Yusuf Kaplan
Yaşadığımız sorun, ikinci büyük medeniyet krizidir: Coğrafyamızın işgal edilmesi, parçalanması; zihnimizin felçleştirilmesi, köleleştirilmesi ve donması.
Başka bir ifadeyle, hem Müslümanca duyma ve düşünme melekelerimizin yani müslüman zihninin yitirilmesi hem de Müslümanca yaşama zeminlerimizin yerle bir edilmesi.
Bu yazıda, bu krizi nasıl aşabileceğimizi, insanlığın önünü nasıl açabileceğimizi kısaca göstermeye çalışacağım.
BATI SALDIRISINI GÖZARDI EDERSEK HİÇ BİR ŞEYİ GÖREMEYİZ...
Bu çift yönlü krizin, bizden çok, Batılıların bütün dünyayı sömürgeleştirmelerinden ve zihnen felçleştirmelerinden kaynaklandığını bilelim.
Batı saldırısı, bütün medeniyetlerin kökünü kazımakla sonuçlandı. Bunu tarihçiler, tarih felsefecileri ve düşünürler de açıkça dile getiriyorlar.
Sözgelişi, Toynbee, “3 asır gibi kısa bir sürede, toplam 26 medeniyetten 16’sını yok ettik, 9’unu fosilleştirdik” diyerek bu gerçeği itiraf etmişti.
Batı saldırısı, bütün medeniyetlerin zihin yapılarını ve varoluş zeminlerini yerle bir etti, toparlanmalarını neredeyse imkânsız hâle getirdi.
Bugün Çin, Hindistan, Japonya ekonomik açıdan büyüyorlar ama kendi zihinlerini ve varoluş zeminlerini yok etme pahasına bu işi yapıyorlar.
Bu yüzden Japonya’nın, Hindistan’ın ya da Çin’in gelişinden değil, yok olmaya gelişlerinden sözedebiliriz: Çin de, Hindistan da, Japonya da, insanlığa, insanlığın önünü açacak yeni bir medeniyet tasavvuru sunmuyorlar; aksine yeni bir medeniyet tasavvuru sunamayacaklarını ilan etmiş oluyorlar!
Japonya, her bakımdan bitmiştir. Hindistan ile Çin ise bedenen yok olmamak için ruhen yokoluş sürecine giriyor...
O yüzden önümüzdeki çeyrek asırda dünyanın en büyük ekonomik gücü olacağı bizzat Batılılar tarafından itiraf edilen Çin’le, dolayısıyla Hindistan ve Japonya’yla uğraşmıyorlar; İslâm dünyasıyla uğraşıyorlar. İslâm’ın yeniden gelişini imkânsızlaştırmak için İslâm dünyasını kan gölüne çeviriyorlar.
Batılıların, İslâm dünyasına yerleşmelerinin temel nedeni, petrol ve doğal gaz yatakları değil; İslâm’ın yeniden gelişini durdurmaktır!
Ama başaramayacaklar bunu.
NEDEN GÜÇLENEN ÇİN’LE DEĞİL DE, PERPERİŞAN İSLÂM DÜNYASIYLA UĞRAŞIYORLAR?
Neden İslâm dünyası peki?
İslâm dünyası, iki asırdır köle olsa da, Batı emperyalizmine karşı direnen tek coğrafya hâlâ!
Batılıları çıldırtıyor bu!
Çıldırtıyor; çünkü Latin Amerika medeniyetlerini tarihe gömdüler; Afrika’yı canlı cenazeye dönüştürdüler; Asya’nın büyük medeniyetlerini fosilleştirdiler, kendilerine benzeterek yeniden tarih yapma imkânlarını yok ettiler.
Ama aynı şeyi İslâm dünyasına yapamadılar. Onca kana, işgale, soykırıma, gözyaşına rağmen
İslâm dünyası hâlâ direnmeye devam ediyor!
Daha da önemlisi, İslâm’ı dönüştüremediler, fosilleştiremediler.
O yüzden İslâm dünyasının İslâm’ın diriltici ruhuyla donanarak yeniden toparlanması her zamankinden daha fazla mümkün!
ÇİFT YÖNLÜ SALDIRIYI NASIL PÜSKÜRTEBİLİRİZ?
İslâm’ın yeniden gelişini ertelemek için iki yola başvuruyorlar: İslâm dünyasını dışardan işgallerle, iç-savaşlarla perperişan etmek istiyorlar.
İkinci olarak da, İslâm’ın içerden dönüştürülmesi ve İslâm’ın ana kaynakları hakkında şüphe oluşturmak için her yolu deniyor, her tür adamı, akımı, öne çıkarma, parlatma, kısacası paralel dinler icat etme mücadelesi veriyorlar!
Müslümanlar, çift yönlü bir saldırıyla karşı karşıyalar...
Ama boş durmuyorlar, yan gelip yatmıyorlar yine de. Hem emperyalistlere direniyorlar, Filistin’de olduğu gibi insanlığın onurunu koruyan ve kurtaran destansı bir direniş mücadelesi veriyorlar hem de 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi bütün müslümanlara ve mazlumlara umut aşılayan bir diriliş ruhu sergiliyorlar.
Bu bir istiklal ve istikbal mücadelesidir. Sadece Türkiye’nin değil bütün müslüman ve mazlum coğrafyaların istiklal ve istikbal mücadelesi.
Ama henüz işin başındayız...
Dalga-kırma, çakıl taşlarını temizleme aşamasındayız. Dalga-kurma, yapı taşlarını döşeme süreci sonraki adım.
Önce zihnî işgali temizleyeceğiz, zihnî prangaları kıracağız, fiilî engelleri ortadan kaldıracağız.
Bu da geleceği inşa edecek köklü, güçlü bütün dünyalara açılabilecek bir fikrî yolculuğa soyunmakla mümkün...
Öncelikle çağı iyi tanıyacağız; çağı, iyi tanıyamadığımız sürece, bırakınız çağı değiştirme iddiasında bulunmayı, tanımlanmaktan kurtulamayacağımızı çok iyi bileceğiz -iki asırdır ürpertici bir şekilde yaşadığımız zillet hâli bu.
Bu zillet hâlini aşmak için bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, bu dünyayı aşacak her alanda çaplı öncü kuşaklar yetiştireceğiz; kendi kavramlarımızla kendi dünyamızın inşası için eğitim, kültür, sanat, şehircilik hayatında fikrî bir atılım gerçekleştirecek kurumları daha fazla geç olmadan hayata geçireceğiz...
TÜRKİYE’NİN GELİŞİ DURDURULAMAZ ARTIK!
Türkiye, bu yolculuklara soyunacak maddî kıvama ulaştı.
Bundan sonra, öncü kuşakları yetiştirecek köklü, devrimci adımlar atmak zorundayız...
Türkiye, hiç olmadığı kadar güçlendi, kendine geldi, özgüvenine kavuştu, içerdeki virüslere neşter vurdu...
Türkiye’nin gelişi durdurulamaz artık -Allah’ın izni ve keremiyle..
O yüzden üç hayatî noktaya dikkat kesilmeliyiz:
Birincisi, operasyonlarda Türkiye’nin her an tuzağa düşürülebileceği ihtimalini aslâ göz ardı etmeyeceğiz. O yüzden aktif denge stratejisini elden bırakmayacağız...
İkincisi, ülke içinde farklı kesimleri kucaklayacak, kenetleneceğiz...
Üçüncüsü ve önemlisi, eğitim, düşünce, kültür, şehircilik, medya, sanat ve gençlik alanlarında 10 yılda 100 yılın tohumlarını ekecek adımları atmakta gecikmeyeceğiz...
Artık ok yaydan çıktı... Allah (cc) yolumuzu açık, yolculuğumuzu hayırlı eylesin, yardımını esirgemesin... Vesselâm.
Yazarlar
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA“Masada Milyonlar Var” 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2021
4.06.2021
31.05.2021
28.05.2021
14.08.2020
7.08.2020
20.07.2020
17.07.2020
26.06.2020
14.06.2020