Vedat Bilgin
Türkiye’de nelerin nasıl değiştiğini, içinde yaşayanların anlaması kolay değildir; ancak farklı dönemler farklı kurum ve sektörler mukayeseli olarak karşılaştırıldığında işin niteliğini kavramak mümkün olabilecektir. “Geçtiğimiz günlerde Türkiye’nin en büyük medya grubunun satılması muhtelif yorumlara yol açtı. Türkiye değişirken eski medya ilişkilerinin, onların dayandığı ideolojik ve politik kurumların, yaşanan dönüşüme rağmen hegemonik konumunu sürdürmesi ne kadar mümkün olabilirdi? Eski toplumsal yapının ürettiği eski hegemonyanın ideolojisi, ilişki biçimleri çöktüğü gibi onun iktidar alanının muhtelif unsurlarının tasfiye olmasını da anlamak lazımdır.”
Bu sosyal olayın mahiyetini anlamak için dayandığı temelleri, ideolojiyi, politik güç ilişkilerini ve elbette ekonomiyi anlamak gerekir. Bu açıdan 1980 öncesini bir tarafa bırakıp, Özal’lı yılları düşünmek bile yeterli olabilir. Halkın desteğini alarak, büyük bir oy farkıyla tek başına iktidar olmuş üstelik 12 Eylül rejiminin baskısı altında ezilmiş farklı görüş ve toplum kesimlerinin desteğini arkasına almış, sivilleşme sürecinin siyasi temsilcisi olmuş, üst üste iki seçimi kazanmış partisinin desteğiyle Cumhurbaşkanı seçilen Özal’ı kimler tehdit etmekteydi hatırlar mısınız?
TARİH DEĞİŞİM DEMEKTİR
Siyasette liberal görüşleriyle bilinen Özal’ı tehdit edenler arasında, ilk sırada ‘zenginler kulübü’diye bilinen yapı ve onlarla uyum içindeki ‘merkez medya’ ve o dönemlerde hiç eksik olmayan ‘askeri cuntalar’ bulunmaktaydı. Dönemin ‘amiral gemisi’ unvanlı gazete Özal’ı muhtelif şekillerde tehdit etmekle kalmıyor açıkça geçirdiği kalp ameliyatı sonrası sağlıklı düşünmediğini yazarak çeşitli ‘uyarılarda’ bulunuyordu! Daha önce AP’li yıllarda Demirellere arsızca saldıran aynı medya bu defa her fırsatta Özal’a demediğini bırakmıyordu.
Türkiye’nin büyük sermayesinin, aslında liberal görüşleriyle bilinen ‘emir-komuta ekonomisinden’ piyasa ekonomisine geçişin ilk gerçek kurucusu olan Özal’ı savunması gerekirken, bu kapitalist gruplarla yakın ilişkileri bulunan büyük medyanın ona karşı düşmanca tavır takınması, askeri cuntaların sözcüsü gibi manşetler atması neyin nesiydi?
“Bu ülkenin kapitalistler zümresi hiçbir zaman liberal/demokrat olmamıştı, onların medya kuruluşları da. Unutulmaması gerekir ki onlar ‘militarist/devletçi’ ideolojinin adamları oldukları için ‘sanayici ve işadamı’ olmuşlardı. Onların da, medyada yer alan elemanları gibi, üstlendikleri misyon demokrasinin ‘devlet’te açabileceği gedikleri kapatmak, demokrasiye karşı kendilerinin de parçası oldukları ‘tahakküm zümresinin’ iktidarını süreklileştirmektir. Nitekim demokrasinin sadece (D) sinin olduğu toplumlarda ne böyle bir medyadan/kapitalist yapıdan; ne de itibarından söz edilebilirdi.”
YOLUN SONU
Demokratik değerleri benimseyen herkesin kabul etmesi gerekir ki, Türkiye’de medyanın başından itibaren politik toplumla sıkı bağları vardır. Medya kuruluşları arasında çok dar bir alanda bazı küçük gazete ve dergilere o da konjonktüre göre hayat hakkı tanınmıştır. Resmi alanın gazete ve televizyonları hep aynı ‘militarist-devletçi- batıcı’ çizgide yer almışlar ve doğrudan doğruya anti demokratik bir iktidar alanın içinden konuşup, onun sözcülüğünü yapagelmişlerdir. Bu anlayışın doruğa çıktığı dönem 28 Şubat sürecidir.
“28 Şubat’ın gazete manşetleri, televizyon yayıncılığındaki dilinin hiçbir şey değişmemiş gibi, AK Parti’ye karşı da uzun yıllar boyunca ‘muhtelif dozlarda’ devam ettiği bilinmektedir. Sanırım 15 Temmuz sonrası ortaya çıkan tablo durumu belirleyici olmuş, son nokta konulmuştur. Demokrasi karşıtı, sivilleşme sürecine rağmen bir şey yapmak mümkün görünmemektedir. Mesele şahıslar değildir; bir zihniyetin medya düzleminde, Türkiye’nin değişimi karşısında mağlubiyeti kabul etmesidir. Bu netice önlerinde bir ümit ışığı dahi görünmediğinin kabulüdür.”
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
20.03.2020
27.05.2019
20.05.2019
9.05.2019
6.05.2019
2.05.2019
30.04.2019
22.04.2019
18.04.2019
15.04.2019