Tarık Ziya Ekinci
Sosyolojik açıdan demokrasi nedir, nasıl oluşur
Demokrasi, (Antik çağ şehir demokrasileri hariç) özgün biçimiyle burjuva devrimleri sürecinde tarih sahnesinde beliren bir yönetim tarzıdır. Tarihsel açıdan dinamik bir süreçtir. Demokrasinin zenginleşerek gelişmesini sağlayan olgu, toplumdaki karşıt sosyal güçler arasındaki mücadeledir. Diğer bir deyimle demokrasi ayni zamanda bir sınıf mücadelesinin ürünüdür. Genel olarak devlete egemen güçler her zaman statükoyu savunmakta, buna karşılık ilerlemeden yana olan güçler ise kurulu düzene karşı çıkmakta, hak ve özgürlüklerin gelişmesi için mücadele etmektedirler. Başka bir deyimle, yürürlükteki ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamdan yana olan toplumsal güçler değişim ve gelişimi frenlerken, daha adil, daha özgür, daha gelişmiş, daha ileri ve daha eşitlikçi bir toplum isteyen güçler ise demokrasinin gelişmesi için mücadele ederler. Bu karşıtlık sınıflı toplumların doğasında vardır.
Demokrasinin bugünkü düzeye gelmesi, karşıt toplumsal güçlerin mücadelesine bağlı olarak aşamalı biçimde gerçekleşti. Örneğin, başlangıçta servet sahiplerinin tekelinde olan oy kullanma hakkının, tüm vatandaşları kapsayacak biçimde yaygınlaşması, düşünce özgürlüğünün tanınması, giderek kuvvetler ayırımı ilkesinin benimsenmesi, ülkede denetleyici özerk kurumların oluşması, örgütlenme, sendikalaşma vb. hakların kazanılması ile oluşan bugünkü çağdaş demokrasi ancak uzun erimli sosyal savaşımlar sonunda gerçekleşebilmiştir.
Son tahlilde demokratik ilerlemeyi sağlayan motor güç, toplumdaki karşıt sosyal güçler arasındaki mücadeledir. Sosyolojik açıdan farklı görünümdeki demokrasiler, toplumsal güçler arası mücadele sürecinde kazanılan hak ve özgürlükler bütününün verili zamandaki evreleridir. Bu mücadele gelişip yükseldikçe demokrasi de muhteva kazanarak gelişir.
Kapitalist bir toplumda iktidar amaçlı örgütlü sınıf mücadelesinin nihai hedefi ‘sosyalist devrimdir’. Demokratik gelişme ise, aralıksız biçimde devam eden ve devlete izafeten karşıt konumdaki güçler arasındaki mücadelenin evreleridir. Sosyal güçler arasındaki mücadele sürecinin farklı aşamalarında kazanılan daha ileri hak ve özgürlüklerin toplamı ulaşılan evreye özgü çağcıl bir demokrasidir. Sosyalizmi amaçlayan siyasal nitelikli sınıf mücadelesi ile daha ileri bir demokrasi için yürütülen mücadele özünde ilerlemeci bir sürecin bileşenleridir. Sınıflı bir toplumda devlete egemen güçlere karşı salt demokrasi için mücadele eden sosyal güçlerle, Sosyalizm için mücadele eden güçlerin yakın hedefleri ileri bir demokrasidir.
İşçi sınıfı öncülüğündeki demokrasi mücadelesine katılan sosyal güçlerin tümü işçi sınıfının iktidar perspektifine bağlı kalmaları zorunlu değildir. Verili bir toplumda devrimci durum mevcut ise işçi sınıfının iktidar mücadelesi devam eder. Devrimci durumun devam ettiği koşullarda işçi sınıfı mücadelesi demokrasiye karşı değil, aksine onu ilerletici ve güçlendiricidir. Çünkü söz konusu olan daha ileri bir toplumsal düzendir.
Demokrasi nasıl tanımlanmalı?
Demokrasi günümüzün en çok tartışılan konularının başında gelmekte... Sözcük anlamı “gücün halkın elinde olması” demektir. Siyasetçiler genelde sözcük anlamından farklı tanımlamalar yapmaktadır. Siyaset adamları ya da siyasal örgütler kendi siyasal, sosyal ve sınıfsal konumlarına ve devletteki statülerine göre öznel bir demokrasi tanımı yapmayı yeğlerler. Bunlardan en yaygın olanı ‘halkın, halk için, halk tarafından yönetimi’ biçimindeki tanımlamadır. Kimileri de iktidarın seçimle belirlenmesini demokrasi olarak algılamakta. Öznel amaçlı tanımlamalar demokrasinin oluşumu, gelişime sürecini ve sosyolojik anlamını açıklamakta yetersizdir. Spekülasyona açık ve aldatıcıdır. Yapılacak tanımın, demokrasinin içeriğini, tarihsel gelişme sürecini, zamana bağlı niteliklerini ve yakın amacını kapsayacak bir muhtevada olmalıdır. Bu yaklaşıma en uygun olanı, demokrasinin sosyo-politik tanımıdır.
Bugünkü nesnel koşullarda çağdaş demokrasi, yürürlükteki yönetim şeklinin toplumsal güçlere nispeti, oluşumu, gelişimi ve tarihsel amacı açısından şöyle tanımlanabilir: ‘Demokrasi insanın ve emeğin özgürleşmesi doğrultusunda gelişip ilerleyen dinamik bir sosyo-politik süreçtir.’ Diğer bir deyimle demokrasi ‘insanın ve emeğin özgürleşme sürecidir.’ Demokrasi, İnsan toplumları var oldukça gelişip ilerleyecek, insanın ve emeğin özgürleşmesi doğrultusunda muhteva kazanarak zenginleşecek…
Demokratik gelişmeyi sağlayan karşıt güçler arası mücadele nasıl olmakta
Demokratik gelişmeyi sağlayan sosyal güçler arasındaki mücadele birbirini tamamlayan iki yöntemle gerçekleşir. Bunlardan ilki devlete egemen güçlerin hak ihlallerine karşı emekçi halkın yürüttükleri insensible mücadeledir. Bu, bireylerin tekil ya da toplu olarak günlük somut ihtiyaçları için gerçekleştirdikleri eylemler toplamıdır. İnsan olmaktan kaynaklanan doğal davranışlar bütünüdür. Örgütlü mücadelenin oluşmasına katkı sağlar. Örneğin temel gıda maddelerinin ucuzlatılması, ücret kaybı, çalışma koşulları, sağlık, eğitim ve benzeri sorunlara ilişkin olarak öne sürülen güncel talepler bu niteliktedir. İkincisi de demokratik hak ve özgürlüklerin kazanılması bağlamında yürütülen örgütlü ve programlı mücadelelerdir. Bu, ayni zamanda devlete egemen güçlerle daha ileri bir demokrasiden yana olan güçler arasındaki iktidar mücadelesidir. İlerici sendikaların, meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin sosyal ve ekonomik mücadeleleri de demokrasiyi kazanma amaçlı iktidar mücadelesinin bütünleyicileridir. Gelişmiş ileri sanayi ülkelerinde demokrasinin güvencesi ve daha ileri bir düzen kurma mücadelesinin öncü gücü işçi sınıfı ve onun ideolojisidir. Bu ülkelerde kimi farklı toplulukların uğrunda mücadele ettikleri etnik ve kültürel haklar da, ancak, işçi sınıfının politik mücadelesi ile dayanışma içinde elde edilir. Az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerde de benzer sorunlar aynı yöntemlerle çözülür. Örneğin Türkiye’de Kürt sorununun çözümü, Alevi vatandaşların haklarının tanınması ve diğer sosyo-politik içerikli taleplerin karşılanabilmesi de Türkiye işçi sınıfının fiili ya da ideolojik öncülüğünde izlenecek tutarlı bir politika ile sağlanabilir.
Sonuç olarak gelişmiş ileri sanayi ülkelerinde demokratikleşmenin ve sosyalist mücadelenin öncü gücü diğer bir deyimle öznesi işçi sınıfıdır.
İşçi sınıfı neden toplumsal gelişme ve ilerlemenin öznesidir?
Maddi dünya ile ilgili konularda özne ile nesneyi ayırmak son derece kolaydır. Buna karşılık sosyal ve siyasal olaylarda özne ile nesneyi birbiriyle karıştırmadan belirlemek her zaman mümkün olmuyor. Örneğin halkın yaşam koşullarının düzeltilmesi ya da demokrasi için yürütülen mücadelelerde beklenen hedeflere ulaşılması halinde etkinlik gösteren güçlerin özne ya da nesne olduklarını saptamak güçtür. Bunu tarihten örneklerle anlatmanın hem açıklayıcı hem de öğretici olacağını düşünüyorum:
17. yy.ın ikinci yarısından başlayarak 18 ve 19. yy. boyunca devam eden sanayinin gelişme sürecinde tarım arazilerinin ham madde üretimine ve koyun yetiştirmeye tahsis edilmesiyle kırsaldan şehirlere büyük göç başladı. Gelişmekte olan sanayi büyük göçmen kitlesini mas edecek kapasitede değildi. Cadde ve sokaklar aç, yoksul ve perişan insanlarla dolup taşıyordu. Çok az bir ücretle, günde 17-18 saat çalıştırılan işçilerin durumu da işsiz yoksullardan pek farklı sayılmazdı. Doğal olarak hırsızlık, soygun, cinayet vb. kriminal suçlar da artmaktaydı. Her gün asılarak infaz edilen onlarca cesedin direklerde sallandıklarını görmek doğallık kazanmıştı. Dönemin aydınları bu sosyal felaketi açıklamak ve mümkünse aşmak için teoriler üretiyor, önerileri geliştiriyorlardı. Ne var ki, insani duygularla dile getirilen bu düşüncelerin yaşama geçme şansı yoktu. Emek-sermaye çelişkisi derinleştikçe bu düşüncelerde de çeşitlenme ve artış görülmekteydi. Fransa’da St. Simon, Charles Fourrier, İngiltere’de Owen vb. düşünürler özel mülkiyete karşı, ortak mülkiyeti savunuyorlardı. Akla en yakın düşüncenin savunucusu St. Simon bile teorisinin yaşam bulması için bilimsel bilgi, ahlak ve din alanlarındaki muhtemel gelişmelere umut bağlamaktaydı. Uygulama olanağı olmayan bu düşünce sistemine ütopik sosyalizm adı verildi. Ütopyacılar ezilen emekçi halkın kurtuluş mücadelesinde ya da sosyalist bir düzenin kurulmasında işçi sınıfını kurtarılması gereken nesne olarak algılıyorlardı. İşçi sınıfı kendi dışındaki mevhum güçler tarafından kurtarılacaktı. Marx ve Engels ise ütopyacıları özenle inceledikten sonra toplumların tarihsel olarak ulaşması kaçınılmaz olan daha ileri bir yaşam biçiminin, diğer bir deyimle bilimsel sosyalizmin temellerini attılar. Marx’a göre uygulanabilen gerçekçi bir sosyalizmi ancak işçi sınıfı kurabilirdi. Çünkü işçi sınıfı sadece kendisi için değil tüm toplumun kurtuluşu için mücadele etmekle yükümlüydü. Toplumda egemen olan baskı, sömürü, yolsuzluk, eşitsizlik, hak ihlalleri, adaletsizlik, keyfi yönetim vb. sorunların kökü kazınmadan diğer bir deyimle sınıfsız bir toplum idealine ulaşılmadan işçi sınıfının kurtuluşu mümkün değildi. Marx bu objektif gözlemden kalkarak işçi sınıfının kurtarılacak bir nesne olmadığını, aksine toplumun tümünü kurtaracak bir özne olduğu tespitini yaptı. Böylece ‘İşçi sınıfının fiili ve ideolojik öncülüğü olmadan sosyalizm kurulamaz’ düşüncesi kesinlik kazandı.
Bu nedenle özünde devlete egemen güçlere karşı yürütülen mücadelenin bir ürünü olan demokrasi savaşımının öznesi (öncü gücü) de işçi sınıfıdır. İşçi sınıfından ya da onun ideolojik öncülüğünden bağımsız bir demokrasi mücadelesini düşünmek gerçekçi değildir. Bu temel ilkeyi yok sayan bir demokrasi mücadelesiyle elde edilen kazanımlar toplumunun tümünün taleplerine yanıt veren kapsayıcı ve ileri bir demokrasi olamaz.
Örgütlü ve yetkin bir işçi sınıfı olmayan toplumlarda demokrasi mücadelesi güçsüzdür
Kuşkusuz işçi sınıfının nicel ve nitel bakımdan yetersiz olduğu toplumlarda da demokrasi mücadelesi vardır ve günlük yaşamda örneklerini görmekteyiz. Ne var ki bu toplumlarda öncü gücün saptanmasında sıkça belirsizlik yaşanmakta, örgütlenme güçsüz ve yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle de demokrasileri zaaflarla dolu ve geridir.
Bu toplumlarda demokrasiye duyarlı aydınlar örgütlenme konusunda parlak düşünceler üretmelerine karşın başarısız kalmaktadırlar. Örneğin Türkiye’de bir araya gelen kimi demokrat aydınlar iktidarın demokrasi dışı icraatını eleştirmelerine, nasıl bir demokrasi istediklerini açıklamalarına ve demokrasi isteyen herkesi kendilerine katılmaya davet etmelerine karşın yığınları harekete geçirmekte başarılı olamıyorlar. Sıkça tanık olduğumuz bu tür bireysel ya da grupsal çalışmalar toplumda beklenen etkiyi yaratamıyor. Bu bağlamda hazırlanan cesur ve uyarıcı bildiriler, yapılan basın açıklamaları yankısız kalıyor. Bu tür eylemler dar bir çevrede geçici sevinç yaratmaktan öte bir sonuç vermiyor.
Ayni yargı demokrasiyi salt partisel amaçlarla kullanan muhalefet partileri için de geçerlidir. Örneğin Türkiye’de ideolojileri ve demokrasiye değgin pratikleri bilinen muhalefet partilerinin iktidara dönük eleştirileri ya da kimi hak ve özgürlük talepleri için öne sürdükleri görüşler, yaptıkları toplantı ve gösteri yürüyüşleri halk yığınlarını harekete geçirmekte yetersiz kalıyor. Eylem ve söylemlerinin etkisi partiye bağlı üye ve yandaşlar topluluğunu aşamıyor, halk yığınlarına intikal etmiyor. Bunun başlıca üç nedeni var: Birincisi demokrasiyi iktidar amaçları için araçlaştırmalarıdır. İkincisi demokrasiyi toplumun tümü için değil, sadece kendi düşünce ve ideolojik yaklaşımlarına yatkın toplulukların talepleriyle sınırlı tutmalarıdır. Başarısızlığın üçüncü ve en önemli nedeni ise öncü gücü yok sayarak onun ideolojik çizgisinde mücadele etmekten özenle kaçınmalarıdır. Oysa demokrasi toplumun tümünün taleplerine yanıt verecek bütüncül bir yönetim şeklidir. Toplumun bir bölümüne özel haklar sağlayan diğer bölümünü dışlayan ya da onları kaderleriyle baş başa bırakan bir yönetim tarzı değildir.
Keza işçi sınıfının güçsüz olduğu toplumlarda demokratik kazanımların güvencesi yoktur. Bu toplumlarda Kimi zaman süreç geriye doğru işler. Demokratik kazanımlar askıya alınır, otoriter rejimler devreye girebilir. Bilhassa kriz dönemlerinde egemen güçler tarafından devletin bekası, ülkenin bölünmesi, iç ve dış düşman tehlikesi vb. sanal korkular pompalanarak toplum susturulur, hak ve özgürlük talepleri yasaklanır ve toplum mutlak itaate zorlanır. Baskı rejimi süreklilik kazanır, otoriter rejim kalıcı bir yönetim şekline dönüşebilir. Özellikle işçi sınıfının ekonomik ve siyasal örgütlenmesinin yetersiz olduğu ve sınıf mücadelesinin zaafa uğradığı koşullarda otoriter yönetimlerin açık faşizme dönüşmesi ihtimali yüksektir.
Örneğin, son yıllarda Türkiye’de demokrasi dışı yönetim heveslerinin doruğa çıkmasının birincil nedeni işçi sınıfının örgütsüz ve bilinçsiz olmasıdır. İşsizliğin artması ve işten atılma korkusu örgütlenme arzusunu frenlemektedir. Örneğin 1995’e bakarak işçi sınıfının 2017’de sayısal bakımdan artmış olmasına karşın bugünkü örgütlülük düzeyi çok düşüktür. İLO’nun tahminlerine göre 1995’te Türkiye’de sendikalaşma oranı %33,7[1]dir. DİSK-AR’ın yaptığı son araştırmada ise sendikalı işçi oranı %10 ve toplu-iş sözleşmeleri olmadan çalışanların oranı %95 olarak hesaplanmıştır.[2] TÜİK’in verilerine göre Aralık 2017 döneminin işsizlik oranı %12,7 ile son yedi yılın zirvesine ulaşmıştır.[3] İşsizliğin baskısı altında, örgütsüz ve nitel açıdan yetersiz bir işçi sınıfının üretimden gelen güncünü kullanarak demokrasi mücadelesine katkı yapacağını beklemek abesle iştigaldir. Ama bu, Türkiye’de demokrasi mücadelesinin sonu demek değildir. Toplumun ana gelişme yolu tıkanırsa, mutlaka bir başka gelişme yolu bulunur. Çünkü Tarih toplumları umarsız bırakmaz. Önemli olan bilime ve toplumsal gelişme kurallarına uygun bir yöntem izleyebilmektir.
Türkiye’de çağdaş nitelikte gerçek bir demokrasi için nasıl mücadele gerekir
Demokrasi mücadelesini devlete egemen tutucu güçlerle toplumsal gelişmeden yana olan güçler arasındaki mücadele olarak tanımladık. Keza tarihsel sürece bakarak, sanayileşmiş ülkelerde demokratikleşmede öncü gücün (öznenin) işçi sınıfı olduğunu belirledik. Bu sınıfın güçsüz ve yetersiz olduğu toplumlarda da doğru yolu ayni yöntemle bulmamız mümkündür. Değerli dostum Prof. Baskın Oran’ın deyimiyle devreye baba diyalektik girmeli. Baba diyalektik diyor ki: “kimi zaman siyasal mücadelede ikincil çelişki, temel çelişkiyi (emek-sermaye çelişkisi)önceleyerek baş çelişki konumuna gelebilir. Baş çelişki çözülmeden temel çelişkiyi çözmek mümkün olmaz. Bu durumda bütün devrimci demokrat güçlerin elbirliği yaparak önce baş çelişki konumuna geçen ikincil çelişkiyi çözmeleri zorunluluk arz eder.”
Bugünkü Türkiye koşullarında demokrasi mücadelesi temel çelişkiyi aşarak baş çelişki konumuna gelmiştir. Bu mücadelenin öznesi de tarihsel olarak Kürt özgürlük hareketidir. Hareketin ideolojisi işçi sınıfı ideolojisidir. Kürt özgürlük hareketinin içinde yer aldığı siyasal örgüt kaçınılmaz olarak kurulu düzene alternatif yeni bir düzen için mücadele eder. Uğrunda mücadele ettiği demokrasi salt Kürtler için değil, Türkiye toplumunu oluşturan bütün sınıf ve katmanların, etnik ve dinsel grupların taleplerini kapsayan çoğulcu bir demokrasidir. Aksi halde dışlanan, ötekileştirilen Kürt halkının taleplerine yanıt bulmak mümkün olmaz. Kürt özgürlük hareketinin ayni zamanda Bölgelerarası dengesizliği ve milli gelir dağılımındaki adaletsizliği gidermek için iç ve dış sömürüye karşı da mücadele etmesi gerekir. Bugünkü somut koşullarda Kürt özgürlük hareketi yalnız kendisi için değil, toplumun tümünün ekonomik ve sosyal sorunlarını çözmeyi hedefleyen ileri bir demokrasi için mücadele etmek zorundadır. Bu nedenlerle Kürt özgürlük hareketinin içinde yer aldığı Türkiye Partisi (HDP) kaçınılmaz olarak demokrasi hareketinin öznesi, diğer bir deyimle öncü gücüdür.
Bu gerçeği kavrayan AK Parti yöneticileri Kürt özgürlük hareketini, oluşturmaya çalıştıkları otoriter yönetim için yegâne tehdit olarak görmektedirler. Bu nedenle ana ekseni Kürt özgürlük hareketi olan HDP’yi yok etmek için, devletin güvenlik ve yargı güçleri başta olmak üzere, bütün olanaklarını sonuna kadar seferber etmişlerdir. HDP’yi hedef alan bu saldırının yarattığı fiili yıkımı onarmak mümkün olmakla birlikte, toplumda yarattığı ağır husumet duygusunu bertaraf etmek çok güçtür. Kürt özgürlük hareketinin müttefiki konumunda olması gereken kimi demokrat aydın ve akademisyenlerin nezdinde bile HDP yok sayılmakta ve tasfiye edilmiş bir parti muamelesi görmektedir. Aydınlarımızın oluşturdukları demokratik topluluklarda yeri olmayan ve bildirilerinde anılması gereksiz görülen bir konuma indirgenmiştir, HDP. Bu, büyük bir yanılgıdır. Unutmamak gerekir ki, Kürt özgürlük hareketi her hal ve koşulda küllerinden doğacak bir sosyal ve siyasal gerçekliktir. Türkiye demokrasi hareketinin olmazsa olmaz öncü gücüdür. AK Partinin iğvasına kapılarak bu gerçeği göz ardı etmenin Türkiye demokrasi mücadelesine maliyeti ağır olur.
SONUÇ: Türkiye’de ileri bir demokrasi, çağdaş bir anayasa için mücadele eden ya da istekli olan aydınlarla ilerici ve devrimci örgütlerin tek bir fire vermeden ana ekseni Kürt özgürlük hareketi olan HDP saflarına katılarak mücadele etmeleri Türkiye’nin selamete çıkması için tek kurtuluş yoludur. Bu tarihsel fırsatın zamanında kullanılması Türkiye için büyük bir kazanç, kaçırılması ise demokrasiye ulaşmayı geciktirecek üzücü bir kayıp olur. 07. 09. 2017
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
-
Mehmet CANFilistin ulusal sorunu-II 25.09.2018 Tüm Yazıları
-
Leyla İPEKCİAile içi eğitimin maneviyatı (1) 18.09.2018 Tüm Yazıları
-
Ümit KurtTarihçi Kieser: Modern Türkiye'nin eş kurucusu Talat Paşa 17.09.2018 Tüm Yazıları
-
Güngör UrasABD’DE BORÇ KRİZİ 10.08.2018 Tüm Yazıları
-
Serpil Çevikcan24 Haziran sonrasındaki şema 30.05.2018 Tüm Yazıları
-
Hüseyin ÇAKIRVaatlerinizi sözleşme olarak imzalayın… 27.05.2018 Tüm Yazıları
-
Kürşat BUMİNLGS Türkçe: Çocuklarla dalga mı geçiyorsunuz? 7.02.2018 Tüm Yazıları
-
Yusuf Ziya DÖGERTürkiye Seçimlerinin Kilidi Kürdler 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Aslı AydıntaşbaşYaklaşan facia 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Özgür MumcuTutuklu yargı 6.02.2018 Tüm Yazıları
-
Arife KÖSEHawaii’den sonra nükleer savaş tehdidini yeniden düşünmek 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Güldalı COŞKUNSeçim kritiği desem de…. 1.02.2018 Tüm Yazıları
-
Ergün Diler23 gizli toplantı. 8.01.2018 Tüm Yazıları
-
Ceren KENARMusul sonrası DEAŞ 14.07.2017 Tüm Yazıları
-
Okay GÖNENSİNSertleşme mi normalleşme mi? 11.07.2017 Tüm Yazıları
-
İhsan ELİAÇIKDini çoğulculuk gereği kadından imam olabilir 23.06.2017 Tüm Yazıları
-
Adil GÜRHay Allah yine çenemi tutamadım! 16.04.2017 Tüm Yazıları
-
Hüseyin SARIBAŞHAYIR, YETER ARTIK! 18.02.2017 Tüm Yazıları
-
İlhan ÇETİNFiliz 22 gündür hayata tutunmaya çalışıyor... 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Mustafa ARMAGANÇankaya’nın karakutusu Latife Hanım mı? 7.02.2017 Tüm Yazıları
-
Süleyman YAŞARVatandaşın dövizini devlete dört katı faizle satıyorlar 26.07.2016 Tüm Yazıları
-
A.Turan ALKAN40 $, hem de ‘döge döge’ 15.07.2016 Tüm Yazıları
-
İhsan YILMAZÜmmetin ortak dili: İngilizce 13.07.2016 Tüm Yazıları
-
Bülent KORUCUÖzel haber bayramı 11.07.2016 Tüm Yazıları
-
Gökhan ÖZGÜNBen HDP’ye oy veriyorum… 28.06.2016 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLUYazmaya kısa bir mola veriyorum 17.04.2016 Tüm Yazıları
-
Cemil KOÇAKVe Türkiye ‘hayır’ diyor! 16.04.2016 Tüm Yazıları
-
Sema İZOLCennette de hendek var mı anne? 15.02.2016 Tüm Yazıları
-
Lale KEMALMİT-Mossad kırılganlığı, Rusya ile IŞİD gerilimi 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Birgül HAKANAli Demirsoy 9.02.2016 Tüm Yazıları
-
Sanem ALTANAcılar usta, bizler çırağız.. 6.02.2016 Tüm Yazıları
-
Hadi ULUENGİNOtoriterlik yükselirken 4.02.2016 Tüm Yazıları
-
Demiray ORAL‘Serbest kötülük ortamı’nı icat ettik / Hep birlikte - Tev bi hev re* 2.02.2016 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARANSUYasadışı dinleme suç değilmiş! 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Enver SEZGİNEkrem Sezgin 1.02.2016 Tüm Yazıları
-
Gülay GÖKTÜRKAYM’den AİHM’e cevap 12.01.2016 Tüm Yazıları
-
Yasemin YILDIRIMSayın Kılıçdaroğlu elinizi yükseltin ve “Demirtaş 15 Temmuz gecesi neredeydi?” diye sorun 5.01.2016 Tüm Yazıları
-
Ayhan BİLGENYalanın gücü tükenir, onur kavgası tükenmez 30.12.2015 Tüm Yazıları
-
Zeliha AKPINARNefretiniz elektriğe dönüştürülebilseydi bütün dünyayı aydınlatırdı 29.12.2015 Tüm Yazıları
-
Umur COŞKUNSöz Geçmez, Top Mermisi İşlemez 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Abdülkadir Küçükbayrak“Analar ağlamasın”dan “Analarını ağlatacağız”a nasıl gelindi! 28.12.2015 Tüm Yazıları
-
Ekrem DUMANLIGeç kaldın ey Müslüman 17.11.2015 Tüm Yazıları
-
Semra POLATFransa'nın mülteci ayarlı bombaları 14.11.2015 Tüm Yazıları
-
Ferdan ERGUTHDP içi bir PKK eleştirisi mümkün müdür? 12.11.2015 Tüm Yazıları
-
Nejat ERDİMIŞİD,KÜRTLER VE KAPIMIZDAKİ TEHLİKE! 22.07.2015 Tüm Yazıları
-
Mazlum ÇETİNKAYAEşitlik yoksa kardeşlik de yok! 26.06.2015 Tüm Yazıları
-
Hakan DEMİRCANKoalisyon hava durumu 3 21.06.2015 Tüm Yazıları
-
Tuncay TOPCamide propaganda ve ucuz taşra siyasetçiliği 27.05.2015 Tüm Yazıları
-
Mithat SANCARİnkarın bedeli 30.04.2015 Tüm Yazıları
-
Bülent KARATAŞBirol Başören 28.03.2015 Tüm Yazıları
-
Hasan ÖZTÜRKİLMİK İLMİK 26.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kelemet Çiğdem TÜRKMUNZUR’UN ŞİFASI 6.02.2015 Tüm Yazıları
-
Gürbüz Çimen2 Dil 1 Bavul 2.02.2015 Tüm Yazıları
-
Kerem ALTANHayaller duşakabin 20.01.2015 Tüm Yazıları
-
Mehmet YILDIZEnseyi karartmamalı ama nasıl? 8.01.2015 Tüm Yazıları
-
Eylem YILMAZDemokratı az olan toplumlar az demokrasi ile yönetilirler! 3.01.2015 Tüm Yazıları
-
Muhteşem ÖZDAMARHDP'yi BEKLEYEN TEHLIKE 29.12.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet DOĞANHADİ KALK 7.08.2014 Tüm Yazıları
-
Haydar TOPAYSevgili Yoldaşımız, ağabeyimiz Burhanettin Çetinkaya... 13.07.2014 Tüm Yazıları
-
Erdal TALUPolitikada Yeni Paradigmanın Doğuşu 7.06.2014 Tüm Yazıları
-
Mehmet KIRARSLANHalklar nasıl karar verir? 20.04.2014 Tüm Yazıları
-
Yasemin ÇONGARKiev’den notlar: Avrupalılaşmak ile güdülmek arasında… 4.02.2014 Tüm Yazıları
-
Zülfikar ÖZDOĞANTarih, Tarih Olalı... 2.01.2014 Tüm Yazıları
-
Neşe DüzelHata ve devlet gazetecileri 11.12.2013 Tüm Yazıları
-
Selçuk UZUN1915/16´da Erzurum Vilayeti Valisi Tahsin Uzer (1) 25.07.2013 Tüm Yazıları
-
Dr.Sivilay GENÇSibirya ablası 2.05.2013 Tüm Yazıları
-
Nihat TAŞTANBU GÜNÜN MÜŞRİKLERİ MEKKE MÜŞRİKLERİNİ ARATMIYOR 16.03.2013 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCI-Taraf YazılarıBelirsizlikler zamanı ve ütopya zamanı 21.10.2012 Tüm Yazıları
-
Orhan MİROĞLU-Taraf yazılarıESAT’IN YENİ HAMLESİ.. 8.10.2012 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜR-Taraf yazıları1922’de Güzelim İzmir’e Kimler Kıydı? 9.09.2012 Tüm Yazıları
-
Cevdet AŞKINŞiddetli çatışma dönemi başladı 22.05.2012 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtTüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
12.01.2021
2.09.2020
8.07.2020
18.06.2020
1.05.2020
3.01.2020
2.02.2019
25.09.2019
2.05.2019
3.02.2019