eylül gününe varıldığında, Ege’nin içlerinden yayan yapıldak İzmir’e sürülmüş, çoğu çocuk, kadın ve yaşlı dört yüz bin insan daha eklendi bu nüfusa ve tek bir Yunan askeri yoktu artık şehirde. Dile kolay 800 bin can, silahsız insan! Hepsi de “hain”, hepsi de “düşman”, öyle mi?! Onun için mi “anmaya değer” bulunmuyorlar?
Tarihe milliyetçiliğin, kavmiyetçiliğin “kahraman ve hain” gözlüğüyle bakanlar insanı görmez, göremez. Tarihe sadece askeri “zaferler” gözüyle bakanlar, o zaferlerin ardında nice silahsız masumların acıları olduğunu görmez, görmek istemez. Bu körlük yüzündendir ki, bu memlekette siyasetin pusulası yüz yıldır ahlaken şaşmıştır. O şaşkınlık sayesindedir ki, darbecilik ve şiddet “kahramanlık” olarak, çoğulculuk ve hoşgörü “hainlik” olarak tanımlanır olmuştur. Seksen beş seneden bu yana bu memleketin çocukları tarihleri hakkında “cahil” ve fakat “milliyetçi” olarak yetiştirilmek üzere milli eğitimde tornasına sokulmaktadır.
Doksan yıl geçmiş, “yüz” demeye on yıl var. “İzmir Büyük Yangını”nda yanarak ölen, dumandan zehirlenerek ölen, Rıhtım’daki izdihamda denize düşüp boğularak ölen, yangın bölgesinin dışına çıkmak isterken vurularak ölen EN AZ YÜZ BİN CAN!
Bu ölümlerin üzerinden “antiemperyalistlik” satanlara sesleniyorum: “Emperyalizm”in körfezde demirli gemileri dönüp bakmadı bile bu insanlara. Ne İngiliz, ne Fransız, ne İtalyan, en başta da Amerikan gemileri. Tek bir insan, bir hayırsever, YMCA’dan (Hıristiyan Genç Erkekler Birliği) Metodist rahip Asa Jennings’in inanılmaz çabalarıyla kurtarıldı üç yüz bini aşkın insan. Bu sözüm de“yaratılanı Yaradan’dan ötürü severim” diyenlere! Neredeydi 1915’te Ermeni hemşehrilerini İttihat Terakki katillerine teslim etmeyen İzmir’in İslam milleti? Eğer var idiyse, o güzel insanların da adını anmak “milli gurur”u mu zedeler, yoksa Yaradan’ı mı hoşnut eder?
İzmir yanıp kül olmasaydı, bu gün sadece “rakı-roka-güzel kızlar” muhabbeti ile değil, dünyanın sayılı tarihi şehirlerinden birinin gerçekten çağına yakışır sakinleri olarak anılacak ve haklı olarak övünecekti İzmirliler. Yine de İzmir saygıyla anılacak, insani değerlere verdiği önemle övülecek bir şehir olabilir: Büyük Yangın’da ölen İzmirlileri anar ve “yüzde doksan dokuzu Müslüman” bir millet olarak rahip Jennings’i hayırla yad ederse…
Çok masraflı yatırımlar gerekmiyor bunun için. Büyük acıların yaşandığı Rıhtım’da, Kordon’da bir yerlere, bir kara taşın üstüne kazınacak “böyle acılar bir daha yaşanmasın” ifadesi yeter de artar bile! Bunun Türk ve Müslüman olmak şart değildir. İnsan olmak yeter.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.01.2020
20.09.2017
18.07.2017
11.01.2017
16.09.2016
10.01.2016
29.10.2015
10.09.2015
21.04.2015
14.04.2015